Hiçbiri 'bir Alex değil'

Fenerbahçe'nin yollarını ayırdığı 'heykeli dikilen' futbolcusu Alex de Souza ile belki futbol olarak aynı mevkide top koşturmadılar ama yıllar boyunca hiçbir yabancı onun etkisini yaratamadı...

Haber; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Hiçbiri 'bir Alex değil'
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
01 Ekim 2012 12:40
Fenerbahçe’ye transfer olmadan önce Avrupa deneyimindeki başarısız denemesi biraz kafaları karıştırsa da birçok futbolseveri heyecanlandırmıştı o dönem Alex’in Fenerbahçe’ye geleceği söylentisi. Hatta bu transfer dedikodusu için bugünlerde çoğu Fenerbahçeli’nin hatırladıkça yüzünde hınzır bir gülümsemeye sebep olan "kandırmayın Fenerbahçelileri, Alex gelmez" diye yazı yazıyordu Galatasaraylı Fatih Altaylı. Fenerbahçeliler ise Altaylı’nın yazısına inat kanmak istiyordu bu söylentiye.

Şu sıralar adeta ‘hain’ gibi ilan edilse de kimi çevrelerce, o günün kahramanlarından biri olmuştu Alex’i Türkiye’ye getirmekte gece gündüz uğraşan Hakan Bilal Kutlualp. Alex, 2004 yazında Fenerbahçe’ye geldi. Sambacı sahaya çıktığı ilk andan itibaren hem Fenerbahçe hem de Türkiye ligi için çok özel bir oyuncu olacağını belli etmişti. Golleri, asistleri, müthiş yeteneği ve inanılmaz oyun zekasıyla bir futbol dahisi olduğunu belli ediyordu.

Okullarda Dil Bilgisi kuralı olarak dahi anlamındaki –de ayrı yazılır bilgisi öğretilir ya, Alex’in de ismindeki "-de" adeta bu kurala nazire yaparcasına konmuş gibiydi. Alex de Souza: Dâhi anlamındaki "de" ayrı yazılır...



BİR ALEX KAÇ ALEX EDER?

Alex geldiği ilk günden beri yaptığı inanılmaz katkıyla Fenerbahçe taraftarı ve çoğu futbolseverin hayranlık duyduğu bir isim oldu. Tribünlerde adına bir sürü tezahürat yapıldı, futbol yorumcuları onu övdükleri vakit şaşkınlıklarını ilginç tabirlerle anlatıyorlardı. Alex hep kıyaslandı birileriyle. Böyle bir derdi yoktu onun ama kıyaslanıyordu işte. Her yeni transfer değerlendirilirken "kaç Alex eder acaba?" mantığıyla bakılıyordu artık. Alex’in Fenerbahçe’ye verdiği muhteşem katkından dolayıydı tüm bu yorumlar.

Eski futbol yıldızı günümüzün yorumcusu Fenerbahçeli Rıdvan Dilmen’in maç sonu kritiklerinde ve transfer dönemlerinde bir oyuncuyu değerlendirirken "Bir Alex değil" sözünü kullanmasıyla bu tabir önce futbolumuz içinde bir tanım, sonra da slogan haline dönüştü. Hatta öyle ünlendi ki, dizilerde bile kullanılmaya başlandı.

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ…

Alex’in Fenerbahçe’ye gelmesinden sonra takıma dâhil olan yabancı transferler arasında zaman zaman iyi işler çıkaranlar olsa da hiçbiri işlevde "bir Alex" edemediler. Kimlerdi peki onlar? Ve neler yapabildiler? Şimdi o isimlere ve Fenerbahçe formasıyla neler yaptıklarına / yapamadıklarına bakalım.

Stephen Appiah: 2005 yılında Fenerbahçe’ye Juventus’tan geldi. Oldukça önemli bir transferdi. Fenerbahçe’nin 100.yılındaki kadronun en önemli isimlerinden biriydi. Mücadeleci yapısı ve tekniğiyle taraftarın bir dönem sevgilisi oldu. Ancak Appiah’ın Fenerbahçe kariyeri olumsuz manada nihayete eriyordu. 2007’de sezonun bitimiyle bıçak altına yatan Appiah ondan sonra bir türlü iflah olamadı. Yanlış tedavi iddiasıyla kulüp doktorlarını suçladı. Fenerbahçe oyuncunun lisansını FIFA’ya başvurarak dondurdu, daha sonra da Appiah Fenerbahçe’ye tazminat ödemek zorunda kaldı. Dönem dönem olumlu işler yapsa da, tribünlerde bazen Appiah gibi orta saha beklentisi olsa da Appiah performans anlamındaki bir kıyasla "bir Alex" etkisinin uzağından geçemiyordu.

