NBA’de “taşlar yerinden oynuyor” denince ya çok büyük bir yıldız başka bir takıma olaylı bir şekilde takas olmuştur ya da 3 takım arasında gerçekleşen takas sonucu birçok oyuncu farklı formalara kavuşmuştur ve eğer bu takımlar farklı konferanslardaysa ligin playoff yolundaki seyri biraz değişmiştir. Böyle olaylar her zaman gerçekleşir, haberleri yapılır ve az evvel bahsettiğim tabir her zaman başlıklarda yer alır.
Bazen tek bir transfer, takasla gelen bir oyuncu bir takımın tarihini tamamen değiştirebilir. Örneğin; Shaq’ın 2004’te Miami’ye gelişi. Emin olabiliriz ki hiçbir Miami vatandaşı 14 Temmuz 2004’ü unutamaz… Hatta o gün Pat Riley kürsüde yaptığı basın toplantısında ağzından çıkan ilk cümle şöyleydi: “Herkes bugünün tarihini not etsin. Bugün Miami için tarihi bir gündür.” Düşününce söyledikleri tamamen doğrudur diyebiliriz.
Daha geriye gidersek, şöyle 1984 yılına kadar, aynı ya da benzer diyebileceğimiz bir örnek verebiliriz. Ligin iddiasız, hatta silik takımlarından biri Chicago Bulls, Draft’ten genç bir delikanlıyı 3üncü sıradan kadrosuna katar. Bu delikanlı Bulls’a tarihi anlar yaşatmakla birlikte, dünyanın en çok tanınan ve forması bilinen bir takım haline getirir. Bu da yetmez 90’lı yıllarda ligin zirvedeki tek takım yapar. Doğru düzgün bir playoff başarısı olmayan bir takıma 90’larda 6 şampiyonluk kazandırmak “özel” biri olmaktan çok daha farklı bir şey olsa gerek. Bu muhterem kişilik Michael Jordan’dan başkası değildir… Bir insanın bir takımın kaderinde ne kadar etkili olabileceğinin en müthiş örneğidir bu herhalde.
Gelelim 2010’a… Geçtiğimiz günlerde Charlotte Bobcats camiasında yeni bir gelişme oldu. Bu gelişmeye bütün Bobcats’liler umut bağladı. 2006’da takıma ortak olan ve basketbol operasyonlarından sorumlu zat-ı muhterem şu anda takımın tek mutlak sahibi olmasa da takımın kontrol yetkilerini satın alarak bir bakıma takımın tek “patron”u haline geldi. Bu kişi yine kaderleri değiştiren Michael Jordan’dan başkası değil. Belki ondan mutlak başarı beklemek haksızlık oluyor ama Bobcats fanları daha şimdiden heyecanlanmış durumda. Nasıl heyecanlanmasınlar' Kendi takımlarının başında kendi hemşerileri var. Hem de ne hemşeri… Aslında böyle bir hadiseyi çok fazla yazıp çizmek niyetinde değildim. Ama internette Bobcats’lilerin fan sayfalarında, blog’larında ve hatta North Carolina’nın eyalet ve Charlotte’un yerel bültenlerinde okuduklarım bu olayın zannedildiğinden çok daha büyük bir anlam taşıdığını fark ettim. Tabii ki özellikle Charlotte şehri için, kısmen de NBA için…
Ders: NBA Tarihi
Konu: Devr-i Jordan
NBA bir tarih kurumu kursa ve tarih kitapları yayınlayıp bunu dünyadaki tüm okullarda tarih olarak okutulsa herhalde yazılı ve sözlü sınavlarda öğrencilerin en fazla karşılaşacağı konu Michael Jordan olur. Michael Jordan denince basketbol ile birlikte bir çok farklı unsur devreye giriyor. Bunu ilerideki zamanlarda ayrı bir konu olarak ele alacağım.
1984 yılında Chicago Bulls’ta başlayan NBA kariyerini Michael Jordan, 91, 92 ve 93 yıllarında 3 sene üst üste şampiyonluk kazandıktan sonra sonlandırdı. O yaz babası öldürüldü. Rivayete göre ve o zamanki davanın ortaya saçtığı çalkantı ve kayıt dışı bilgiler itibariyle Michael Jordan’ın babası bahis mafyası tarafından öldürülmüş. Gerekçesi ise Michael Jordan’ın bahis şebekelerinin “maç satması”na yönelik tehditlere boyun eğmemesiydi. Michael Jordan, mafyaya topsuz çalımını atmıştı ama olan yine kendine olmuştu. Hayattaki idolü olan babasını kaybeden Michael Jordan basketboldan uzak durma kararı aldı.
