Galibiyet almak kadar, mağlubiyet almak da değerli bilgi taşır. Üstelik bu sonuçları bir turnuvada hangi aşamada aldığınız önemlidir. Bazen seri halde kaybetmek, turnuva hedefi açısından değerli olabilir. Dipten dönmüş olan çok takım olduğu gibi, seri galibiyetler sonrası dağılan ve hedefinden sapanlar da vardır. Sonuç alıcı hesaplar içinde olmak mı yoksa günü kurtarmak mı ? Yine aynı temellere dönüyoruz. Tedbiri temelden mi almalı, yoksa yamalarla mı devam etmeli ?
Fenerbahçe Ülker maçlarının yarısını kazandığı ilk grupta, mağlubiyetlerin çoğunu son maçlarına bıraktı. Bir başka deyişle, gruptan savunmasını kötüleştirerek çıktı. Bu bir avantaj olabilirdi, yani seri mağlubiyetlerle dipten dönüş yapar ve yükselişe geçebilirdi. Yeterki yükseldiği grupta hedefine götürecek kadar maç oynayabilsin. Öyleki, dipten dönüş sonrası yeterince maçı olmalıki her birinde biraz daha üzerine koyarak çeyrek final ve yarı finali görebilsin. Peki yeterince maç var mıdır?
Hedefine hayata geçirecek kadar turnuva ömrü kalmış mıdır ?
Bu soruları biraz da rakama dönüştürürsek: ilk 16 periyod oyununda (4 maç) ortalama 1 sayı averaj artısındadı. İlk gruptan çıkarken ortalama negative 3 sayı avantaja düşmüştü. Son durumda biraz toparlanmış görünse de sıkıntı devam ediyor. Kalan 12 maçta yeterince yaşam süresi bularak gruptan çıkabilecek midir ? Bu soruya oynanan maçlarla ne kadar cevap verebiliriz ?
Bakış açımızın temelinde istikrar yatmaktadır. İstikrarsızlığın belirlediği gelecek performansı olduğunu görmekteyiz. Bir başka deyişle, istikrarsızlık veya performanstaki dalgalanma takımın giderek daha fazla zayıf nokta taşıyabileceğine işarettir. Fenerbahçe Ülker tarafında bu durumu görmeye devam ediyoruz. İstikrarsızlık yüksektir. Takım ciddi şekilde periyodları kaybetme eğilimindedir. Kaybedilen periyodların ardarda geliyor olması maçı kaybettirir ama aralıklı olarak oluşması durumunda ise istikrarsızlığı tırmandırır. İlk durum puan kaybettirir, ikinci durum güçlü takım karşısında direnci kırar. Her şekilde olumsuz olan bu durumun çözümü tercihte bulunarak durumu iyileştirmekten geçer. Öncelikle savunma veya hücumda istikrarı hedefleyerek başlanabilir. Sonrasında ise adımları iyileştirerek zayıf olan diğer kanat güçlendirilir. Böylece maça ortak olarak, kazanma ihtimali de artar.
Fenerbahçe Ülker için savunma Lig ortalaması üstünde kötüdür ve bu şekilde kalmayı sürdürecektir. Teknik ekibin çözüm bulmak gibi derdi yok görünüyor. Yapılan her tercih durumu daha kötüye götürmektedir. Bunun sebebi ilk 5 maçta düzenli şekilde savunma yapamamış olmamızdır. Böyle olduğu için de istikrarı yakalamış değiliz. Hatta, savunma problemine çözümü ertelemiş olduğumuzu da düşünebiliriz.
Yine de çözümü savunmada aramaktan vazgeçtiklerini düşünebilir miyiz ? Çözümü hücum oyununa bırakarak da kazanmak mümkündür. Kalan maçlarda ortalama olarak hücumda daha başarılı kalacaktır. Savunma problemlerini hücum performansıyla saklamaya devam edecektir. Maçları kazanacaktır ama istikrarı kolayca tutturamayacaktır.
Şöyle de ifade edebiliriz: rakiplerimizin en değerli oyunculuları bu puanları hangi maçlarda almışlardır ? Fenerbahçe maçlarında mı yoksa diğerlerinde mi? Bu ölçüyü de açarsak gidilen yol hakkında daha fazla görüşümüz oluşabilecektir. Bu grupta şov takımı olarak kalacağını düşünüyoruz. Galibiyetleri de mağlubiyetleri de gürültülü geçecektir. Her ne olacaksa sonucu önemlidir ve gruptan çıkmaya faydası olmayacaktır.
