Rıdvan Dilmen'den Konyaspor-Beşiktaş maçı yorumları

Bu çok çok uzun konuşulması gereken bir konu. Futbol oyununu nasıl geliştirebileceğimiz konuşulması gereken bir konu. Konya'da maça gitmesem çok şey kaybetmem. Ekranları başında da aynı şekilde. Gol atan galibi oynuyorsunuz. Kim atarsa galip, görüyorsunuz. Büyük kulüp, camia olmak önemli. Galatasaray için de aynı şeyi söyledim.

Abdullah Avcı, Beşiktaş'ın yeni teknik direktörü. 4 yıl Şenol Hoca çalışmış. Sürekli sirkülasyonlu bir futbol takımı. Sürekli şampiyonluğa oynamış, Şampiyonlar Ligi'ne gitmiş, böylesine başarıyı görmüş bir taraftar var.

Abdullah Avcı'nın dezavantajlarından başlıyorum. 'Sergen Yalçın' seslerini hatırlıyorsun. Ekonomik koşullardan dolayı, kendi istediği oyuncuları alma şansı, hemen hemen yok. Alabildiği ekonomisine göre... Taraftar ile oyuncu arasında diyaloğu kötü olan, kalecisi Karius demoralize. Medel'in durumu belli değildi. Oğuzhan tartışılıyor. Üzerine, bir de takım kötü başlıyor. Sakatlıklar, cezalar. Ruiz bir de 1 ay sakatlanıyor, kayboluyor. Nereden stoper bulsak falan diyorlar. Herkesin mevkisiyle oynuyor hoca. 3'lüye dönmek zorunda kalıyor, üç buçuklu oynuyor. Biraz fazla ısrar ediyordu 4-3-3'te.

Ben hep şunu söylüyordum, beş harf; sabır. Çünkü, Abdullah Avcı milli takımdaki 40 binlik seyircilerin dışında, futbolculuğunda da, teknik adamlığında da baskı altında çalışmadı. Baskı altında çalışmak dört büyüklerde ve Bursa, İzmir gibi çok seyircili şehirlerde zor olur. Mutlaka, senden başarı isterler.

Böylesine büyük kalabalığın, milyonlarca taraftarın lideri olmak zor. Bir de kongre var. Bir teknik direktör düşünün, kongre var, kongrede adaylara sorulan tek soru; Abdullah Avcı kalacak mı, gidecek mi? Avcı da böyle bir ortamda.

Sabır ama hocam sen de 0-0'ı cepte tut. Abdullah Avcı futbolu diye bir şey söylendi. Futbol, futbolcuyla oynanır. Futbol, doğru oynarsanız sonuç verir. İyi mi oynadı bugün, hayır.

Bilançoyu çıkaracağım. Sezona öyle bir defolu başlamış ki Beşiktaş, kadro olarak. Öyle bir de 4-3-3, sol iç Ljajic oynayarak. İki kanat oyuncusu çizgide oynuyor. Burak henüz hazır değil. Stoperler sakat. Gökhan bir var, bir yok. Bugün, birkaç haftada ne yapmış? Beşiktaş, lige böyle başladı.

O kongre aslında, Abdullah Avcı için bir avantaj oldu. Eski yönetim, yeni yönetime kararı bıraktı. Yeni gelen yönetim ile aynı gün kazanmaya başladı. Gelelim, 6. hafta sonunda Beşiktaş'ın ve ligimizin puan durumuna. Yarın akşam dördüncü Beşiktaş, altıncı sıraya inebilir. 6. haftada Beşiktaş nerede, ilk 9'da yok, ligin 16'ıncısı. Buradaki problem, biraz önce anlattıklarımdı. Bir de inat etti sistemle ilgili olarak.

UEFA Avrupa Ligi'ndeki başarısızlık da Abdullah Avcı için avantaj oldu. Bazen başarısızlıklar avantaj olarak dönebilir. Trabzonspor için de aynı şey geçerli. Kadro yapısı bunu kaldırabilecek durumda değildi.

Kongre oldu, Ruiz yavaş yavaş gelmeye başladı. Hoca da 'Sıfırı cebime koyayım' dedi. İlk 6 haftada Beşiktaş, galibiyet 1, beraberlik 2, mağlubiyet 3, attığı 8, yediği 12, puanı 5. 18 puanın 13'ünü kaybetmiş. Tabii ki tartışılacak.

