Zlatan Ibrahimovic, Corriere della Sera'ya birçok konuda düşüncelerini açıkladığı geniş bir röportaj verdi. İşte Ibra'nin sözleri:
"Hangi dilde düşünürsün?"
- Değişir. Asla İsveççe düşünmem. Çok nazik bir dildir. Bu yüzden daha çok Slavca düşünürüm. Bazen İngilizce veya İtalyanca. Aile içerisinde İsveççe konuşuyoruz. Ancak, evin içerisinde benim geleneklerime göre yaşarız. Eve girmeden önce ayakkabılar kapıda çıkarılır, sadece çoraplar kalır. Evde temizlik işlerine bakan bayan dışında kimse çalışamaz. Geri kalan her işi ev halkı yapmak zorunda."
"Kendini İsveçli mi hissediyorsun?"
- Ben İsveçliyim zaten. Ancak aynı zamanda bir karışımım. Annem Hırvat ve Katolik. Babam Bosnalı ve Müslüman. Hayatımın çoğunda ise İtalya'da yaşadım.
"Tanrıya inanıyor musun?"
- Hayır. Sadece kendime inanıyorum.
"Ahirete inanmıyor musun?"
- Hayır. Bu hayat. Öldüğün zaman ölürsün. Yakılmak mı, mezar mı istediğimi bile bilmiyorum. Ben sevenlere acı çektirecek bir yer olsun istemiyorum.
"Batıl inançlı biri misin?"
- Hayır. İyi şanslar demek bile hoşuma gitmez. Buna ihtiyacım yok. İşlerin nasıl gideceğine ben karar veririm.
"İlk hatıran nedir?"
- Yugoslavya'da bir yer. Küçükken beni arabayla trene götürüyorlardı. Komünizm dönemiydi. Başka bir dünyaydı.
"Nasıl bir çocukluk geçirdin?"
- Her zaman acı çeken bir çocuktum. Ben doğar doğmaz hemşire beni 30-40 santim mesafeden yere düşürmüş. Hayatım boyunca acı çektim. Okulda farklıydım. Diğerleri renkli gözlüydü, ben kahverengi. Onlar sarışındı ben siyahtım. Onlar ince burunluydu, ben büyük burunlu. Onlardan farklı konuştum, farklı hareket ettim. Takım arkadaşlarımın hepsi beni takımdan attırmak için kulübe dilekçe verdi. Hep nefret edildim. İlk zamanlarda bu tip şeylere büyük tepkiler verirdim.
"Savaş başlıklarıyla mı..."
İzole kalarak. Sonra acıyı ve hatta nefreti bile nasıl güce dönüştüreceğimi öğrendim. Benim yakıtım benden edilen nefret oldu. Eğer mutluysam iyi oynarım. Sinirlenirsem, kırılırsam, acı çekersem mükemmel oynarım. Beni seven bir stadyumdan iyi enerji alırım. Benden nefret eden bir stadyumdan ise çok daha fazlasını alırım.
"Sana Çingene diyorlar..."
- Evet. En son Roma'da oldu. Gol sonrası sevinirken ellibin kişi bana 'Çingene' diye bağırdı. Sonra hakem bana gelip 'Aldırma' dedi.
"İtalya ırkçı bir ülke mi?"
- Irkçılık her ülkede vardır. İsveç'te de var.
"Kızlarla aran nasıldı?"
- Hep çok utangaçtım. İlk buluşmalarda söyleceğim şeyleri bir kağıda yazıyordum. Eğer kız benim çalışmadığım bir yerden soru sorarsa, ben de ona soruyla cevap vererek konuyu geçiştirme taktiğim vardı. Çok acı verici biriydim. Her şeyi yaşıtlarımdan daha sonra yapabildim.
"Hangi yaşta ilk kez seviştin?"
- 17 yaşımdaydım. Çünkü 17 yaşımda Malmö gettosundan çıkıp şehre gittim. Ancak o zaman herkesin bahsettiği İsveç'i gördüm. Sarışınlardı, özgürlerdi. Gettodaki kızlar ise kısa saçlıdır ya da başörtülüdür.
"Yirmi yıldır aynı kadınla birliktesin; Helena. Sırrı nedir?"
- Sabır. Ayrıca bana verdiği denge. Helena benden 10 yaş büyük. Her zaman 10 yaştan da fazla olgundu. Sonra Maximilian ve Vincent doğdu.
"Onu en çok mutlu eden golün hangisi?"
- İsveç milli takım formasıyla İngiltere'ye 30 metreden attığım rövaşata golü. Helena, İngilizler'i hep küçümserdi ve onlara gol atamadığım için bana kızardı.
"Sen Paris'te oynarken Helena Fransa'nın 'b.k gibi bir ülke' sözleri olmuştu."
- Marine Le Pen ülkeden kovulmamı söylemişti. Ertesi gün sokaktaki tepkilerden çekindim. Bunun yerine Fransızlar tebrik etmek için bana yaklaştı. 'Haklısınız, gerçekten b.ktan bir ülkeyiz' dediler.
"İngiltere'ye attığın gol mü, Maximilan ve Vincent'in doğumuyl mı mutlu oldu?"
- Karşılaştırmam bile. Bir çocuğun doğumu başınıza gelebilecek en önemli şeydir. Senden gelen bir hayat. Maxi'nin zaman geldiğini doğduğunu şu an bile net hatırlıyorum. Onu aldım, göğsüme koydum. Vincent Stockholm'den bana 'Baba seni özledim' dedi. Göğsümü bıçakla deldiler sanki. Her şeyden, hatta Milan'dan bile vazgeçip ona koşmak istedim.
"Çocuklarının futboldan nefret ettiği doğru mu?"
- Onlarla bir kez top oynamaya gittim. Biri ağladı, öbürü kuşlara baktı. Şimdi ikisi de futbol oynuyor. Takım seçmelerine annelerinin soyadıyla kaydoldular; Seger. Maxi, Ibrahimovic'i seçti. Vincent ise henüz karar vermedi.