"Kuran-ı Kerim'i okuyacağım"

Akıcı Türkçe’siyle, Ay-Yıldızlı dövmesiyle Mersin İdman Yurdu'nun sıra dışı Brezilyalı oyuncusu Andre Francisco Moritz ile çok özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Haber; Sporx.com, Fotoğraf; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
'Kuran-ı Kerim'i okuyacağım'
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
05 Aralık 2011 12:45
Futbol gittikçe ağırlaşıyor, ıslak odunlar hep etrafımızda. Son 1 yılda sıradan bir futbolseverin yaşadığı travma ve şoke olma sayısı üç basamaklı hanelere çıkmış durumda. Bazen de nefes alabiliyoruz ama meşin yuvarlak ile birlikte bize bunu sunanlar sevilen oyuncular.

Ligimizin aşina simalarından Andre Francisco Moritz konuğumuz. 2007 yılında Kasımpaşa macerası ile Türkiye serüveni başlayan, üç yıl sonra Kayserispor'da soluğu alan ve şimdi de Mersin İdmanyurdu için topa vuran Moritz bizim için Ahmet, Mehmet, Osman, Hasan, Veli, Ali gibi artık...

4.5 yıllık Türkiye macerası içinde çözdüğü akıcı Türkçe, sıcakkanlı tavırları ve sosyal medya aracılığıyla da bunu dışavurumuyla hepimizi güldüren oyuncuların başında geliyor belki de Moritz. O da Fatmagül'ü izliyor, o da Türk Milli Takımı'nın maçı öncesi komik tezahüratlar yapıyor.

Zaman kısıtlı, bir otelin piyano sesleriyle inleyen sofistike lobisindeyiz. Röportajı Türkçe gerçekleştiriyoruz, evet. İşte röportajın tamamı...

- Doğduğun yer olan Florianopolis de Mersin'e çok benzeyen bir şehir değil mi?
"Çok benziyor. Ben Mersin'e geldiğimde sanki kendi şehrime gelmiş gibi oldum. Tabii ki farklar da var ama denize kenarı vs. benim şehrimle çok benzer yönleri var."

- Kayseri ile Mersin arasında ne fark var?
-"Kayseri biraz kapalı bir şehirdi. Yani nasıl söylesem... (burada muhafazakar kelimesini arıyor)..."

- İngilizcesini söyleyebilirsin?
"Religious.."

- Yani inançlı...
"Evet ama Mersin öyle değil. Mersin daha rahat ve daha açık bir şehir."



"SOYUNDUM OLAY OLDU"

- Türkiye'nin kendine has özellikleri vardır. İlk geldiğin dönemde bu farklılıklar seni çok şaşırttı mı?
"Çok şaşırdığım bir şey olmadı. Çünkü ben kendimi futbolcu olmak için hazırlıyordum hep. Bu yüzden biliyordum ki başka bir ülkeye gidebilirdim ve kendimi değişik kültürlere hazırlamıştım. Ama mesela bir şey hatırlıyorum, Brezilya'da soyunma odasında herkes üzerini çıkarıp öyle duşlara giriyor. Türkiye'ye gelince de soyunma odasında tamamen soyundum. Olay oldu ve herkes şaşırdı, bana 'ne yapıyorsun sen' demeye başladı. İlginçti."

“AŞIRI KONSANTRE OLUNMAMALI”

- Peki Türk futbolcular ile Brezilyalı futbolcular arasında senin gözüne çarpan farklılıklar neler?
"Biz futbol oynarken çok ciddi ve profesyoneliz, ama ben biliyorum ki bir maça çok konsantre olursam o maçı kötü oynarım. Ben top oynarken eğlenmeyi seviyorum."

- Peki Türk futbolcusu neden bunu başaramıyor?
"Belki çok fazla 'iş' olarak gördüklerinden dolayı..."

"İYİ TAKIMSAN PLAY-OFF'TA DA ŞAMPİYON OLURSUN"

- Play-off uygulaması sence doğru mu?
"Ben play-off sistemi ile çok oynadım. Bu sistemle beraber en iyi takım belki play-off'ta şampiyon olamayacak."

