Yazarlardan Fenerbahçe yorumları

GÜRCAN BİLGİN: "Tamam-devam maçına çıktılar… Pereria, derbi kazanan takımı mecburiyetler dışında bozmadı. Taktikte aynıydı ve doğru bir ilk yarı geçirdiler. Rakip kaleye gitmeyi deneyen, bir topu direkten dönen, Berisha ile fırsatlar bulan rakibe de imkan tanımayan bir oyunla devre bitti. Son dakikada yenilen gol Pereira'nın anlamsız üçlüsüne dönüldükten sonra oldu. Derbi galibiyeti Pereira için yeterli olmuş. Antwerp maçı sonrasında 'şampiyon mu olacaktık?' demeciyle zaten iddiasını yitirmiş bir teknik adam olarak kenardaydı. Bu bakış açısını sahadaki oyuncunun 'ruhunu' etkilememesi mümkün değil. Bakışlarını Türkiye'ye çevirdiler. Kalan 25 maçta hedefe yürümek için, hedef küçülttüler. Şampiyonluk elbette önemli ama Fenerbahçe'nin kadro kalitesi, Antwerp ve Olympiakos'un önündeydi. Eksik olan 'yetersiz' bir kenar yönetim ve onun küçük dünyası. (Fotomaç)

ENGİN VEREL: "Galatasaray derbisini kazanarak Yunanistan'a gelen Fenerbahçe'de moraller ve özgüven yüksekti. Teknik Direktör Vitor Pereira da zaten derbiye benzer bir anlayışla sahaya çıktı; yani 4'lü savunma ile... Portekizli, sağ bekte Osayi'yi görevlendirerek zaman zaman yine üçlü savunmaya döndü. Ancak Fenerbahçe'deki problem 3'lü ya 4'lü savunma değil... Asıl problem; bitirici bir santrforunun olmaması... Olympiakos karşısında da bu sorun yine gözler önüne serildi. Her ne kadar topu da kontrol etsen, oyuna da hükmetsen, pozisyon da bulsan, golü atıp maçı kazanamadın mı? O kadar emek bir işe yaramıyor. Avrupa treni kaçtı... Devre arasında iyi bir santrfor alınamazsa; ligde bırakın şampiyon olmayı ilk 4'e bile girmesi zor Fenerbahçe'nin... Yani son treni de kaçırmayın. (Akşam)

ERCAN GÜVEN: "UEFA Avrupa Ligi’ne veda etti Fenerbahçe. Olympiakos’a ikinci maçta da mağlup oldu. Ancak, mesele “güncel” değil; tümü “yakın geçmişin hatası”. Dünden bugüne sistemini, formatını, forma dağılımını alt üst edecek hiçbir değişim yaşamayan ve sahaya koyduğu futbol istikrarını koruyan Olympiakos’u bir tür “futbol terazisi” olarak kullandığınızda, Fenerbahçe’deki değişimin olumlu olduğunu söylemek mümkün dün geceden sonra. Mesut sakat değil de sahada olsaydı, ondan başlardı mutlaka oyuncu değiştirmeye Pereira. İrfan Can istemeyerek çıktı, takım onu hiç istemeyerek yolcu etti kulübeye. Yavaş yavaş Kadıköy’deki ilk Olympiakos maçının kadrosunu kurdu yine. Ardından Ferdi-Rossi değişimi geldi. Artısı neydi peki? Bilinmez… Ama eksisi bal gibi ortada! Son dakika ceza sahasındaki tek Olympiakos’lu futbolcunun şutu gol olup Fenerbahçe’yi UEFA’dan dışarı itti. Önce olanı bozup sonra düzeltmeye çalışan Fenerbahçe’ye birkaç maç daha lazım belli ki.

GÜNTEKİN ONAY: "F.Bahçe’nin kesinlikle yırtıcı bir santrfora ihtiyacı var. Zaman zaman iki taraf arasında değişen oyun kontrolü kale önleri aksiyonu getirmezken ikinci yarıda kazanmaya ihtiyacı olan Fenerbahçe’den daha ofansif bir oyun bekledik. Ancak Pereira, hücumda hiç üretken olmayan takımından memnundu ve yaptığı değişiklikler de gidişatı değiştirmedi. Pereira'ya iki önemli soru; 1- Dün gece Vitor Perreira, Pire’de özellikle son yarım saatlik bölümde neden 3 puana ihtiyaç varken skoru tutmaya çalıştı? 2- Neden gol için takımını rakip kaleyi zorlayacak bir anlayışa itmedi? Bu soruların cevabını vermek güç. Çünkü özellikle ikinci devrede Olympiakos kalesine hiç gitmedik ve bu dengeli grupta şansımız hiç de az değildi. Neticede UEFA Avrupa ligi defteri kapandı ve önümüzde bir Konferans Ligi var. Kayıp çok da büyük değil. Ancak şunun da altını çizmek şart: Fenerbahçe savunmada sağlam dursa da yırtıcı bir santrfora kesinlikle ihtiyacı var." (Hürriyet)

İLKER YAĞCIOĞLU: "Dün geceki maçı 3 bölüme ayırmak lazım. Maça başlangıç ve ilk yarı... İkinci yarın başında baskı yediğimiz bölüm ve Pereira'nın 3'lüye dönerek maçı kaybettiği son bölüm... İlk devreyi izlerken Berisha'nın yerine de Valencia olsaydı maçı koparabilirdik diye düşündüm. Yine Rossi de etkisiz isimlerden biriydi. İkinci yarının başıyla birlikte ayağımızda top tutamaz olduk. Rakibin baskısına maruz kaldık. Orta saha çok top kaybetmeye başladı. Ve Pereira'nın ilk yanlışı geldi. En son çıkması gereken İrfan'ı oyundan aldı. Sonrasında ise ikinci büyük yanlışını yaptı. 3'lüye döndü... Baskı yemesine rağmen rakibe pozisyon vermeyen Fenerbahçe Pereira'nın üçlü defans saçmalığıyla kalesinde golü gördü ve bırakın beraberliği galibiyeti planlayarak gittiği maçtan eli boş döndü." (Takvim)

ÖMER ÜRÜNDÜL: "45 dakika boyunca Fenerbahçe topa sahip olup, oyunu domine etti. Her zaman olduğu gibi ofansif girişimlerde planları olmadığından pozisyon bulamıyorlardı. Fenerbahçe'de de yorgunluk belirtileri başlayınca ev sahibi iyice baskı kurdu ama sarı-lacivertliler iyi kapanıyor pozisyon vermiyordu. Bu arada Pereira'nın alışılmış gereksiz macera severliği yine gündeme geldi. Szalai'yi oyuna alarak yine 3'lü defansa döndü. Yapısına uygun olmadığı halde sağ bekte çok iyi görev yapan Osayi Samuel'i ters kanata çekti. Takımın bütün düzenini bozdu. Son dakika da Olympiakos işi bitiren golü attı. Fenerbahçe'de ki en büyük problem pozisyon sıkıntısı. Ofansif ağırlıklı oynasa da savunma ağırlık oynasa da pozisyon bulamıyor. Bunun en önemli nedeni de forvet hattından kaynaklanıyor. Berisha, yere sağlam basamıyor. Arkadaşlarıyla arasında da hiçbir uyum yok. Bütün gayretleri olumlu bir şey ifade etmiyor." (Sabah)

MEHMET EMİN ULUÇ: "Fena başlamadık Yunanistan’da… Berisha ve Rossi gol beklentilerimizi katlederken, Tisserand nabzımızı yükselten hatalar yaparken, İrfan’ın direkte patlayan füzesi heyecanımızı körüklemişti. Önemli eksiklerimiz, az alternatifimiz vardı. Ama derbinin moraliyle daha coşkulu bir Fenerbahçe beklemeden de edemedik. Orta sahada biraz daha dirençli olabilsek, hücumda basit top kayıpları yapmasak hiç de uzak değildi kazanmak. Maalesef eldeki malzemeyle bu kadar oldu. Malum, Valencia sakat, Serdar Dursun Avrupa kadrosunda yok, Berisha alternatifsiz. Tabii tek suçlu Berisha gibi düşünmemek gerek. Novak bindirmelerde eksik, savunmada etkili Osayi hücumda kayıptı. Sosa’nın derbi yorgunu olduğu yüzünden belli olurken, Mert Hakan ile İrfan’ın çabaları yetersiz kalıyordu. Pereira’nın Rossi’ye neden tahammül ettiğini ise anlayamadık. Beraberliğe razı olduğumuz anda, son dakikada bütün savunmamız seyrederken, Tiquinho affetmedi. Bir vuruş tüm Avrupa’yı başımıza yıktı. Puanlar, gelirler, hayaller tek bir dokunuşla kayboldu. Elde lig kaldı, ha bir de konferans." (Türkiye)