"Beşiktaş'a bir kırgınlığınız vardı, geçti mi o?"
"Çok üzüldüm. Üzüntüm çok da geçti diyemem. Ben Beşiktaş'a geldiğim gün şartlar belli, o dönemde kimse yoktu aday. Amacım kimseyi aşağıya çekmek falan değil, kamuoyunu dolduran adaylardan bahsediyorum, yoktu. Ben ne halde gelip, Beşiktaş'ı nerelere getirdiğimi çok iyi biliyorum. Bunlar kendiliğinden oldu sanıyorlarsa, yapsınlar da herkes bir görsün. Yapılan işler, başarılar, marka değeri, kulübün havası... Bir maç oynanıyor, hep beraber yaşadık o günleri. Yüzde 90 dolulukla oynanan bir stadyum. Biz o günün değerlerine göre çok yüksek fiyatla VIP'ten bilet satıyorduk. O haldeyken Beşiktaş inanılmaz derece yanlış yönlendirilerek, sadece şahsi egolar yüzünden 3, 4, 5, 6. şampiyonluklara giden, ligi domine eden bir kulüp haline gelecekken, tam anlamıyla bir kumpas operasyonuyla bizi çok kötü bir yere getirdiler. Ben çok üzüldüm. 2-3 üzgünlüğüm var. Bir tanesi bunları yapanları tanıyor ve benimle çalışıyor olması. Bunlar bir parçası, bütünü değil ama bir parçası. İkincisi de Beşiktaş camiasının, sigarasını yaktı herkes seyretti. Şimdi seçim var, toplantı yapılıyor. Bize bunlar yapılırken, kimse yoktu. Toplantı yapıldığını da görmedim. Ben il il gezdim, "Sahip çıkın başkanınıza" diye. Ortaya şu çıktı, bu yapılanların hepsinin bir kumpas olduğu ve bunu yapanların hiçbir becerisinin olmadığı ortaya çıktı. Bu benim içimdeki kırgınlığı ortadan kaldırdı mı, kaldırmadı. Ama ben çok eski Beşiktaşlıyım, hayatım bu kulübün içinde geçti. O yüzden Beşiktaş'a kırınılmaz. Ama biraz zaman iyi gelecek diye düşünüyorum. Ben de o zaman içerisindeyim. Bu süreç içerisinde kendimle, işlerimle, çocuklarıma ilgilenme fırsatı buldum. Bu yapılan dedikodular falan kurtulduk. Biz de normal hayatımıza döndük. Huzurlu, iyi bir süreç yaşıyorum kendi açımdan."
Taraftarların özlem mesajları
"Ben, 2019 Ekim'inde bıraktım, 4 yıl önce. Bıraktığım süreçten itibaren, hiçbir gün bir terbiyesizlikle karşı karşıya gelmedim. Sokakta yürüyorum, gelen insanların hepsi fotoğraf çektirmeye geliyorum. Hiçbir terbiyesizlikle karşılaşmadım. Methiyelerle karşı karşıya kaldım. Benim yaşadıklarımın çoğu zaten sosyal medyayla yönetilen bir şeydi. Kandırılan birçok insan da gerçekleri görüyor. Bazen içimdeki kırgınlıklar ortaya çıkıyor ama yine herkese teşekkürler."
Ahmet Nur Çebi'nin kendisi hakkındaki açıklamaları
"Ben bir defa bir televizyon programı yaptım. O televizyon programı yaptığım arkadaşlar, kendileri de dahil olmak üzere tesislere giriş yasak durumunda kaldılar. İkinci yaptığım programda, istifa etmeden evvel, Avrupa maçında 3-2 yenildiğimiz maçtan evvelki gün yapılan röportaj. Onlar pazar günü yayınladılar. Onun haricinde ben bir yerde röportaj yapmadım. Neden yapma ihtiyacım duydum bu röportajları çünkü sistematik olarak beni bir yalanı, iftiranın, algının içine attılar. Bunlar şimdi ortaya çıkıyor. Hep masumu oynayan bir yapı. Ben Fikret Orman'a hırsız demedim diyor. Hasan Arat'la konuşmasında ama hırsızlardan hesap sor dedi diyor. Onun aklı yetmez benim aklıma. Mesele diyor ki, "2 milyon dolar almışım Beşiktaş'tan, hırsızlık mı yaptım ben" diyor. O bir algı. O şimdi algıyla, 102 milyon euro Allah Allah..."
