Önder Özen'den Milli Takım değerlendirmesi!

İdeal 11'imiz bu değil. Avrupa Kupası Elemeleri'nde sert bir grupta olağanüstü maçlar oynadık içeride ve dışarıda. Dünya Şampiyonu Fransa'ya maç kaybetmeden, uzun süre hiç gol yemeden hatta o arada yalnız kalmıştık. Avrupa'da gol yemeyen 2-3 takım vardı, bir tanesi bizdik.

Böyle maçlarda denemeler olacak. Hoca, kafasında soru işareti olan oyunculara bakacak, yeni arayışları olacak. Onları bu maçlarda yapacak. Avrupa Şampiyonası'na veya Dünya Kupası'na puan veren maçlara değil de oraya bizi götürecek ya da götürmeyecek, belirleyici olan maçlarda değil de böyle maçlarda arayış içerisinde olacak. O yüzden bu gayet doğal. Kadroyla ilgili bir eleştiri yapmak benim için çok akılcı değil.

Mert Hakan Yandaş'a gelecek olursak, onun ilk milli maçı bu. Kısa sürede çok büyük bir çıkış yaptı. Bir sezon hiç oynamadan ertesi sezon flaş oyuncu olmak, lige damga vuran Sivasspor'un parlak oyuncusu olmak, hem Fenerbahçe'nin hem Galatasaray'ın gözdesi olmayı başarmak, bu iki kulüpten bir tanesine imza atmış olmak, hemen arkasından A Milli Takım'da ilk 11'de sahaya çıkmak, bunlar kolay değil. Doğal olarak kendi orijinal performansını göremememiz çok şaşırtıcı olmaz. Diğer oyuncularımız da orijinal performanslarından uzaktı. Temelde bir yaratıcılık problemimiz var.

Hakan Çalhanoğlu, Milan'da özellikle salgın sonrası dönüşte olağanüstü bir futbol oynadı. İtalya Ligi'nin en güzel maçlarıydı Milan'ın, Atalanta'nın, Sassuolo'nun maçları. Biz genelde gözümüzü bu ekiplere diktik. O bölümde inanılmazdı Hakan. Nerede gördük onu? Sol ön tarafta gördük. Ibrahimovic'e çok yaklaştı. Daha çok içeri girerek, bir oyun kurucu rolünü üstlenerek bir futbol oynadı ve son derece de başarılı oldu. Goller attı, attırdı.

Yaratıcılık diyince aklımıza sadece sırtında 10 numarayı giymiş olan oyuncu gelmesin. Beklerimize de bakalım; Mert'i çok beğenirim ama Mert yaratıcı bir hücumcu bek değil, savunmacı bir bek. İlk devrede bire birde geçemediler Mert'i. Bire bir savunma konusunda son derece iyi eğitimli, kaliteli bir futbolcu ama iş çizgiye paralel oynamaya geldiğinde sık sık hücuma gitmeye geldiğinde orada sıkıntıları var. Bu da gayet doğal çünkü oyuncunun tarzı bu. Ona biraz zaman vermek gerekiyor. Savunma bekleri de hücuma zenginlik katacak, kanat oyununu onlara oynatacağız. O anlamda bugün yeterli değildik.

Burak, 35 yaşında yeni transfer yaptı. Kısa bir sezon hazırlığı, lig yeni başladı, ilk ilk 11 maçına 2. haftada başlamış oldu. Ona biraz zaman gerekiyor. Kas sakatlıkları geçirmişti önceki sezonlarda, o da onu çok zorladı. O yine orijinal formunu bulacaktır, zaman verelim. Ancak alternatifi var mı diye bakınca çok fazla alternatifi olduğunu göremiyoruz. Havuzumuz geniş diye söyleniyor çok ama ben aynı fikirde değilim. Birkaç pozisyonda havuzumuzda oyuncumuz var, kaleci ve stoperler tamam. Onun dışında hiçbir pozisyonda aslında havuz harika diyemem.

Emre Kılınç bugün için harikaydı diyemeyiz, iyi değildi. Emre bu mudur? Bu değildir. Daha fazla sorumluluk alır, daha fazla topla buluşur. Sorumluluk almak istedi, denedi ama Sivas'ta Mert Hakan'la birlikte nasıl futbol oynandığını hatırlayalım; Sivas takımı bekledi, hızlı çıktı. Sivasspor gibi bir ekip için ideal performansı iki futbolcu da gösterdi. O oyuna fiziksel yeterliliklerini gördük ikisinin de. İkisinin de çabuk oyuncular olması, orada bir fark yaratmalarına sebep oldu. Bugün oyun öyle oynanmadı. Bizi beklettiler, kendi planımızda beklemedik. Biz yeteri kadar çıkamadık. Önde de baskı yapmadığımız için Emre'yi çok etkili göremedik.