Nicolas Anelka: Kariyerindeki erken gelen başarılarla ve muazzam yeteneğiyle, Türkiye’ye gelen en farklı oyunculardan biriydi şüphesiz. Fenerbahçe’nin Roberto Carlos transferine kadar Türkiye’ye gelmiş en iyi kariyerli oyuncu demek de mümkündü Anelka için. Ne var ki ismi ve kariyeri Anelka’nın bu topraklarda müthiş bir iz bırakmasına, "bir Alex" olabilmesine yetmedi. Bir İnönü deplasmanında Koray’ı inanılmaz biçimde ekarte edişi sonrası attığı gol ve Avrupa maçlarındaki daha ciddi görünümü dışında Fenerbahçe kariyeri hatırı sayılır değildi Anelka’nın. Aslına bakılırsa 39 maçta 14 gol atmıştı, çok kötü bir performans değildi ama beklenti o denli büyüktü ki onun için, güzellikle yâd edilecek bir performans olarak bakmak mümkün olmadı buna ne yazık ki. Yazıdaki temel konuya dönülecek olursa Anelka da onca beklentiye rağmen bir Alex edemedi.



Mateja Kezman: Her ne kadar Anelka kadar olmasa da iyi takımlardan yolu geçmiş bir şekilde Fenerbahçe’ye gelen bir forvetti. 2006’nın Ağustos ayında İstanbul’a teşrif etti. Kezman’ın Fenerbahçe kariyerine bakıldığında 46 resmi maçta 20 gol karşımıza çıkıyor. Kezman dendiğinde ise attığı 20 golden en akılda kalıcısı İnönü deplasmanında Tuncay’ın asisti sonrası yaptığı aşırtma vuruş gelir. O sezon şampiyonluğu getiren gol de denebilir hatta. Lakin Kezman daha çok negatif anılarla yer etti Fenerbahçelilerin aklında. Bir Ankara deplasmanında kaçırdığı penaltıyı şampiyonluğun elden kaçmasına neden olan penaltı diye hatırlayanlar ve o meşhur "Are you player?" vakası. Kezman da sahada Alex’in katkısına yaklaşamayanlardandı.

Deivid de Souza: Alex’in vatandaşı Deivid, Zico döneminde takım adına önemli işler yaptı. İzmir deplasmanında Trabzonspor’a attığı kafa golü şampiyonluğu getirdi. Keza Inter ve Chelsea’ye Kadıköy’de attığı goller hala Fenerbahçelilerin hatıralarında unutulmaz anlar olarak yer etmekte, ancak Deivid 4 yıl boyunca Fenerbahçe formasını terletse de bir sakatlık dönemi sonrası eski halinden yeller estiği için takımdan gönderildi. Bir Alex edemeyenler kadrosunda böylece yerini almış oldu.

Diego Lugano: Hırçın futbolu, mücadeleci yapısı ile Fenerbahçe taraftarının gönlünde yer etmiş bir isim Lugano. Hala da onun gibi bir ismin defansta olmasını arzu eden Fenerbahçeliler mevcut. Lugano, Fenerbahçe’de oldukça başarılı bir performans ortaya koydu . Ne var ki, sürekli Avrupa’nın başka takımlarıyla flört halinde olması ve 3 Temmuz’da başlayan malum süreçte gemiyi ilk terk edenlerden olması hasebiyle şimdilerde buruk bir tebessümle hatırlıyor Fenerbahçeliler Lugano’yu. Evet, Lugano futbol anlamında Fenerbahçe’ye çok şey verdi, ancak saha dışındaki bu durum onu da bir Alex edemeyenler kervanına kattı ister istemez.



Roberto Carlos: Türkiye’ye gelmiş geçmiş en kariyerli futbolcuydu kesinlikle. Dünyada sol bek kavramına bambaşka bir anlam katan isimdi. Ama bunlar Fenerbahçe’de "bir Alex" yapamadı onu. Roberto Carlos transferi işin daha çok pazarlama boyutunda kaldı. Fenerbahçe ürünlerinin reklam yüzü oldu. Alex’in bu hususta ikinci plana atılmasına sebep oldu ama nafile. Bunlar hafızalarda gelip geçici şeyler olarak kaldı. Sahada yapabildiği şeyler Alex’in verdiklerinin yanında solda sıfır kalır cinstendi. Bir sol bekten Alex’in katkısını beklemek farazi gelebilir bu yazıyı okuyanlar için ama hatırlatmak gerek, bu yazıda bahsi geçen isimler transferleri sonrası Fenerbahçelilerde beklenti yaratan isimler. Yoksa Maldonado, Josico gibi isimler de Alex’ten sonra transfer oldu ama yazıda takıma katkılarını (!) değerlendirmeye bu sebeple gerek yok.