"Biz Ankara'da maç oynamadık mı, kombinesiyle gelen adamın, orada kombine geçmiyor, gelen adama bizim Ahmet Ateş bilet veriyor, onlarla giriyor. 5 milyon dolar Beşiktaş'a oradan zarar ettirdik. Localarda 2 kişi ayakta bilet satmışız, 6 milyon dolar da oradan zarar ettirdik. Oradan 3 milyon, buradan 2 milyon... Böyle bir 102 milyon euro. Çin de var orada. Ben o Çin'den sponsorluk yapmak için, Almanya'ya gittim toplantıya, geldim Çin'de buluştum. Ben Çin'e takımla gitmedim. Biz önce Şanghay gittik. Hatta Erdal Bey de vardı. Bizi dava ediyorlar ya! O kamptaki görüntüler, Erdal Torunoğulları yanımda. Oradaki görüşmeleri yapmışım, televizyonda anlattım. Dünya kulübü olacaksın, Bayern Münih, Arsenal gidiyor, herkes giderken biz gittik bir tane de oradan yapıştıralım. Sonucunda 11 tane dava geldi. Şimdi diyor ki, "Fikret Orman, Hasan Arat'la birlikte bana operasyon yaptı" diyor. Nasıl operasyon yapıldı? Ben birisine telefonla açayım siz duyarsınız, ben birisini yönlendireyim siz bilirsiniz. 2 tane değil ya, bir tane hesap, benim yönlendirdiğimi söyleyen bir tane hesap söyleyin. Var mı öyle bir hesap! Sen benim yaptığımı boşver, biz gelelim senin yaptığına. İsim isim gidelim; Online Kartal, Kapalı'nın Sesi, Beşiktaş Online, Beşiktaş Donanması, Beşiktaş Davası, Karaduvar, Proseför bilmem ne... Ben bunların hiçbirisini bilmem, bizim çocuklar bunlar onların yönlendirdiği diyor. Diyorum ki, bir tane hesap söyleyeceksin. Olay Beşiktaş, Profesör BJK falan bir tane hesap söyleyeceksin. Diyeceksin ki, bunlar senin yönlendirdiğin hesaplar! Çok basit!"
"İki taraftar, diyeceksin ki, senin X taraftar grubuyla tanışıklığın var, dolaylı da kabulüm, bak ben değil, benim adıma bir başkası gitti konuştu desinler, yüzleşmek kaydıyla, iftira atmak kaydıyla değil, yüz yüze! Diyeceksin ki, bana şu kötülüğü yaptın! Ben adama ne operasyonu yapmışım? "Fikret Orman altımı oydu" diyor, kendi yaptığını bana anlatıyor. Hasan Arat'la birlikte diyor, Hasan Arat'la ben son 10 senede iki sefer telefonda konuştum. İkisi de yakın seferde. Televizyona çıkma sebebim, adam bizi hırsız yaptı ya! Her yerde algılar, hırsızlardan hesap sor! Benim çocuk çoluğum yok mu, sen onlara amcanızım dedin ya! Biz sana ağabey dedik! Sen gittin sadece bir koltuk için olmadığın bir şeyi milleti pazarladın! Hasan Arat'la iki kere telefonda konuştum. Hasan Bey beni aradı, büyük nezaket gösterdi. "Ben böyle bir kelime etmedim" dedi. Benim de çocuklarım var, sizin çocuklarınızla ben karşı karşıya geldim, birlikte yemek yedik, 10 sene öncesinden bahsediyor. Ben asla böyle bir şey söylemedim dedi. Bunu da çıkıp söyleyeceğim dedi. Zaten camia başkanlığı yapan adam, toparlayıcı olur dedim. Camia başkanlığı yapan adam, her lafı duymaz. Camia başkanlığı yapan adam, gazeteci kimi takip ediyor, kimi tweet atmışa bakmaz! Hasan Arat'la ikinci konuşmam, onu da söyleyeyim. Benim kızım var, büyük kızım, otelde çalışıyor. Hasan Bey de orada lansman yapmış. Baba, "Selam versem" dedi. Git selam ver, çok hoşuna gider dedim. Hasan Bey'e kendim ve ailem adına teşekkür ediyorum. Kızıma sarılmış, hatta bir gün sonra doğum günüydü. Çiçek yollamış. 10 sene içinde iki defa görüşmem oldu Hasan Bey'le. Ne bir şey konuştuk ne adaylık için destek istedi, nasıl biz kumpas kurmuşuz!"
