NBA'de nihayet dev final vakti... Bir yanda Doğu'nun yükselen yıldızı Miami Heat, diğer yanda ise Batı'nın tecrübesi bol ancak yüzüksüz devi Dallas Mavericks.
Öncelikle bir kısa not... Şampiyonlar Ligi'ndeki Barcelona - Manchester United finaliyle, bu takımların sponsorluğunu yapan THY popülaritesini kat kat arttırdı. Aynı şekilde NBA finalinde de, her iki takımın salonlarına isim sponsoru olan bir başka havayolu şirketi American Airlines, kim şampiyon olursa olsun şimdiden keyiften ellerini ovuşturuyor.
Küçük çaplı yıldızlar topluluğu denebilecek takımı ile 2006 yılı hariç bir türlü arzulanan yere ulaşamayan Mavs bu sezon mutlu bu amacına ulaşmak istiyor.
Diğer yanda ise, sezon öncesi kurduğu kadroyla "Heat Hanedanı" oluşturmayı amaçlayan Pat Riley, ilk sezondan itibaren bunu gerçekleştirmeye yakın duruyor.
Sezon içindeki inişli çıkışlı grafiğine rağmen playoff'larla birlikte vites yükselten Miami, playoff serilerinde evinde henüz kaybetmedi. Özellikle Bulls serisi gösterdi ki, deplasmanda oynayan Miami Heat'e karşı, evinde oynuyormuş gibi 48 dakika aynı ciddiyeti göstermezseniz, kaşla göz arasında galibiyet elinizden kayıp gidebilir.
Miami hiç kuşkusuz saha avantajı ve evindeki başarılı performansına güveniyor ancak Dallas'ın da deplasmanlardaki performansı unutulmamalı. Normal sezonda 28'er deplasman galibiyetiyle Dallas ve Miami, rakip sahada en fazla maç kazanan takım görünümündeler...
2006'NIN RÖVANŞI
Tekrar 2006'ya dönelim... Genç süper yıldız adayı Dwyane Wade ve Shaquille O'Neal şampiyonluk yüzüğü için bir araya getirilmiş ve bu ikili, yüzük hasretiyle yanan veteranlar, Gary Payton, Alonzo Mourning, Antoine Walker ve Jason Williams ile donatılmıştı.
Mavericks'te ise o günün kadrosunda da Dirk Nowitzki ve Jason Terry as skorerler iken genç Devin Harris'e oyun kuruculuk görevi teslim edilmiş, Josh Howard ve Jerry Stackhouse gibi skorer forvetlerle de takımın hücum parçalarının tamamlanması hedeflenmişti.
O zaman da ben dahil birçok NBA sevdalısı, Heat'in veteranlarının giderayak bir yüzük kazanmasını istemiştik. Özellikle bazıları bunu çok fazla hak ediyordu.
Dallas ise özellikle takım sahibi Mark Cuban'dan ötürü bazı kesimlerin antipatisini toplarken paraya kıymayan, deli dolu bir insan olan Cuban'ın, daha fazla yatırımla Teksas ekibine eninde sonunda bu yüzüğü kazandıracağı düşünülüyordu.
O seriyi, arzu edildiği gibi Miami Heat kazanmıştı. Hem de seride 2-0 geriden gelerek...
Gelelim bu seriye...
DALLAS CEPHESİ
Dallas Mavericks'in penceresinden bakacak olursak, özellikle Los Angeles Lakers serisi, takım için dönüm noktası oldu. Herkesin ortak favorisi Lakers karşısında, hem de süpürgelerle kazanılan serinin ekstra bir özgüven aşıladığı aşikar. Ancak Miami Heat serisi gösterdi ki, o seri asla erken final olmadı. Asıl final şimdi başlıyor ve yüzük istiyorlarsa, Miami'den en az bir galibiyetle dönmeleri şart.
Dallas'ta Dirk Nowitzki muhteşem performansıyla, ne Kobe Bryant'ın ne de Kevin Durant'in esamesinin okunmasına izin verdi. Ancak bu seride tek başına Heat karşısında ayakta kalması çok zor. Üstelik rakipte, kendisiyle eşleşebilecek atletik ve savaşçı isimler var.
