Beşiktaş’ın oyuncusu Dele Alli ile birliktesiniz. Türkiye ve bizim kültürümüzü ne kadar tanıyorsunuz?
O buraya taşınınca ben de yarı buralı oldum. İkimiz de çok seviyoruz. İstanbul gibi bu kadar çeşitlilik barındıran bir şehir çok şaşırtıcı.
Barselona’yla çok benzeşiyorlar, değil mi?
Bence de! Yapacak öyle çok şey var ki. Hem doğa var hem koca bir kent... Yemekler inanılmaz. Şimdiye kadar harika zamanlar geçirdik. Dele Alli de burada, Antalya’da. Defileyi izlemeye geldi.
Modeller niçin hep futbolcularla olur? Biraz klişe değil mi?
Öyle mi yaparlar? Bunu hiç bilmiyordum. (Gülüyor) Bu herhalde şundan dolayı: İnsanlar futbolcuları tanıyor. Modelleri de tanıyor. Bunlar birlikte olduğunda daha çok dikkat çekiyor, daha göz önünde oluyorlar.
Futbolla ilgili misiniz? Nasıl tanıştınız?
Ortak bir arkadaşımız sayesinde tanıştık. Futbolla ilgileniyorum tabii. Özellikle de şimdi. Önceden maç seyrettiğimde ne olup bittiğini pek anlamazdım. Artık öğreniyorum.
“Yenge” lafına alıştınız mı?
Herkes “Yenge, yenge” diyor, ne demek olduğunu az evvel öğrendim. “Kardeşinin eşi” anlamına geliyormuş. Sevdim bunu.
Yarı İspanyol yarı Endonezyalısınız. Annenize mi, babanıza mı daha çok çekmişsiniz?
Bazıları babama, bazıları da anneme benzediğimi söylüyor ama bence anneme çekmişim. Herhalde hep onu gördüğüm için böyle düşünüyorum.
Annenizle babanız siz 3 yaşınızdayken boşanmış. Babanızla görüşmüyor musunuz?
Hiç evlenmemişler ki boşansınlar. Ben 3 yaşındayken ayrılmışlar diyelim. Babamı bilmiyorum, hiç tanımadım.
"Zengin aile çocuğu değilsiniz. Bu kadar ünlü olmadan önce annenize destek olmak için çocuk bakıcılığı yapıyormuşsunuz."
Kolay zamanlar değildi. Bazı zorluklarımız vardı. Ama bütün bu yaşadıklarımız şimdi sahip olduklarımız için müteşekkir olmamı sağlıyor. Annemle hala birlikte yaşıyoruz. İstanbul'da ve Barselona'da
“Dancing Feet” ve “Mamacita” kliplerinde oynadınız. Hangisi daha eğlenceliydi?
İkisi de çok eğlenceliydi ama Kygo ile arkadaş olduğumuz için oyunculuk yapmak istediğimi biliyordu. “Mamacita” için bana geldiğinde “Bu klipte oyunculuk yeteneğini gösterebilirsin” dedi. Bu yüzden benim için ayrı yeri var.
İspanyolca, İtalyanca ve İngilizce biliyorsunuz. Ama Hollanda merkezli bir modelsiniz. Felemenkçeyle aranız nasıl?
İtalyanca bilmiyorum. Bu bir internet uydurması. Sadece İspanyolca ve İngilizce konuşabiliyorum. Bana Felemenkçe bir şey söylendiği zaman anlıyorum ama cevap veremiyorum. Fransızcayı da biraz yakalıyorum, çünkü annem vaktiyle Montpellier’de bulunmuş.
Çok kısa zamanda bir fenomen haline dönüştünüz. Bu hızlı gelen şöhretle baş etmekte zorluk çektiniz mi?
Çok gençtim ve aslında çok da farkında değildim ne olup bittiğinin. Sponsorlarım ve diğer destekçilerimle yakın bir ilişkim var, bu yüzden öyle çok korkuya falan kapılmadım.
Sosyal medyadaki mahlasınız “Wolfiecindy” (Kurt Cindy)... Neden bunu seçtiniz?
“Twilight” (Alacakaranlık) delisi, vampir ve kurt adam manyağı olduğum için. O zaman küçüktüm tabii. Sonra da öyle kaldı.
Araba kullanmayı sevmiyormuşsunuz... Neden?
Öğrenmeye hiç fırsatım olmadı ki. Annem de bilmiyor, bana öğretmedi. Bir de o kadar çok korkuyor ki, bana da geçti o korku. Oradan biri çıkıyor, karşıdan biri geliyor... Arkadaşlarım birkaç kez öğretmeyi denedi ama ödüm kopuyor. Ama sözüm olsun, 2023’te otomobil sürmeyi öğreneceğim.
İkisi de güzel ama farklılar. Benim açımdan Instagram biraz daha profesyonel bir şey. Makyajı, karakterleri derken sanki biraz daha sanat gibi. TikTok ise daha samimi bence. Olduğum gibi. Gündelik hayat gibi. Daha rahat yani.
Ateş kırmızısı mı, deniz mavisi mi?
Kesin kırmızı. Mavi sakin geliyor bana. Hiç sakin değilim ki. Ben hem İspanyol hem de Akrep burcuyum. Tutkuluyum.
Tatlı mı, tuzlu mu?
Tatlı tabii ki, çünkü tatlıya bayılıyorum. Baklava delisiyim. Ama Dele Alli Türkiye’ye taşındıktan sonra başlamadı bu. Hep çok severdim. Maalesef günde sadece bir dilim yiyebiliyorum. Dengeyi kurmaya çalışıyorum. Nasıl göründüğün önemli ama bedeninle ilgili yapabileceğin tek şey nasıl göründüğün değil ki. Aynı zamanda yemelisin de, koşmalısın da, dans da etmelisin.
Gündoğumu mu, günbatımı mı?
Gündoğumu daha kıymetli, çünkü sık görmüyorum. Tam bir uykucuyum.
Kedi mi, köpek mi?
Bütün hayvanları çok seviyorum ama evde üç kedim var. Kedici kadınım. Dolayısıyla kedi.
Tren yolculuğu mu, gemi yolculuğu mu?
Trenleri severim, giderken etrafı görebiliyorsun. Araba gibi değil, yürüyecek bir sürü alan var. Ama tam kıyaslayamam, çünkü hayatımda hiç uzun gemi yolculuğu yapmadım. Biraz da batacak diye korkuyorum. (Gülüyor) Bir dahaki söyleşimizde tekrar sorarsın, buna o zaman cevap veririm.