Beyzbol oynayan Michael, 95 yılının bahar aylarında Bulls ile tekrar basketbol dönüş yapar ve bir sonraki sene itibariye 96, 97 ve 98 yıllarında takımını yine 3 sene üst üste şampiyonluğa taşımış. Ardından basketbolu bırakan Jordan, 1999-2000 yılında Washington Wizard’ın hisselerinin bir bölümünü satın alarak takımın ortaklarından biri haline gelir.
2001 yılında takım elbiselerden sıkılan Jordan tekrar formasını ve ayakkabısın giyer ve sahibi olduğu Wizards takımının ilk 5’ine yerleşir. 2 sezon oynadıktan sonra 2003 yılında NBA’deki oyunculuk kariyerine tamamen veda eder.
2004’te kurulan NBA’in yeni takımlarından Charlotte Bobcats 2006 yılında yeni bir ortak edinir. Bu yeni ortak Michael Jordan’dır. Takımın ortaklarından biri olmasıyla birlikte aynı zamanda takımın Basketbol Operasyonları sorumlusudur. Şimdi ise takımın sahibi Bob Johnson’dan takımın kendisini satın almış olmasa da tüm yetki haklarını ve yönetim payını satın almış durumda. Yani Charlotte’ın yeni patronu Michael Jordan olmuş durumda. Bu da NBA’deki Devr-i Jordan’ına yeni bir sayfa eklenmesi anlamına geliyor.
Bobcats’in patronu kendi vatandaşı: MJ23
Michael Jordan’ın North Carolina’lı olduğunu herkes bilir. Orada doğup büyümüş, lise ve üniversiteyi de orada okumuştur. Babası da oralıydı. Hatta Jordan Chicago’da oynadığı yıllar boyunca North Carolina’daki evine gider gelir ve çoğu eşyasını orada tutardı. Hatta Chicago Bulls’da oynadığı yıllar boyunca kazandığı ödüller, kupalar ve plaketleri Chicago’daki evine değil, North Carolina’daki evine dizerdi. Michael Jordan hem Chicago için şehir efsanesine dönüşen bir halk kahramanı, hem de North Carolina için gurur kaynağı olan bir fenomendi. Öyle ki Chicago’da United Center’ın önünde heykeli bile dikildi. İstanbul için Taksim Meydanı ve anıtı ne ise, Chicago için de United Center ve Jordan heykeli öyledir.
Michael Jordan basketbol kariyerinin müthiş ve başarılı olmasının bugün Jordan için bir handikap niteliği taşıdığı bir gerçek. Bugün bütün North Carolina ahalisi Michael Jordan’ın Charlotte Bobcats’in kaderini bir anda değiştirmesini bekliyor. Niye değiştirmesin' Sonuçta ticaretin içinden değil, basketbolun içinden gelen, basketboldan anlayan, basketbolu bilen birinin takımın başında olması tabii ki takımın sportif başarı için önemli bir avantaj. Ama takım yönetmek, sahada formayla değil, masa başında takım elbiselerle bir takımı bir yere getirmek herhalde Michael Jordan için çok daha farklı bir şey olsa gerek. Peki, oyunculuk kariyerinde “dünyanın gelmiş geçmiş en iyisi” olmayı başarmış birinin, patronlukta aynı başarıyı hızlı bir şekilde yaşatmasını beklemek biraz hatta az da olsa haksızlık etmek değil midir'
David Stern olayın üstüne sıcağı sıcağına bir basın toplantısı düzenledi ve şöyle konuştu: “Bobcats’in yönetiminde yüksek düzeyde bir değişim ve gelişim bekliyorduk ve gerçekleştiği için çok sevinçliyiz. Bob Johnson’a NBA’ye ve Charlotta’a yeniden heyecan getirdiği bir
gerçek ve bu yüzden kendisine teşekkür ediyoruz. Ama Michael Jordan kendi memleketine döndüğü için ve memleketinin takımı olan Bobcats’in patronu olduğu için çok memnun oldum. Biz Bobcats’ten gerek sahada sportif başarı olarak, gerek ticari ve reklam başarı olarak çok fazla bir yükseliş bekliyoruz. Biz bütün işlemlerin ve prosedürün bir sonraki ayın sonuna kadar tamamlanmış olmasını bekliyoruz.”
David Stern için Michael Jordan’dan daha kıymetli bir insan yoktur herhalde. Stern yönetime geçtiğinde, NBA’in dünyadaki reklamında, gelişiminde, popülerleşmesinde en büyük sebep ve yatırım kuşkusuz Michael Jordan’dır. Yani sadece Michael Jordan’ın ismi bile Bobcats’in üstünde olduğu takdirde Bobcats’in bir reklam payı olduğu anlamına gelir. Peki Bobcats bu şekilde ne kadar kendini devam ettirebilir. Tamam, prosedür tamamlandığında, tek iktidar Jordan olduğunda takımın ismi bile “Bobcats”ten “Flight”a değişeceği söyleniliyor. Tabii bu şimdilik kesinlik kazanmadı. Ama Flight olduğu takdirde Michael Jordan resmen takımın üstünde bir imzası bulunduğunu gösterecek. Bir bakıma “Air Jordan” yani “Jordan Havayolları” gerçeğe dönüşecek. Daha şimdiden North Carolina şehri tabir-i caizse “gaz”a gelmiş durumda…
İnternet sitelerinde, blog’larda, fan sayfalarında, Amerika basınında herkes bir şeyler yazıyor. Tabii böylelikler her kafadan da bir ses çıkıyor. Jordan markasının yeni yüzü Dwyane Wade’in 2010 yazında Bobcats ile anlaşabileceği dedikodusu bile dönüyor ortalarda. Bize sadece Tanrı’dan Charlotte takımının sonu için “Hayır etsin” demek ve Michael Jordan’a kendi ilk gerçek patronluk kariyerinde başarılar dilemek düşüyor.
Michael Jordan, oyunculuk kariyerinde NBA’in ve Bulls’un kaderini değiştirdiği gibi, patron olarak Charlotte’un kaderini değiştirebilecek mi' Bunu bekleyeceğiz ve göreceğiz. Kim bilir' Bir de bakmışız ki Charlotte meydanında bir Michael Jordan heykeli dikilmiş.
Bazen tek bir transfer, takasla gelen bir oyuncu bir takımın tarihini tamamen değiştirebilir. Örneğin; Shaq’ın 2004’te Miami’ye gelişi. Emin olabiliriz ki hiçbir Miami vatandaşı 14 Temmuz 2004’ü unutamaz… Hatta o gün Pat Riley kürsüde yaptığı basın toplantısında ağzından çıkan ilk cümle şöyleydi: “Herkes bugünün tarihini not etsin. Bugün Miami için tarihi bir gündür.” Düşününce söyledikleri tamamen doğrudur diyebiliriz.
Daha geriye gidersek, şöyle 1984 yılına kadar, aynı ya da benzer diyebileceğimiz bir örnek verebiliriz. Ligin iddiasız, hatta silik takımlarından biri Chicago Bulls, Draft’ten genç bir delikanlıyı 3üncü sıradan kadrosuna katar. Bu delikanlı Bulls’a tarihi anlar yaşatmakla birlikte, dünyanın en çok tanınan ve forması bilinen bir takım haline getirir. Bu da yetmez 90’lı yıllarda ligin zirvedeki tek takım yapar. Doğru düzgün bir playoff başarısı olmayan bir takıma 90’larda 6 şampiyonluk kazandırmak “özel” biri olmaktan çok daha farklı bir şey olsa gerek. Bu muhterem kişilik Michael Jordan’dan başkası değildir… Bir insanın bir takımın kaderinde ne kadar etkili olabileceğinin en müthiş örneğidir bu herhalde.
