Basketbol ve bütün sporseverlere yüksek bir sesle "Merhaba!" diyorum. BirGün Gazetesi'nde başlayan ve orada uzun süren yazarlık serüvenime, Voleybolunsesi ve ardından Tempo24'te devam ettikten sonra, yazmaya kısa bir ara vermiştim. Sanırım çay kıvamında yeniden demlenmeye ihtiyacım vardı. Sonunda dayanamadım çünkü basketbolseverlerle basketbola dair her şeyi, düşündüklerimi, bildiklerimi ve hissettiklerimi paylaşmayı özledim. Şimdi ise Türkiye'nin en süper spor sitesi Sporx.com'da sizlerle yeniden buluşmanın heyecanını yaşıyorum.
Hatta bu ilk yazımda sizlere nasıl bir "yeniden merhaba" diyeceğimi uzun uzun düşündüm. Beni sizlerle yeniden buluşma fırsatı veren Sporx Genel Yayın Yönetmeni Ali Bakın'a ve yeniden klavyemin başına oturup yazmam gerektiğini hatırlatan yazar arkadaşım Cevahir Evren'e sonsuz teşekkürler...
Her hafta, hatta kimi zaman haftanın birkaç günü bir araya geleceğiz. Basketbolun tüm güzelliklerini, çirkinliklerini, güzel gelişmeleri, skandalları, oyuncuları, takımları, koçları burada bir değerlendirmeye alacağız. Ama mümkün mertebe basketbolu ve ona ait tüm unsurlarını kapsayarak...
Bütün bunları söylerken, "köşemizin adı ne olsun" diye düşünüp durdum. Sonunda "İsviçre Çakısı" olmasının doğru olacağına karar verdim. Kulağa hoş gelmiyor olabilir belki ama basketbola ait bir terim hatta "metafor" olarak biz basketbol severler için çok şey ifade ediyor.
Nedir bu "İsviçre Çakısı"'
İsviçre çakısı, bildiğimiz, genelde kırmızı ya da bordo renginde olan bir tırnak makası büyüklüğünde bir çakıdır. Düz ve sade bir görünüşü vardır. İçinden her türlü alet – edevat bulunmaktadır. Bıçak, tırnak makası, törpü, tirbişon, vb. Her anımızda her işimizi görmemize yardımcı olur.
Peki basketbol dediğimizde ne anlıyoruz' Basketbolda bazı oyuncular vardır ki çok azdırlar ve çok özeldirler. Savunma yaparlar, hücum yaparlar, oyun kurarlar, sayı atarlar, asist yaparlar, top çalarlar, ribaunt alırlar... Kısaca her şeyi yaparlar, her işi görürler. Çok yönlü oyunculardır. İşte bu tip oyunculara "İsviçre Çakısı" derler NBA'de. Örneğin; LeBron James, Dwyane Wade, Lamar Odom, Scottie Pippen, Magic Johnson, Anfernee 'Penny' Hardaway...
T-Mac New York'a... Peki New York nereye'
İlk yazımızın ilk konusu Tracy McGrady nam-ı diğer T-Mac. Günlerdir, haftalardır ve hatta aylardır konuşuldu konuşuldu ve sonunda
gerçek oldu. Houston Rockets'da istenmeyen adam haline gelen T-Mac takas olacak dendi, dedikodu çıktı. Ama ne zaman ki bu sezon başında Houston'da '#1' numaralı formayı Trevor Ariza'nın üstünde gördük o zaman anladık ki "Tamamdır. T-Mac gidici" dedik. Zaten 2004 yılında beri Rockets'ın oyuncusu olmasına rağmen T-Mac, 6 sene içinde hiç "Houston'lı" olmadı. Şimdi Houston Rockets, New York Knicks ve Sacramento Kings arasında dönen takas harekatı sonucunda T-Mac resmen New York'lu oldu. Şimdi birçok New York'lu sevinmiştir T-Mac New York forması giyecek diye. Ama bu işte bir sıkıntı var. New York yönetimi 2010 yazında süper bir yıldız transfer etmeyi söylememiş miydi'
Hedeflerinde büyük oranla LeBron James olduğunu, olmazsa Dwyane Wade'in peşine düşeceklerini söylememişler miydi' Eğer bu doğruysa (hala) T-Mac'i yardımcı oyuncu olsun diye mi aldılar' Burada komik ve bir o kadar şaşırtıcı olan aslında New York'un tutumu.
T-Mac kariyeri itibariyle, birçok kez All-Star olmuş, sayı kralı olmuş, ama oynadığı hiçbir takımı bir yere getirememiş "loser" damgası yemiş bir oyuncu. Houston'da da 6 sene içinde hiçbir şey başaramamış, sonunda yardımcı oyuncu olabilmeyi bile kabullenememiş bir oyuncudur... Bu arada unutmayın bahsettiğimiz bu adam bir zamanlar Kobe Bryant'la bir tutuluyordu ve hatta ondan daha önde görülüyordu. Artık ne olduysa, bunu T-Mac'e sormak gerek!..
