PFDK'nın "Gör" dediği

Mardinspor'un küme düşürülmesi, Diyarbakırspor'un Süper Lig'e çıkışı ve kütlenin korunumu yasası arasında nasıl bir ilişki olabilir? PFDK'nın cezası sadece bir ceza olarak değerlendirilebilir mi yoksa uzun vadede bir ışık mı?

Haber; Sporx.com Yazarlar, Fotoğraf; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
PFDK'nın 'Gör' dediği
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
04 Şubat 2012 13:17
Birkaç hafta evvel "İhanetin başkenti Mardin" başlıklı yazımda Mardinspor'un durumuna değinmiştim. Bildiğiniz gibi bu hafta PFDK tarafından küme düşürüldü Mardin ekibi.

Biraz hafızamızı zorlarsak, geçtiğimiz sene bu durumun benzerinin Üçüncü Lig'de Erzurumspor'un başına geldiğini hatırlarız. Bir dönem başka kulüplerin önünü haksızca kesme pahasına parlatılan Mardin, Erzurum, Diyarbakır, Malatya gibi takımların düştükleri hal de ortada... Bunun çözümü, cidden gözümüzü kapatıp sırtımızı dönmek mi? Ya da, gerçek sorun ne?

Aslında bu kulüpler hiç olmamalı mıydı yoksa? Biliyorum pek çoğunuz (evet, zaman zaman ben de) fiziği ve temel bilimleri sevmiyorsunuz. Ama çok basit ve kısa bir şekilde "kütlenin korunumu"na değinmek istiyorum. Kütlenin korunumu kanunu, an, kapalı bir sistemde var olan çevrimler ve işlemler ne olursa olsun, kütlenin sabit kalacağını belirten kanundur. Denk bir ifadeyle açıklamak gerekirse kütlenin durumu yeniden düzenlenebilir fakat kütle yaratılamaz veya yok edilemez. Acaba, 2001'de devlet eliyle şike yapılarak iyice ayyuka çıkan "halkların afyonu" meselesi bizim ülke futbolumuzun "kütle"sini mi bozdu?

Hatırlarsınız elbet, 13 Mayıs 2001 Diyarbakırspor-Altay maçını. Resmi kanalın maç yayını son anda engellendi, Altaylı futbolculara soyunma odasında egsoz gazı verildi, maç esnasında çoğunun kafasına bilardo topları fırlatıldı. Tabir-i caizse Diyarbakırspor "döve döve" kazandı ve Süper Lig'e çıktı. Ekstra bir not, Diyarbakırspor taraftar derneğinin kurucusu ve yanılmıyorsam Diyarbakırspor yöneticilerinden Yaşar Büyükanıt da maçı izleyenler arasındaydı...

PFDK'nın çoğu uygulamasını, verdiği cezaları faşistçe buluyorum. Adaletsizliğin kol gezdiği bir kurum gibi geliyor bana; bunun sebebi muhtemelen verdikleri cezalara dair barkovizyon gösterileri yapmamalarıdır. Gebzespor'a beş maç ceza, Pursaklar kalecisine dört maç ceza, Göztepe'ye beş bin lira ceza... Sanırsın ki NTVSpor'da iddaa bültenini özet geçiyorlar; bir takımı, futbolcuyu veya yöneticiyi "hukuka"(?) uygun şekilde cezalandırıyorsun fakat maça gitmeyen, maçı bilmeyen adam bu cezanın nedenini çözemiyor. Ne ilginç! Ne kadar çağdışı!

Ama bu olayda, elbette ki, hepimizin söyleyeceği pek bir şey yok. Mardinspor başına geleceği bilerek -ve isteyerek- bunu yaptı. Elinde başka çare kalmayarak, belki de içi kan ağlayarak böyle bir yaptırımla karşı karşıya geldi. Peki, giden gider kalan sağlar bizimdir mi diyeceğiz?

13 Mayıs 2001'de Altay'ın teknik direktörü olan ve on bir yıldır maça dair tek kelime etmemiş büyük futbol otoritesi(?) Rıdvan Dilmen gibi, sus pus olup bir kenarda sonradan Genelkurmay Başkanı yapılan Diyarbakırspor yöneticileri gibi ödüllendirilmeyi mi bekleyeceğiz? Gerçi Rıdvan Dilmen de sonradan gene devletin el atmasıyla küme çıkacak olan Vanspor'da teknik direktörlük yapıp şampiyonluk tadacaktı ama, olsun.

Neticede PFDK'nın yaptığı "sadece" bir uyarı ateşi. Ateşin düştüğü yeri, gün gelip göreceğiz elbet; şimdilik sadece kıvılcımına şahidiz. Ama o gün geldiğinde, kapısına kilit vurulan takımlar mezarlığının nüfusu kaç olur, bunu kestirmek zor...

Bu mezarlığı yaratanlar ise hep alnı ak şekilde toplumda gezer, olan alt yapı çalışmalarına; bütçe planlamalarına (varsa) ve ilk onbirinde oynayan hayalleri olan çocuklara olur. Bu katliamları Mardinli olup Adana Demirspor'a başkan adayı olanlar da üzerine alınabilir; her hafta televizyonlarda başka futbolcuların kaç Alex ettiğini değerlendiren sarraflar da. Ortada bir sorun varsa, çözüme de sadece 'itiraflar' ile gidebiliriz. Ve tabii, yüzleşerek...

Önce kendimizle.
Tümü
 Reklam