Gelelim 2010’a… Geçtiğimiz günlerde Charlotte Bobcats camiasında yeni bir gelişme oldu. Bu gelişmeye bütün Bobcats’liler umut bağladı. 2006’da takıma ortak olan ve basketbol operasyonlarından sorumlu zat-ı muhterem şu anda takımın tek mutlak sahibi olmasa da takımın kontrol yetkilerini satın alarak bir bakıma takımın tek “patron”u haline geldi. Bu kişi yine kaderleri değiştiren Michael Jordan’dan başkası değil. Belki ondan mutlak başarı beklemek haksızlık oluyor ama Bobcats fanları daha şimdiden heyecanlanmış durumda. Nasıl heyecanlanmasınlar' Kendi takımlarının başında kendi hemşerileri var. Hem de ne hemşeri… Aslında böyle bir hadiseyi çok fazla yazıp çizmek niyetinde değildim. Ama internette Bobcats’lilerin fan sayfalarında, blog’larında ve hatta North Carolina’nın eyalet ve Charlotte’un yerel bültenlerinde okuduklarım bu olayın zannedildiğinden çok daha büyük bir anlam taşıdığını fark ettim. Tabii ki özellikle Charlotte şehri için, kısmen de NBA için…
Ders: NBA TarihiKonu: Devr-i Jordan
NBA bir tarih kurumu kursa ve tarih kitapları yayınlayıp bunu dünyadaki tüm okullarda tarih olarak okutulsa herhalde yazılı ve sözlü sınavlarda öğrencilerin en fazla karşılaşacağı konu Michael Jordan olur. Michael Jordan denince basketbol ile birlikte bir çok farklı unsur devreye giriyor. Bunu ilerideki zamanlarda ayrı bir konu olarak ele alacağım.
1984 yılında Chicago Bulls’ta başlayan NBA kariyerini Michael Jordan, 91, 92 ve 93 yıllarında 3 sene üst üste şampiyonluk kazandıktan sonra sonlandırdı. O yaz babası öldürüldü. Rivayete göre ve o zamanki davanın ortaya saçtığı çalkantı ve kayıt dışı bilgiler itibariyle Michael Jordan’ın babası bahis mafyası tarafından öldürülmüş. Gerekçesi ise Michael Jordan’ın bahis şebekelerinin “maç satması”na yönelik tehditlere boyun eğmemesiydi. Michael Jordan, mafyaya topsuz çalımını atmıştı ama olan yine kendine olmuştu. Hayattaki idolü olan babasını kaybeden Michael Jordan basketboldan uzak durma kararı aldı.
Beyzbol oynayan Michael, 95 yılının bahar aylarında Bulls ile tekrar basketbol dönüş yapar ve bir sonraki sene itibariye 96, 97 ve 98 yıllarında takımını yine 3 sene üst üste şampiyonluğa taşımış. Ardından basketbolu bırakan Jordan, 1999-2000 yılında Washington Wizard’ın hisselerinin bir bölümünü satın alarak takımın ortaklarından biri haline gelir.
2001 yılında takım elbiselerden sıkılan Jordan tekrar formasını ve ayakkabısın giyer ve sahibi olduğu Wizards takımının ilk 5’ine yerleşir. 2 sezon oynadıktan sonra 2003 yılında NBA’deki oyunculuk kariyerine tamamen veda eder.
2004’te kurulan NBA’in yeni takımlarından Charlotte Bobcats 2006 yılında yeni bir ortak edinir. Bu yeni ortak Michael Jordan’dır. Takımın ortaklarından biri olmasıyla birlikte aynı zamanda takımın Basketbol Operasyonları sorumlusudur. Şimdi ise takımın sahibi Bob Johnson’dan takımın kendisini satın almış olmasa da tüm yetki haklarını ve yönetim payını satın almış durumda. Yani Charlotte’ın yeni patronu Michael Jordan olmuş durumda. Bu da NBA’deki Devr-i Jordan’ına yeni bir sayfa eklenmesi anlamına geliyor.
Bobcats’in patronu kendi vatandaşı: MJ23Michael Jordan’ın North Carolina’lı olduğunu herkes bilir. Orada doğup büyümüş, lise ve üniversiteyi de orada okumuştur. Babası da oralıydı. Hatta Jordan Chicago’da oynadığı yıllar boyunca North Carolina’daki evine gider gelir ve çoğu eşyasını orada tutardı. Hatta Chicago Bulls’da oynadığı yıllar boyunca kazandığı ödüller, kupalar ve plaketleri Chicago’daki evine değil, North Carolina’daki evine dizerdi. Michael Jordan hem Chicago için şehir efsanesine dönüşen bir halk kahramanı, hem de North Carolina için gurur kaynağı olan bir fenomendi. Öyle ki Chicago’da United Center’ın önünde heykeli bile dikildi. İstanbul için Taksim Meydanı ve anıtı ne ise, Chicago için de United Center ve Jordan heykeli öyledir.