New York'un ne yapmaya çalıştığını anlamak güç. Yani eğer sözde yeniden yapılanma ve süperstar transferi etrafında takım kurma ve yeniden zirveye uzanma planı gerçekse, T-Mac gibi neredeyse problem bir oyuncuyu almak niye'
Dert forma satmaksa "tamam" ve sezon sonunda onu başka bir oyuncunun takasından kullanmaksa "olabilir" denilebilir. Sonuçta T-Mac için elden çıkartılan oyuncular çok da büyük kayıplar değil. Ama T-Mac açısından ele alırsak kısaca şöyle diyeyim. T-Mac fan'ları belki kızacak ama T-Mac basketbolu birkaç sene önce bıraktı ve emekli oldu. Ama sanırım bunu yaparken çevresindekilere haber vermeye unuttu.
Hatta bu ilk yazımda sizlere nasıl bir "yeniden merhaba" diyeceğimi uzun uzun düşündüm. Beni sizlerle yeniden buluşma fırsatı veren Sporx Genel Yayın Yönetmeni Ali Bakın'a ve yeniden klavyemin başına oturup yazmam gerektiğini hatırlatan yazar arkadaşım Cevahir Evren'e sonsuz teşekkürler...
Her hafta, hatta kimi zaman haftanın birkaç günü bir araya geleceğiz. Basketbolun tüm güzelliklerini, çirkinliklerini, güzel gelişmeleri, skandalları, oyuncuları, takımları, koçları burada bir değerlendirmeye alacağız. Ama mümkün mertebe basketbolu ve ona ait tüm unsurlarını kapsayarak...
Bütün bunları söylerken, "köşemizin adı ne olsun" diye düşünüp durdum. Sonunda "İsviçre Çakısı" olmasının doğru olacağına karar verdim. Kulağa hoş gelmiyor olabilir belki ama basketbola ait bir terim hatta "metafor" olarak biz basketbol severler için çok şey ifade ediyor.
Nedir bu "İsviçre Çakısı"'
İsviçre çakısı, bildiğimiz, genelde kırmızı ya da bordo renginde olan bir tırnak makası büyüklüğünde bir çakıdır. Düz ve sade bir görünüşü vardır. İçinden her türlü alet – edevat bulunmaktadır. Bıçak, tırnak makası, törpü, tirbişon, vb. Her anımızda her işimizi görmemize yardımcı olur.
Peki basketbol dediğimizde ne anlıyoruz' Basketbolda bazı oyuncular vardır ki çok azdırlar ve çok özeldirler. Savunma yaparlar, hücum yaparlar, oyun kurarlar, sayı atarlar, asist yaparlar, top çalarlar, ribaunt alırlar... Kısaca her şeyi yaparlar, her işi görürler. Çok yönlü oyunculardır. İşte bu tip oyunculara "İsviçre Çakısı" derler NBA'de. Örneğin; LeBron James, Dwyane Wade, Lamar Odom, Scottie Pippen, Magic Johnson, Anfernee 'Penny' Hardaway...
T-Mac New York'a... Peki New York nereye'
İlk yazımızın ilk konusu Tracy McGrady nam-ı diğer T-Mac. Günlerdir, haftalardır ve hatta aylardır konuşuldu konuşuldu ve sonunda

Hedeflerinde büyük oranla LeBron James olduğunu, olmazsa Dwyane Wade'in peşine düşeceklerini söylememişler miydi' Eğer bu doğruysa (hala) T-Mac'i yardımcı oyuncu olsun diye mi aldılar' Burada komik ve bir o kadar şaşırtıcı olan aslında New York'un tutumu.
T-Mac kariyeri itibariyle, birçok kez All-Star olmuş, sayı kralı olmuş, ama oynadığı hiçbir takımı bir yere getirememiş "loser" damgası yemiş bir oyuncu. Houston'da da 6 sene içinde hiçbir şey başaramamış, sonunda yardımcı oyuncu olabilmeyi bile kabullenememiş bir oyuncudur... Bu arada unutmayın bahsettiğimiz bu adam bir zamanlar Kobe Bryant'la bir tutuluyordu ve hatta ondan daha önde görülüyordu. Artık ne olduysa, bunu T-Mac'e sormak gerek!..
New York'un ne yapmaya çalıştığını anlamak güç. Yani eğer sözde yeniden yapılanma ve süperstar transferi etrafında takım kurma ve yeniden zirveye uzanma planı gerçekse, T-Mac gibi neredeyse problem bir oyuncuyu almak niye'
Dert forma satmaksa "tamam" ve sezon sonunda onu başka bir oyuncunun takasından kullanmaksa "olabilir" denilebilir. Sonuçta T-Mac için elden çıkartılan oyuncular çok da büyük kayıplar değil. Ama T-Mac açısından ele alırsak kısaca şöyle diyeyim. T-Mac fan'ları belki kızacak ama T-Mac basketbolu birkaç sene önce bıraktı ve emekli oldu. Ama sanırım bunu yaparken çevresindekilere haber vermeye unuttu.
HER GÜN EK 1 MİLYON TL! 5 saniyede doldurun, bu fırsatı kaçırmayın! <<<<<