Ortalama bir futbolsever için normalde önümüzdeki haftanın maçları, puan durumu, play-off'a hangi takımların kalıp hangilerinin düşeceği şeklinde olması gereken gündem, iyice saha dışına taşınmış durumda. Sokakta, kahvede, otobüste, sosyal medyada ve işyerlerinde kimin şampiyon olacağı değil, kimin TFF başkanı olacağının konuşulduğu günleri yaşıyor futbol...
1923 yılında kurulan TFF ve başkanlığı en azından tabanda gündemi hiç bu kadar işgal etmemişti. Her gün ortaya atılan farklı isimler ve bunlar üzerinde futbol 'seçkinleri'nin ve sıradan taraftarların bitmek tükenmek bilmeyen atışmaları değil, normal maçları, derbi tartışmalarını bile gölgede bırakıyor bu günlerde. 27 Şubat'ta toplanacak TFF Genel Kurulu öncesinde seçilecek başkanın hangi takım tandanslı olacağı da bu tartışmaların başat konusu. Bu anlamda geçmişe göz atıldığında 6'sı vekil olmak üzere 39 farklı Federasyon başkanından 6'sının Fenerbahçeli, 5'inin Galatasaraylı olduğu ortaya çıkıyor. Gençlerbirliği bünyesinden 3 TFF başkanı çıkarırken Beşiktaş'la organik bağı olan başkan sayısı 3.
Şimdilerde 14 kişiden oluşan yönetim kuruluyla mukayese edilince ilk TFF yönetimi hayli sınırlı bir listeyle oluşmuş görünüyor. Daha sonraları Galatasaray ve Sarıyer başkanlıklarını da yapmış olan Yusuf Ziya Öniş'in koltuğa oturduğu dönemde TFF Yönetim Kurulu 2 Altınordu, 1 Süleymaniye, 1 de Fenerbahçeli üyelerden oluşmuş. TFF'nin ikinci başkanı ise bir Fenerbahçeli ve aynı zamanda kulüp ve TFF başkanlığı görevini yürüten tek isim; Muvaffak Menemencioğlu...
TFF başkanlarıyla ilgili tarihî bir gözlemde karşımıza çıkan diğer bir durum ise 1960 askerî darbesi sonucu Silahlı Kuvvetler'in futbolla da yakından ilgilenmesi. Bu süreçten sonra aralıklarla 5 emekli ya da faal ordu mensubu oturmuş koltuğa. En fazla başkanlıkta kalan isim ise 11 yıl görev yapan ve Anadolu'da kulüpçülüğün yayılmasında önemli rolü olan Orhan Şeref Apak. Özellikle son 20 yılda dikkati çeken bir diğer husus, başkanlığa gelenlerin önceden yönetim kurulu listesinde yer almaları. Mehmet Ali Aydınlar, Mahmut Özgener federasyonu yönetim kurulu listesinde iken Özgener de Hasan Doğan'ın başkan vekiliydi. Hasan Doğan ise Levent Bıçakçı Federasyonu'nun yönetim kurulunda yer almış. Bir anlamda 'usta-çırak' ilişkisi federasyon başkanlığında işlerlik kazanmış demek mümkün.
Bir diğer mevzu ise kuruluşundan itibaren uzun süre oyuncu-hakem gibi futbolun içinden gelenlerce idare edilen Türk futbolu, son zamanlarda böylesi bir örnek sunmamış. Yani futbol endüstrileştikçe 'eşofmanlılar' yönetimden uzaklaşmış; yerlerini 'takım elbiselilere' bırakmış. Geçmişe dönük bu kısa analizin ortaya koyduğu kayda değer sonuçlar yaklaşan seçime ışık tutar mı bilinmez; ancak böylesi kaotik atmosferde seçim öncesi adı geçen herkesin tartışılarak yıpratılması geleneğini de TFF başkanlığı aday adaylarına hatırlatmanın faydası olabilir. Bu anlamda son düzlüğe gelmeden hareket etmemek en sağlıklı yol gibi duruyor...
1923 yılında kurulan TFF ve başkanlığı en azından tabanda gündemi hiç bu kadar işgal etmemişti. Her gün ortaya atılan farklı isimler ve bunlar üzerinde futbol 'seçkinleri'nin ve sıradan taraftarların bitmek tükenmek bilmeyen atışmaları değil, normal maçları, derbi tartışmalarını bile gölgede bırakıyor bu günlerde. 27 Şubat'ta toplanacak TFF Genel Kurulu öncesinde seçilecek başkanın hangi takım tandanslı olacağı da bu tartışmaların başat konusu. Bu anlamda geçmişe göz atıldığında 6'sı vekil olmak üzere 39 farklı Federasyon başkanından 6'sının Fenerbahçeli, 5'inin Galatasaraylı olduğu ortaya çıkıyor. Gençlerbirliği bünyesinden 3 TFF başkanı çıkarırken Beşiktaş'la organik bağı olan başkan sayısı 3.
Şimdilerde 14 kişiden oluşan yönetim kuruluyla mukayese edilince ilk TFF yönetimi hayli sınırlı bir listeyle oluşmuş görünüyor. Daha sonraları Galatasaray ve Sarıyer başkanlıklarını da yapmış olan Yusuf Ziya Öniş'in koltuğa oturduğu dönemde TFF Yönetim Kurulu 2 Altınordu, 1 Süleymaniye, 1 de Fenerbahçeli üyelerden oluşmuş. TFF'nin ikinci başkanı ise bir Fenerbahçeli ve aynı zamanda kulüp ve TFF başkanlığı görevini yürüten tek isim; Muvaffak Menemencioğlu...
TFF başkanlarıyla ilgili tarihî bir gözlemde karşımıza çıkan diğer bir durum ise 1960 askerî darbesi sonucu Silahlı Kuvvetler'in futbolla da yakından ilgilenmesi. Bu süreçten sonra aralıklarla 5 emekli ya da faal ordu mensubu oturmuş koltuğa. En fazla başkanlıkta kalan isim ise 11 yıl görev yapan ve Anadolu'da kulüpçülüğün yayılmasında önemli rolü olan Orhan Şeref Apak. Özellikle son 20 yılda dikkati çeken bir diğer husus, başkanlığa gelenlerin önceden yönetim kurulu listesinde yer almaları. Mehmet Ali Aydınlar, Mahmut Özgener federasyonu yönetim kurulu listesinde iken Özgener de Hasan Doğan'ın başkan vekiliydi. Hasan Doğan ise Levent Bıçakçı Federasyonu'nun yönetim kurulunda yer almış. Bir anlamda 'usta-çırak' ilişkisi federasyon başkanlığında işlerlik kazanmış demek mümkün.
Bir diğer mevzu ise kuruluşundan itibaren uzun süre oyuncu-hakem gibi futbolun içinden gelenlerce idare edilen Türk futbolu, son zamanlarda böylesi bir örnek sunmamış. Yani futbol endüstrileştikçe 'eşofmanlılar' yönetimden uzaklaşmış; yerlerini 'takım elbiselilere' bırakmış. Geçmişe dönük bu kısa analizin ortaya koyduğu kayda değer sonuçlar yaklaşan seçime ışık tutar mı bilinmez; ancak böylesi kaotik atmosferde seçim öncesi adı geçen herkesin tartışılarak yıpratılması geleneğini de TFF başkanlığı aday adaylarına hatırlatmanın faydası olabilir. Bu anlamda son düzlüğe gelmeden hareket etmemek en sağlıklı yol gibi duruyor...
GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