Benzer problemleri benzer çözümlerle çoğu kez yokedemeyebiliriz. Geçmişin koşulları ortada yokken, geçmişin bakış açısı işe yaramayacaktır. Daha iyi çözüm, daha iyi esnek bakıştan geçmektedir. Aynı görüşlere sahip ekipten farklı bakış üretmek zora yakındır.
Fenerbahçe Ülker maçlarının yarısını kazandığı ilk grupta, mağlubiyetlerin çoğunu son maçlarına bıraktı. Bir başka deyişle, gruptan savunmasını kötüleştirerek çıktı. Bu bir avantaj olabilirdi, yani seri mağlubiyetlerle dipten dönüş yapar ve yükselişe geçebilirdi. Yeterki yükseldiği grupta hedefine götürecek kadar maç oynayabilsin. Öyleki, dipten dönüş sonrası yeterince maçı olmalıki her birinde biraz daha üzerine koyarak çeyrek final ve yarı finali görebilsin. Peki yeterince maç var mıdır?
Hedefine hayata geçirecek kadar turnuva ömrü kalmış mıdır ?
Bu soruları biraz da rakama dönüştürürsek: ilk 16 periyod oyununda (4 maç) ortalama 1 sayı averaj artısındadı. İlk gruptan çıkarken ortalama negative 3 sayı avantaja düşmüştü. Son durumda biraz toparlanmış görünse de sıkıntı devam ediyor. Kalan 12 maçta yeterince yaşam süresi bularak gruptan çıkabilecek midir ? Bu soruya oynanan maçlarla ne kadar cevap verebiliriz ?
Bakış açımızın temelinde istikrar yatmaktadır. İstikrarsızlığın belirlediği gelecek performansı olduğunu görmekteyiz. Bir başka deyişle, istikrarsızlık veya performanstaki dalgalanma takımın giderek daha fazla zayıf nokta taşıyabileceğine işarettir. Fenerbahçe Ülker tarafında bu durumu görmeye devam ediyoruz. İstikrarsızlık yüksektir. Takım ciddi şekilde periyodları kaybetme eğilimindedir. Kaybedilen periyodların ardarda geliyor olması maçı kaybettirir ama aralıklı olarak oluşması durumunda ise istikrarsızlığı tırmandırır. İlk durum puan kaybettirir, ikinci durum güçlü takım karşısında direnci kırar. Her şekilde olumsuz olan bu durumun çözümü tercihte bulunarak durumu iyileştirmekten geçer. Öncelikle savunma veya hücumda istikrarı hedefleyerek başlanabilir. Sonrasında ise adımları iyileştirerek zayıf olan diğer kanat güçlendirilir. Böylece maça ortak olarak, kazanma ihtimali de artar.
Fenerbahçe Ülker için savunma Lig ortalaması üstünde kötüdür ve bu şekilde kalmayı sürdürecektir. Teknik ekibin çözüm bulmak gibi derdi yok görünüyor. Yapılan her tercih durumu daha kötüye götürmektedir. Bunun sebebi ilk 5 maçta düzenli şekilde savunma yapamamış olmamızdır. Böyle olduğu için de istikrarı yakalamış değiliz. Hatta, savunma problemine çözümü ertelemiş olduğumuzu da düşünebiliriz.
Yine de çözümü savunmada aramaktan vazgeçtiklerini düşünebilir miyiz ? Çözümü hücum oyununa bırakarak da kazanmak mümkündür. Kalan maçlarda ortalama olarak hücumda daha başarılı kalacaktır. Savunma problemlerini hücum performansıyla saklamaya devam edecektir. Maçları kazanacaktır ama istikrarı kolayca tutturamayacaktır.
Şöyle de ifade edebiliriz: rakiplerimizin en değerli oyunculuları bu puanları hangi maçlarda almışlardır ? Fenerbahçe maçlarında mı yoksa diğerlerinde mi? Bu ölçüyü de açarsak gidilen yol hakkında daha fazla görüşümüz oluşabilecektir. Bu grupta şov takımı olarak kalacağını düşünüyoruz. Galibiyetleri de mağlubiyetleri de gürültülü geçecektir. Her ne olacaksa sonucu önemlidir ve gruptan çıkmaya faydası olmayacaktır.
Benzer problemleri benzer çözümlerle çoğu kez yokedemeyebiliriz. Geçmişin koşulları ortada yokken, geçmişin bakış açısı işe yaramayacaktır. Daha iyi çözüm, daha iyi esnek bakıştan geçmektedir. Aynı görüşlere sahip ekipten farklı bakış üretmek zora yakındır.
GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
