Son zamanlara damgasını vuran ve replikleriyle uzun zaman akıllarda kalan Kaybedenler Kulübü filminin 2. si ''Yolda'' çıkıyor. Dünden bugüne Kaybedenler Kulübü filmi oyuncuları, Kaybedenler Kulübü senaryosu ve Kaybedenler Kulübü'ne dair tüm bilgileri haberin içeriğinde bulabilirsiniz...
KAYBEDENLER KULÜBÜ Kaybedenler Kulübü, 2010 yapımı komedi-dram türündeki Türk sinema filmidir. Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk'un hayatlarını konu alan film, Tolga Örnek tarafından çekildi ve senaryosu Mehmet Ada Öztekin ile Tolga Örnek tarafından yazıldı. Türkiye'de 25 Mart 2011 tarihinde 137 kopya ile gösterime giren filmin protagonistleri Kaan rolündeki Nejat İşler, Mete rolündeki Yiğit Özşener ve Zeynep rolündeki Ahu Türkpençe'dir. Film, 1996-2001 yılları arasında Kent FM'de yayınlanan Kaybedenler Kulübü adlı radyo programına dayanmaktadır.
Filmde, Kaybedenler Kulübü adındaki radyo programı ve o radyo programını sunan DJ'ler Kaan ile Mete'nin hayatları anlatılmaktadır. Gösterime girdiği ilk üç gün içinde 65.780 kişi tarafından seyredilerek 666.091 TL hasılat elde etti. Ayrıca film gösterime girmeden önce, yapımın öncesinden sonrasına kadar film hakkında her şeyi anlatan Kaybedenler Kulübü - Filmin Öyküsü adlı bir kitap yayımlandı. Eleştirmenlerden olumlu yorumların yanı sıra; açtığı hik,yeleri sonlandırmamak, dönemin politik atmosferini göz ardı etmek, zaman algısına sahip olmamak gibi yönlerden olumsuz eleştiriler aldı. Ayrıca sinemada erkek egemen bakışı eleştirmek ve cinsiyetçiliğe dikkat çekmek için dağıtılan Altın Bamya Ödülleri'nde Altın Bamya ile İzleyici Bamyası ödüllerini kazandı.
Ekim 2017 itibarı ile filmin devam niteliğindeki Kaybedenler Kulübü Yolda filminin çekimlerine Mehmet Ada Öztekin yönetmenliğinde başlanmıştır.
KonusuKaan (Nejat İşler), William Blake'in eserleri ve Roland Barthes'ın Camera Lucida'sı gibi "kimsenin okumadığı" kitaplar basan Altıkırkbeş Yayınları'nın sahibidir. Mete (Yiğit Özşener) ise Kadıköy'de bir bar sahibi ve plak ile efemera koleksiyoneridir. 1990'lı yılların ortalarında Kent FM adlı bir radyo istasyonunda Kaybedenler Kulübü adlı bir programa başlar ve bu programı sanki bir yerde oturmuş konuşuyorlarmış ve kimsenin bundan haberi yokmuş gibi sunarlar. Kadınlar, edebiyat ve Kadıköy sokaklarının da dahil olduğu pek çok konudan bahsedilen Kaybedenler Kulübü, başta kimsenin dikkatini çekmez. Öte yandan, Mete ile Kaan, kendilerinin deyimiyle "yalnızlıklarını gidermek" için her gün başka kadınlarla birlikte olur.
Program, gittikçe daha çok kişi tarafından dinlenir hale gelmektedir. Kaan, bir barda Zeynep (Ahu Türkpençe) ile tanışır. Yakınlaşmaya başlar ve birlikte olurlar. Zeynep, İstanbul'da ablasıyla yaşayan bir mimardır. Kaan'ın radyo programındaki üslubundan iş hayatına kadar onu eleştirmeye başlar ve Kaan ile ayrılır. Radyo programı ise içeriğinden dolayı RTÜK'ten sürekli uyarı alır ve Kent FM'in sahibi Aslı (İdil Fırat), ikiliye programlarının iyi gittiğini fakat bu gidişle radyonun kapanmasına sebep olacaklarını, kendilerine telif ödeyerek içeriği uygun hale getirmelerini ister. İkili, radyodan ücret almayarak sadece bira, yol parası gibi ihtiyaçlarının karşılanmasını ister. Program, zamanla dinlenme oranlarında en çok dinlenen radyo programı listesinde bir numaraya yükselir. Zeynep'ten ayrılan Kaan, artık kendi işlerine ağırlık vermek ister ve Mete ile radyo programını sonlandırma kararı alırlar.