Daniel Güiza: İspanya Milli Takımı’ndan Fenerbahçe’ye gelen La Liga’nın golcüsü Güiza’dan da çok şey beklendi elbette. Kim beklentiye girmez ki böyle etiketlerle gelen bir forvet için? Doğaldı bu yüzden beklentiler. Ancak Güiza’nın Fenerbahçe kariyeri öyle bir gelişti ki, kendisine dair beklentiye giren neredeyse herkesi utandırdı Fenerbahçe kariyerinde. Çok kolay pozisyonlarda kaçan gollerde hep Güiza anılır oldu. Gündelik hayattaki bazı başarısızlıklarda benzetme olarak kullanıldı adı. E haliyle, Güiza da "bir Alex" olamadan gitti Kadıköy’den.

Andre Santos: Brezilya Milli Takımı’nın sol beki olarak geldi Fenerbahçe’ye. Performansı hep tartışıldı. Takımda olmayışı Aykut Kocaman’a sorulduğunda, "Bunu Brezilya Milli Takımı’nın sol bekine sorun" şeklinde durumu özetlemişti Kocaman. Bu sözün üzerine toparladı Santos. Zaman zaman önemli performanslar ortaya koydu ama 3 Temmuz’da Fenerbahçe adına başlayan olumsuz süreçte o da önce gemiyi erkenden terk edenler ve sonra da Fenerbahçe’de "bir Alex" edemeyenler kervanında katıldı.

Mamadou Niang: Fransa Ligi gol kralı olarak geldi ülkeye. Bu ligi ve Avrupa futbolunu takip edenlerin yakından tanıdığı bir isimdi Niang. Mücadeleci yapısı ve bitiriciliğiyle Fenerbahçe tribünlerinin ayrı sevdiği golcülerden biri oldu hemen. Alex’le de çok iyi uyum sağlamıştı. Niang da Andre Santos gibi Şike Soruşturması süreci başladıktan sonra tercihini Fenerbahçe formasından ayrı diyarda top koşturmaktan yana yaptı. Ve bu sebepten, Fenerbahçe formasıyla "bir Alex" olamadı.

Issiar Dia: Fenerbahçe, Dia’yı transfer ettiğinde Fransa Ligi’ni takip edenler onun hızıyla ve enerjisiyle Türkiye’de çok iyi işler yapacağını ve daha sonra da Avrupa’nın hatırı sayılır kulüplerine gidebilecek potansiyeli olduğunu iddia ediyorlardı. Dia’nın Fenerbahçe kariyeri ise daha çok önce Niang, sonra da Sow’un yancısı olmakla geçti. Sarı Lacivert çubuklu formayla öyle pek ahım şahım olmayan, daha çok saman alevi gibi performanslar ortaya koydu. Yakın zamanda da Katar’ın yolunu tuttu. Yine Fenerbahçe transfer ettiğinde umutla bakılan ama Alex’in kıyısından köşesinden geçemeyen bir futbolcu daha Sarı Lacivertlilerden ayrılmış oldu.



BU SEVDADAN VAZ MI GEÇİLSE?

Velhasıl kelam, yazı boyunca zikredilen onca isim için toptan şunu demek mümkün. Hepsi Fenerbahçe’ye geldiğinde bu isimlere dair büyük beklentiler oldu. Bazı dönemler bu futbolcular için fazlasıyla ümitlendi Fenerbahçeliler, "bu sefer tamam" dedikleri de oldu ama nihayetinde konu "bir Alex" olma olduğundan ve bu paye öylesine bir şey olmadığından hiçbiri "bir Alex" etmedi, edemedi. Alex’in alternatifleri hem pozisyon hem katkı anlamında arandı tarandı amma ve lakin sonuç hep hüsran oldu. Alex’in sözleşmesindeki son sezona girilirken sorulması gereken soru şu olmalı artık: Bütün Fenerbahçelilerin her seferinde hüsranla sonuçlanan "bir Alex" arama derdine bir son verip hiçbir oyuncunun "bir Alex" etmeyeceği gerçeğini kabullenmelerinin zamanı gelmedi mi?

Yazı - Hasan Muradoğlu | Futbol Extra Dergisi Eylül Sayısı

GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam