Yazarlardan Fenerbahçe değerlendirmesi

AHMET ÇAKAR: Fenerbahçe, camiasına acı çektirmeye devam ediyor. Kazansalar bile aynı şeyi söylerdim. İlk yarıda kaleye vurulan bir tek şut yok. İlk isabetli şutu gol oldu. Aslında bu gol, kaleci hatası mı Serdar Dursun'un golü mü belli değil. Çaprazdan çekilen bir serbest vuruş, arka direk dibinden kaleye giren top... Bazı futbolcular sadece F.Bahçe'nin parasını yiyorlar. Ne teknik katkıları var ne de ruhsal katkıları. Mesut; kafada işi bırakmış... İrfan Can bir türlü fizik olarak kuvvetlenemiyor. Gustavo artık bir emekli. Yazık! İsmail Kartal ne yapsın. Eğer bir grubun kılavuzu karga ise Kartal'lar hiçbir şey yapamaz. (Sabah)

ÖMER ÜRÜNDÜL: Fenerbahçe'nin dün gece 90 dakikada sergilediği futbol tam bir hayal kırıklığıydı. Basit top kayıpları ve organize tek atak yapılamayışı… Fizik olarak Mesut Özil, Rossi ve İrfan Can Kahveci'nin son derece düşük performansları ortaya çok kötü bir tablo çıkardı. Sarı-lacivertliler, 63. dakikaya kadar kaleye tek şut atamadı. Bu dakikada ilk tehlikeli atağını geliştirdi. Bütün bu sıkıntılara rağmen piyangodan da bir gol attı ama koruyamadı. İsmail Kartal'a tavsiyem var; zaten ligde bir iddia yok. Daha çok fizik açıdan güçlü oyunculara ağırlık verilmeli. Bir tavsiyem de başkan Ali Koç'a; bu kadar para verilerek alınan oyuncuların hiç çalışmayıp, kendilerine bakmayıp, takıma hiçbir katkı vermemelerinin hesabı sorulmamalı mı? (Sabah)

ERCAN GÜVEN: Antalyaspor’un Fenerbahçe hücum ederken 5-4-1 halinde karşılayan savunma disiplinini, alan daraltma becerisini ve Güray’la, Ghacha ile, Doğukan ile kontra girişimlerini bir kenara bırakırsanız İsmail Kartal’ı da suçlayamazsınız. Burada fatura futbolcularındır. Mesut da dahil ne bir yaratıcılık ne bir gayret vardı geri tarafı süpürüp temizleyen Kim-Jae ve sağdan bindirerek takımı ileri taşımaya çalışan Ferdi dışında. Bırakın skoru, “sıfır şuta” bile itirazları yoktu.Oysa kimse sahip olmadıkları bir şey istemiyordu ki, Fenerbahçe kadrosundan… Performanslarını yeteneklerinin seviyesine çeksinler yeterdi.İşte İsmail Kartal bunda yanıldı… O hala kendi top koşturduğu günlerdeki gibi Fenerbahçe Ruhuna sahip olduklarını sanıyordu sarı lacivert forma giyenlerin. Ligin ikinci devresinin ikinci haftasında tatile çıkanları nereden bilecekti. (Milliyet)

İLKER YAĞCIOĞLU: İsmail hocanın sahaya sürdüğü ilk 11, hücum yönü oldukça güçlü bir kadroydu. Takımın iki beki de normalde kanat oyuncusuydu. Kartal, bu kadro ile Antalya maçına galibiyet için çıktığını futbolcularına göstermişti. Açıkçası ofansif yönden bir problem yaşamayacağını, defansta sıkıntılar yaşanabileceğini düşünmüştüm ama farklı bir maç izledik. Fenerbahçe üretmekte çok zorlandı. Ön bölgede oynayan oyuncular çok etkisiz kaldı. Rakip ceza sahasında topla buluşmakta çok zorlandı. Uzun zaman sonra ilk kez kaleye şut dahi çekmeden ilk devreyi tamamladı. İsmail Kartal'ın elinde tabii ki sihirli bir değenek yok. Öz güvenini kaybetmiş bir takım var elinde. Bu takımı ne kadar toparlayabilecek açıkçası ben de çok merak ediyorum. (Takvim)

ENGİN VEREL: Ersun Yanal hariç bundan önceki hoca seçimlerinde "Sürpriz" yapan ve bizi şaşırtan Başkan Ali Koç, İsmail Kartal tercihiyle bizi bir kez daha ters köşeye yatırdı. Zira Başkan, "Fenerbahçelilerin tartışmayacağı bir hoca getireceğiz. 1-2 hafta alabilir" dedikten sonra sanırım kendi kafasında bile olmayan bir atama yaptı. Deniyor ki, "Sezon sonuna kadar İsmail Kartal, sonra Löw gelecek." Eğer öyle ise daha vahim. Zira bu yaklaşım İsmail Kartal'ın değersizleştirilmesi ve bu sezonun yok sayılması anlamına gelir. Şampiyonluk zor olsa da Fenerbahçe'nin ligi en azından Avrupa Kupaları'na gidecek bir dereceyle kapatması gerekir. Ne yazık ki bu icraat ve tavırlar, Fenerbahçe'nin büyüklük vizyonuna yakışır adımlar değil. İsmail Kartal'ın, "Geçiş dönemi hocası" diye sunulması da zaten 'Özrü kabahatinden büyük' bir durumdu. (Akşam)