- Ama işte ligi birinci bitiren takım belki de şampiyon olamayacak?
"Bana göre daha iyi. Hem seyirci için hem de heyecan açısından daha iyi olacaktır. Ben final maçını seviyorum. Tamam, bir takım 80 puan yapabilir, diğeri 50 puan yapabilir. 50 puan yapan şampiyon olabilir ama eğer gerçekten iyi takımsan 80 puanı yaptığın gibi play-off'ta da şampiyon olursun."

"BEŞİKTAŞ VE FENERBAHÇE FARKLI"

- Şu ana kadar izlediğin maçların ışığında sence şampiyonluğun favorisi kim?
"Oynadıklarımıza göre Fenerbahçe ve Beşiktaş, ligdeki diğer takımlardan daha farklı, daha kaliteli ve organize takımlar."

- “Final maçı seviyorum” dedin. Sen de eski bir Fluminense oyuncusu olarak Fla-Flu (Flamengo - Fluminense) derbisinde, Maracana Stadı'nda oynadın. Nasıldı o maçların atmosferi?
"Çok güzeldi. Sonuçta Fla-Flu oynuyoruz. Eskiden en büyük derbiydi, şimdi de ilk 5 büyük derbi içerisinde sayabiliriz. Maracana'da oynuyorsunuz, tarihi değeri olan bir stadyum. 70-80 bin kişi sizi izliyor. Çok güzel ve çok heyecanlı maçlardı."



PANPA'NIN PERDE ARKASI

- Twitter'da herkesle çok sıcak bir ilişkin var. İnsanlara “panpa” diye bile hitap ediyorsun? Öncelikle panpa kelimesini nerden öğrendin? Takım arkadaşlarınız arasında birbirinize böyle hitap ediyor musunuz?
"Öylesine bir yerden kulağıma geldi ve öğrendim gerçekten. Takım içinde de söyleyenler var ama kimden duydum ilk hatırlamıyorum."

- Peki normalde de böyle sıcakkanlı birisi misin?
"Normalde de böyleyim. Benim babam da şaşırıyor; 'neden bu kadar iyi davranıyorsun' diye. Çünkü bazen gerçekten rahatsız ediyorlar. Bazen muhabbet ediyorsun ama adam sanki en yakın arkadaşınmış gibi davranıyor sana. Ama ben de taraftardım sonuçta çocukken. Ben de futbolcu görünce onlarla konuşmak istiyordum, biraz muhabbet etmek istiyordum. Bu yüzden herkese iyi davranmaya özen gösteriyorum."

- Kolunda ay yıldız dövmesi var. Hikayesi nedir bu dövmenin?
"Bu dövmeyi 1 sene önce yaptırdım. Ben Türkiye'yi gerçekten seviyorum. 4,5 sene geçirdim burada. Kendimi evimde gibi hissediyorum. Futbol olarak da kendimi burada buldum. Dediğim gibi burada kendimi evimde, Brezilya'da gibi hissediyorum. Zaten iki tane dövmem var. Bir tanesini anne ve babam için yaptırdım 'Hayatımın Sebebi' (The Reason of My Life) yazıyor, bir de Türk bayrağı var. Şimdi bir de yeni dövme yaptırmak istiyorum ama..."

- Neyle ilgili?
"Yani bilmiyorum açıkçası. Sadece dövme yaptırmış olmak için yaptırmak istemiyorum. Bir anlamı olsun istiyorum."

"DİREKT GİDİYORUM DEDİM GİTTİM"

- Türkiye'ye ilk transfer hikayen nasıldı? Teklif geldiğinde ne düşündün?
"Ben Brezilya'dayken çok büyük bir takımda yani Fluminense'de oynuyordum. Ama o aralar artık Brezilya'dan kaçmak, yurt dışında oynamak istedim. Çünkü, ben çocukken Fluminense taraftarıydım ve hep bu takımda oynama hayali kuruyordum. Bir takım tutuyorsun, o takıma geliyorsun, yanlış şeyler görüyorsun ve pişman oluyorsun. Kulüp içinde yanlış şeyler görüyorsun ve kendi kendine 'niye geldim buraya?' diyorsun. Bu olayları gördükten sonra artık gitmek istiyorum dedim. Menajerime gitmek istiyorum dedim ve ardından Kasımpaşa'dan teklif geldi. Hiç tanımadığım, araştırmadığım bir takım."

- Gelirken hiç araştırmadın mı ya da Brezilyalı futbolcuları arayıp sormadın mı?
"Hayır, direkt ben gidiyorum dedim ve gittim."

"ARABİSTAN GİBİ BİR ÜLKE BEKLİYORDUM"

- Nasıldı peki ilk günlerin?
"İstanbul'a geldiğimde çok şaşırdım. Ben daha az gelişmiş bir şehir bekliyordum. Arabistan gibi bir ülke bekliyordum, çünkü hiç araştırmamıştım. Ama buraya gelince gerçekten çok şaşırdım."

İstanbul'a gelip gider misin sık sık?
- "Maalesef gelemiyorum fazla. Kayseri'de oynarken 5-6 kere gelebildim. Mersin'de 3 aydır yaşıyorum bir kere gelebildim. Ben İstanbul'u çok seviyorum, ama İstanbul'daki trafik başka bir yerde yok ya! Saat kaç olursa olsun hep trafik var. Bir yere gideceksen 2 saat önce çıkacaksın evden."

- Peki Mersin İdman Yurdu'na gittiğin için mutlu musun?
"Çok mutluyum. Az önce de dediğim gibi hem benim doğduğum şehre benziyor hem de Mersin şehri futbola çok bağlı, taraftarı ateşli ve destek veriyor."

- Mersin'den önce görüştüğün takımlar var mıydı özellikle İstanbul takımlarından?
"Teklifler vardı ama ben Mersin'den teklif gelince direk Nurullah Hoca'yla konuştum ve bana burası daha sıcak geldi. İstanbul takımlarındansa teklif gelmedi. Nurullah Hoca zaten beni aradı, gelmek ister misin diye sordu. Ben de biraz araştırdım, Tabata ve Beto ile konuştum ve Hoca için Brezilyalıları çok sever dediler ve ondan çok iyi bahsettiler. Ben de burayı seçtim."

EN İYİ YABANCI VE EN İYİ YERLİ

- Türkiye'deki en iyi yabancı oyuncu kim sence şu an?
“Nobre (gülüyor). Herkes biliyor ben Alex de Souza'yı çok seviyorum. En iyi oyuncu o.”

- En iyi yerli oyuncu kim peki?
"Selçuk İnan. O'nu çok beğeniyorum. Çok akıllı ve sakin bir futbolcu, sahada ne yapacağını biliyor."

- 2014 Dünya Kupası senin ülken Brezilya'da düzenlenecek. Orada Brezilya Milli Takımı forması ile bulunmak senin için ne ifade eder?
"Brezilya Milli Takımı'nda oynamayı çok isterim ama sırada benden önce daha çok oyuncu var. Yine de orada oynama hayalim benim de var."

- Peki sen de Brezilya Milli Takımı'na seçilmen için Avrupa'da oynaman gerektiğine inanıyor musun?
"Bence Avrupa'da oynamak lazım. Mesela Shakhthar Donetsk'ten de oyuncu gidiyor ama onlar UEFA Avrupa Ligi şampiyonu oldular. Boşu boşuna kimse kimseyi çağırmaz."

"HAKEMLERİN MAÇLARA HAZIRLANMALARI LAZIM"

- Türk hakemlerini nasıl değerlendiriyorsun?
"Bence biraz daha maçlara hazırlanmaları lazım. Lig sadece 4 tane takımdan oluşmuyor. Bu ligde 18 tane takım var. Sahada bilerek kötü bir şey yapmıyorlar ama bazen aynı pozisyonda bir takıma faul veriyor, diğer takıma vermiyor. Hakemler için adaletsiz demek istemiyorum ama sahada daha dikkatli olmaları lazım. Çok beğendiğim hakemler de var. Mesela Gençlerbirliği maçını yöneten Yunus Yıldırım beğendiğim hakemlerden. Onun maçlarında kararlar takımlara göre değişmiyor, belli bir standardı var herkese aynı şekilde davranıyor."

