İki kan kardeşin mücadelesi!

Sadece İzmir'in değil dünyanın sayılı derbilerinden birisi olan Göztepe – Karşıyaka maçı öncesi Sporx.com yazarlarından Serkan Akkoyun iki ekibin geçmişine inerek ilginç anekdotlar aktarıyor.

Haber; Sporx.com, Fotoğraf; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
İki kan kardeşin mücadelesi!
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
16 Eylül 2011 18:29
Tarih 1910"lu yılları gösterdiği sırada İzmir diğer vatan şehirleri arasında “Gavur İzmir” olarak anılıyordu. Bu son derece yakışıksız tabir, Rum, Fransız ve Ermeni sermayesinin kent ekonomisini ele geçirmiş olması ve limanlarının Avrupa bandıralı gemilerle dolup ülkemizin hazinelerinin yurt dışına kaçırılmasına gönülsüz de olsa ev sahipliği yapmasından kaynaklanıyordu. Ülkenin batısında bulunan şehirde o zamanlar Türk mahalleleri açlık ve yoksulluk içinde hayatlarını sürdürürken Fransız gezginler İzmir için “Doğu"nun en güzel kenti” tabirini kullanıyorlardı. İzmir futbolu da bu sosyolojik durumdan nasbini almıştı.

İzmir"in çocukları futbola başlıyor

Yerel Lig, yabancı takımların hakimiyeti altındaydı. Apollon, Panianios, Pelops, Evangelidis, İskoş, Karakoviri, Midilli Karması ve Garibaldi takımları ligin en iyi takımlarıydı.* Türkiye"de resmi nizamnamesi ve tüzüğü ile oluşmuş ilk futbol kulübü yani İzmir"in zengin ailelerinden La Fontaine ve diğer İngiliz cemaatin beraber kurduğu Bournabat Football and Rugby Club"a ev sahipliği yapan şehir, kendi evlatlarına ise ancak 1912"de kucak açmıştı. 1912"ye gelmeden iki yıl önce İzmir"de Melikyan Efendi"nin Mekteb-i Sultani öğrencilerini “leyliler – nehariler” yani “yatılılar – yatılı olmayanlar” şeklinde ikiye ayrılıp futbolu öğrettiği ve gayri resmi de olsa ilk takımların bu şekilde kurulduğu rivayet edilir. Bu rivayetin iki sene arkasına ise Karşıyaka kulübü ya da o zamanki adıyla Karşıyaka Terbiye-i Bedeniye kurulur.

Yeşili müslümanlıktan, kırmızısı Türklükten

Karşıyaka, kendisini İzmir"in dışında kabul eden bir kitlenin temellerine dayandırdığı için aldığı 35,5 ismine karşın renklerini, kurulduğu dönem milli benlik oluşturma çabalarına ithafen Müslümanlığın yeşili, Türklüğün de kırmızısından alır.**

Hemen hemen hepsi Kurtuluş Savaşı"nda mücadele etmiş Zühtü Işıl ve beraberindeki 6 gencin, Omiros adlı Rum vatandaşın tarlasındaki bir zeytin ağacının altında kurdukları hayalle başlayan Karşıyaka Spor Kulübü macerası bu sene 100. yılını yaşıyor. Eski başbakanlardan Adnan Menderes"in de formasını giydiği ve koyu bir taraftarı olduğu Karşıyaka"nın kendisiyle özdeşleşmiş sloganı Kaf Sin Kaf"ın mucidi de kurucularından Bankacı Cemal Ahmet"ti. Kaf Sin Kaf, Karşıyaka Spor Kulübü isminin baş harflerinin Arapça okunuşundan ibaret aslında. Ancak 1930"larda bir Altay maçı dönüşü vapurda tezahürat şeklinde söyleyince Cemal Ahmet, herkesin o kadar hoşuna gidiyor ki, 100 yıla yakındır kullanılıyor.

