İsmail Kartal: "Joachim Löw hala dostum"

Fenerbahçe'nin hocası İsmail Kartal, FBTV'ye açıklamalarda bulundu.

Haber; Sporx.com, Fotoğraf; AA
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
İsmail Kartal: 'Joachim Löw hala dostum'
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
04 Nisan 2022 11:26
Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, 4 Nisan 2015'te Fenerbahçe takım otobüsüne yapılan saldırının yıldönümünde FBTV'ye konuştu.

İşte İsmail Kartal'ın açıklamaları:

"3 Temmuz sıkıntıları devam ediyordu. Başka ekonomik sıkıntılar vardı. Oyuncularımızla elele verdik. Nasıl daha iyi çalışırız, nasıl başarılı oluruz diye plan yapıyorduk. Akhisar maçında mesela maç 1-1 iken, kendi evimizde maçın 43-44. dakikasıydı. Custodio diye bir oyuncuları vardı. Biz o gün iyi oynuyorduk, gol geldi gelecek. Kaleci çıkartıyor, direkten dönüyor. Menajer Hasan Çetinkaya yanımızda. Dördüncü hakem diyor ki, 'Custodio'yu direkt at'. Hasan Çetinkaya duyuyor. Özgür Yankaya'ydı hakem. En az bir sarı verir, ikinci sarıdan atar oyuncuyu. Hiçbir şey yapmadı, yanından geçti gitti. Futbolda 10 kişi rakip kalsa yine mağlup olabilirsiniz. Ancak, bizim elimiz güçlenecek. Belki maçı kaybetmeyecektik. O gün yenildik. Biz 2 puan farkla şampiyonluğu kaybetti. O maç geçiştirildi."

"SALLAN YUVARLAN EMENIKE"

"O sezon tek eksiğimiz santrfor. Emenike diye bir oyuncumuz vardı. Tribünlerle diyalogları vardı. Sahadan çıkmak istedi falan. Webo'nun belinden sakatlığı vardı, ameliyat olsa 8-9 ay oynayamayacaktı. En azından sezon sonuna kadar iğneyle 20-30 dakika oynattık. Elimizde başka santrfor yoktu. Devre arası transfer istedik. Şartlar uygun değil dendi, alınmadı. Buna rağmen pes etmedik.

Emenike'ye taraftar tepki koymuş. Kazanmak istiyorum. Çünkü, başka oyuncu yok elimde. Oynadığı zaman güçlü, tutulması zor. Bir şekilde sallan yuvarlan Emenike ile götürmeye çalışıyoruz."

"HAKKIMIZ YENİLDİ"

"Galatasaray deplasmanında Emenike'ye ceza sahası içinde arkadan müdahale vardı. Net kırmızı kart. Kimse bunlardan bahsetmedi. Maç 0-0. Net kırmızı ve penaltı. Sonra Bruno Alves atıldı, 10 kişi kaldık. Bizi zar zor 2-1 yenebildiler. Bunun gibi çok şeyler var, hakkımızın yendiği."

"ŞAMPİYONLUK ELİMİZDEN ALINDI"

"En çarpıcı örnekler Akhisarspor, Başakşehir ve Kayseri Erciyesspor maçlarıdır. Başakşehir maçını sorsam, kimse hatırlamaz. Unutmuştur Fenerbahçeliler bile. Fenerbahçe, son 30 yılda 4 kırmızı kart var mı desek o maçta gösterdiler. Ali Palabıyık'tı hakem.

Kayseri Erciyesspor ile oynuyoruz, son 3 maç. 1 puan gerisindeyiz Galatasaray'ın. Kayseri Erciyesspor aylar öncesinden küme düşmüş. Başakşehir deplasmanına gideceğiz. Erciyes maçında net 2 penaltımız verilmedi. Stadyuma geldik o gün. Oyuncular geldi yanıma. 'Hocam ne oldu?' dediler. Ne ne oldu dedim, bir baktım stadyumda 10 bin kişi var. Biz şampiyonluğa oynuyoruz. Kadıköy'de 10 bin kişi vardı. O maç 50 bin kişi olsaydı, hakem o penaltıları öyle vermemezlik yapabilir miydi? Küme düşen takıma karşı maç 1-1 bitti. 3 puan oldu fark, 2 maç kaldı.

Sondan 2. haftada Başakşehir ile oynadık. 4 kırmızı kart verildi bize, 1 de aleyhimize penaltı çaldı. 7 kişi ile mağlup olmadık, 2-2 berabere kaldık. Ben o maçları tekrar tekrar izledim. Hiçbiri kırmızı kart değildi. Biz son maç Kasımpaşa'yı yendik. Galatasaray son hafta Rize'ye mağluptu, son dakikalarda attılar maç 1-1 berabere bitti. Biz yine şampiyon olabilirdik.