Alex'in Karabükspor maçında kırmızı kart görmesi sence doğru bir karar mıydı yanlış bir karar mıydı?
"Yüz kere izledim. Ben valla bilmiyorum (gülüyor). Yok demem, var da demem. Yani hakemin pozisyon üç metre önünde. Kırmızı kart gördü ve kırmızı kart verdi."

- Vatandaşın Neymar Ballon d'Or'a (FIFA yılın futbolcusu ödülü) aday oldu. Sence bunu hak ediyor mu?
"Kesinlikle hak ediyor. Messi, Ronaldo vs 5-6 senedir profesyonel futbol oynuyorlar ama Neymar henüz 2-3 senedir oynuyor. Gerçekten çok iyi performans gösteriyor. Hala çok genç ve dünyanın en iyi futbolcusu olabilir ama biraz daha akıllı olması gerekiyor. Çocuk müthiş bir futbolcu yeni bir Brezilya efsanesi olabilir."

"KURAN-I KERİM'İ OKUYACAĞIM"

- Brezilya'da Neymar gibi bize önerebileceğin futbolcular var mı peki?
"Açıkçası ben futbol izlemem. Ben evde çok vakit geçiriyorum ve kitap okuyorum. Ayrton Senna'nın kitabını okudum 2 defa. Aynı şekilde İncil'i de 2. defa okuyorum. Şimdi de Kuran aldım ve İncil bittikten sonra onu okuyacağım. Bence çok ortak noktalar var iki din arasında. Onları araştırmak istiyorum."

- Türkiye'de seni çok güldüren bir şey oldu mu?
"Ben hep gülüyorum ya. Beni ne zaman görsen ben gülüyorumdur."(gülüyor)

- Nobre 10 yıldır Türkiye'de...
(Röportaj sırasında yanımızda bulunan Nobre devreye giriyor) “10 yok 8...”

- 10 yıla yakın Türkiye'de ve Türkçe konuştuğuna hiç şahit olmadık ama sen neredeyse bizim gibi Türkçe konuşuyorsun.
"Onların hep tercümanı vardı. Ben Kasımpaşa'ya geldiğimde tercüman yoktu. Ben de mecburen Türkçe öğrendim."

- Yeni bir dil öğrenmek zordur.
"Bana dil öğrenmek çok kolay geliyor. Ben hiç kursa ya da ders filan almadım. Kendi kendime öğrendim."

- Aile bağların nasıl?
"Biz birbirimize çok bağlı bir aileyiz. Mesela annem hasta olsa ben de hasta olurum. Annem grip olsun ben de grip olurum. Her gün konuşuyoruz. Her gün bir sorun varsa halletmek için görüşüyoruz."

- Ailende başka futbolcu var mı?
"Yok, hepsi doktor. " (gülüyor)

- Neden futbolcu oldun da ailenin diğer üyeleri gibi doktor olmadın mesela?
"Futbol için doğdum sanırım. Hiç düşünmedim neden doktor olmadım ya da diş doktoru olmadım diye. Hep futbolcu olacağım diye düşündüm. Biliyordum bugünleri. Futbolcu olmasam ne olurdum diye hiç düşünmedim."

"GELEN HER YABANCI ZORLANACAKTIR"

- Sence Türk futbolu ne durumda? Hocalarımız özellikle taktik olarak yeterli mi?
"Buradaki futbol çok sert öncelikle. Türkiye'de teknik oyuncudan çok güçlü, mücadeleci oyuncu rahat oynar. Ben mesela çok mücadele eden bir oyuncu değilim, zaten benim sahadaki görevim de bu değil. Sahada arkadaşlarıma yardım edebilirim tamam, ama benim asıl işim top çalmak, mücadele etmek, vb. değil. Ben ilk sene zaten bu yüzden çok oynayamadım. Ne zaman mücadele etmeye başladım biraz o zaman oynamaya başladım. Gelen her yabancı oyuncu da bu yüzden zorlanacaktır."