YapımKaybedenler Kulübü, 90'ların ikinci yarısında aynı adlı bir kült radyo programından ve programı hazırlayan Kaan Çaydamlı ile Mete Avunduk'un hayatından yola çıkılarak oluşturuldu. Filmin yönetmeni Tolga Örnek, Kaan Çaydamlı ile filmin senaryosunu birlikte yazdığı Mehmet Ada Öztekin aracılığıyla tanıştı. Öztekin, radyo programı devam ederken bir senaryo yazdı fakat yazdığı dönemde program devam ettiğinden filme çekilmesi için acele edilmedi, programın bitmesi beklendi.Kaan Çaydamlı ile Mete Avunduk, senaryoyu bir-iki yapımcıya gönderdi fakat yapımcılar metni çok sofistike buldu. Daha sonra Öztekin, senaryodan Örnek'e bahsetti. Örnek, yazılan senaryoyu beğendi fakat radyo programının ana hikayenin ardına atıldığı senaryoda asıl ilginç olanın "adamlar" ve program olduğunu Öztekin'e söyledi. Bunun üzerine senaryo yeniden ele alındı,ayrıca Mete ile Kaan'ın kullandığı jargon korundu ve filmdeki repliklerin çoğunluğu sansürlenmeden senaryoya eklendi. Her şey bir araya gelince senaryo bir buçuk ayda ortaya çıktı. Örnek, yıllarca süren bir programı 110 dakikaya uyarlamanın yapım sürecinde en çok konuşulan ve tartışılan mesele olduğunu belirtti. Radyoda iki dakika süren durağanlığı filmde oluşturmak zor olduğundan ekip, bu durağanlığı, sakinliği keşfetmek için biraz çekim yaptı ve programı dinleyenlerle tanışarak onları da filmde karakter haline getirdi.
Film altı haftada çekilecekken toplamda üç buçuk haftada çekildi. Çekim programını daha rahat yapabilmek ve filmi daha kısa sürede çekebilmek için platoda bir mek,n kuruldu. Radyo stüdyosu çekimleri ilk üç güne sığdırıldı ve günde yaklaşık on altı saat çalışıldı. Aynı anda Red Camera ve Canon Mark II kamerası kullanılarak Türkiye'de çekilecek ilk film olma özelliği taşımaktadır. Filmin ilk kurgusu 164 dakikaydı. Çekilen 54 dakika kesildi; Örnek, bu sahneleri DVD'ye koyabileceğini belirtti.Ayrıca kendisini oynayan Şenol'un konuşmaları filmde altyazılı verildi. Montaj aşamasındayken Rıza Kocaoğlu, Şenol'un repliklerinden bir şey anlaşılmadığını belirtti. Örnek, dublajın olmayacağını, Şenol tekrar seslendirme yaparsa aynı repliği aynı şekilde söyleyemeyeceğini düşündü. Kocaoğlu, bu esnada altyazı koymayı önerdi. Ayrıca altyazılarda Şenol'un ettiği küfürler, esprili şekilde altyazıda düzeltildi.
Oyuncu seçimiTolga Örnek, oyuncu seçimlerini kendisi yaptı. Oyunculukları seçerken fiziksel bir benzerlik aramadı, karakterleri iyi yansıtan, içselleştirebilen, "kendi kimliğini ve damgasını da basabilecek" birilerini aradı. Kaan rolünü oynayacak olan Nejat İşler ile yaptığı kısa bir toplantı ve İşler'in "Türkiye'de bu rolü başkasının oynamasını istemiyorum" ifadesi üzerine onu kadroya dahil etti. Filmde Zeynep karakterini canlandıran Ahu Türkpençe, Örnek ile başka bir proje için tanıştı fakat projenin ertelenmesiyle Kaybedenler Kulübü öne alındı. Türkpençe, senaryoyu okuduktan sonra filme dahil olmayı kabul etti.
Ayrıca Örnek'in "prensip olarak oyuncu olmayan kişilerle çalışmayı tercih etmemesi"ne rağmen profesyonel oyuncu olmayan Şenol filmde figürasyon olarak kendisini oynadı; diğer figürasyonlar ise tiyatro oyuncularından seçildi
Film müzikleriKaybedenler Kulübü'nün soundtrack albümü, 2 Nisan 2011 tarihinde piyasaya sürüldü. Albüm, Universal Music Taxim Edition etiketiyle yayınlandı ve dağıtımı EMI Müzik tarafından yapıldı. Filmin orijinal müzikleri, Can Gox, Cavit Ergün ve Erdem Tarabuş tarafından bestelendi. Albümde blues, rock, şanson ve eski Türk pop olmak üzere birçok tarzda şarkılar yer aldı. Kaybedenler Kulübü albümünde özgün bestelerin yanı sıra radyo programının orijinal playlist'inden seçilen şarkılar da albümde yer aldı. Albümde yer alan "My Woman" şarkısına 27 Şubat 2011 tarihinde video klip çekildi. Şarkının sözleri, Gülce Duru tarafından yazılırken bestesi Can Gox ile Erdem Tarabuş tarafından yapıldı ve şarkı, Can Gox ile Gülce Duru tarafından yorumlandı. Önce Erdem Tarabuş, "My Woman"ın başlangıç akorunu oluşturdu. Can Gox, ilkin şarkıyı tek başına okurken filmin yönetmeni Tolga Örnek'in önerisiyle şarkı, Gülce Duru ile düet haline çevrildi.