Gol yemeden şampiyon takım

Gol yemeden şampiyonluk yaşayan belki de tek takım olan Karşıyaka"nın o yıl (1926) kalesini koruyan Malik Yaylım, yani kalesinde hiç gol görmeyen kalecisi, İngiliz devi Arsenal"den teklif aldığında “gurbete dayanamam” deyip teklifi geri çevirirken ömrünün geri kalanını da Karşıyaka"ya hizmet etmek için adıyordu. O tarihler de ise Karşıyaka"nın yıllar sonra ezeli rakibi olacak olan Göztepe doğuyordu…


Altay"dan ayrıldılar efsaneyi kurdular

Asansör bölgesinden Güzelyalı"ya kadar olan yerlerde futbol denince adres Göztepe"dir. Zaten kulüp de ilk olarak Güzelyalı ismiyle kurulmuştu. Kendinden önce İzmir"de yer edinen Altay"ın zor günler geçirmesi nedeniyle kulüpten ayrılan isimler yeni bir kulüp kurma çabasına girmişlerdi. Göztepe"de toplanan bu isimler, fikir birliğine ulaştılar ve semtin adını verdikleri, renklerini de sarı kırmızı seçtikleri efsanenin doğuşuna imza atmışlardı.

Avrupa"daki ilk gururumuz da sarı kırmızı…

Göztepe, adını sarı kırmızı çubuklusunu Avrupa"da gere gere göstermesi ile anılır daha çok. O dönem düzenlenen UEFA Fuar Şehirleri Kupası"na ilk katılan takım Altay olmasına rağmen adından en çok söz ettiren takım ise Göztepe idi. Avrupa geçmişine baktığımız zaman Avrupa"da en çok gol atan üçüncü takım pozisyonunda olan “Tam 35”, 1968/69 sezonunda UEFA Fuar Şehirleri Kupası"nda tüm Avrupa"ya ismini ezberletmiş, Türkiye"nin de gururu olmuştu.

İlk turda kura ile elediği Olimpik Marsilya"nın ardından sırasıyla Beograd ve Hamburg"u eleyerek yarı finale yükseldi. Yarı finalde rakip Macar ekibi Ujpest oldu. İzmir"de 4-1, Macaristan"da 4-0 mağlup olarak Avrupa sahnesine veda etmiş olsa da Göztepe, Avrupa"da yarı finale çıkma başarısı gösteren ilk Türk takımı olarak tarih sahnesine adını yazdırıyordu.

“Siz hiç 2. Lig"de 80.000 seyirci hayal edebiliyor musunuz?”

Göztepe ve Karşıyaka"yı 1. Lig"de (o zamanki adıyla 2. Lig) şampiyonluk yolunda karşı karşıya getiren unutulmaz bir maç vardır. 16 Mayıs 1981 yılında İzmir Atatürk Stadı"nın ev sahipliği yaptığı maç, www.footballderbies.com sitesi tarafından Karşıyaka – Göztepe maçının dünyanın en büyük 22. derbisi seçilmesini sağlamasının yanı sıra 80.000 kişinin izlemesi ile bir rekora da ev sahipliği yapıyordu. Aynı internet sitesi şu cümlelerle anlatıyor derbiyi: “Bir ikinci lig maçında 80.000 seyirci hayal edebiliyor musunuz? İşte bu İzmir takımları Göztepe ve Karşıyaka arasındaki bir maçta oldu!”.

Kan kardeşler hiçbir zaman ayrılmaz…

Her zaman ezeli rekabetleri ile anılan Göztepe ve Karşıyaka"nın kan kardeşi olduğunu söylesem? Şaşırtıcı gelecektir büyük ihtimalle. Ancak her zaman büyük aşklar büyük kavgalardan doğar dedikleri gibi, iki kulüp arasında da çok önemli bir bağ mevcut: Serhat Çağlar.

Göztepe"de forma giyen 23 yaşındaki kaleci Serhat, ender görülen bir hastalık olan Trombotik Trombositopenik Purpura teşhisiyle Haziran ayında İzmir"de hastanede yatarken ihtiyaç olan kan Göztepeli taraftarlar tarafından aranıyordu. Göz Göz"lülerin yaptığı çağrıya ilk cevabı verenler ise Kaf Sin Kaf"lılar oldu. Ortak renkleri olan kırmızıya duyulan ihtiyaç, Karşıyakalı onlarca taraftar, Pınar Karşıyakalı basketbolcular Alper Saruhan ve Birkan Batuk ile kulüp fizyoterapisti Erdem Günak tarafından karşılandı. Alper ve Birkan"ın kanları yüksek antrenman tempoları nedeniyle alınamamış olsa da iki Karşıyakalı taraftardan alınan kan Serhat"a verilerek iki kulübün kan kardeşi olması da sağlandı.

* Bora Tanıl, Horak Roman, Reiter Wolfgang, Futbol ve Kültürü, İstanbul, 2009
** Aksoy Yaşar, Karşıyaka ve Kaf Sin Kaf Tarihi, İzmir, 1987

Tümü
 Reklam