- Türkçe müzik dinler misin?
"Az dinliyorum. Bildiğim şarkıcı da yoktur pek. Bir adamın bir şarkısını severim ama başka bir şarkısını hiç sevmem mesela. Radyoda denk gelince birkaç parça dinlerim ama birkaç parçadan da nefret ederim yani. Daha çok Brezilya müziği seviyorum."



"SEMİH ŞENTÜRK FENERBAHÇE'DE NİYE OYNAMIYOR?, ANLAMIYORUM"

- Türk Milli Takımı'nda bir forvet sıkıntısı var. Türkiye'de beğendiğin forvetler kimler?
"Burak Yılmaz var. Geçen sene çok bir sezon çıkardı. Bu sezonda çok iyi çocuk, uçuyor resmen. Her maç gol atıyor ama hala milli takıma yeni girdiği için biraz daha beklemesi lazım. Ben ayrıca Semih Şentürk'ü seviyorum. Fenerbahçe'de niye oynamıyor hiç anlamıyorum. Çok iyi bir oyuncu ama oynamıyor..."

- Fluminense'de oynarken Flamengo ile ezeli bir rekabetiniz vardı. Mersin İdman Yurdu'nun da Adana Demirspor'la bir rekabeti var...
"Evet biliyorum onu. Mersin'de havaalanı olmadığı için biz uçakla Adana'ya iniyoruz. O zaman bize çok küfür, vb. oluyor ama normal bunlar futbolun özünde var. Ben bunları seviyorum. Tabii kimse kimseyi vurmasın, öldürmesin. Futbol bu yüzden en iyi spor dalı bana göre."

- Yemeklerle aran nasıl?
"Türk yemeklerini çok seviyorum. Türk yemeklerini yerken dikkat etmezsen kilo alabilirsin (gülüyor)."

TÜRK FUTBOLCUSU VE 30 GAZETE

- Gazete okuyor musun?
"Fazla değil. Spor gazetelerine ise hiç bakmam. Sadece böyle özel röportajlar yapınca açıp bakıyorum. Ama maçtan sonra bana ne demişler, kaç puan vermişler diye açıp bakmıyorum. Mesela Türk futbolcular maç gününden sonra ellerinde 30 tane gazete ile geziyorlar 'acaba benim için ne dediler' diye. Ben çok takmıyorum, önem vermiyorum. Brezilya da aynı Türkiye gibi. Orada da çok iyi oynuyorsun, gol atıyorsun ama gazeteye bakıyorsun 10 üzerinden 3 vermişler. Ertesi hafta oynanan maçta sen üzülüyorsun ben çok kötü oynadım diye, ama gazeteye bakıyorsun bu sefer de 8 vermiş. Adamlar sanki maç izlemiyor."

- Sence futbolu kim yorumlamalı? Eski futbolcular mı, eski hakemler mi, yoksa bu işe gönül vermişler mi?
"Türkiye dediğim gibi Brezilya'ya çok benziyor. Herkes futboldan çok iyi anlıyor. Herkes milli takım teknik direktörü. Biz Brezilya'da şey diyoruz: Brezilya'da 100 milyon insan var, 100 milyon da milli takım teknik direktörü var! Herkes futbolu çok iyi biliyor. Herkes de yorumluyor..."

"EN ZORLU DEPLASMAN BEŞİKTAŞ DEPLASMANI"

- Birçok deplasmana gittin. Birçok taraftar gördün. Seni en çok etkileyen taraftar hangi takım taraftarıydı?
"Yani büyük takımların taraftarları hep stadyumları dolduruyor. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor... Yine de oynadığım en zorlu deplasman Beşiktaş deplasmanıydı. Çok gürültülü bir taraftardı. En zorlu deplasmanlarımdan birisi de Diyarbakır deplasmanıydı. Süper Lig'e yükselme maçı oynadık o gün. Öyle bir şey yoktu. Biz havaalanına indiğimizde neredeyse 1000 kişi bizi bekliyordu. Saldırmak, küfür etmek, korkutmak için. Ben korkmadım sonuçta polis vardı ama takımdan birkaç kişi korkmuştu."

- Kullandığın parfüm nedir?
- Benim en az 15 parfümüm var. Ben sadece bir parfüm kullanmam öyle. Duştan çıkıyorum iki parfüm kullanıyorum mesela. Öyle özel bir parfümüm yok."

- Favori araba markan nedir?
“Bedava araba” (gülüyor)

- Giyimde tercih ettiğin özel marka nedir?
"Marka konusunda öyle takılmam fazla, şu marka olsun bu marka diye. Mesela bazen bir mağazaya gidiyorum ve 10 liraya bir tişört görüyorum, onu da alır giyerim. Benim kendi stilim var ve ben öyle giyinirim. Başkaları ne der diye düşünmüyorum. Ben kendimi nasıl iyi hissediyorsam öyle giyinirim."

BEKLENEN O TEKLİF

- Türk Milli Takımı'nda oynama şansın var mı?
"Ben Brezilya Milli Takımı'nda oynamadım. Şu an Türk Milli Takımı için oynayabilirim. Bana birisi sormuştu 'neden Türk olmadın hala' diye. Ben hep söylüyorum herkes de biliyor Türkiye'yi çok sevdiğimi. Burada daha fazla kalmak istiyorum bunu da kimseden saklamıyorum ama ben Türk olmak için zorlamayacağım. Teklif bekliyorum ve gelirse de hemen kabul ederim."

- PlayStation'da hangi takımı seçiyorsun?
"Ben Playstation'da futbol oynamıyorum. Savaş oyunları oynuyorum. Cull of Duty, vb. oynuyorum. Özel hayatımda çok fazla futbolla ilgilenmemeye çalışıyorum. Çok güzel bir maç olursa; Fenerbahçe – Beşiktaş, bir derbi, Şampiyonlar Ligi maçları, vb. olursa ancak izlerim."

- Şampiyonlar Ligi'nde favorin var mı peki?
"Ben küçükken Barcelona'ya gittim orada onların iki maçını izledim. Camp Nou'da bir kupa oynamıştık. O yüzden Barcelona biraz sempatik geliyor, ama çok fazla favorim yok açıkçası."

YILMAZ VURAL'DAN İNCİLER

- Yılmaz Vural Kasımpaşa'yı çalıştırırken sen de Kasımpaşa forması giyerken, Yılmaz Hoca; “Kasımpaşa Türkiye'nin Barcelona'sı” demişti. Yılmaz Hoca hakkında ne düşünüyorsun?
"Ya Yılmaz Hoca'yı çok seviyorum, çok düzgün bir insan. Gerçekten onunla çok güzel günler yaşadık. Bizim takım tabii ki Barcelona gibi değildi ama böyle bir tarz top oynamak istiyorduk. Elbette Barcelona ile hiç alakası yoktu (gülüyor). Sadece Barcelona'yı yakından takip ediyorduk."

- Yumruk şov ile aran düzeldi mi?

"Kasımpaşa'ya geldiğimde en büyük transfer bendim. İlk benim ismimi söylediler. Uzaktan el salladım taraftarlara. Takım arkadaşlarım 'yok yanlarına gideceksin' dediler. Ben tribünlere yaklaştıkça taraftarlar 'oooo' demeye başladılar. Kendi kendime sordum 'ben ne yapacağım şimdi?'. Ben de sadece alkışlayarak karşılık verdim. Sonra takım arkadaşlarıma baktım onlar yumruk şovla karşılık vermeye başlayınca ben de ikinci maç doğrusunu öğrenmiş oldum."

- Yılmaz Hoca komik biri mi?
"Çok komik biri ya. Ben gerçekten çok seviyordum. Beni çok rahat bırakırdı mesela. Maçtan önce geliyordu bana 'ne yaparsan yap seni çıkartmayacağım' diyordu. 'Ne denemek istiyorsan dene' diyordu sahada beni serbest bırakıyordu. Onunla 15 maçta 12 gol attım. En iyi performansımı onunla gösterdim."

- Sıcak sohbet için teşekkürler.
"Ben teşekkür ederim panpa..."

ÖZEL RÖPORTAJ:
Esat DERGİ
Serkan AKKOYUN


Tümü
 Reklam