Yukarıda bahsettiğim, Nowitzki'ye hücumda katkı olayını yapacak ilk isim hiç kuşkusuz benchten gelen Jason Terry olacak. Ancak Dallas'ı bu seride öne çıkartacak asıl olay, kadrosundan çıkartacağı sürpriz katkı olacak. Artık Peja mı, J.J. Barea mı yoksa söylendiği gibi parkelere dönüp Caron Butler mı bu isim olur bilemiyoruz.
Jason Kidd ve Shawn Marion'dan da bahsetmek lazım. Dallas'ı bu seride desteklememe neden olan iki isimden biri olan Kidd, savunmada aldığı sürpriz sorumluluklarla dikkat çekti. Özellikle Lakers serisinde Kobe'ye karşı bu görevi üstlenmesi ve bunun da büyük oranda üstesinden gelmesi dikkatlerden kaçmadı ancak ultra atletik Wade karşısında bunu sürdürmesi pek kolay olmayacak.
Shawn Marion ise muhtemelen LeBron James ile eşleşecek. Atletizmi ve tecrübesiyle LeBron'u en azından yavaşlatabilmesi ciddi başarı olur. Bulls serisinin ilk maçında bunu gerçekleştiren Luol Deng, Heat'in, üç yıldıza endeksli işleyen çarkına çomak sokmuş ve takımının galibiyete ulaşmasında büyük rol oynamıştı.
MIAMI CEPHESİ
LeBron James'in "Yeteneklerimi güney sahiline götürüyorum" demesiyle birlikte Miami Heat bambaşka bir hale büründü. LeBron ve Chris Bosh, belki de çoğu insanın beklemediği bir biçimde, "Heat Wade'in takımıdır" gerçeğini kabullenerek Florida'ya geldiler. Bu da "egolar çarpışır" beklentilerini sona erdirdi. Oysa bu üçlü zaten, geçmişten beri çok iyi dostlar...
82 maçlık normal sezon gösterdi ki, süper üçlüden biri olmadı mı işler zorlaşabiliyor. Çünkü geri kalan 9 oyuncu gereğinden fazla figüran rolünü benimsemiş ve katkıları çok istikrarsız olmuştu.
Elbette bu 9 kişi içine Udonis Haslem'i katmıyorum. Wade ile birlikte bu kadronun, 2006'da şampiyonluk yaşayan oyuncusu olan savaşçı uzun, takım için ne kadar önemli olduğunu, yokluğunda ve dönüşünde gösterdi. Bulls serisinde birçok kişi, Derrick Rose'un yine seriyi alıp götürebileceğini ve, Boğalar'ın, çok iyi yaptığı savunmayla Miami'yi kendi ateşinde yakabileceğine inanırken muhtemelen Haslem'in dönüşünü hesaplamamışlardı. Onun dönüşü, belki Bulls karşısında serinin kazanılmasında ana neden olmadı ama bu kadar kolay kazanılmasına etki sağladığını söyleyebiliriz.
Haslem'in bu takımdaki önemini, takımın 3 generali de biliyordu ve onunla kontrat yapılabilmesi için, değerlerinden ve diğer takımlardan gelen tekliflerden daha az yıllık paraya Miami'yi tercih ettiler.
Mavericks serisinde ise, rakibin birinci silahı olan Dirk Nowitzki karşısında farklı özelliklere sahip savunmacıları görebiliriz. Hatta LeBron'un, J.J. Barea'ya potayı göstermeyeceği de söyleniyor. Gerçekten çok enteresan eşleşmeler görmemiz olası...
Bence bu serinin kaderini, göz önündeki esas oğlanlardan ziyade, gizli kahramanlar belirleyecek. Dallas'ın böyle kahramanlar çıkarma potansiyeli biraz daha fazla gözükse de Miami favori ve finalde de genelde favoriler güler.
Her ne kadar gönlüm, Kidd ve Nowitzki'nin o yüzüğü takmasını istese de, Bulls serisinde izlediğimiz Miami Heat'i, yedi maçlık seride dört kez yenmek çok zor.
SEDAT BALCI
Öncelikle bir kısa not... Şampiyonlar Ligi'ndeki Barcelona - Manchester United finaliyle, bu takımların sponsorluğunu yapan THY popülaritesini kat kat arttırdı. Aynı şekilde NBA finalinde de, her iki takımın salonlarına isim sponsoru olan bir başka havayolu şirketi American Airlines, kim şampiyon olursa olsun şimdiden keyiften ellerini ovuşturuyor.
Küçük çaplı yıldızlar topluluğu denebilecek takımı ile 2006 yılı hariç bir türlü arzulanan yere ulaşamayan Mavs bu sezon mutlu bu amacına ulaşmak istiyor.
Diğer yanda ise, sezon öncesi kurduğu kadroyla "Heat Hanedanı" oluşturmayı amaçlayan Pat Riley, ilk sezondan itibaren bunu gerçekleştirmeye yakın duruyor.
Sezon içindeki inişli çıkışlı grafiğine rağmen playoff'larla birlikte vites yükselten Miami, playoff serilerinde evinde henüz kaybetmedi. Özellikle Bulls serisi gösterdi ki, deplasmanda oynayan Miami Heat'e karşı, evinde oynuyormuş gibi 48 dakika aynı ciddiyeti göstermezseniz, kaşla göz arasında galibiyet elinizden kayıp gidebilir.
Miami hiç kuşkusuz saha avantajı ve evindeki başarılı performansına güveniyor ancak Dallas'ın da deplasmanlardaki performansı unutulmamalı. Normal sezonda 28'er deplasman galibiyetiyle Dallas ve Miami, rakip sahada en fazla maç kazanan takım görünümündeler...
2006'NIN RÖVANŞI
Tekrar 2006'ya dönelim... Genç süper yıldız adayı Dwyane Wade ve Shaquille O'Neal şampiyonluk yüzüğü için bir araya getirilmiş ve bu ikili, yüzük hasretiyle yanan veteranlar, Gary Payton, Alonzo Mourning, Antoine Walker ve Jason Williams ile donatılmıştı.
Mavericks'te ise o günün kadrosunda da Dirk Nowitzki ve Jason Terry as skorerler iken genç Devin Harris'e oyun kuruculuk görevi teslim edilmiş, Josh Howard ve Jerry Stackhouse gibi skorer forvetlerle de takımın hücum parçalarının tamamlanması hedeflenmişti.
O zaman da ben dahil birçok NBA sevdalısı, Heat'in veteranlarının giderayak bir yüzük kazanmasını istemiştik. Özellikle bazıları bunu çok fazla hak ediyordu.
Dallas ise özellikle takım sahibi Mark Cuban'dan ötürü bazı kesimlerin antipatisini toplarken paraya kıymayan, deli dolu bir insan olan Cuban'ın, daha fazla yatırımla Teksas ekibine eninde sonunda bu yüzüğü kazandıracağı düşünülüyordu.
O seriyi, arzu edildiği gibi Miami Heat kazanmıştı. Hem de seride 2-0 geriden gelerek...
Gelelim bu seriye...
DALLAS CEPHESİ
Dallas Mavericks'in penceresinden bakacak olursak, özellikle Los Angeles Lakers serisi, takım için dönüm noktası oldu. Herkesin ortak favorisi Lakers karşısında, hem de süpürgelerle kazanılan serinin ekstra bir özgüven aşıladığı aşikar. Ancak Miami Heat serisi gösterdi ki, o seri asla erken final olmadı. Asıl final şimdi başlıyor ve yüzük istiyorlarsa, Miami'den en az bir galibiyetle dönmeleri şart.
Dallas'ta Dirk Nowitzki muhteşem performansıyla, ne Kobe Bryant'ın ne de Kevin Durant'in esamesinin okunmasına izin verdi. Ancak bu seride tek başına Heat karşısında ayakta kalması çok zor. Üstelik rakipte, kendisiyle eşleşebilecek atletik ve savaşçı isimler var.
Yukarıda bahsettiğim, Nowitzki'ye hücumda katkı olayını yapacak ilk isim hiç kuşkusuz benchten gelen Jason Terry olacak. Ancak Dallas'ı bu seride öne çıkartacak asıl olay, kadrosundan çıkartacağı sürpriz katkı olacak. Artık Peja mı, J.J. Barea mı yoksa söylendiği gibi parkelere dönüp Caron Butler mı bu isim olur bilemiyoruz.
Jason Kidd ve Shawn Marion'dan da bahsetmek lazım. Dallas'ı bu seride desteklememe neden olan iki isimden biri olan Kidd, savunmada aldığı sürpriz sorumluluklarla dikkat çekti. Özellikle Lakers serisinde Kobe'ye karşı bu görevi üstlenmesi ve bunun da büyük oranda üstesinden gelmesi dikkatlerden kaçmadı ancak ultra atletik Wade karşısında bunu sürdürmesi pek kolay olmayacak.
Shawn Marion ise muhtemelen LeBron James ile eşleşecek. Atletizmi ve tecrübesiyle LeBron'u en azından yavaşlatabilmesi ciddi başarı olur. Bulls serisinin ilk maçında bunu gerçekleştiren Luol Deng, Heat'in, üç yıldıza endeksli işleyen çarkına çomak sokmuş ve takımının galibiyete ulaşmasında büyük rol oynamıştı.
MIAMI CEPHESİ
LeBron James'in "Yeteneklerimi güney sahiline götürüyorum" demesiyle birlikte Miami Heat bambaşka bir hale büründü. LeBron ve Chris Bosh, belki de çoğu insanın beklemediği bir biçimde, "Heat Wade'in takımıdır" gerçeğini kabullenerek Florida'ya geldiler. Bu da "egolar çarpışır" beklentilerini sona erdirdi. Oysa bu üçlü zaten, geçmişten beri çok iyi dostlar...
82 maçlık normal sezon gösterdi ki, süper üçlüden biri olmadı mı işler zorlaşabiliyor. Çünkü geri kalan 9 oyuncu gereğinden fazla figüran rolünü benimsemiş ve katkıları çok istikrarsız olmuştu.
Elbette bu 9 kişi içine Udonis Haslem'i katmıyorum. Wade ile birlikte bu kadronun, 2006'da şampiyonluk yaşayan oyuncusu olan savaşçı uzun, takım için ne kadar önemli olduğunu, yokluğunda ve dönüşünde gösterdi. Bulls serisinde birçok kişi, Derrick Rose'un yine seriyi alıp götürebileceğini ve, Boğalar'ın, çok iyi yaptığı savunmayla Miami'yi kendi ateşinde yakabileceğine inanırken muhtemelen Haslem'in dönüşünü hesaplamamışlardı. Onun dönüşü, belki Bulls karşısında serinin kazanılmasında ana neden olmadı ama bu kadar kolay kazanılmasına etki sağladığını söyleyebiliriz.
Haslem'in bu takımdaki önemini, takımın 3 generali de biliyordu ve onunla kontrat yapılabilmesi için, değerlerinden ve diğer takımlardan gelen tekliflerden daha az yıllık paraya Miami'yi tercih ettiler.
Mavericks serisinde ise, rakibin birinci silahı olan Dirk Nowitzki karşısında farklı özelliklere sahip savunmacıları görebiliriz. Hatta LeBron'un, J.J. Barea'ya potayı göstermeyeceği de söyleniyor. Gerçekten çok enteresan eşleşmeler görmemiz olası...
Bence bu serinin kaderini, göz önündeki esas oğlanlardan ziyade, gizli kahramanlar belirleyecek. Dallas'ın böyle kahramanlar çıkarma potansiyeli biraz daha fazla gözükse de Miami favori ve finalde de genelde favoriler güler.
Her ne kadar gönlüm, Kidd ve Nowitzki'nin o yüzüğü takmasını istese de, Bulls serisinde izlediğimiz Miami Heat'i, yedi maçlık seride dört kez yenmek çok zor.
SEDAT BALCI