Fakat, bazı teknik adamlar vardır kısa mesafe koşucusu. Bazı teknik adamlar vardır, uzun mesafe koşucusu. Şimdi son 6 haftaya bakalım. Oyuncular yavaş yavaş gelmeye başlamış. Fizik kapasitesi yükselmiş. 4-2-3-1'e dönülmüş. Son 6 haftada 5 galibiyet, 1 beraberlik, mağlubiyet yok, 7 atmış, sadece 1 gol yemiş, 16 puan toplamış.

Ne olmuş, bu iki dönem arasında. Ruiz ve Vida orta saha çizgisinde oynuyor. Ağır oyuncular. Sivas'a gitti, Gaziantep'e, Çekya'ya gidelim. Savunma arkasına gidiyor her top. Bugün sahanın en iyi gözüken oyuncusu Ruiz. Çünkü, kontrollü oyunu oynayan bir takıma dönüştü. Hiçbir stoper, takımı önde baskılı oynasın istemez. Hele hele bu özellikteki stoperler. Belki taraftarlar zaman zaman bu futboldan sıkılabilirler. Deplasman futboluna özellikle. Fakat, mecburiyetler var. Senin kadron bu, sen sıfırı cebine koyacaksın. 1-0 öne geçtiği hiçbir maçı kaybetmedi Beşiktaş.

Beşiktaş, klasik 4-2-3-1 başladı. Herkes kendi doğru yerinde. Artı, Caner'i de kullanmasının sebebi, orta sahaya gelebilir, Konyapor beki Skubic ile de gelebilir. Burada böyle bir oyun formatı var. Pozisyona giremiyor ama Gaziantep ve Sivas'taki gibi pozisyon vermiyor. Hatta, Başakşehir maçı da aynı şekilde. 3-0 kaybedebilirdi Vodafone Park'ta. Maçın tamamına baktığınız zaman, Karius'u niye çok konuşuyorlardı. 4 gol yiyorlardı, 1'i hatalı, Karius konuşuluyordu. Kurtardı mı, buyrun. Yeter mi?

Ligin ilk 6 haftasında 16'ıncı Beşiktaş. Devreye ya 1, ya 2 girer. Fakat, bu aldatmasın. Beşiktaş aldatmasın. O aldatıcı tabloyu Başakşehir'de yaşadı Abdullah Hoca. Tabii ki taraftar falan farklı. 1-0, 1-0 olmayabilir yarın öbür gün. 6 haftada 7 gol atmış. Şampiyon olurken, daha fazla atmanız lazım. Ben Beşiktaş'ın ilk yarıyı 1 veya 2'inci bitireceğini düşünüyorum.

Abdullah Hoca, bugün kaç oyuncu değişikliği hakkı var, 3. Burak, Diaby, Ljajic çıktı. Peki, nerede görmüş arızayı. Savunmanda ve Elneny ile Atiba'da problem yok. İyi bir ikili yakaladı. Tempoları ve pas yüzdeleri yüksek. Bu altılı kaleciyi rahatlattı. Geriye düşmüyor. Geriye düşünce oyun disiplininden kaybediyordu.

Maçın ilk yarısında böyle oynayan Beşiktaş'ta problemi nerede gördü. Ljajic, Diaby ve Caner'i farklı yerlere çekti. Hep bu ön bölgedeki oyuncuları değiştirdi. Şampiyonluğa yetmez ama böylesine kritik maçlarda ailece hücum yapacağına, ailece kontrollü oynarsanız rakibinizin yaptığı hatada Burak gibi oyuncular, telefonla arkadaşınıza 'Ya Burak bugün ne kadar kötü oynuyor." derken, şap diye atar. Birinin ayağı kayar, birine bilmem ne oluyor. Fakat, Burak arar bunları. Beşiktaş, sabrederek kazandı.

Yeter mi kadro yapısı, yetmez. Oyun yeter mi, yetmez. İlk yarı bittiğinde, Beşiktaş'ın şampiyonluğun en büyük adayı olarak karşımıza çıkacağına eminim, yani klasmanda. Fakat, yine de transferlerin olması şart. 2-3 oyuncu lazım. Sayın Ahmet Nur Çebi Bey bunları söyledi ama şimdi iştah fazla olacak. Yavaş yavaş iştah kabardı. Biraz daha araştırıcı olalım dedi. Şampiyonlar Ligi geliri önemlidir. Geçen sezon 16. hafta Fenerbahçe'nin düştüğü durumda asla olmaz.