Rıdvan Dilmen'den Milli Takım yorumu!

Şükürler olsun ki bu kez gidiyoruz. Milli Takımımızda bu kuşağın yüzde 80'inin 2024'lerde de olacağını varsayarsak, büyük başarı bu gençler için. Yeni bir kuşak aranıyordu ve bulundu.

Şenol Hocamızdan, Lucescu'ya, Fatih Hoca'nın da milli takımlarda bu çocukların bazılarını altyapıya almıştı, o da başta olmak üzere emekler var. Gençleri tecrübelilerle birleştirdik, ne kadar doğru bir planlama olduğunu gördük. Hepsini kutlarım.

Taraftarları da kutlamak lazım, garip bir algı vardı, İstanbul'da oynanmak istenmiyordu. Arnavutluk ve Andorra maçlarını izledim, dün maalesef doğru bir hareket değildi belki, uçaktaydım, eyvah dedim, maçı kaçırdım. Hostes hocam maçı izlemek ister misin dedi, ne demek dedim ya, maçı da izledim, kaçırmamış oldum.

Taktikler, oyuncu performansları, oyuncu tarzları çok farklı. Dün Fransa, Moldova ile oynuyor, son dakikalarda penaltı oluyor, Dünya Şampiyonu Deschamps yüzüğünü öpüp, totem yapıyor. Artık maçlar kolay olmuyor.

Yediğimiz 3 gol var 9 maçta, çok önemli bir özellik bu bir takım için. Sadece duran toptan yemişiz. 2 İzlanda, 1 de Fransa. Akan oyunda fazla pozisyon vermemişiz. Oyuncularımızın savunma yapmasını bilmesi önemli.

Fakat bizim attığımız gollerin de çoğu duran toptan. Bir iyi özelliğimiz var, attığımız gollerde çoğunluk olarak duran toplardan atmamız soru işareti olsa da, diğer golleri hücum presiyle kazandığımız toplar sonrasında atmışız. Demek ki bizim takımımız top rakipteyken iyi oynuyor.

Cebimizde olan en önemli şey, böylesine maçlarda 0-0'ı cepte oynuyoruz, yakaladığımızda da atıyoruz ve eksiğimiz de var, tecrübe. O da olacak.

İzlanda açısından kolay bir maçtı, kaybedecek bir şeyi yoktu. Ona rağmen biz müsaade ettiğimiz için son dakikalarda geldiler. Dün Burak da çok iyi pres yaptı, Cengiz hazır olmamasına rağmen, Hakan'ın öyle bir özelliği olmamasına rağmen top ile oyuncu arasına girdi.

Hak eden bir milli takım vardı. İzlanda 4 hesaplayıp, Fransa'dan 1 olsa iyi diyorduk. Her şey güzel geçti.

Merih son dakikalarda gol falan çıkardı ama bir arkaya top atıldı, özveri devreye girdi. Merih, Juventus'ta oynayacaktır. Çok doğru bir strateji yapmış Juventus, Sassuolo aktarmalı geldi. Maç ritmini de tabii ki kaybetmemesi lazım, dileriz ki kulübünde de oynar ve Juventus taraftarının da istediği olur.

Beni mutlu eden olay şu, diyorduk ki, Avrupa'da yetişen oyuncuları oynatıyoruz. Dünkü 11'in 10'u, Türkiye'de doğmuş. Sadece Hakan Çalhanoğlu var. Altınordu, Bursaspor, Fenerbahçe altyapılarında yetişmiş oyuncular bunlar. Demek ki, 13-14-15-16 yaşlarında eğitimden geçmiş bu oyuncular.

Fenerbahçe altyapısında keşfedilmemiş Merih, Çağlar'ı Altınordu'da İngiliz kulübü takip etmiş, Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray öyle 5-10 verdi diye hatırlamıyorum. İstanbulsporlu Zeki, Le Havre'de Umut. Bu oyunculara Türkiye'de ne teknik adamlar, ne başkanlar güvenmiş. Oyunculara güvenmedikleri de iyi olmuş, risk almak istiyorum deyip Avrupa'ya gitmişler. Direkt de Manchester City'ye gitmemişler, çok doğru kulüplere gidiyorlar.

Bugün Avrupa'nın yaş ortalaması en genç ülkelerinden biriyiz. Yeter ki altyapıda oynatalım biz, güvenelim ve oynatalım. Bununla ilgili kriter getirelim. Yabancı oyuncu sayısını tartışmaktan çok, bu oyuncuları oynatmamız lazım. Ülkemizdeki teknik direktörler güncel yaşadığı için riske girmiyorlar. Ozan Kabak yetenekli bir oyuncu, birkaç hazırlık kampında yoktu, sakatlık olunca hoca kazandırdı.