Spor yazarları, Fenerbahçe'nin Kayserispor'u 3-0 mağlup ettiği mücadeleyi köşesinde değerlendi. Yazıların tamamını paragraf sonlarında ismi belirtilen gazeteleri satın alarak okuyabilirsiniz.
GÜRCAN BİLGİÇ: Önceki maçların 'acar' dörtlüsüyle (Valencia, Samatta, Pelkas, Thiam) problem çözme becerisini kullandılar. Ozan'ın gelmesiyle birlikte orta saha, dengesini buldu. Gecenin sürprizi Szalai oldu. Topun Fenerbahçe'de daha çok kalması, oyunun güzelleşmesi veya netleşmesi anlamı taşımadı. İlginçtir, üçbeş metre ötesindeki oyuncuya pası kullanmayı, oyunu doğru oynamak veya iyi bir şey sanmak gibi bir algının içindeler. Topun hızını artırmak yerine, tempoyu mümkün olduğunca düşük tutup, topun kendilerinde olmasını sağlayıp, kaleyi tehlikeden uzak tutmak, bu dönemin 'akıllı' hareketi olarak kabul ediliyor. Bu hafta içi lig maçı yok. Dinlenecekler, dinleyecekler ve Mesut ile idmanın keyfini çıkaracaklar. Sonrasında 'Fenerbahçe'nin ligi' başlayacak. Daha iyi, etkili ve güvenilir olmaları lazım. [SABAH]
RIDVAN DİLMEN: Fenerbahçe ilk 45 dakika iyi futbol, 45-75 arası süper futbol oynadı. 75-85 arası hariç maça hükmetti. Kayserispor, karşısında hiç beklemediği kadar sıkı bir rakip buldu. Pelkas, kazanılan maçta 60'tan sonra sarı kart görüyor. Pelkas'a dair bu çok önemli. Oyuna dair inanılmaz bir arzusu var oyuncunun. Szalai, 1.92 boyunda 23 yaşında bir oyuncu için iyi bir eğitim aldığını bu maç gösteriyor. Attila'nın günümüzde futbolunda aranan bir stoper tipi olduğu söylenebilir. Szalai'nin en önemli özelliği ters topları harika atıyor. 4'te 3 harika toplar attı. 55 ile 57 arasında bir sekans vardı. Fenerbahçe neredeyse iki dakikaya yakın rakibe top bırakmadı. Pozisyon rakip topa hiç değemeden şutla sona erdi. Bugün Fenerbahçe daha farklı da kazanabilirdi.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Fenerbahçe, Kayserispor karşısında ilk yarıyı çok farklı bir skorla bitirebilirdi. Bu görüntüye Kayseri açısından baktığımızda 45 dakikayı Lennon ve Kanga ile 9 kişi oynadılar. Teknik direktör Petrescu bu sorunu ancak devre arasında çözebildi. İkinci yarı karşılıklı ataklarla geçti. F.Bahçe ilk yarıdaki kadar üretken olmasa da Samatta ve sonradan oyuna giren Cisse ile 2 gol daha attı. Sonuçta Fenerbahçe zorlanmadan 3 puanın sahibi oldu. Erol Bulut, Sosa'yı oyuna alıp takımın en iyisi Pelkas'ı sağ kanada çekti. Mesaj tabii ki şu; 'Mesut takıma girince sen ancak ya sağ önde ya sol önde oynayacaksın.' Ama bir gerçek var ki Pelkas yapısında kanat forveti özelliği taşımıyor. [SABAH]
LEVENT TÜZEMEN: Mesut Özil'in gelişi Fenerbahçe takımı üzerinde ciddi bir sinerji yaratmış. Maçı Mesut'un tribünde izlemesi sahadaki oyuncuların adeta görücüye çıkmış anlayışında oynamasını sağladı. Yani Mesut'un tribünde oturması ve maçı dikkatli izlemesi Fenerbahçeli oyuncuların dikkatli, ciddiyetli oynamalarını sağladı. Pelkas'ı hayranlıkla izledim. Yunan yıldız oyun içinde serbest oynadı, her yere koştu, savunma yaptı. Fenerbahçe'nin yaşadığı hücum zenginliğinin baş mimarıydı. Mesut Özil'in saha içindeki en önemli partneri Pelkas olacaktır. Pelkas'ın atom karıncaya benzeyen oyun anlayışı Valencia, Thiam ve Samatta üçlüsünü de çok etkili hale getirdi. Pelkas ile birlikte bu üçlünün oluşturdukları pas üçgenleri izleyenlere keyif verirken atılan her golün altında mükemmel organizasyonlar vardı. [SABAH]
ERCAN GÜVEN: Fenerbahçe ise kazanacağını biliyor ve kazanırken işin şovuna kaçıyor, hızlı oynamayı denemek istiyordu. Neden?.. Mesut Özil oynamaya başladığında bekleyen takım olmak eşyanın tabiatına aykırıydı çünkü. Kayserispor denemesi yeni bir tarzdı Fenerbahçe için… Erol Bulut’un Mesut Özilli takıma evrilme hamlesiydi. Dünyanın en iyi on numarasını almış takım topu rakibe bırakıp skor tabelasına bakarak doksan dakika geçiremezdi bunda sonra. Ve Kayserispor da yeni tarzı denemek için biçilmiş kaftandı. Denemekle kalmadı Fenerbahçe, başardı da! Ligin yarısına gelirken son haftaların en hızlı Fenerbahçesini gördük. Lakin hız başka, telaş başka. Antrenman boksörü gibi vurmadan darbe bekleyen rakip karşısında üçüncü bölgeye kadar şimşek gibi giden Fenerbahçe’nin ilk yarıda- orada eli ayağına karışıyordu sanki. İlk devresi 4-5 golle bitecek maçta Kayserispor’un tek taktiği Hanrique ile topu taşıyıp Kanga ile skora gitmekti ki, Gustavo’dan başlayan Szalai takviyeli Fenerbahçe savunması karşısında hayal ötesiydi. Yeni stoper Szalai elbette gelir gelmez Fenerbahçe savunmasının kralı olmadı… Lakin soğukkanlı bir kere. İkincisi oyunun içinde ayağındaki topu birine verirken bir hamle sonrasını düşünüp pas ihtimalini işaret ediyor takım arkadaşına. Sol ayağı ile verdiği uzun çapraz topları yerini buluyor. Karizma kokuyor adam. [MİLLİYET]
REHA KAPSAL: Kayserispor maçı Szalai için test maçı değil. İleriki haftalarda daha sert rakiplere karşı da seyredip ona göre daha fazla fikir sahibi olabiliriz. Sarı-lacivertliler topa sahip olarak oynadığı bir 90 dakikada rakibine pozisyon vermedi. Şiddetli koşuları geriye değil hep öne doğru yaptı. Topun peşinden koşan değil, rakibini koşturdu. Kayserispor'u fiziksel olarak da oyundan düşürdü. Bu da takımın enerjisini yükseltti. Bunun için 'topa sahipsen' yalnız hücumdan bahsetmezsin, savunmadan da bahsedersin. Saha içinde yeri geldiğinde yüksek tempoyla oynarsın Kayserispor maçındaki gibi, yeri geldiğinde ise pas yaparak saha içindeki aktif dinlenmeyi doğru şekilde gerçekleştirirsin. Bu tercihle de oyunun temposunun yükselmesini ve düşmesini sağladılar. Hak ettikleri ve belki de sezon başından beri en iyi 90 dakikayı oynadılar. [FOTOMAÇ]
TAYFUN BAYINDIR: Beş-altı maçtır Gustavo’da müthiş bir çıkış var. Bildiğimiz, tanıdığımız Brezilya Milli Takımı’nda oynayan Gustavo gibi... Tek top oynamayla ilgili adeta ders veriyor. Aldığı doğru pozisyonlarla da dönen topları toplama istatistiğinde de zirveye oynuyor. Görünen o ki, Gustavo da artık keyif alarak ve elbetteki keyif vererek resital sergilediğinin farkında... Gelelim takımın yenisine... Bu Attila’da iş var. İlk maçta bu kadar net konuşmak doğru mu? Elbette değil... Ama biz uzun yıllardır Fenerbahçe’de onlarca stoper izledik, izliyoruz. Hiç birisi çıktıkları ilk maçta bu kadar etkileyici, bu kadar Fenerbahçe taraftarını umutlandırıcı oynamamıştı. O’na da ve elbette resmen Fenerbahçeli olan Mesut’a da hoş geldiniz diyelim... [MİLLİYET]
EMRE BOL: Mesut Özil Fenerbahçe'ye geldiğinden beri, "birileri" "Erol Bulut ne yapacak?" diye ortalığı yangın yerine çevirmeye, karıştırmaya çalışıyor. Bir teknik direktör, takımı nasıl maç kazanacaksa, o isimlerle sahaya çıkar. Mesut Özil mi, Pelkas mı, ya da beraber oynayabilirler mi sorusu kesinlikle şu anda formunu arttırarak hedefine ilerleyen takımı karıştırmaya yöneliktir. Erol hocanın bu tuzağa kesinlikle ve kesinlikle düşmemesi gerekiyor. Kim iyiyse, kim formdaysa, kim daha fazla problem çözüyorsa sahaya o çıkacak. Pelkas'ın müthiş uyumunu ve takıma yaptığı olumlu katkıyı kabul ediyorum. Lakin; Mesut Özil'in daha fazla katkı verip vermeyeceğini kim bilebilir? Ayrıca birlikte pekala oynayabilirler. Bunun örneklerini Avrupa'nın dev takımlarında sıkça görüyoruz. Ne kadar güçlü silahın varsa o kadar kolay yenersin rakibini. [FOTOMAÇ]