İnsanlar, 'Fenerbahçe şampiyonluğu kaybetti' falan diyor. O sezonun gerçek anlamda şampiyonu Fenerbahçe'dir."

"BİZE SUİKAST YAPILDI"

"Bize yapılan suikast var. 4 Nisan'da 5-1 galip geldik. Trabzon il sınırları içerisinde bize saldırı, suikast var. Kurşunlandık. Takımın moral motivasyonu çöktü. Bazı oyuncular yanıma geldi 'Hiçbir şey bizim ailemizden, hayatımızdan önemli değildir' dediler. 'Bu artık kabul edilebilir bir durum değil' dediler. Yemekler falan organize ettik. 1 hafta ara verildi. Kurşunlanma olayından sonra bir demoralize edildi falan zannediyorlar. O sene saha içinde de bizim hakkımız elimizden alındı. Yapılanların hepsi ortada. İnsanlar bandı geri sararlarsa, sadece kurşunlanma değil, yapılan tüm saldırılar ve haksızlıklarla şampiyonluk bizim elimizden alınıp başka bir ele verildi."

"UNUTMADIM, UNUTTURMAM"

"Ben unutmadım, unutturmam! Fenerbahçeli olarak o sezon yaşadıklarım gözümün önünden gitmiyor, gitmeyecek. Ben dilim döndüğünce bunları anlatacağım. O gün yapılanların acısı Fenerbahçe hala çekmektedir. Maddi manevi çekiyoruz biz hala.

Biz o sezon oyun ve kalite olarak her şeyi yapmıştık. Bazı unsurlar şampiyonluğu elimizden aldılar. Biz kaybetmedik. Kimler aldı, nasıl aldı her şey ortada zaten. Bunun hesabını yapmak isteyenler yapar zaten.

Benim vicdanım rahat. Oyuncularımın da vicdanı rahat. Emre Belözoğlu, Volkan Demirel benim kardeşim, hala görüşüyorum, her zaman buluşuyoruz. Dostluğumuz, kardeşliğimiz devam ediyor, ölünceye kadar devam edecek. Biz o çocuklarla beraber bu camia için, arma için elinden gelenin en iyisini yaptı. Bu çınarı dimdik ayakta tutmak için var gücümüzle mücadele ettik biz."

"KURŞUN ATILINCA İNFİAL OLDU"

"Rize maçındaki galibiyetle çok mutlu olduk. Zor deplasmanda farklı bir galibiyet aldık. Biz 5-1 kazanınca 'Şampiyon olacağız, tamam' dedik. Şampiyonluk oyununu oynadık.

Şoför önümde oturuyor. 20-30 santim önümde. Trabzon'daydık. İlk kurşunlanma olayı oldu. Takım doktoru vardı, koruma vardı. Şoför devrilmesin diye tuttular. Frene bas, frene bas diye bağırdılar. Otobüsün içinde infial oldu. Ne olduğunu anlamadık zaten. Otobüs 100-150 metre yalpaladı, zor durduk."

"3 TEMMUZ'UN UZANTILARI DEVAM EDİYORDU"

"Benim silah ve av merakım vardır. O saniyede anladım kurşun atıldığını. Ağabeyim var benim, uluslararası şampiyonalara katılır. Aradım onu, ne diyorsun dedim. Senin bildiğin şey dedi. Domuz avına çıkarız biz, domdom kurşunu deriz. Bir fişek 9 kurşun alır. Nohut büyüklüğündedir. Açıldıkça genişleyerek gider. 2 el ateş edildi. Otobüs camı çift perdeli olduğu için birinci camı deliyor ama ikinci camda kalıyor kurşunlar. Otobüs hareket ederken ikinci el ateşi ediyor. Bu kez ön cama değil yan cama isabet ediyor. O cam tek cam açılıp kapandığı için. O kurşunlar şoförün kafasına geliyor. Otobüs duruyor. Herkes panik. Şoförü aldık en yakın hastaneye gönderdik. Herkes ne oldu, ne bitiyor derken bazı arayanlarımız oldu. Kulüp Başkanımız Aziz Yıldırım aradı, Cumhurbaşkanımız bizi aradı. Kim yaptı, ne oldu, nasıl yaptı derken polisler oradaydı. Polisin biri 'Ya bu taş' falan dedi. Ben de tabii, 'Bunun neresi taş, sen bizle dalga mı geçiyorsun' dedim. 'Görmüyor musun' dedim. Herhalde onlar da yanlış anladı o an. İş büyümesin diye Vali de 'Taş' dedi, bilemiyoruz.

