Şenol Güneş: "Yabancı 5'e düşmeli demiştim, yine aynısını dedim"

Söz düşünerek verilmeli ama söz verilince namustur. Ben çok düşünürüm ama söz verince yerine getiririm. Ötekileştiren, herkesin kendi anlattığının doğru olduğunu düşündüğünü, karşı tarafın dinlemediğini görüyoruz, bu üzüntü verici. Benim fikirlerimle senin fikirlerini bir araya getirip bir şeyler üretmemiz lazım, o olmuyor. Benim gizli saklım yok, 53 seneden fazladır bu işin içindeyim, neyim varsa açık.

Bilgilerin doğru aktarılmasından yanayım, kim olursa olsun. Bazen medyayla maç yapıyoruz, biz kazanıyoruz ama öyle çıkmıyor. Bu bile değişebiliyor, espri olarak söylüyorum.

İşime çok odaklıyım, işimi yaşarım, aşkla yaparım işimi. Sosyal medyayı kendimin yapması lazım. İçine girdiğimde duygu kırılmaları ve cevap verme gereği hissedeceğim için uzak duruyorum. Anlık cevap versem başka türlü anlaşılabilir. Sosyal medyadaki birçok şeyin doğru olmadığını zaten biliyorum, doğru varsa da öğrenmek isterim. Sosyal medyanın şu andaki kullanış şekliyle yararından çok zararı olduğunu düşünüyorum.

Şu ana kadar en hazır takım Galatasaray görünüyor. Galatasaray daha dinamik gibi. Tempolu çok maç görmedim. Rizespor - Fenerbahçe, Trabzonspor - Beşiktaş maçını, Galatasaray - Başakşehir maçını, Fenerbahçe - Hatayspor maçını izledim. Oynanan futbol yavaş. Takım oyunu içerisinde oyun formatına uygun olarak iş yapmanız gerekiyor. Oyuncuların da performansları üst seviyede değil. Bunları görmeyince futboldan soğuma olacağını görüyorum. İzleyenlerin keyif almayıp, kaçacağı bir dönem olabilir, bizlerin de dikkat etmesi gerek.

Transfer olabilecek 4-5 oyuncu daha var, bunların bir kısmı idmanları yapıyordu, bir kısmı hiç yapmıyordu. Maçta zaten hazır olmadığını görüyorsunuz. Genç oyuncuların daha erken form tutacağını düşündüğüm için onları oynattım, onlar da fizik olarak altında kaldı. 2. maçta iyiydik, takım oyununda da iyiydik, ne istiyorsak yapmaya çalıştık. 2 maçta 4 puan almamız gerekirken, 1 puan aldık. Bu yüzden kendimizi başarılı olarak görmüyoruz.

Ben inandığım yolda gidiyorum. Benim için yüktür ama o yük bana ağır gelmez. İnanmadığım işi asla yapmam. Biz eleştiri almak için buradayız. Eleştiride doğrular varsa değerlendiririm, yanlışlar varsa çöpe atarım.

1,5-2 yıl içerisinde oyuncuların mümkün olduğunda oynamalarını istiyorum. Oynamayan oyuncular da varsa, davranışlar olumsuz değilse, o oyuncular da bizim oyuncularımız. Eldeki oyunculara biz size güveniyoruz diyoruz. Yenilerine de diyoruz ki, gelmek istiyorsan bunu geç. Bunu demezseniz zaten rekabet olmaz, 6 ay sonra, 1 sene sonra yine çökeriz. Üretimi yapmalıyız. Yeni oyuncular getirmeliyiz ki 3 sene sonra, 5 sene sonra bu oyuncuları zorlayıp geçmeli. Kulüp yapılarını, ekonomileri, teknik yapıyı, yabancı oyuncuyu, altyapıyı... Bütün bunları dizayn etmek gerekiyor. İyi işler yapılıyor, tesisler var ama eksikler de var, eksikleri görüp düzeltmemiz gerekiyor. Buraya şikayetçi olmak için değil, çözüm üretmek için geldim. Türk oyuncu yetişmiyor, çok pahalı diyorlar, üretmezseniz ne olacak?

Biz Avrupa'da dünyada değer gören bir ülkeyiz. Avrupa Şampiyonası'nda bir şeyler yapmamız gerekiyor. Oynadığımız futbolla onlarla kafa kafaya oynadığımızı göstermeliyiz. Bir umut ışığı var. Almanya sürekli kazandı mı, Fransa kazandı mı, Brezilya sürekli kazandı mı? En son sahasında Almanya'dan 7 tane yedi. Milli takım benim değil, hepimizin. Eleştiriyi her türlü kabul ediyorum ama hakareti hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Biz değer görüyorsa, saygı görüyorsak ülkemiz için yapıyoruz. Hepimiz gelip, geçiciyiz. Ülkemiz üretebiliyor, yeter ki zaman verilirsin. Biz başarıyı da başarısızlığı da göreceğiz.

Burak Yılmaz, 35 yaşında bir Türk oyuncusu Avrupa'ya gidiyorsa, bu güzel bir şey. Oyunculara profesyonel olursa 35 yaşında da transfer yapabileceğini gösteriyor. Avrupa'dan yaşlı oyuncu alıyorsak 1-2 tane alalım. Nasılsa ucuz, yaşlıyı alıp dolduralım dediğinde elinde enkaz kalıyor. Bizim de başımızdan geçti. Bana 'Sen yapmadın mı' diyorlar. Ben mükemmel değilim ama suçlu da değilim. Ben yapılanlardan ders çıkarıp ülkenin yararına olsun diyorum.

Hocam sen transfere karışmıyorsun diyorlardı, karışıyorum o zaman, Messi'yi istiyorum diyorum. Ben kimi istediysem isteyeyim önemli değil, siz başkansanız sizin ekonominize uygun isteyeceğim. Dünyanın her tarafında başkanlar karar verir. Neymar'ı PSG'ye alan kimdir? Hocası mı? Hocalar gelip gider, fikirleri vardır, söylerler.

Ben Lucescu'ya teşekkür ettim. Bizden önce olan yöneticiler, antrenörler, herkese teşekkür ettim. Teşekkür borcum yok ama teşekkür ederim. Kimseye teşekkür borcum yok. Bir takımı alınca benden öncekinin takımını kullanmış oluyorum ama ben bırakınca öyle olmuyor. Bana bir zararı yok ama Türkiye'ye hiçbir yararı yok.

Zamanında yabancının 5'ten fazla olmasını istememiştim, yine aynısını söyledim. Elinde şimdi Vida ile Pepe var, Fatih orada duruyor ama benimle idmana çıktı. Son 2 sene Sivas'ta oynayınca oyuncu oldu. Ersin, Rıdvan oradaydı ama onlara şans veremezsin. Rıdvan varken N'Sakala'yı almışsın, Rıdvan'ı oynatsan, o zaman N'Sakala'yı neden aldın derler. Benim için şu anda konuşulması gereken milli takımdır.

Yabancı sayısı için, kulüplerin borçları var mı? Kaç yabancı alıyoruz? Bu transferler sonunda kulüplerin ekonomik olarak kar etme şansı var mı? O zaman yanlışlık var. Yabancıyı azaltarak, yerliyi arttırarak kazanan takımlar var ve şu anda kulüpler de değişim istiyorlar. Elindeki oyuncuyu satıp, oraya bir oyuncu sokan takımlar var. Bu teşvik olmalı. U19'dan oyuncu oynatana ödül verelim, üretime yönlendirelim onları. Taraftarlar ver parayı, al yabancıyı diyor çünkü yerli üretmedik ki! Sergen hocaya da hak veriyorum. Geldi, hemen oynasın diyorlar, oynamayabilir. Leipzig Bruma'yı 15 milyon euroya aldı, nerede Bruma? Adam 15 milyona yatırım yapıyor, biz 3-5 milyona şampiyonluk bekliyoruz.