Trezeguet: "Bu takımda her şey var; yetenek, hırs ve form"

Juventus'un efsane oyuncusu David Trezeguet, Dünya Kupası öncesinde kendisine yöneltilen soruları yanıtladı

FIFA 2018 Dünya Kupası'nın resmi bankası olan Alfa-Bank, Dünya'nın en önemli futbol turnuvasının öncesinde, 8 Dünyaca ünlü eski futbolcuyu Rusya'ya davet etti. Bu davet edilen oyunculardan biri de Juventus'un efsane oyuncusu David Trezeguet oldu. Trezeguet, bu ziyaretinde Rus basının kendisine yönlendirdiği soruları yanıtladı.

"HİNDİSTAN'A GİTME NEDENİM..."

-Bir röportajınızda kariyerinizi 2011 yılında sonlandırmaya yönelik planlar yapmaya başladığınız belirtmiştiniz, 2013'e kadar olan Juventus'la kontratınız bitince futbolu bırakacağınızı söylemiştiniz. Bunun yerin Juventus kontratınıza erken son verdi, neden? Ve bunun yerine neden Hindistan'a gidip orda emekli oldunuz?

"Hindistan'a gittim çünkü yeni bir kültürle tanışmak istiyordum. Evet, orda profesyonel futbola çok ilgi duyulmuyor. Aynı zamanda birçok farklı sebepten dolayı Hindistan yaşamak için kolay bir yer değil, bu ülkede futbol kültürünün gelişmesi için hala kat edilecek çok yol var. Özellikle kafa yapısı olarak bizden çok farklı düşündüklerini söyleyebilirim. Burada geçirdiği 3 ayda epey zorlandım ama bunun karşılığında, baya tecrübe edindim.

-Sizin için futbolu bırakma kararı vermek zor muydu?

"Hayır, benim için kolay bir karardı. Fiziksel ve mental olarak artık futbol oynamak için gerekli güce sahip olmadığımı anlamıştım. İşletme ve Pazarlama bölümünde okuma hakkı kazandığı bir üniversite beni bekliyordu, tamamen farklı bir hayata adım atıyordum. Ancak, futbol bana çok şey kattı ve hala en büyük tutkum.

"HOCA OLMAK İSTEMEDİM"

-Fransa'da bir sürü çok iyi antrenörlük okulları var. Neden futbol antrenörü olmak istemediniz. Futboldan uzaklaşmak mı istediniz?

"Hayır, hayatımda hiç antrenör olma gibi bir hedefim olmadı. Futbolu bırakınca hayatımda ne yapmak istediğimin kararını kariyerimin başlarında vermiştim zaten. 3 senedir Juventus'un pazarlama bölümünde çalışıyorum ve yaptığım işten çok memnunum. Futbola farklı bir açıdan bakma fırsatı oldu bu benim için."

ZIDANE KARARINA ŞAŞIRMADIM

-Hem iyi bir oyuncu olup aynı zamanda başarılı bir teknik direktör olan Fransa Milli Takımı'ndan arkadaşınız Zinedine Zidane hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu çok nadir görülen bir başarı.

"Zidane'ın yakaladığı büyük bir başarı ama şanslı olduğunu da es geçemeyiz. Her şeyin önceden belli olduğu, yönetmesi kolay olan bir kulübe geldi. Real kulübü ile yakın ilişkilerinin olması sayesinde, Rafael Benitez'den sonra takımla çalışma fırsatı oldu. Zidane, Rafael Benitez'in aksine takıma istediği taktiği iletmekte başarılıyken Benitez oyuncularıyla iletişim sorunu yaşamıştı. Bu sayede Real Madrid'in sahip olduğu kadroyla başarı yakalaması benim için beklendik bir durumdu."

-Zidane'ın üst üste üçüncü Şampiyonlar Ligi kupasını kazandıktan sonra zirvedeyken aniden istifa etmesine şaşırdınız mı?

"Bence bu spontane bir karar değildi, önceden uzun uzun düşünülmüş ve kulübün başkanına da danışılmış bir karardı.

-Ama bütün Dünya bu habere çok şaşırdı?

"Bu insan psikolojisinde normal bir durum, eğer bir insan veya takım kazanıyorsa, bunun sonsuza kadar devam etmesini isteriz. 3 başarılı sezonun ardından aynı başarıları yakalayabilmek için oyuncuları tekrar motive etmek, seviyeyi yükseltmek ve değişiklikler yapmak gerekiyor, o da herhalde bu değişikliği teknik direktör değişikliğinde olması gerektiğini düşündü. Ama Real Madrid kulübünün kapıları ona her zaman açık olacak."

-Zidane'ı gelecekte Fransa Milli Takımı'nı yönetirken görebiliyormusunuz?

