Arama Logo

Yazarlardan Milli Takım değerlendirmesi




10
YAZARLARIN YORUMLARI

Spor yazarları, Türkiye'nin Ermenistan'ı 2-1 mağlup ettiği maçı köşelerinde değerlendirdi.

YAZARLARIN YORUMLARI
9
"İNTİHAR OLUR"

UĞUR MELERE/HÜRRİYET: Hırvatistan maçında 3’lü savunma ve 2 merkez oyuncu intihar olur. Türkiye, 90’ların ortasındaki Türkiye değil artık. Son çeyrek yüzyılda 6 büyük turnuvaya katıldık, iki yarı final, bir çeyrek final yaptık. Beşinci torbadan dörde, oradan ikiye, hatta bir ara birinci torbaya kadar tırmandık. Şu anda yine dördüncü torbadayız ama buraya ait değiliz. Zira futbolcu kadromuz, Avrupa’nın en kaliteli dokuzuncu kadrosu. Kuntz’un yönetimindeki Türkiye şu ana kadar neredeyse tüm ölüm-kalım maçlarında ölmeyi başardı! Elemelerdeki en kritik maçımızda içeride Norveç’ten çalışılmış bir duran top golü yedik. Play-offta Portekiz’e karşı (daha önce hiç denemediğimiz) üçlü savunmayla sahaya çıktık. Berkan’ı sol kanat bekte kullandık. Bu kritik maçları kazanamazsanız büyük turnuvalara gidemezsiniz. Gidemedik zaten.

\
8
"KUNTZ'A YAKIN MARKAJ YAPMALI"

GÜRCAN BİLGİÇ/SABAH: Futbolun dışında bir 90 dakika yaşayacağımız, milli marşlar çalınmaya başladığında netleşti. Tribünlerin ıslıkları altında "Bizim Çocuklar" seslerini yükselterek, "korkma" diye başladılar. Ermeni oyuncular için de şartların zorlaştığı anlardı bunlar. "Ne olursa olsun, kazanın" diyen bir kamuoyu önünde, topa mı bakacaklardı, rakibe mi, kaybettiklerinde yaşadıklarını düşüneceklerine mi? Kuntz ikinci yarıda doğru hamleler yaptı. Hesapları tutmuyor zaten maç başlarken. 'Neden üçlü oynadın, neden dörtlüye döndün?' diye sorulacaktır. Bir şeyler söyler elbette ama böylesine sıkışık oynanacağı belli bir maçta, "yetenekli orta sahalar" yerine iki forveti seçmesi zaten belli bir ezberin ürünü. "Hiçbir şey yapmadı" dediğimiz Enes'in, ikinci golün pasında çabuk davranıp, akıllıca düşünmesi de maçın dönüm noktası oldu. Hırvatistan maçı öncesinde üç puanı cebe koyup, Bursa'ya keyifli dönmek de önemliydi. Şimdi bu maçta önce Kuntz'a doğru markaj yapmamız lazım. Görev, Hamit Altıntop'da...

\
7
"KADRO İSTİKRARI YOK"

ÖMER ÜRÜNDÜL/SABAH: Ermenistan, üst düzey fizik kondisyona sahip, çok sert oynayarak rakibi bozan bir takım. Böyle bir ekibe karşı bir de skor dezavantajına düşünce işler zorlaştı. Mecburen riskli oynuyor, üretkenlik sağlayamıyorduk. Üstelik Ermenistan hücum planlarında da önemli gelişme sağlamış. Bu açıdan tehlike çanları çalıyordu. Neyse ki uzaktan attığı goller önemli özelliklerinden biri olan Orkun, devrenin sonlarında skora dengeyi getirdi. Son 20 dakikada zaman zaman tehlikeler yaşadık. Bunun da en büyük nedeni, Milli Takımımız'da senelerdir bir kadro istikrarımızın olmayışı. Gelelim Kuntz'a... Hiç alışık olmadığımız üçlü defans uygulanır mı? Üstelik de ciddi maç eksiği olan Merih ve Çağlar ile birlikte. Bundesliga lideri Dortmund'un direkt oyuncusu olan Salih Özcan da ilk yarı kulübede kaldı!