Michael Jordan basketbol kariyerinin müthiş ve başarılı olmasının bugün Jordan için bir handikap niteliği taşıdığı bir gerçek. Bugün bütün North Carolina ahalisi Michael Jordan’ın Charlotte Bobcats’in kaderini bir anda değiştirmesini bekliyor. Niye değiştirmesin' Sonuçta ticaretin içinden değil, basketbolun içinden gelen, basketboldan anlayan, basketbolu bilen birinin takımın başında olması tabii ki takımın sportif başarı için önemli bir avantaj. Ama takım yönetmek, sahada formayla değil, masa başında takım elbiselerle bir takımı bir yere getirmek herhalde Michael Jordan için çok daha farklı bir şey olsa gerek. Peki, oyunculuk kariyerinde “dünyanın gelmiş geçmiş en iyisi” olmayı başarmış birinin, patronlukta aynı başarıyı hızlı bir şekilde yaşatmasını beklemek biraz hatta az da olsa haksızlık etmek değil midir'
David Stern olayın üstüne sıcağı sıcağına bir basın toplantısı düzenledi ve şöyle konuştu: “Bobcats’in yönetiminde yüksek düzeyde bir değişim ve gelişim bekliyorduk ve gerçekleştiği için çok sevinçliyiz. Bob Johnson’a NBA’ye ve Charlotta’a yeniden heyecan getirdiği bir
gerçek ve bu yüzden kendisine teşekkür ediyoruz. Ama Michael Jordan kendi memleketine döndüğü için ve memleketinin takımı olan Bobcats’in patronu olduğu için çok memnun oldum. Biz Bobcats’ten gerek sahada sportif başarı olarak, gerek ticari ve reklam başarı olarak çok fazla bir yükseliş bekliyoruz. Biz bütün işlemlerin ve prosedürün bir sonraki ayın sonuna kadar tamamlanmış olmasını bekliyoruz.”David Stern için Michael Jordan’dan daha kıymetli bir insan yoktur herhalde. Stern yönetime geçtiğinde, NBA’in dünyadaki reklamında, gelişiminde, popülerleşmesinde en büyük sebep ve yatırım kuşkusuz Michael Jordan’dır. Yani sadece Michael Jordan’ın ismi bile Bobcats’in üstünde olduğu takdirde Bobcats’in bir reklam payı olduğu anlamına gelir. Peki Bobcats bu şekilde ne kadar kendini devam ettirebilir. Tamam, prosedür tamamlandığında, tek iktidar Jordan olduğunda takımın ismi bile “Bobcats”ten “Flight”a değişeceği söyleniliyor. Tabii bu şimdilik kesinlik kazanmadı. Ama Flight olduğu takdirde Michael Jordan resmen takımın üstünde bir imzası bulunduğunu gösterecek. Bir bakıma “Air Jordan” yani “Jordan Havayolları” gerçeğe dönüşecek. Daha şimdiden North Carolina şehri tabir-i caizse “gaz”a gelmiş durumda…
İnternet sitelerinde, blog’larda, fan sayfalarında, Amerika basınında herkes bir şeyler yazıyor. Tabii böylelikler her kafadan da bir ses çıkıyor. Jordan markasının yeni yüzü Dwyane Wade’in 2010 yazında Bobcats ile anlaşabileceği dedikodusu bile dönüyor ortalarda. Bize sadece Tanrı’dan Charlotte takımının sonu için “Hayır etsin” demek ve Michael Jordan’a kendi ilk gerçek patronluk kariyerinde başarılar dilemek düşüyor.
Michael Jordan, oyunculuk kariyerinde NBA’in ve Bulls’un kaderini değiştirdiği gibi, patron olarak Charlotte’un kaderini değiştirebilecek mi' Bunu bekleyeceğiz ve göreceğiz. Kim bilir' Bir de bakmışız ki Charlotte meydanında bir Michael Jordan heykeli dikilmiş.