"Camiayı karıştırdı diyor, diyecek ki bizi aradı, bize karşı yönlendirdi, somut! Taraftar, ben oraya gittim bana küfür ettirdiler diyorum, şunu yaptık diyecek ya! Bir tane diyecek, yok çünkü iftira atıyor. Hayattaki en büyük hayranlığı ben. Adam geliyor benden bahsediyor, gidiyor benden bahsediyor. Millet bıktı ya! Konuşmalarına bakın, beni taklit ediyor. Gittiklere yere bakın, hep benim gittiğim yerler. Denk geldik, konuşmadık. Bana kumpas kuranla konuşur muyum ben? Ne kişisel davam olacak!"
"Fikret Orman'la aramızda 1-2 özel mesele var onları açıklamak istemiyorum. Bazı yerlerde haddini aşmıştır" dedi sizin için"
"Fikret Orman'la Beşiktaş başkanlığım bittikten sonra özel bir hesaplaşma durumum var" dedi bir de"
"Hayırdır, mafyalığa mı soyunmuş! Ne yaptıracak beni vurdurtacak mı! Benim ne mezarıma ne mezarına! Hiçbir şekilde onunla bir araya gelmem, aynı ortamda bulunmam bile söz konusu değil. Benim onunla konuşacağım yer Sırat Köprüsü'nde, Allah'a hesap verilirken!"
"Anlattıkları konulara bakın, Demba Ba'yı sattım. Sen kendin başkanlık yaptın, kendi başkanlığında kimi sattın, onu anlatsana. Demba Ba transferinde ben bulundum. Ben hiçbir zaman Ahmet Nur Çebi'yi benle birlikte kötü demedim ki, hep sahip çıktım. Benim ona hayalet deme sebebim, bana attığı iftiralarda hiçbir şeyden haberim yok demesi. Demba Ba'nın transferinde ben Chelsea kulübünde şahsi kefalet verdim. Onu yapmasam nasıl alacaktı Beşiktaş o gün? İmza attım, kayıtlarda var. Demba Ba transferinde şahsi kefalet imzası vermesem nasıl alınıyordu?"
Beşiktaş başkanlık defteri sizin açınızdan kapandı mı?
"Beşiktaş bir defter değil, kapanmaz. Beşiktaş bir aşk. Bir tane marş söylesin! (Ahmet Nur Çebi'ye) Bir tane marş! Böyle Beşiktaş kalben hissedilir. Ben çocukluğumdan beri hep öyle geldim. Ben arabada giderken bile moralim düzelsin diye açıyorum. Benim Beşiktaş'a olan aşkım, mezarımda bitecek bir şey. Şu anda Beşiktaş'ın bana ihtiyacı yok. Beşiktaş'ı iyi yönetecek başkana ihtiyacı var. 2 tane düzgün başkan adayımız var. Onlar kendi içerisinde mücadele edecekler."
Sizin döneminizde TFF başkanı yanınızda o tavrı sergilese ne yapardınız?
"Benim başkanlık dönemimde, bir futbol federasyonu başkanı o tavrı benim yanımda asla sergilemez. Ben ona, öyle bir duruma bırakmam o da bana onu yapamacağını bilir. Öyle bir olay, benim başkan olduğum yerde olmaz. Mümkün değil. Onun için ne yapardın diye bir cevap vermeyeyim. Mehmet Büyükekşi'yi ben Gaziantep başkanlığından tanırım. Benim olduğum yerde öyle bir şey asla yapmaz. Ama şu da bir gerçek, federasyon başkanı maça geliyor. Maça geldiği gün, kulüp başkanı amigolarla toplantı yapıyor. Kulüp başkanı, amigolarla ne toplantısı yapıyor? Hiç duydunuz mu benim amigolarla toplantı yaptığımı? Olabilir mi böyle bir şey, olamaz. Dünyada olabilir mi, olamaz. Beşiktaş'ta da olamaz. Federasyon başkanının geldiği gün, sen toplantı yapıyorsun. Hiçbir dememişsindir, öyle kabul edelim. Algın o değil. Sen oradaki ortamı gördüğün zaman, başkan gelme dersin. Geliyorsa, yukarıda locada izletirsin. Onu yönetirsin. Benim olduğum yerde öyle bir şey olmaz. Mehmet Büyükekşi, bana öyle bir şey yapmaz, yapamaz zaten asla da yapmaz. Bu kadar net söyülyorum."