2-3 tane zırhlı araç geldi. Onlara bindirdiler. Onlarla havaalanına gelip İstanbul'a geldik.

Lige 1 hafta ara verildi. Bazı oyuncuların moral motivasyonu çok düştü. Etkilendiler. Bazıları izin istedi, verdik. Çeşitli organizasyonlar yaptık. Ailece, çoluk, çocuk yemekler yedik. Biz buradayız, ayaktayız dedik.

Futbolcu grubunda endişe, çekingenlik vardı. Güvenlik önlemleri olağanüstü artırıldı sonra. Oyuncular kalan maçlarla ilgili bu yaşandıktan sonra içlerinden atamadılar. Bir tedirginlik, donukluk vardı oyuncularda. Bir de yaşanan maçlar var. Sadece suikast değil, sahanın içinde de bize yapılanlar oldu. Biz o sene şampiyonluk kaybetmedi, elimizden alındı.

O dönem bazı gazeteler, yayıncı kuruluşlar her şey normalmiş gibi 3 Temmuz'un uzantıları ve kalıntıları hala üzerimize geliyor, suikastlar oluyor anormal ağır eleştiriler aldık."

"LÖW İLE DOSTLUĞUM SÜRÜYOR"

"Fenerbahçe'ye gelmeden önce de şampiyonluklarım, başarılarım var. Ben başarılı bir teknik direktörüm. Kendimi iyi yetiştirdiğimi düşünüyorum. Dünyanın en büyük teknik direktörlerinin yanında kendimi ikinci, üçüncü antrenör olarak kendimi çok iyi yetiştirdim. 2 ay Guus Hiddink'in evinde kaldım PSV'de çalışırken. Tüm antrenmanlarını PSV'de birlikte çalıştık. Joachim Löw ile hala dostluğum, arkadaşlığım devam ediyor. Beraber çalıştık."

"FENERBAHÇE'DEN SONRA LEVERKUSEN'E GİTTİM"

"Fenerbahçe'den ayrıldığım gün, 2015'te... RB Salzburg ile oynamıştık, oyun tarzları çok hoşuma gitmişti. Antrenörüyle tanıştım. Bu antrenör ne yapıyor, biz ne yapıyoruz yerinde yaşamak istedim. Fenerbahçe'den ayrıldım daha sonra. O antrenörü Roger Schmidt. Leverkusen'e teknik direktör oldu. Joachim Hocayı aradım, 'Biraz canım sıkkın. 2-3 ay Avrupa'da yaşayacağım. Roger ile aran nasıl? İdmanlarını izlemek istiyorum. Kendimi test etmeliyim' dedim. Joachim Löw aradı hemen sağolsun. 1-1.5 ay Salzburg ile aynı otelde kaldım. Çok iyi Almanca bilen bir arkadaşımı yanıma aldı. İdmanları izledim. Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak da Leverkusen'deydi. Beni tribünde gördüler, şaşırdılar. 'Hoca senin ne işin var' dediler. Ben de anlattım durumu. Antrenmanlardan sonra Roger ile oturup sohbetler ediyorduk, sorular soruyordum. Bir yardımcımı da Gladbach'a gönderdim. 21 yaş ortalamalı takımla çok başarılı oldular. O bana 60 sayfa raporla geldi. Tüm bunları biriktirerek bir yol haritası çıkardık. Roger de bana sorular soruyordu. Farkın ne olduğunu sordu. 'Fark şu, burada bir iş ciddiyeti, disiplini var. Maalesef Türkiye'de bu disiplini, ciddiyeti sağlayamıyoruz' dedim. Biz buraları geçemedik bir türlü. Bir de en büyük sorunumuz altyapı. Nüfus var ama zaman, alan, saha yok. Sabahtan akşama kadar okul. Okuldan çıkamıyorlar. Ders mi çalışacaklar, futbol mu oynayacaklar. Çok zor Türkiye'de. Sonra Çin'e gitti Roger, bana telefonunu verdi."

"YAVAŞ YAVAŞ İŞLER YOLUNA GİRİYOR"

"Sürekli bir itibarsızlaştırma, negatif algıyla antrenörlüğünüzü istemeyenlere de yaptıklarım ortada. Onlara bakacaklar. Duruşum da ortada. Ben kimsenin kariyerinde, makamında gözü olan biri değilim. Ben yaptığımı da, ne olacağını da biliyorum. Günün sonunda bu işin nereye varacağını da biliyorum. Çok şükür burada da geldim yavaş yavaş işler yoluna giriyor."

GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam