Kulüpler liglerin bitmesi ile birlikte gündemlerini yeni transferlere dayadılar. Biri geliyor, bir başkası gidiyor. Yıllardır aynı heyecan ve merak içinde de taraftarlar bu isimlerin peşindeler. Daha lig bile başlamadan, alınan isimlerden tatmin olmamışlarsa, sahadaki takımı görmeden karamsar olmaya başlıyorlar.
Sizin de aklınızdaki ilk transfer sorusu olabilir. Ama genel için konuştuğumuzda değişmezdir; “Golcü alacaklar mı?”
Sezonu 84 golle bitiren Fenerbahçe taraftarının bile ilk merak ettiğidir “golcü”… Gol atan geldiğinde bütün dertlerin çözüleceğine, bütün maçların kazanılacağına inanırlar. Christoph Daum bu durumu, “Türkiye’de transfer yapmanın, forvet oyuncusu almak olduğunu zannediyorlar” diye yorumlamıştı. Ender doğru yorumlarından biridir Daum’un…
Galatasaray ile Beşiktaş bu duruma düştüler. Orta sahaları, defansları tel tel dökülürken, en iyi forvetleri getirip, taraftarlarını umutlandırdılar. Sonra durumları ortada.
Bugün de ismi büyük geçen isimlerin genelde santrafor olması, gol umudunu adıyla birlikte taşıması önemli herkes için. Galatasaray Drogba için yoruyor kendini. Tüm taraftarları bunun peşinde. Drogba geldiğinde tüm sorunların çözüleceği gibi bir inançları var. Drogba öyle bir misyona sahip olsa, her mevkisinde enteresan yıldızların olduğu Chelsea’yi kurtarırdı, zirveye oturttururdu.
Gole yakın oynayan oyuncular her zaman “muhtaçlardır”… Orta yapılmasına, raya pas atılmasına, tehlike bölgede topla buluşturulmaya muhtaçlardır. O gol olana, atılana kadar arkadaki 10 kişi bunun için hazırlık yapar. Gerçek orta sahadır. Orta sahan ne kadar iyiyse, o kadar iyi takımsındır ve gol atan oyuncun da o kadar çok sayı yapar.
Bu noktada Fenerbahçe’nin hayalden uzaklaşarak, daha gerçekçi ve net olduğunu söylemeliyiz. Nereye ihtiyacı varsa, oraya oyuncu aldılar. Bir veya iki tane daha alıp, önlerine bakacaklar. Takım kalitesini ve rekabetini yükselterek yola devam etmek istiyorlar. Sezonu başarılı tamamlamaları elbette en büyük kazançları. Şampiyonluk kaçsaydı, bugünkü Beşiktaş’ın yerinde, şimdi Fenerbahçe olurdu.
Beşiktaş 10 oyuncu aldı. Yanlış hatırlamıyorsam, Ocak ayında Yıldırım Demirören, “Önümüzdeki sezonun transferini şimdiden yaptık” diyordu. Planlamaya bakın, şu anda alınan oyuncu sayısı 10’a yaklaştı.
Galatasaray’ın durumu çetrefilli. Selçuk İnan ve Elmander önemli oyuncular. Orta sahada öne doğru oynayan oyuncu ve forvet alternatifi ellerinde. Son milli takımda altı oyuncuları vardı. Küme düşme hattına yakın olarak sezonu bitirmelerine rağmen, değişim konusunda ısrarcı değiller. Ellerindeki kadronun başarı getireceğine inanıyorlar belki de. Arda’nın durumu netlik kazanmadı. Büyük ihtimalle gidecek. Fatih Hoca Arda’yı tutmak için uğraşıyordur eminim. Eğer kalmasını sağlarlarsa aslında en büyük transferi yapacaklar. Yerli oyuncu kalitelerini yükseltmeleri gerekirken, henüz bir hamle yapmamaları, belli bir planları ve hedefleri olmadığını da gösteriyor sanki.
