Bizim nesil için Türkiye'de basketbol sevdasına tutulmak gerçekten zor bir işti.Şimdi bilgiye ulaşıma bir tık kadar yakın bir dönemde yaşıyoruz.
1988 yılı dün gibi aklımda. İlk basketbolla tanıştığımda sadece 8 yaşındaydım. O zamanlar için tek kanal olan TRT'de Pazar günleri yayınlanan NBA Action programında Kareem Abdul Jabbar'ı ilk kez gördüm. Ne olduğunu bile doğru düzgün çözemediğimiz uzak bir diyarın yıldızı ve kahramanıydı bizim için.
Basketbolu ve NBA'i tek kanallı bir devirde seçim yapmak zorunda kalmıştık. İşte bu spor ve NBA'in Türkiye içindeki en büyük zorlukları bu yollardan başladı. Daha sonraları haftada bir gün yayınlanan canlı maçlar için uykusuz kaldık, 95 yılından sonra aylık çıkan ve sınırlı sayılarda şehirlere ulaşan dergiler için ayın birinde nöbetmi tutmadık, haftalık yayınlanan gazetelerde Efsanelerimizi okumak için heyecanla bir bekleyiş içine mi girmedik… Daha sonraları internet devri ile nba.com'a ulaşımımız olduğunda bu sefer beklide Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olan yabancı dil eksikliği karşımıza çıkmaya başladı.
Hiç unutamadığım en güzel anılarımdan birisi ise gece uykusuz kalmamak için başucuma kurduğum saatle kalkar maç başlayınca VHS videomda kayıt tuşuna basar ve uyurdum. Sabah kalkar kalmaz okuluma gider ve geri dönüşümde o en güzel anın tadını çıkartırdım. Günlerce belki haftalarca tekrar tekrar izlerdim.
İşte o zamanlarda çeşitli notlar tutmaya, gazete kupürlerini keserek arşivlemeye ve dergileri saklamaya başladım. Bilgiye ulaşmak en değerli hazinelerden birisiydi. Türkiye'ye tatile gelen ve Houston-Texas'ta yaşayan bir arkadaşımla günlerce forma için konuştuğumu hatırlıyorum. Efsane Chicago Bulls takımı ve efsane takım lideri Michael Jordan'nın siyah 23 numaralı forması çok zorda olsa benim olmuştu.
Yani anlayacağınız her dönemde mutlaka oluşan sorunların içinde kaldı sevdamız. Şimdi ise ne kadar şanslı bir neslin NBA'le bütünleşmesine seyirci kalıyoruz ve buda beni gerçekten çok mutlu ediyor.
Artık NBA haberlerine, videolarına ve resimlerine kendi anadilimiz olan Türkçe olarak ulaşabiliyoruz. NBA LP sayesinde bir tıkla tüm maçları canlı ya da gece uykusundan fedakârlık etmeden ertesi gün içerisinde izleyebiliyoruz. Bir NBA takımını sahada hem de Türkiye'de görmek mi? bundan 10 yıl önce bana söylenseydi çok zor olarak nitelendirecekken artık Avrupa turnesi kapsamında sahada NBA oyuncularını görmeyi bile başardık.
Şimdi ise bu kadar rahatlık ve bilgiye hızlı ulaşım yeni yetişen genç neslin, bizim neslimizden farklı bir yol içerisine ittiğini görüyoruz. Unutmayın ki "ne kadar bilirsen bil!" en büyük erdemlerden birisi MÜTEVAZİLİKTİR.
1988 yılı dün gibi aklımda. İlk basketbolla tanıştığımda sadece 8 yaşındaydım. O zamanlar için tek kanal olan TRT'de Pazar günleri yayınlanan NBA Action programında Kareem Abdul Jabbar'ı ilk kez gördüm. Ne olduğunu bile doğru düzgün çözemediğimiz uzak bir diyarın yıldızı ve kahramanıydı bizim için.
Basketbolu ve NBA'i tek kanallı bir devirde seçim yapmak zorunda kalmıştık. İşte bu spor ve NBA'in Türkiye içindeki en büyük zorlukları bu yollardan başladı. Daha sonraları haftada bir gün yayınlanan canlı maçlar için uykusuz kaldık, 95 yılından sonra aylık çıkan ve sınırlı sayılarda şehirlere ulaşan dergiler için ayın birinde nöbetmi tutmadık, haftalık yayınlanan gazetelerde Efsanelerimizi okumak için heyecanla bir bekleyiş içine mi girmedik… Daha sonraları internet devri ile nba.com'a ulaşımımız olduğunda bu sefer beklide Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olan yabancı dil eksikliği karşımıza çıkmaya başladı.
Hiç unutamadığım en güzel anılarımdan birisi ise gece uykusuz kalmamak için başucuma kurduğum saatle kalkar maç başlayınca VHS videomda kayıt tuşuna basar ve uyurdum. Sabah kalkar kalmaz okuluma gider ve geri dönüşümde o en güzel anın tadını çıkartırdım. Günlerce belki haftalarca tekrar tekrar izlerdim.
İşte o zamanlarda çeşitli notlar tutmaya, gazete kupürlerini keserek arşivlemeye ve dergileri saklamaya başladım. Bilgiye ulaşmak en değerli hazinelerden birisiydi. Türkiye'ye tatile gelen ve Houston-Texas'ta yaşayan bir arkadaşımla günlerce forma için konuştuğumu hatırlıyorum. Efsane Chicago Bulls takımı ve efsane takım lideri Michael Jordan'nın siyah 23 numaralı forması çok zorda olsa benim olmuştu.
Yani anlayacağınız her dönemde mutlaka oluşan sorunların içinde kaldı sevdamız. Şimdi ise ne kadar şanslı bir neslin NBA'le bütünleşmesine seyirci kalıyoruz ve buda beni gerçekten çok mutlu ediyor.
Artık NBA haberlerine, videolarına ve resimlerine kendi anadilimiz olan Türkçe olarak ulaşabiliyoruz. NBA LP sayesinde bir tıkla tüm maçları canlı ya da gece uykusundan fedakârlık etmeden ertesi gün içerisinde izleyebiliyoruz. Bir NBA takımını sahada hem de Türkiye'de görmek mi? bundan 10 yıl önce bana söylenseydi çok zor olarak nitelendirecekken artık Avrupa turnesi kapsamında sahada NBA oyuncularını görmeyi bile başardık.
Şimdi ise bu kadar rahatlık ve bilgiye hızlı ulaşım yeni yetişen genç neslin, bizim neslimizden farklı bir yol içerisine ittiğini görüyoruz. Unutmayın ki "ne kadar bilirsen bil!" en büyük erdemlerden birisi MÜTEVAZİLİKTİR.
