Hürriyet gazetesi yazarları, Türk futbolundaki gündemi değerlendirdi.
Beşiktaş’ta bir dönemin sonuna mı geldik? Kan değişimi şartsa bunun adresi neresi olmalı?
1- BEŞİKTAŞLILAR iki sezon önce ligi domine eden, Avrupa’da iyi yürüyen takımın yanlış transfer seçimleriyle vesaire bu hale gelişinin sorumlusunu arıyor. Fikret Orman’a ‘Paralar nerede?’ diye soruluyorsa ‘kan değişimi’ de kapıda demektir. Bizde başkan gitmez pek; fatura teknik direktöre uzatılır. Kabağın geçen sezonki ‘olaylı Fenerbahçe’ maçından sonra dengesini sağlayamayan Şenol Güneş’e patlama şansını daha yüksek görüyorum.
Olaylı Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sonrası PFDK’nin verdiği cezaları nasıl buldunuz?
2- İZAHA muhtaç bazı kararlar var elbette iki takım açısından da. Ancak yaşanan rezalet ortada işte... PFDK kararlarının ötesinde bizzat kulüplerin sorumsuz ve formalarını ağırlığını taşıyamayanlara ceza vermesini isterdim ama kimi kime şikâyet edeceksin? Kimin kaç maç ceza aldığından çok neredeyse her sezon rastladığımız bu kavgaları tetikleyen atmosferi veya berbat futbol kalitemizi konuşmak gerekiyor ama biz hır gür konuşmayı, ceza konuşmayı daha çok seviyoruz.
Şapkadan Koeman mı çıktı, Valbuena mı? Fenerbahçe’deki düzelmeyi kime bağlamak lazım? Koeman ile devam mı?
3-Şapkayı bilemem de denklemden Cocu’nun çıkması etkili olmuşa benziyor. Fenerbahçe kalecisi Harun Tekin maç sonrasında “Takım halinde oynamaya başladık” diyor. Bunun tercümesi “Biz Cocu’yu sevmedik, istemedik, kimyamız tutmadı” demektir. Koeman’la devam, yangına ilk müdahale için şart ama uzun ömürlü bir birliktelik olacağını sanmıyorum.
G.Saray, Kayseri’yi çok rahat geçti. Eksikler G.Saray’a yeni fırsatlar mı yaratır yoksa eninde sonunda fatura ödetir mi?
4- Galatasaray’ın asıl amacı potanın fazla uzağına düşmeden kapağı devre arasına atmak ve mümkünse bir golcü bulmak, olayın özeti bu. Kayserispor deplasmanında öne geçmenin avantajını kullandı ve altın değil, Ali Baba’nın hazinesi gibi 3 puanla döndü. Eksikler neredeyse ayrı bir takım kuracak seviyede. Forma bulan gençler için bir fırsat oluşması işin olumlu tek tarafı.
Başakşehir sessiz sedasız yürüyor. Geçen yıl gürültüsü yüksekti. Nedeni ‘yine sonunu getiremezler’ düşüncesi mi?
5- 12 hafta sonunda Galatasaray’ın 14, Fenerbahçe’nin 15, Beşiktaş’ın 16 gol yediği ligde Başakşehir ise sadece 5 gol görmüş kalesinde. Bu bile diğerlerine göre daha derli toplu bir takım olduğunu işaret ediyor. Lig maratonunu zirvede tamamlamak için ‘dengeli’ oynamak yetmiyor ama. Taraftar desteği olmayınca ‘sonunu getirmek’ de pek mümkün değil bence.
A Milli Takım, Uluslar Ligi’nde İsveç’i ağırlayacak. Lucescu’nun kurduğu takım esas elemeler için umut veriyor mu?
6- Milli takım ‘kuş mu, balık mı’ anlayamamış olanlardanım. Umudumuz elbette başarılı olmaları, elemelerde ve sonrasında ilerleyebildikleri kadar ilerlemeleri ama Mircea Lucescu’ya o kadar da güvendiğimi söyleyemem. Bu takımın uluslararası organizasyonlarda başarılı olacağına inanan geniş halk kitleleri bulunduğunu da pek sanmıyorum.
Beşiktaş’ta bir dönemin sonuna mı geldik? Kan değişimi şartsa bunun adresi neresi olmalı?
1- BAŞAKŞEHİR’de 1-0 mağlupken Şenol hoca, son değişiklik hakkını Güven’den yana kullandı. Kulübede Oğuzhan, Tolgay, Larin varken üstelik. Önceki gün de Beşiktaş 40 dakika yenik oynadı, oyuna Love’la Larin değil Dorukhan girdi. Bunun 2 açıklaması olabilir: Ya kadro ya da hoca yetersizdir. Ben reyimi hocadan yana kullanıyorum. Cenk, Talisca, Negredo, Fabri sonrası kadro zayıf. Hoca çare arıyor, bulamıyor. Son 2 yılda 48 milyon Euro bonservis geliri, 19 milyon gider var. Beşiktaş harcamak zorunda.
Olaylı Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sonrası PFDK’nin verdiği cezaları nasıl buldunuz?
2- HER ceza sonrası geriye sarıp bir öncekiyle kıyaslama yapılıyor; her seferinde ya elmalar eksik çıkıyor, ya armutlar fazla! Türk futbolunun şu anda 1 numaralı sorunu disiplin talimatıdır; acilen yeniden yazılmalı, daha açık, daha şeffaf, daha yoruma kapalı hale gelmelidir. Futbol disiplin talimatı yeniden yazıldığında yeni bir dönem başladı deyip, geçmişle bağ tamamen koparılmalıdır.
Şapkadan Koeman mı çıktı, Valbuena mı? Fenerbahçe’deki düzelmeyi kime bağlamak lazım? Koeman ile devam mı?
3- DÜŞÜNCEDE Koeman, uygulamada Valbuena’ya bağlayabiliriz. Koeman herhangi biri olmadığını gösterdi, risk aldı ve kazandı. Üçlü savunma saçmalığından çıkış, oyunun Eljif üzerinden kurulması, Reyes’in değil Isla’nın ön liberoda tercih edilmesi harika hamleler. Valbuena da F.Bahçe’nin en kaliteli oyuncusu ve 3 maçta futbolu ne kadar sevdiğini gösterdi. G.SARAY iÇiN
G.Saray, Kayseri’yi çok rahat geçti. Eksikler G.Saray’a yeni fırsatlar mı yaratır yoksa eninde sonunda fatura ödetir mi?
4- Futbol rakiple oynanıyor. İki takım da olağanüstü eksikti, Kayseri’nin as iki stoperi Kana ve Levent’le, tek yıldızı Deniz yoktu. Tabii Fatih Terim de kadrosunun neredeyse yarısı eksikken eldekilerden kurulabilecek en iyi 11’i kurdu. Ve antrenör farkıyla kazandı maçı. Galatasaray için yılın maçı 28 Kasım’da Moskova’da. Umarım Eren, Fernando, Nagatomo o maçta forma giyebilirler. Yoksa Moskova’da hiç kolay olmaz işler.
Başakşehir sessiz sedasız yürüyor. Geçen yıl gürültüsü yüksekti. Nedeni ‘yine sonunu getiremezler’ düşüncesi mi?
5- BAŞARI geldikten sonra bazı sporcularının kriminal hadiselerin içine girmesi de bu sessizliğin sebebi olabilir. Çünkü Başakşehir’i Başakşehir yapan unsur, kolej takımı havasıydı. Başakşehir, yıllarca genç ve yerli ağırlıklı bir kadroyla büyüklere kafa tuttuğu için sempatikti. Şu anda başka bir kimyası var Başakşehir’in. Ve sanırım bu güzel gidişi bozacak tek şey de, yine o yıldız(!) sporcularının çıkaracağı gürültü olur.
A Milli Takım, Uluslar Ligi’nde İsveç’i ağırlayacak. Lucescu’nun kurduğu takım esas elemeler için umut veriyor mu?
6-Son 10 yıldır Avrupa’nın son 16’sının dışında kalmış, yenilmeye ve bahane üretmeye alışmış, buna rağmen de ayaklarından çok çenesi çalışan bir grup garip adam temsil ediyordu ülkeyi. Şu anda kavgadan-tartışmadan uzak, adam gibi adamcılık oynamayan, çete görüntüsü vermeyen, tertemiz çocuklar giyiyorlar ay yıldızlı formayı. Varsın yenilsinler, varsın sonuncu olsunlar; ahlaklı davrandıkları sürece ben inanıyorum onlara. EURO 2020’ye de klasik elemeler yoluyla gideceğiz bence.
Beşiktaş’ta bir dönemin sonuna mı geldik? Kan değişimi şartsa bunun adresi neresi olmalı?
