Soru: "Geçtiğmiz sezonun ortasında takımın başına geldiniz. Alex De Souza sonrası görevi devraldınız. Emre Belözoğlu, Antalyaspor'da neyi inşa ediyor?"
Emre Belözoğlu: "Öncelikle burada çok güzel bir tesisin olduğunu ifade etmek istiyorum. Kulübüm, sağolsun bizim için burada her türlü imkanı sağlamaya çalışıyor. Zor dönemlerimiz de olsa da bizler de Antalyaspor'un başarısı için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Her takımın teknik adamın özellikleri var. Antalya şehri ve Antalyaspor son 10 yılda 6 defa küme düşme korkusu yaşamış bir kulüp. Biz geldiğimizde de üst üste 4 maç kaybetmiş ve fazla gol yemiş bir Antalyaspor vardı. Ama Alex hocayla iyi bir dönem yaşamış ve kendi sahasında maçlar kazanmışlardı."
Soru: "Saha içindeki dokunuşlarını biraz daha detaylandırabilir misiniz?"
Emre Belözoğlu: "Rakibi karşılama planlarımız vardı. Bek oyuncularımız biraz daha ofansif oynamaya meyilli oyuncular. Onların işlerini kolaylaştıracak beşleme, bazen merkezden bazen de kenar ön bloğundaki oyunculardan destekle o profilli oyuncularla iyi iş çıkardık iç sahada. İyi rakiplere karşı kazandık. Samsunspor, Rizespor, Alanyaspor ve Kasımpaşa gibi kadro olarak da güçlü takımları yendik. Önemli ve değerli galibiyetlerdi.
Karşıt planlarda, kendimize belirlediğimiz bölgelerde baskı, topu kazandığımızda çabuk çıkmalar, topa sahip olma planlarında sahaya doğru yayılmalar konusunda oyuncularıma bir şeyler göstermeye çalıştım. Defans işi, sadece savunmacıların yapacağı bir iş değil. Ön alanda oynayan oyuncuların bize bu anlamda çok destekleri oldu. Antalya şehrini ve Antalyaspor'u biz çok sevdik. Burada kalmamızın sebebi bunlar. Taraftarın tutkusu, inancı. Zor bir transfer sezonundan geçtik. Sonuç olarak iyi transferler yaptığımızı düşünüyorum."
"Ben bu konuyu çok gündeme getirmek istemedim. Onlara çok nazik olmaya çalışsam da özellikle de Antalya yerel medyası bize çok haksızlık yaptı diye düşünüyorum. Bu işin içinde var. Yıllarca haklı olup, haksızlıklarla mücadele etme konusunda çok tecrübeli oldum diye düşünüyorum. Ben Antalyaspor'u ve şehri çok sevdim. Burada elinden gelen her şeyi yapmaya çalışan çok güzel insanlar var. Oyuncular, tesis, çalışanlar, saygıdeğer yönetimimiz çabası ve ilgisi beni buraya bağladı. Taraftarımız da çok samimi. Burayı sahiplenmiş bir taraftarımız var. Takımın acısını kendi acısı bilen bir şehir var. Burada bir kültür var."
Soru: "Avrupa'da size ilham veren hoca var mı? Oyununu takip ettiğiniz kimler var?"
Emre Belözoğlu: "Barcelona kökenli hocaların çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Arteta mesela öyle. Topa sahip olma kısmındaki formasyonel değişimler, dominasyona sahip çıkılması gibi birçok şey takdire şayan. Mesela Luis Enrique'nin sahneye çıkışı… Kendine olan özgüveni, yıldız oyunculardan vazgeçip biraz daha takım oyuncularıyla beraber veya problemli oyuncuların içerde kalıp onun gösterdiği uygulama çabasını karşı tarafa aktarması falan bunlar dışarıdan bakıldığında bir teknik direktörün imrenerek şahit olduğu durumlar olabiliyor."
"Luis Enrique ve Guardiola'yı aynı yere koyuyorum. Elindeki kadroya göre pragmatik işler yapmaya çalışan (bende kendimi öyle bir hoca olarak görürüm) bir de genius olan bu işin üstadı olmuş isimler var. Luis Enrique ve Guardiola en başında geliyor bunların. Onların da buraya gelmesinde Cruyff'un oynatmak istediği felsefe var tabanda. Bizim yapmamız gereken bence, dışarıdan oyun şablonları almak yerine gerçekçi ve elimizdekilerle bir şeyler yapmak daha önemli."