\
6
"STAJ YAPAN HOCA GİBİ"

LEVENT TÜZEMEN/SABAH: Kuntz, tercihlerine ve oyun anlayışına bakınca staj yapmaya gelen hocalara benziyor. Alman teknik adamın hâlâ bir oyun planını oturtamayıp "Yap-Boz" biçimi arayışlara girmesi şaşkınlık yaratıyor. Bu sezon Bundesliga'da Dortmund formasını 28 maçın 25'inde ilk 11 olarak giyen Salih Özcan'ı düşünmemek Kuntz adına tam bir akıl tutulmasıydı. Savunmayı Çağlar-Merih- Ozan gibi tek hamleli ve topla oyuna çıkma konusunda başarısız olan oyunculardan kurmak büyük hataydı. Salih sayesinde Hakan da Orkun da oyuna ağırlıklarını koydu.Kerem'in oyuna girmesi kanatlara hareketlilik getirdi ve Ermeni savunmasının dengesini bozdu. Özellikle Enes'in çabuk pasıyla önünde bulduğu topu Kerem kaleciye fazla yaklaşmadan akıllı bir vuruşla gol yaptı ve Milli Takım'ın geri dönüşünü sağladı. Kaleci Mert tecrübesi ve önemli kurtarışlarıyla arkadaşlarına güven verdi.

\
5
"NETAMELİ VE NEŞELİ"

ATTİLA GÖKÇE/MİLLİYET: "Eleme gruplarında bazı maçlar netamelidir. Gizli bir güç devreye girer ve hesapta olmayan sarsıcı bir kazaya uğrayabilirsiniz. Ozan Kabak’ın rakip atağına müdahale ederken baskı altında kendi kalesine attığı gol de böyle bir kaza… Paniğe kapılmamak bozulmamak dağılmamak gerekir. Evet, paniğe kapılmadılar ama, Ermenistan’ı kendi yarı sahamızda oynatıp sıkıntılı manzaralar yaratmaktan da uzak durmadılar. Üçlü savunmada Ozan, Çağlar ve Merih kazandıkları topları ileri atamadan taşıyamadan kendi aralarında gereğinden çok pas yaptılar. Zaman zaman ligimizde de görülen bu can sıkıntısının üç lejyonerimiz tarafından sahnelenmesi çok garipti. Neşeli sonucuna rağmen zor bir maç kazandık. Ermenistan’ın son Dünya Kupası elemelerinde başarılı maçlar oynayıp futbolunu geliştirmesi dikkate alınmalı. 2-1’lik skoru tutarken beklenmedik bir beraberlik golü yememek telaşıyla zaman zaman zor durumlar da yaşadı bizimkiler. Neyse ki kalede Mert vardı. Ama sadece ona değil hepsine alkış borcumuz var. Bu oyun Hırvatistan maçına yeter mi? O gün başka bir oyun oynanacak. Her şeyden önce bir fazlayız… Bursa’da oynuyoruz ya! "

\
4
"KÜÇÜKLERİN ŞANSLARI OLUR"

ENGİN VEREL/AKŞAM: "Böyle maçlar beni her zaman korkutmuştur. Zira inanmışlık, adanmışlık ve yüksek motivasyonun da etkisiyle küçük takımların, büyük şansları olur... Futbolu çekici yapan da budur aslında. Maçtan önce bunları düşünürken, "Bu defa da futbol şansı bize gülsün" temennisiyle milli heyecana start verdim. Ermenistan, basından takip ettiğimiz kadarıyla yeniden yapılanan bir takım. Ama Türkiye'nin dengi değil. Yine de Ermeniler'in mevzuyu 'Milli meseleye' dönüştürdüğünü ve varını yoğunu ortaya koyacağını biliyorduk. Biz de tecrübe açısından iyi bir durumda olsak da henüz bu atmosferlerden etkilenmeyecek kadar deneyim sahibi değiliz. Nispeten genç bir takımımız var ve stres katsayısı yüksek maçlarda olmadık hatalar yapabiliyoruz. Kuntz ikinci yarıya Merih Demiral ve Cenk Tosun'u kenara alıp, Salih Özcan ve Kerem'i sahaya sürerek başladı. Cengiz, Enes, Hakan'la bulduğumuz pozisyonlar adeta gelecek golün habercisiydi. Ama kontralar da can sıkıyordu. Her topu aldığında Ermeni oyuncuların sert müdahalesiyle kendini yerde bulan Enes 64'te bütün tekmelerin acısını çıkarttı. Kerem Aktürkoğlu ile bulduğumuz ikinci gol, futbol okullarında ders niteliğinde bir zeka ürünüydü."