1- LİGİN 12. haftasında niye bir dönemin sonuna gelinir ki? Son 15-20 yıldır futbol kamuoyu öylesine bir ‘kazanma kültürü’yle donatıldı ki, herkes sezon sonunda bir tek ekibin tadabileceği şampiyonluk unvanı için diğer bütün katılımcıları başarısız addeden bir mantığın esiri oldu. Beşiktaş özeline gelirsek, bu ekip üst üste iki şampiyonluk ve Devler Ligi’nde rekorlar gördü. Her çıkışın bir inişi vardır; üstelik bu inişin siyah beyazlılar nezdinde açıklaması da var; Aboubakar, Talisca, Cenk gibi mutlu dönemin köşe taşları gitmiş, yerine de yetersiz ekonomi gereği uygun seçenekler koyulamamış. Eğer kabuk değişimi isteniyorsa önümüzdeki sezonun iskeleti (teknik ekip ve kadro bazında) oluşturulmaya başlanır; ama şimdiki taşlar sezon sonuna kadar yerini korumalı düşüncesindeyim.
Olaylı Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sonrası PFDK’nin verdiği cezaları nasıl buldunuz?
2-Genel olarak doğru buldum. Belki toplama Belhanda da dahil edilebilirdi. Doğru bulmadığım ise iki kulübün de bu rezalet görüntüye dair, “Dünya derbisini hepinizin önünde rezil hale getirdik. Bizden de karşı taraftan da bu rezilliğe ortak olanlar vardı, onlar ve güzelliklerin tersine davrandığımız için özür dileriz” diyeceklerine, bildik formüle uzanıp ‘dış düşmanlar’ teranesiyle durumu kurtarmaya çalışmasıydı.
Şapkadan Koeman mı çıktı, Valbuena mı? Fenerbahçe’deki düzelmeyi kime bağlamak lazım? Koeman ile devam mı?
3- Koeman’la 3 maçta elde edilen 2 galibiyet ve 1 beraberlik var ama ben genel bir düzelme olduğu inancında değilim. Galatasaray maçındaki beraberliği ev sahibinin hataları belirledi, Anderlecht zaten bu sezonun vasat ekiplerinden, Alanya maçında da rakip 2-0’dan sonra net pozisyonlar buldu ama Harun’un kurtarışları skoru tuttu. Yani gerçek bir düzelme göremedim. Lakin takımın iskeleti sabitleşir ve birlikte oynama kültürü geliştirilirse daha üst sıraların görüleceği malum. Ben Koeman’la devam edilmesinden yanayım; hem aramızdaki tek ‘yabancı’yı da yok etmeyelim; bu denli içe dönüklük günümüz dünyası için tuhaf geliyor bana. Üstelik futbolcu cephesinde ‘14 yabancı’ya izin varken.
G.Saray, Kayseri’yi çok rahat geçti. Eksikler G.Saray’a yeni fırsatlar mı yaratır yoksa eninde sonunda fatura ödetir mi?
4-Kayserispor bu sezon ligin vasatlarından. Üstelik en az Galatasaray kadar da eksik futbolcuları vardı. Böylesi bir dönemde Galatasaray’ın karşısına çıkması sarı kırmızılıların kazancı oldu. Galibiyet golleri de, ilginçtir bu sezon saç-baş yolduranlar listesindeki yerleri sağlam olan Henry Onyekuru ve Ömer Bayram’dan geldi! Bir sonraki maç evde Atiker Konyaspor’la oynanacak. Bu viraj da aşılırsa nispeten iyi bir hava yakalanır. Ama geride kalan süreçte plansızlık ve programsızlıktan eldeki yetersiz kadro bile korunamadı ve Şampiyon Ligi’ndeki fırsat kaçtı. Yani Galatasaray adına büyük bir fatura çoktan ödendi bile...
Başakşehir sessiz sedasız yürüyor. Geçen yıl gürültüsü yüksekti. Nedeni ‘yine sonunu getiremezler’ düşüncesi mi?
5- Bunun nedeni henüz ligin 12. haftasında olmamız, olamaz mı? Daha ortada netleşmiş bir görüntü yok ki. Evet, Başakşehir son dönemde olduğu gibi yine zirveyi bu sezon da domine edecek ama her şey için çok erken... Sadece bu sezon geçen sezondan daha avantajlı oldukları kesin. Yarışın içinde olması beklenen Beşiktaş ve Fenerbahçe, “Bu sezonki maraton için soluğumuz yetmeyebilir” mesajları verdi bile. Bana aslında bu sezon Başakşehir değil de daha renkli ve adrenalin dolu futbol ortaya koyan Kasımpaşa ve Evkur Yeni Malatyaspor takımları heyecan veriyor.