Tanıtım ve gösterimFilm gösterime girmeden önce film hakkında çeşitli tanıtımlar ve etkinlikler yapıldı. Bunlardan ilki filmde de adı geçen Altıkırkbeş Yayınları tarafından yayımlanan Kaybedenler Kulübü adlı kitaptır. Kitapta sadece filmin düz senaryosu yer almamakta, storyboard çizimlerinden, müzik bestelerinin notalarına kadar film yapım sürecine dair çeşitli detaylar mevcuttur. Kitap, 4 Mart 2011 tarihinde piyasaya sürüldü. Bir diğer etkinlik ise 14 Mart 2011'de düzenlenen Kaybedenler Kulübü Soundtrack Partisi'ydi. Universal Music Taxim Edition tarafından düzenlenen gecede Oracles Always Lie ve Can Gox'ın yanı sıra Nejat İşler ve Yiğit Özşener de sahnede yer aldı. 22 Mart 2011'de Kaan Çaydamlı, Mete Avunduk, Nejat İşler ve Yiğit Özşener, İTÜ Sözlük'te özel canlı yayın yaptılar.
Başlangıçta 11 Mart 2011'de gösterime girmesi düşünülen filmin gösterim tarihi ertelendi. Filmin galası, 23 Mart 2011 tarihinde aynı adlı radyo programının doğduğu yer olan Kadıköy'de, Rex Sineması'nda, yapıldı. 25 Mart 2011'de 137 kopya ile 145 salonda gösterime girdi. Uzun ve kısa metrajlı yirmiden fazla filmin gösterildiği 9. Berlin Türk Film Festivali, 7 Nisan 2011'de Kaybedenler Kulübü ile açılış yaptı.
EleştirilerKaybedenler Kulübü, olumlu eleştirilerin yanı sıra açtığı hik,yeleri sonlandırmamak, dönemin politik atmosferini göz ardı etmek, zaman algısına sahip olmamak gibi eksiklikler bulunduğu yönünde eleştiriler de aldı. Sabah yazarı ve sinema eleştirmeni Atilla Dorsay, filmi "özgün, farklı, taze, 'genç' bir film" olarak niteleledi ve filmin hem ilk kez radyo konusuna eğilmesi, hem anlatımı, hem de içerdiği büyük kent melankolisi duygusuyla hemen hiç yapılmamış bir şeyleri denediğini söyledi.Radikal'den Şenay Aydemir, Kaybedenler Kulübü'nü yaşandığı dönemin nihilizme bulaşmış anarşizminin toplumun bir kesiminde yarattığı 'aidiyet' duygusunu göstermesi bakımından önemli bulduğunu çünkü bu 'aidiyet'in şimdilerde sistem tarafından içselleştirilmiş, ehlileştirilmiş bir ruh hali olarak sokaklarda cirit attığını belirtti. Radikal yazarı Uğur Vardan, filmin kahramanlarının, yaşadığımız 'eklektik' dönemin sanki bu yakadaki öncüleri gibi olduğunu ve isyanlarının kendilerine olduklarını "...hayat görüşleri soldan yana ama belli bir hareketin içinde yer almıyorlar, takımdan ayrı düz koşuyorlar." sözleriyle belirtti. Ayrıca yer yer kimi kurgusal oyunlarla beslenen filmin nihayetinde sakin, karakterlerini yüceltmeyen tavrıyla sınıfı geçtiğini ve müziklerin de alkışı hak ettiğini yazdı. Milliyet'ten Nil Kural, yönetmenin programın atmosferini sadık bir şekilde inşa etmeyi başardığını; karakterlerini açmazları, zaafları, eğlenceli taraflarıyla ele aldığını ve karşımıza tek boyutlu portreler çıkarmadığını yazdı. Ayrıca verdiği bir demeçte film için "Türkiye'de pek rastlayamadığımız altkültür filmlerinin bir temsilcisi" ifadesini kullandı. BirGün yazarı Cüneyt Cebenoyan, filmde döneme egemen olan bu ruha ilişkin bir şey olmadığını; Nuri Bilge Ceylan'ın Uzak'ındaki kahramanı ne kadar da çok Kaan'a benzediğini ("İkisi de fotoğrafçı, ikisi de sevdikleri kadını Atlantik'in ötesine kaçırıyor, ikisi de bağlanamıyor, sorumluluk alamıyor, büyümek istemiyor. İkisi de uzak. Ve melankolik.") ifade etti. Ayrıca filmin eksik bıraktığı çok şeyin olduğunu yine de bir enerjiye, bir ruha sahip olduğunu ve pop-art denemelerinin de batmadığını ekledi.Cumhuriyet'ten Alper Turgut, Nejat İşler ve Yiğit Özşener'in iyi birer ikili olduklarını, Ahu Türkpençe'nin ise isabetli bir seçim olduğunu belirttiği yazısında filmin figürasyonunda sorun olduğunu söyledi. Ayrıca Kaybedenler Kulübü'nün 1988 Oliver Stone filmi Sırdaş Radyo'nun (Talk Radio) politikadan arınmış muadili gibi olduğu ifade etti.