"Niye olmasın, o tartışmasız üst seviye bir teknik direktör. İyi bir antrenör olmak için vizyon sahibi olup stratejinizle hızlı bir şekilde hedefe ulaşmayı bilmeniz gerekiyor. Zidane da görevde başarılı olmasına yetecek yetenek ve tecrübe var."

-Sizce bir kulüp antrenörüyle milli takım antrenörü arasındaki fark nedir?

"Kulüp antrenörleri, oyuncuları daha iyi tanıma fırsatı yakalıyor, bu oyuncularla daha çok vakit geçiriyor ve iki tarafta hep birbiriyle iletişimde oluyor. Milli takımda bu çok zor. Mesela, milli takım hocası oyuncuları pazartesi günü çalışma alanına çağırınca, oyuncularla çalışması ancak salı günü başlayabiliyorlar ve çarşamba günü de maç günü oluyor. Bu iyi bir takım düzeni kurma işini zorlaştırıyor ve takımın üyeleri arasında iletişim kurmayı engelliyor. Takımın seviyesini antrenmanlar ile yükseltmek neredeyse imkansız. Deschamps'ın sahip olduğu bütün oyuncular çok yüksek seviyede, bu sebeple hızlı adapte olabiliyorlar. Ancak Rusya Milli Takımı'nın daha fazla zamana ihtiyacı var, bu sebeple onların teknik direktörünün işi daha zor olacak.

-Eğer Fransa'nın bu turnuvadaki takımından bahsedecek olsak, sizce bu takımın iki yıl önce Avrupa Şampiyonası'ndaki takımdan farkı ne?

"Avrupa Şampiyonası'nda Fransa Milli Takımı çok formdaydı. Zor bir final maçında, Portekiz'e mağlup oldular. O turnuvadaki Frans takımının kupayı kazanmak için çok genç olduğunu düşünüyorum. 3-4 oyunu dışında, geriye kalan oyuncuların yaş ortalaması 20-23 yaş arasındaydı."

FRANSA ŞAMPİYON OLABİLİR

-Peki Fransa'nın bu turnuvadaki kadrosu Dünya Kupası'nı kazanmak için yeterli mi yoksa hala çok mu gençler?

"Bireysel olarak çok iyi oyunculara sahip bir takım ve eğer teknik direktörleri doğru kararları verirse şampiyonluk yarışında olacaklarına inanıyorum. Bu takımda her şey var: yetenek, hırs ve form. Takımdaki çoğu oyuncu Avrupa'nın en büyük kulüplerinde oynayan kazanmaya alışkın profesyoneller. Hazırlık maçlarında da elde edilen sonuçlara bakarsak, bence takımımız bu savaşı vermeye hazır."



-Oynadığınız zamanlarda Thierry Henry ile çok uyumlu bir ikili olmuştunuz, buna benzer birkaç tane daha ikili var: Samoran / Salas, York / Cole, Bebeto / Romario. Bu turnuvada böyle bir ikili olarak kimlerden bahsedebiliriz?

"Artık öyle ikililerin olduğunu görmüyorum. Belki futbol değişti, ama artık hep bireysel oyuncular öne çıkıyor. Eskiden futbol daha az bireyseldi. Artık bir sürü bireysel olarak çok yetenekli oyuncu var ve dünyada oynanan futbol buna göre adapte oldu. Özellikle Messi, Ronaldo, Neymar gibi isimler takımlarında öne çıkıyor."

-Başarılı Rus güreşçi Alexander Karelin bir röportajında, rakiplerini sert bir şekilde kafa üstü mindere indirmesinden dolayı pişman olduğunu belirtmişti. Siz hiç 150 km/h üstünde hızda gelen bir topla karşılaşan bir kaleci için kötü hissediyormusunuz?

"Spor müsabakaları bu konuda çok acımasız ve sporcular genelde sadece kendilerini düşünüyor. Her sporcu hükmetmeyi, hücum etmeyi, puan almayı ve ilgi çekmeyi hedefliyor. Rakibini mağlup etmek sporun özündedir. İki sonuç var ya yenersiniz ya da mağlup olursunuz. Herkes kazanmak ister. Bunun için de kimse birbirinin çıkarını düşünmez.

-2006 yılında İtalya ile oynadığınız final maçı hakkında hiç pişmanlığınız var mı?

"Hayır. Kaybetmekte kazanmak gibi bu sporun parçası. Duygusal olarak kaybetmek kolay değil, ama bir profesyonel olarak bunu tecrübe etmeye hazır olmalısınız ve aldığın sonuç için sorumluluk almayı bilmelisin."

 Reklam 
Sonuçlar
Yarı finaller
Fransa
1-0
10.07.2018
Belçika
Video Galeri
Foto Galeri