GÜNTEKİN ONAY: İsmail Kartal’ın işi hiç kolay değil takım, Pereira sonrası iyi çalışmamış. Gördük ki İsmail Kartal, takımından pas oyunu talep etmiş. Ancak sahayı çok fazla enlemesine kullanan sarı lacivertliler, öne doğru oyunu tamamen unutunca ofansif olarak çok yetersiz bir futbol ortaya koydu. İlginçtir, Fenerbahçe’nin attığı gol dahi şutla gelmedi. Dün koskoca Fenerbahçe’nin santrforu rakip ceza alanında sadece 2 kez topla buluşuyorsa, Fenerbahçe gibi bir takım rakip kaleye 98 dakikalık oyunda sadece cılız bir kafa şutu atıyorsa alınan 1 puan mucizedir. (Hürriyet)

ERCAN TANER: Teknik direktör ilk maçına çıkınca, futbolcular iyi başlamak ister. Fenerbahçe'de bu istek, sadece 11 dakika sürdü. Maçta 19 dakika şut girişimi olmadı. Güray'ın gol girişimi dışında tempo yükselemedi. İrfan ve Mesut üretemezse santrfor yalnız kalır. Serdar kayboldu, bu yüzden… SOSA niye sorumluluk almıyor? Şut arayışı bile yok. Ferdi ve Samuel'in kanatlarını iyi kapattı Antalyaspor… Fenerbahçe'de ilk şut girişiminin 63'üncü dakikada olması şaka gibi… (Sözcü)

RIDVAN DİLMEN: Oyunun genelinde Fenerbahçe'nin 3 puan alabilmesi için bir piyango vurdu takıma. Hiç pozisyonu yokken sol kanattan çok alakasız bir yerden faulle bir anda uykudan uyanan Fenerbahçe taraftarı vardı. Fakat o dakikaya kadar Fenerbahçe'nin maçı kazanma ihtimali yüzde 67 değil yüzde 7 ihtimal bile yoktu ve Naldo, Serdar karışımı bir golle öne geçti. Futbolda Antalyaspor takımına minumum bir puan getireceği görünen bir 99 dakika izledik. Fenerbahçe'nin maçta bu gol de kaçar mı? Dediğimiz bir pozisyonu yoktu. Fenerbahçe'nin yediği golde kaleci Berke hatalı topa çıktı. 1-0 öndeyken topu eline almaya çalışmak yerine yumruklayarak uzaklaştırabilirdi. Fakat İsmail hoca için şu var, enkaz devraldı diye bir cümle varya çok doğrudur. Bu mental enkazdır. Fenerbahçeli oyuncular artık bırakmışlar bunu Adana Demirspor maçında da gördük bugün de gördük.

GÜRCAN BİLGİÇ: "Adana Demirspor maçına baktığımızda oyuncuların vücut dili, kabullenişi farklıydı. Genele baktığımızda daha eskisinden kötü bir durum var. Kötü demeyelim de 61'e 39 topa hakim olmuş takım bir şeylerle uğraşmıştır. Gazetedeki yazımda da yazdım. Metaverse'deler. Olmadıkları bir yerdeler. Oyunun etkisizliği analiz edilecektir ama sahada kendisinden beklenen hiçbir şeyi yapmadığının farkında değil, hayal aleminde yaşıyorlar. Fenerbahçe'nin oyun aklı İrfan Can'daydı, bu görev bugün Sosa'daydı. Sosa'nın topu kullanacağı bir yer yok ki. Boşa kaçan yok bir şey yok. Normalde ne olur Mesut, İrfan geri gelir bir şeyler olur o da yoktu"

METİN TEKİN: Hiç eksiğiniz olmasa bile bu maçta Mesut Özil yine de çıkarılmaz. Löw gelecek falan diye tahminler ediliyor. Löw gelince ilk önce Mesut'u çağıracak ve onunla konuşacak. Bir oyun aklı olarak, bir futbol duayeni olarak konuşacak. Maç 0-0 giderken Mesut Özil o sahanın yıldızıdır, Mesut Özil başrol oyuncusudur. Başrol oyuncusu da kötü oynayabilir ama eğer oyun 0-0 ise bu oyuncu oyundan alınmaz. Mesut'u oyundan çıkartırsanız çok yanlış bir başlangıç yapmış olursunuz. Bazen antrenör doğruları vardır. Kaybedecekseniz Mesut ile kaybedeceksiniz. Mesut'u çıkarıp puan kaybetmeyeceksiniz. Kazansanız bile kaybedersiniz o maçta. Mesut'u kaybetmeyeceksiniz. Mesut şahane falan demiyorum ama bir oyun liderine, bir takım liderine bunu yaptığınız zaman olmaz.

ÖNDER ÖZEN: Fenerbahçe duran toptan golü atar dakika 72'dir. 72'den 90+7'ye kadar oyun tamamen Antalya'nın kontrolündeydi. Maçın başı önemlidir ama skor sonunda belirlenir. Fenerbahçe'nin son 11'i bizim ligimizde kolay kolay maç kazanamaz. Maçın sonunda Mesut yoksa eksikleri konuşmayalım. Eğer siz bütün eksiklere rağmen Mesut'u oyundan almışsanız ve son kadronuz böyleyse bu galibiyeti talep etmek anlamına gelmiyor. Bazen bazı maçlar 1 puan için oynanır. Sanırım bugün Fenerbahçe 1 puanı yeterli görerek oynamış olabilir.