Türkiye Futbol Federasyonu geçtiğimiz günlerde gelecek sezonların planlamalarını yaptı ve müthiş kararlar aldı... Açıkcası çok şaşırdım, hiç beklemediğim kadar yenilikçi ve reformist davranıp ülke futbolumuzun otoyolundaki akıcılığı sağladı. Bravo vallahi!
Çoğu futbol emekçisinin canını yakan yaş sınırlamasını kaldırdılar mesela. Çok mutlu oldum inanın! Mutluluğumu ifade edemiyorum hatta... Çok saçmaydı yaş sınırı...
Düşünün yani, belli bir yaşa gelmiş futbolcuya "Sana yasak hemşehrim" ayağı çekiyordunuz, o gariban da evine üç kuruş götürmek için çok daha kötü şartlarda çalışıyordu. Yeni kararlarla Bank Asya 1. Lig'deki yabancı yaş sınırlaması kalktı yaşasın! Artık elin Nijer'i, Afrikalısı gelip sınırlamaya takılmadan ülkemizde vergi dahi vermeden top koşturabilecek.
Kim takar Üçüncü Lig'de oynayamayan 30 yaşındaki çocuklarımızı! 24 yaşında "genç" dediğimiz, 25 yaşında gelince Üçüncü Lig takımının kontenjan sınırına giren futbolcularımızın yaşadığı psikolojik sorunları niye umursayalım?
Çıkan tüm kararlar tek bir sonuca işaret etmektedir!
Federasyon, yemlediği menajerlerin tuzağına milli takımdan sonra kulüpler bazında da düşmüştür; net.
Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün başındayken yabancı sınırlamasının kalkması yolunda çalmadığı kapı kalmamış olan Yıldırım Demirören'in Turkcell Süper Lig'deki yabancı kontenjanını daraltan kararlarını nasıl değerlendireceğiz peki? Hangi mantığa sokabiliriz?
Benim bir teorim var. Mesela, oyunu aldığı 2. - 3. Lig kulüplerinin başkanlarına verdiği sözler olabilir mi?
Yerli pazarı bu kadar hadsizce pahalılaşmışken (Alper Potuk - 3 milyon euro vs vs) yabancısı sınırlanmış bir Türk kulübü kendi alt yapısına da iki yılda yüklenemeyeceğine göre İkinci Lig'de şişirilen, Üçüncü Lig'de 30 yaş kontenjanı vesilesiyle ittire kaktıra sezonda otuz maç oynayabilen 19'luk çıtırlara kalmayacak mı?
Kalacak. Peki bu durumdan kimler nasiplenecek?
Üçüncü ve İkinci Lig'in akbabaları... Yani menajerler. Ve başkanlar. Tek bir ödenek oluşturamayıp, parasını isteyen futbolculara da kapıyı gösterip dövmekten beter kovan başkanlar... Futbolcusuna sırt çeviren teknik direktörler.
Yani öyle bir düzen oluşturuldu ki, hakikaten "düzen" kazanacak.
Tabii, asıl mesele de şu ki; hayat (ve haliyle futbol) bir kumarsa asıl kazanan hep ama hep kasa olur. Kasamız da sağlam, hamdolsun!
Geçen gün bir gazetede Bank Asya yabancı yaş sınırının kalkmasına dair ligin bilindik teknik direktörlerinin görüşleri yer alıyordu. Gözlerime inanamadım! Bir tanesi aynen şöyle demişti: "Bu sınırın kalkması kötü oldu çünkü şimdi yeniden transfer politikası belirlememiz gerekecek..."
İnsafsız herifler. Bunu diyen teknik direktörün nereden baksan yirmi - yirmi beş yaşında çocuğu vardır. Gitsin Üçüncü Lig'de transfer politikasında kontenjana takılsın, o zaman ne diyeceksiniz? Sorunlar sadece sizi vurunca mı sorun oluyor?
Bakınız, bu Üçüncü Lig'deki yaş kontenjanıyla alakalı olarak FutbolExtra dergisine bir dosya hazırladım iki ay evvel. Şimdi Dersimspor'da oynayan, 2008'de Kasımpaşa'yla şampiyon olmuş olan Serkan Erok ne güzel dedi: "Bu yasa 2008'de çıktığında ben Kasımpaşa'da şampiyon oldum. Beni ilgilendirmez sanıp umursamadım. Şimdi sırf o yasa yüzünden bedelli askerlik paramı çıkarmak için amatör kümede oynuyorum..."
Beni ilgilendirmez, deyip duran akil (!) teknik direktörleredir sözüm!
Yarın bir gün teknik direktörler için de bir yaş sınırı çıkarırlar, şimdi tam almak için kırk takla attığınız maaşların dörtte birini bulamaz hale gelirsiniz. Herkes kendisini toparlasın, Türk futbolu bayır aşağı freni patlak gidiyor; herkes tek eliyle hamle yapsa kurtarırız...
Yok mu şu memleket futbolunda 100-150 "adam"?
GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
