Trendyol Süper Lig'in 11. haftası geride kalırken Hürriyet Yazarları Fırat Aydınus, Güntekin Onay, Mehmet Arslan ve Uğur Meleke, "Burak Yılmaz’ın Antalya maçından sonra Bailly-Tayfur kavgasını açıklamasını eleştirenler haklı mı? Kol kırılıp yen içinde kalmalı mı?" sorusuna cevap aradı.
GÜNTEKİN ONAY: Tayfur ile Bailly arasında yaşananlar saha içinde. Bailly, Tayfur’un formasından çekiyor ve 2 oyuncu tartışıyor. Bunlar her zaman olan şeyler. Burak Yılmaz, duygusal davranmamalı ve ayrıca yabancı-yerli oyuncusu ayrımı yapması da büyük bir hata. Bailly de o takımın oyuncusu. “Benim oyuncuma kimse saygısızlık yapamaz” ifadesi yanlış. Elinde stoper yokken, mükemmel oynayan futbolcuyu durumu idare edip problemi çözmek yerine oyundan çıkarınca savunma çöktü ve kazanacağı maçı kaybetti. Teknik adamlık tahtaya oyuncuların adını yazmak değildir. Bunu 10 yaşında Playstation oynayan çocuk da yapar. Teknik direktörlük bu tip krizleri yönetip doğru karar alma sanatıdır. Burak Yılmaz üst düzey futbol oynasa da görünen o ki henüz bu vasıflara sahip değil.
FIRAT AYDINUS: Beşiktaş’ın içinde bulunduğu kaos ve belirsizlik süreci içinde kaybedilen puanlar ve kötü futbolun sebebiyet verdiği bunalmışlık ve yalnız bırakılmışlık hissiyatından kaynaklandı bu açıklamalar. Burak Yılmaz’ın teknik adamlık kariyerine eksi yazılacak bir röportaj oldu. Futbolcular arasında yaşanan bir sorunu anlatması, seçtiği sözcükler, imalı söylemlerinin vardığı büyüklerin kim(ler) olduğunun anlaşılması, bulunduğu konumdaki acemiliğinin göstergesi oldu. Sanki maç sonu konuşan futbolcu havasındaydı. Beşiktaş’ın görünen yüzü kim? Ne başkan ne yönetim var ortada. Tek başına Burak Yılmaz direniyor. Kavga meselesine gelince... Orada yaşanan açıklanır mı, sorusundan daha önemlisi, niye açıkladığı. Bu bir isyan. “Yeter! Ben sizin koltuk değneği olmak istemiyorum. Her gün hoca arıyorsunuz. Takım üzerinde otoritemi yok ediyorsunuz. Karar verin. Yoksa bırakın gideyim” diyor. Haksız mı? Sonuna kadar haklı.
UĞUR MELEKE: Ben, Burak Yılmaz’ın açıklamalarından çok farklı bir yere takıldım. Bu maçta bir stoper gerçekten de 45’te sakatlansa planı bu muydu? Geçen sezon Lens’ta 3 maç stoper oynayan Onana oyuna girmeyecekse niye kulübede? Neden 21 kişilik kadroya Gökhan İnler yerine altyapıdan bir stoper konulmadı? Ben esas bu 21 kişilik kadro planlamasını olağanüstü acemice ve akıl dışı buldum.