Biz en görkemli futbol işlerini Fransa'ya karşı yaptık son dönemde. Büyük takımlara karşı, önemli ekiplere karşı önemli mücadeleler verdi takımımız. Son derece akıllıca oynadık ve istediğimiz sonuçları alabildik. Ama o zaman da söylemeye çalışmıştım; bizim sorunumuz Fransa'yla oynarken olmayacak. Dünya şampiyonu ile oynarken başa baş oynadık. Fizik olarak da geride kalmadık, alan vermedik, istediğimiz alanları kendimiz bulabildik. Zaman zaman rakip yarı alana yerleşerek de oynayabildik. Ancak Macaristan gibi, seviyesi bizden biraz daha aşağıda olan ekiplere karşı daha farklı bir oyun gerekiyor. Orada yaratıcılık devreye giriyor. Fransa'ya karşı enerjiyle dinamizmle, atletik beceriyle iyi organize edilmiş bir takım savunmasıyla oynarsınız. Ancak Macaristan'a karşı o size yeterli olmaz. Macaristan'a karşı yaratıcılıkla, teknik becerilerinize oynamalısınız. Biz oralarda zorlanacağız.

Önümüzdeki yıllarda da bunlara biraz alışmamız gerekebilir. Biz rakibe göre oynamak zorunda kalacağız. Ekol olabilmek için aynı tornadan çıkmış, aynı yetenek seçim kriterlerini karşılamış oyuncularla bir havuz üretmek gerekiyor. Bizim havuzumuz üretilmiş değil, bulunmuş bir havuzumuz var. Sayın Fatih Terim, "70 milyonda 70 genç bulamayacak mıyız?" demişti. Fiil, bulmak. Yıllar geçti, 80 milyonda 80 gence dönüştü, şimdi 85 gence doğru gidiyoruz ama hep bulmaya çalışıyoruz. Üretmek lazım, üretmeden bulamayız. Ahmed'i nereden bulduk? Schalke'den. Çalhanoğlu'yu nereden bulduk? Hamburg'dan. Diğerini Trabzon'dan bulduk, bir başkasını Fransa'da bir kulüpten bulduk. Bunlar bulunmuş isimler. Yetiştirilmiş, hazır isimler.

Yetiştirdiğimiz oyuncularla ekol olma şansınız daha yüksek. Ancak ekole sahip olmanız da şart değil. Ekol, stil sahibi olmadan da şampiyon olanlar oldu. Biz de onlardan olabiliriz. Oyuncularımız birbirine benzer oyuncular değil. Milli takımımızın prima sağ beki kimdi son 10 yılda? Gökhan Gönül'dü. Gökhan Gönül ile Mert birbirine benziyor mu hiç? Benzemiyor. Sıfır. Hiçbir bağlantı kuramazsınız. Ekol sahibiyseniz, bir sonraki, iki sonraki hatta üç sonraki sağ bekiniz bir şekilde birbirine benzer. Bir önceki sol bekimiz kimdi? Caner'di. Umut Meraş benzer midir Caner'e? Hiç benzemez. Uzun yıllar Milli Takım'ın banko kalecisi kimdi? Rüştü'ydü. Son iki kaleci Rüştü ve Volkan birbirine benzedi mi? Benzemedi. Volkan ile "küçük" Volkan benzedi mi? Benzemedi. Mert benzedi mi? Olmadı. Ekol olmadığımızı gösteren unsurlar bunlar. Ekol aramak bize vakit kaybettirebilir şu sıralar.

Biz pandemiden sonra bir daha başladık ligimize birçok ülke gibi. Çok sıkışık bir takvimi oynamak zorunda hem kulüplerimiz hem de Milli Takım. Ancak bir tek biz yapmayacağız bunu. Biz, biraz maç oynadıkça iyi durumda olabiliyoruz. Kulüplerimizin, Ağustos ve Eylül aylarında oynadıkları eleme maçlarında zayıf rakiplere karşı ağır mağlubiyetleri ve elenişleri oldu. Haziran ve temmuz gibi ise fena işler yapmadık. Bize biraz maç lazım.