Önemli şansları sezonu erken açmak gibi bir dezavantajlarının olmaması. Tüm temmuz ayını transfer için değerlendirebilirler. Ama geriye kim kalır, kimi alabilirler bilinmez.
Sizin de aklınızdaki ilk transfer sorusu olabilir. Ama genel için konuştuğumuzda değişmezdir; “Golcü alacaklar mı?”
Sezonu 84 golle bitiren Fenerbahçe taraftarının bile ilk merak ettiğidir “golcü”… Gol atan geldiğinde bütün dertlerin çözüleceğine, bütün maçların kazanılacağına inanırlar. Christoph Daum bu durumu, “Türkiye’de transfer yapmanın, forvet oyuncusu almak olduğunu zannediyorlar” diye yorumlamıştı. Ender doğru yorumlarından biridir Daum’un…
Galatasaray ile Beşiktaş bu duruma düştüler. Orta sahaları, defansları tel tel dökülürken, en iyi forvetleri getirip, taraftarlarını umutlandırdılar. Sonra durumları ortada.
Bugün de ismi büyük geçen isimlerin genelde santrafor olması, gol umudunu adıyla birlikte taşıması önemli herkes için. Galatasaray Drogba için yoruyor kendini. Tüm taraftarları bunun peşinde. Drogba geldiğinde tüm sorunların çözüleceği gibi bir inançları var. Drogba öyle bir misyona sahip olsa, her mevkisinde enteresan yıldızların olduğu Chelsea’yi kurtarırdı, zirveye oturttururdu.
Gole yakın oynayan oyuncular her zaman “muhtaçlardır”… Orta yapılmasına, raya pas atılmasına, tehlike bölgede topla buluşturulmaya muhtaçlardır. O gol olana, atılana kadar arkadaki 10 kişi bunun için hazırlık yapar. Gerçek orta sahadır. Orta sahan ne kadar iyiyse, o kadar iyi takımsındır ve gol atan oyuncun da o kadar çok sayı yapar.
Bu noktada Fenerbahçe’nin hayalden uzaklaşarak, daha gerçekçi ve net olduğunu söylemeliyiz. Nereye ihtiyacı varsa, oraya oyuncu aldılar. Bir veya iki tane daha alıp, önlerine bakacaklar. Takım kalitesini ve rekabetini yükselterek yola devam etmek istiyorlar. Sezonu başarılı tamamlamaları elbette en büyük kazançları. Şampiyonluk kaçsaydı, bugünkü Beşiktaş’ın yerinde, şimdi Fenerbahçe olurdu.
Beşiktaş 10 oyuncu aldı. Yanlış hatırlamıyorsam, Ocak ayında Yıldırım Demirören, “Önümüzdeki sezonun transferini şimdiden yaptık” diyordu. Planlamaya bakın, şu anda alınan oyuncu sayısı 10’a yaklaştı.
Galatasaray’ın durumu çetrefilli. Selçuk İnan ve Elmander önemli oyuncular. Orta sahada öne doğru oynayan oyuncu ve forvet alternatifi ellerinde. Son milli takımda altı oyuncuları vardı. Küme düşme hattına yakın olarak sezonu bitirmelerine rağmen, değişim konusunda ısrarcı değiller. Ellerindeki kadronun başarı getireceğine inanıyorlar belki de. Arda’nın durumu netlik kazanmadı. Büyük ihtimalle gidecek. Fatih Hoca Arda’yı tutmak için uğraşıyordur eminim. Eğer kalmasını sağlarlarsa aslında en büyük transferi yapacaklar. Yerli oyuncu kalitelerini yükseltmeleri gerekirken, henüz bir hamle yapmamaları, belli bir planları ve hedefleri olmadığını da gösteriyor sanki.
Önemli şansları sezonu erken açmak gibi bir dezavantajlarının olmaması. Tüm temmuz ayını transfer için değerlendirebilirler. Ama geriye kim kalır, kimi alabilirler bilinmez.
























Fenerbahçe


