NBA’in 1’icik Guardları

Steve Nash ve Jason Kidd’in veteranlığa yeni adım attığı dönemde play maker tipi 1 numaraların azalacağı, ligin combo guardların hegemonyasına gireceği öngörülüyordu. Fakat gidişat tam tersine döndü.

Haber; Sporx.com Yazarlar
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
NBA’in 1’icik Guardları
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
15 Şubat 2013 19:19
“Bir takım 1 ve 5 numarası kadar güçlüdür.” Basketbol duayenlerinin zamanında dilinden düşürmediği bu söz, geçerliliğini nispeten kaybeden ilk klişe olsa da vurguladıkları bakımından önemli. Pivotların daha çok stoper görevi gördüğü günümüz NBA’inde takımların yaratıcılıkları ziyadesiyle guardlara bağlı.

Öncelikle yeni trendden de biraz bahsetmekte yarar görüyorum. Nash ve Kidd’in veteranlığa yeni adım attığı dönemde play maker tipi 1 numaraların azalacağı, ligin combo guardların hegemonyasına gireceği öngörülüyordu. Fakat gidişat tam tersine döndü. Allen Iverson’ın ardından ligde combo guard kalmazken, sürpriz olarak Rajon Rondo, Mike Conley, Jose Calderon, Ricky Rubio, Damian Lillard, düşüşte olsa da Ramon Sessions, disiplinli bir koç ile John Wall ve hatta pick n roll hakimiyetiyle Jeremy Lin gibi isimler çıktı. Bu arada 1.5 numara olarak değerlendirilen comboların point guard oynaması ise legal hâle geldi.

Sizler için 1 numaralı pozisyonda eli en güçlü takımları değerlendirdim. Kıstas ise ilk beş ve rotasyon guardlarının performansı ve birbirlerini tamamlamaları oldu.

5. Brooklyn Nets

Geçmişte yaptıklarının yüzü suyu hürmetine 5 numaradan kendine yer buldu Nets. NBA’e yavaş giren Deron Williams o zamandan beri en kötü istatistikleriyle oynasa da siyah-beyaz forması bile 16.7 sayı – 7.6 asist yapıyor. Yaratıcılık bakımından pek de esnek olmayan takımın [Joe Johnson yaratıcı bir oyuncu olsaydı cemiyette Prokhorov, arkasından gülünen adam olmazdı] değil kalbi, bütün dolaşım sistemi DW. All-Star’dan yana bahtı bir türlü gülmeyen Williams ile ilgili olarak bu polemiğe girmeyeceğim.

C.J. Watson ise geçmişe duyduğum hürmetin bir ürünü. Geçen sene Chicago’da “rotasyonun Gül’ü” olan Watson, işine duyduğu saygı ve gösterdiği performansla lig içinde ikinci beş maestroluğu gibi bir tanım yaratmıştı. Bu sene henüz kuleden kalkış izni alamamış olabilir fakat yine de Deron Williams-C.J. Watson her GM’nin hayalini kurduğu ikili konumunda.

4. Minnesota Timberwolves

Ricky Rubio, Avrupa’nın medar-ı iftiharı. Juventut Badalona’da ve bilhassa altyapı milli takımlarında yaptıkları muazzamken [Google ödevi: 2006, U16 finali] yavaş geçen Barcelona ve A milli takım süreci kafalarda soru işaretleri doğurmuştu. Hele draft gecesi “Annem de soğuğu pek sevmez ama” tarzı burun kıvıran sözleri dört gözle beklenmesini engellemişti. Fakat soğuk hava Rubio’yu kendine getirmiş olacak, buruk tanıştığı taraftarın kalbini ısıtmayı başardı. Kadro yapısı ve oynadığı basketbolla kendini belli eden Timberwolves’un kötü derecesinin iki büyük nedeninden biri onun sezonu geç açmasıydı. Açık alanda muazzam etkin olan Rubio [inanmayan yıldönümünde DeMarcus’a sorsun] dNash’ten kavuğu alacak gibi.