Soru: "Arda Turan hoca için ne demek istersiniz?"
Emre Belözoğlu: "Mesela Arda Turan hocanın oynatmak istediği oyun güçlü bir oyun. Defansif parçası da çok güçlü. İyi hocalarla çalıştı. Arda çok zeki bir futbolcuydu. Teknik direktör olarak da öyle kendisi. Arda Hoca, iyi gidiyor. Teknik adamlığın zorluklarını yaşayarak, tecrübe ederek ilerliyor. Bir kardeşim olarak çok daha iyi yerlere gelmesini istiyorum."
Soru: "Fenerbahçe'yi ve Mourinho'nun oyununu Benfica karşısında nasıl görüyorsunuz?"
Emre Belözoğlu: "Bence futbolda oynatmak istediğiniz oyunun kıymetini ortaya çıkaran etken coşkudur. İçeride verdiğiniz motivasyon. Daha az enformasyon ama daha fazla motivasyon. Zaten elinizde güçlü bir teknik direktör profili ve oyuncu grubu var. Ama o enerjiyi ortaya çıkarmak önemli. Fenerbahçe'de son zamanlarda o eksikti. Feyenoord maçında taraftar ve saha birleşti gibi göründü. Karşılıklı sabır ve sevginin devam etmesi gerekiyor."
"Fenerbahçe bu şekilde Benfica'yı da eleyebilir diğer güçlü takımları da eleyebilir. Güçlü bir kadrosu var Fenerbahçe'nin. Artık takımlarımızın Avrupa'ya gitmesi gerekiyor.
Sadece Türkiye liginde bir şampiyonluk veya şampiyonluk kovalama bunların mutlu ettiği hallerden çıkıp biraz daha büyük hedeflerde olması gerekiyor büyük takımlarımızın. Fenerbahçe'de son maçta biraz bunu gördük gibi. Bu tabi tek maçla olmaz. Devamının gelmesi gerekiyor."
Soru: "Aykut Kocaman için 'Gönlümün Efendisi' demiştiniz. Hocanın size söylediği ve hiç unutmadığınız bir sözü veya bir anınız var mı?"
Emre Belözoğlu: "Aykut Hocanın günün sonunda hep haklı çıkma durumu vardır. Kendisi Türk futbolunun akil adamı Aykut Kocaman'dır. Soğuk duruşunun altında nasıl duygusal bir yapısının ve insanlara karşı nasıl merhametli biri olduğunu çok iyi bilirim. Ben yönetilmesi çok zor bir oyuncuydum. Beni yönetti. Beni yönettiyse herkesi yönetebilir bir teknik adam. Bana hep 'Bir gün beni anlayacaksın' diyordu. Onu anlamanın vermiş olduğu mutluluk mu yoksa acı mı desem hepsini yaşıyorum teknik direktör olarak.
Aykut hocayı bir ağabey, bir teknik adam ve bir rol modeldir. Benim gönlümün efendisi Aykut Kocaman'dır. Aykut Hoca, hesap yapmaz, kafasının arkasında planı yoktur. Bir o kadar da samimi bir adamdır."
"Milli Takım'la dünya üçüncüsü olduğumuzda Türkiye hava sınırlarına girdiğimizde bizi 3 tane F-16 karşıladı. O ekibin en üst düzey komutanı konuşması bizim uçağa verildi. Onun memleketimiz hakkında söylediği o sözleri hiç unutmam. Hayatımda 2-3 ağladığım şey vardır. O anlarda ağlamıştım. Hiç unutamam o anı. Bu ülkenin bayrağını taşımak çok özel hissettirdi. Allah vermesin; anne veya babanız başınızda olmayabilir ama böyle bir vatanınızın olmaması çok acı verici."
Bugün Gazze'de yaşanan olayları düşündüğümüzde, onların yaşadığı acıyı ve sıkıntıları görüp vicdanı sızlamayan herkesin insanlıktan nasip almadığını düşünürsünüz. Bugün baktığımda güçlü bir devletin ve güçlü bir milletin çocuğu olmak bana özel hissettiriyor."