İLKER YAĞCIOĞLU: Yeni transfer Szalai, ilk maçı olmasına rağmen iyi bir maç çıkardı. Çok iyi bir sol ayağı var. Fizik gücü iyi. Oyun bilgisi de üst düzeyde. Gustavo'nun yine müthiş bir maç çıkardığını söyleyebilirim. Sonuçta kazanmasına rağmen oyun olarak beklentileri tam karşılayamayan Fenerbahçe'nin dün akşam istenilen seviyeye yaklaşıtığını gördük. Çok iyi bir maç oynadılar. [TAKVİM]
TÜMER METİN: Devre arasında da Fenerbahçe ilk yarıda rahat bir oyun oynamıştı. İkinci yarıda kaldığı yerden devam ederek, sonradan oyuna girenlerin de katkısıyla net bir skorla kazandılar. Attıklarından fazlasını da kaçırdılar. Erol hoca seçilmiş bir oyun oynattı. Uzun zaman sonra izlediğimiz en iyi Fenerbahçe'yi izledik. Kolay ve iyi bir galibiyet oldu. Tabelada gol atan 3 oyuncu vardı ama Pelkas için de ayrı parantez açmak lazım. Fenerbahçe'yi sezon başından bu yana anlatırken sağ veya soldan yapılan hücumlarda ortadaki diğer üç hücumcunun da kanattan geldiği toplarla paslaşıp hücum yaptığını gördük. Bugün pas sayısını hakkını verdiler, Pelkas'ın da katkılarıyla dikine, savunma arkasına toplar atıp kıymetli paslar yaptılar.
ALİ GÜLTİKEN: Fenerbahçe devre arası ile birlikte 21 yeni oyuncu transfer etti. Gelen oyuncu kulübü tanımıyor, sahaya çıkan oyuncu yanındaki oyuncuyla oynamayı bilmiyor, teknik adam oyuncu alışkanlıklarını sahada görüyor. Fenerbahçe bu oyuncularla, adım adım her şeyi aştı. Her hafta birilerini denedi, rotasyonlar yaptı, bunları yaparken oyuncular da kulübü gördü, teknik adamı tanıdı, yanındakini tanıdı. Bunları yaparken kırılıp dökülmedi Fenerbahçe. Kısa dönem düşüşü var, son haftalarda iyi. Fenerbahçe de artık bir oyun gücü yakaladı. Thiam ve Samatta'nın doğru pozisyonlarda oyuna katılmasıyla Fenerbahçe etkili bir oyun yakaladı. Osayi geldikten sonra Valencia oynayamaz belki.
HİLMİ TÜRKAY: Camiada herkesin güvencesi Mesut Özil. O dünyadaki üç yıldızdan birisi. Böyle durumda beklentiler büyük oluyor. Ancak beklentiler bazen hayal kırıklığı yaratabilir. Bunun geçmişte örnekleri çoktur. Mesut takımını tartışmasız sırtlar, fakat tek başına Mesut F.Bahçe'yi şampiyon yapamaz. Samatta, Valencia, Cisse, Mesut'a ayak uyduracak “al ver” yapabilecek adam değiller. Belki Thiam, belki Pelkas. Mesut'un özelliği dar alanda paslaşarak sonuca gitmektir. Sıkıntı teşkil eden üçüncü bölgeye bir, hatta iki kişi gerekiyor. Kasımpaşalı Koita olabilir. Gineli ülkemizde üçüncü yılını yaşıyor. Bu sezon başı 9 maç oynadı, 4 gol attı. Alacak meselesi yüzünden kulübüyle sıkıntı yaşıyor ve oynatılmıyor. Vedat Muriç Lazio'da mutsuz, kiralanabilir. Ya da İrfan Kahveci, Edin Visca’dan birisi. [CUMHURİYET]
KEMAL BELGİN: Erol Bulut yine öndeki üç adamını da değiştirirken burada önemli bir oluşum dikkatimi çekti. Bu değişikliklerin birinde Sosa da oyuna girdikten sonra maçın kalite kokan bir numaralı oyuncusu Pelkas’ı çizgiye gönderildi. Acaba bu gelişme acaba ‘Mesut geldiğinde sen yoksun’ anlamı mı taşıyordu? F.Bahçe’nin üç golü vardı, üçü de bundan önceki maçta olduğu gibi ileri üçlüdeki oyunculara aitti. Bu da Kayserispor’un hücumdaki sıfır oluşumunun savunmaya toparlanmadaki notunun da aynı olduğunu ortaya koyuyordu. [TÜRKİYE]