Bunun yanında Timberwolves rotasyonda iki önemli yan parçaya da sahip. Az önce bahsettiğim combo guard erozyonundan nasibini alıp pırpır guardlığa geçiş yapan Jose Barea çok önemli bir delici ve stabil bir şutu var. “Attığım belli, verdiğim belli” düsturuyla sahaya çıkan Luke Ridnour ise her zaman güvenebileceğiniz bir isim. Dolayısıyla Timberwolves bu listede olmayı oldukça hak ediyor.

3. New York Knicks

Bu seneye kadar Mike Woodson saygı duyduğum koçlar listesinde ilk 10’a giremezdi. Fakat 2012 yılıyla beraber kurduğu sistem harikulade. Yıldızını zincirin son, guardlarını ise ilk halkası yapan Woodson, bilhassa sezon başında pas trafiğinde bir canavar yaratmıştı ve bunu minimum top kaybıyla [NBA rekoruna gidiyorlar] yapıyordu.

Sistemin pistonu Raymond Felton[15 sayı, 6.3 asist], takımın tempo merkezi. Belki oyun kurmak dünyadaki en sevdiği şey değil fakat arkasında Kidd ve Prigioni varken kendini daha rahat hissettiği aşikar. Belki uzun vadeli bir birliktelikleri olmayacak ama Knicks’i geçmiş yıllardan farklı yapan Melo’dan ziyade bu üçlü.

2. Denver Nuggets

Türk gibi başlayıp İngiliz gibi bitirmek istiyorsanız ideal guard ikiliniz Ty Lawson - Andre Miller olmalı.

Henüz çaylak sezonundan itibaren hızıyla Iverson benzetmeleri yapılan Lawson, şimdi onun formasını giyiyor. Denver sistemine Raymond Felton gibi piston olan oyuncu 15.8 sayı, 7.1 asist ile mücadele ediyor. Onun bu etkinliği bilhassa Faried, McGee gibi uzunlar ve yarı sahada tıkanabilen Iguodala için çok önemli. Bu noktada Denver’ın ligin en çok fast-break yapan ve en çok smaç vuran takımı olduğunu da eklemeliyim.

Eğer rakip Denver’ın temposuna alıştıysa ya da frene basıp maçı rölantiye almak gerekiyorsa, Koç George Karl’ın elinde ligin en büyük underrated yeteneği bulunuyor. Yönettiği oyuncuların gerek temposunu ayarlaması, gerekse oyunun şeklini belirlemesiyle takımın halay başı Andre Miller görevde oluyor. 2002 yılında asist krallığına kadar yükselen oyuncu artık 36 yaşında olabilir fakat gelenekselleşmiş de olsa daha büyük bir rol istemesi O’nun hâlâ başarıya aç olduğunun göstergesi.

1. Los Angeles Clippers

Chris Paul şu an pozisyonu için tartışmasız en değerli oyuncu. Saha hâkimiyeti ve görüşü, top dağıtımı, oyunu okuması, top kaybı konusunda pintiliği muazzam. Belki tüm istatistikleri kariyer ortalamalarının altında fakat kariyerinin en parlak günlerini yaşıyor. Orantısız hırsı yüzünden saha içinde bazen mızmız tavırlar sergileyip beni irrite etse de o kadar kusur kadı kızında da olacaktır.

Clippers’ı bu listede tepeye koyan isim esasında Eric Bledsoe. Korkunç çevik ve hızlı olan Bledsoe ikinci beşlerin girmesiyle temposunu yitiren maçlarda kalbe saplanan adrenalin iğnesi gibi etki yapıyor. 9.6 sayı ve 3.3 asist O’nun katkısı için yeterli değil. Zaten oyun kurmak öncelikli görev tanımında da değil fakat üst rütbedeki mevkidaşını çok iyi tamamlıyor. Paul’ün gelişinden beri adı sürekli takas pazarlıklarında geçmesi değerini bir kat daha anlatacaktır [Yeşil formanın kendisine çok yakışacağına dair inancım tam].

Bu ikili yetmezmiş gibi Chauncey Billups da sahalara geri döndü. Sadece soyunma odasındaki varlığı bile takımı favori psikolojisine hazırlamaya yeterken bir de sahalara dönmesi herkes için sevindirici olmuştur. Kendisinden, daha skorer bir Jason Kidd performansı bekleyebiliriz.

Tümü
 Reklam