Milliyet Gazetesi yazarı Ercan Güven, Beşiktaş - Fenerbahçe derbisi öncesi değerlendirmelerde bulundu.
Pazar günü oynanacak Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması yakın tarihimizin en öngörülemez derbisidir. Bırakın sonucu tahmin etmeyi, mücadelenin hayalini kurmak bile mümkün değildir. Derbi önünde konuşup yazarak ekmek yiyenlerin mikrofonu/kalemi kaçınılmaz olarak tutukluk yapmıştır ama doksan dakikalık bir meçhule giderken kadrolardan oyuna, eşleşmelerden skora her şeyin sürpriz kategorisine girmesi futbol penceresinden bakınca ne kadar mükemmel değil mi?
Sporun her türlü yarışında belirsiz sonuçtan güzel bir şey olur mu? Süper Lig’e eklenen bu katma değerin mucidi ise Jorge Jesus’tur. O kadar ki, Valerian İsmael zihninde oynayamıyordur derbiyi. Rakip formaları dolduranlar, oyun formatı belirsizse nasıl oynasın?
Jesus’un üçlü savunma mı dörtlü mü oynayacağı bile belli değil şu anda. Savunmayı yine orta sahaya kadar çıkaracak mı, önde basıp top mu kapacak Fenerbahçe; bilen yok. Sahi, Jesus’un stoperleri iyice öne itip arkada boşluk bırakması aslında rakiplere kurduğu bir kapan mıdır aslında? Resmen teşvik ediyor rakibi bomboş Fenerbahçe yarı sahasına atılmaya. O sırada ne oluyor? Bir an önce topu ileri taşıyıp fırsatı değerlendirmeye çalışan rakipten alıveriyor presin tersini yüzünü aynı anda yapan Fenerbahçe futbolcuları. Geçmeyi başaranları da süpürücüler durduruyor.
Evet ters pres de var Fenerbahçe’de… Santrforu dahil ileride kalan forvetler, çıkmaya çalışan rakibin sırtından basıyor hücuma kalkanları ki, rakibin ceza alanı yakınlarında Fenerbahçe’nin kazandığı ve direk kaleye taşıdığı topların asıl kaynağı bu. Yazıyoruz ama bakalım Jesus derbide de kurar mı kapanı; ayrı mesele.
Yoksa İsmael’in zorunlu planı gibi uzun toplarla forvetlerini Beşiktaş defansı arkasına mı sarkıtacak Fenerbahçe? Kanatları mı kullanacak, yoksa rakibin Fenerbahçe savunması arkasındaki boş alan iştahı ile kanatlarında yaratacağı boşlukları mı? Orta sahayı sağlam mı tutacak, onları da forvet gibi mi kullanacak?
Kadro zaten her maçta sürpriz. Siz Fenerbahçe’nin rakibi koç olsanız aklınız karışık olmaz mı? İstediğiniz kadar rakibi yöneten hoca olun, sizi de yönlendiren Jesus son tahlilde. Bilinmezlik en kötü ihtimalden bile daha tedirgin edici olsa gerek. Büyük bir avantaj tabi Fenerbahçe adına.
Ne yapar Beşiktaş? Karşıya bakmayıp kendi oyununu oynar. Yani… Sahayı satranç tahtası haline getirme şansını daha derbi başlamadan Jesus’a bırakmış oluyorsunuz ister istemez. Tek çareniz futbolcularınızın yeteneği ve performansı ki, Beşiktaş buna sahip. Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez der Andre Gide. Neyse… Pazar gününe kadar şayet biri çıkıp size “Fenerbahçe yener” veya “Beşiktaş kazanır” derse, bilin ki, gerekçesini yazamadığı bir temenniden ibarettir sözleri.
Bu mükemmel koşulları Jesus yarattı. Valerien İsmael de rakibi hızlı çözer ve ilk on beş dakikada takımını Fenerbahçe’ye göre yönlendirirse, sonuçtan bağımsız futbol keyfi bekliyor herkesi. Öngörülemez, tahmin edilemez, hayali bile kurulamayan bir keyif.