\
3
"HATADAN DÖNDÜ, KAZANDI"

REHA KAPSAL/FOTOMAÇ: Avrupa Şampiyonası başlangıcında istesek bu kadar güzel bir gruba düşemezdik. İlk maçı bizden seviye olarak çok altlarda olan Ermenistan ile dışarıda oynamamız önemli bir avantajdı. Alacağımız bir galibiyetle turnuvaya moralli başlamamız çok önemliydi. Tabii bu düşünceler hep teoride... Saha içinde pratiğe dökecek, organize edecek kişi teknik direktörümüz Stefan Kuntz'dur. Böylesine zayıf bir ülke takımına karşı yine anlamsız üçlü dizilişle oyuna başladık. Top ayağımızdayken yerleşmiş savunmaya karşı hücum edemedik. Kalemizde golü de gördük. Kimin ne yapacağı belli olmayan içgüdüsel bir oyun ve şansımızın da yaver gitmesiyle Orkun'un attığı golle devreye 1-1 girmeyi başardık. İkinci yarıda Kuntz kendi yaptığı hatadan dönerek Kerem ve Salih'i de oyuna aldı. Çıkardığı yanlış formasyon ve oyuncular ilk yarının çöpe atılmasına yol açtı. 5 takımın yer aldığı, 8 maç oynamayacağımız ve ilk 2'nin çıkacağı çok kolay bir grupta Kuntz'un göstereceği performans daha ilk maçta herkesin kafasında soru işaretleri bırakmaya yetti de arttı bile…

\
2
"İYİ SKOR KÖTÜ OYUN"

İLKER YAĞCIOĞLU/TAKVİM: Maça, üçlü savunmayla başladık. Genelde kendinden güçlü rakiplere karşı bu şekilde oynanır. Kuntz'un bu düşüncesine bir anlam veremedim. Açıkçası ilk 45 dakikada oynadığımız oyuna da bir anlam veremedim. Top hep bizdeydi. Ama çok ağır ve temposuz oynadığımız için iyi kapanan, iyi mücadele eden Ermenistan savunmasını aşamadık. Teknik becerisi çok yüksek oyuncularla oynamamıza rağmen organize bir tek atağımız dahi yoktu. Geriye düştük ve bu tarz savunmalara karşı yapmamız gereken ilk işlerden birini yaptık. Ceza alanı dışından Orkun'un şutuyla golü bulduk. Enes ve Cenk'i topla hemen hemen hiç buluşturamadık. Stefan Kuntz kötü oynadığımızı anladı ve daha sonra maçta doğru hamleler yaptı. Kerem-Cenk hamlesi onlardan biri oldu"

\
1
"MİLLİ MAÇLAR, MİLLİ DUYGULARLA OYNANIR"

OKTAY DERELİOĞLU/TAKVİM: "Kadro olarak rakibinden ne kadar üstün olduğunu söylemeye gerek yok. Futbolu takip eden standart bir futbolsever aradaki farkı görür. Peki, sahada neden kalite farkını göremiyoruz? Stefan Kuntz'un göreve başladığından beri A Milli Takım'a yaptığı katkı nedir? Sıradan bir Türk antrenörün veremediği hangi katkıyı sağlıyor, nasıl bir fark yaratıyor? Avrupa'da üst sıralarda yer alan milli takımların farkı altyapıda ortaya çıkıyor. Güçlü ülkeler sağlam altyapılar kurup bunu üst yapıya taşıdığı için başarılı oluyor. Türkiye'de hep konuşulan ve düzeltilmeyen sorun hep altyapı olmuştur. Bizim milli takımımız yetenekli futbolculardan kurulur ancak büyük rakipleriyle mücadele ederken taktik ve disiplin açısından geri kaldığı için dünya ve Avrupa üçüncülükleri dışında büyük başarımız yok. Milli maçlar milli duygularla oynanır. Kuntz'un Türk antrenörlerden ne artısı var? Bu maçta kulübede kim olsaydı da oynanan futbol daha kötü olurdu?"

\