Salih kendini Barça'lıya benzetti!

Fenerbahçe'nin genç yıldızı Salih Uçan, verdiği bir röportaja samimi cevaplar verdi ve Fenerbahçe formasıyla uzun yıllar şampiyonluklar yaşamak istediğini söyledi.

calendar 01 Mart 2013 11:37
Haber: TFF
Salih kendini Barça'lıya benzetti!
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.

Paylaş:



Fenerbahçe'nin genç yıldızı ve taraftarların göz bebeği durumunda olan Salih Uçan, Türkiye Futbol Federasyonu'nun resmi dergisi Tam Saha'ya bir röportaj verdi. Fenerbahçe'nin kendisini 5 yıl önce istediğini ve o gün Bucaspor'la imzaladığı için kabul etmediğini belirten Salih, 10 numara mevkisinde Zidane'ı örnek aldığını söylerken, savunma önünde görev alırken de kendisini Sergio Busquets'e benzettiğini söyledi.

İşte Salih Uçan'ın röportajından önemli bölümler;

F.BAHÇE 5 YIL ÖNCE DE İSTEMİŞ


"Marmarisspor'da kendimden büyüklerin arasında oynuyordum. 2008 yılında grup maçlarından çıkıp Uşak'taki bölge maçlarına gitmiştik. Uşak'taki grubumuzda Bucaspor da vardı. Bucaspor önce bizim takımımızdaki ikiz oyuncular Çağan ve Çağatay'ın transferini gerçekleştirdi. Aradan 1 hafta geçtikten sonra beni de istediler. Babam Buca'ya gidip kulüple görüştükten sonra bana "Harika tesisleri var, orada kendini çok geliştirirsin" dedi. Bunun üzerine Bucaspor'a imzayı attık. Üç gün sonra da okul takımımızla Konya'ya gidecektik. Beden eğitimi öğretmenim, "Oğlum, Konya'daki maçları büyük takımlar da izleyecek. Seni orada kesinlikle beğenirler" dedi. Nitekim Konya'da oynadığımız ilk maçın ardından Fenerbahçe bana teklif yaptı. Aileme işyeri ve ev, bana da maaş önerdiler. "Üzgünüm, Bucaspor'la anlaştım" cevabını verdim. Bucaspor'da ilk olarak U15 takımında oynadım."

"ZIDANE, BUSQUETS VE LAMPARD"

"İdolüm yoktu, ama beğendiğim oyuncuları dikkatle izliyordum. Hiçbir zaman "Şu oyuncu gibi olayım" demedim ama mesela çok beğendiğim Zidane'ın hareketlerini, topla dönüşlerini örnek aldım kendime. Bugün ise hem 6 hem de 10 numara pozisyonlarında oynuyorum ve 6 numara oynarken kendimi Sergio Busquets'e çok benzetiyorum. O da sezgileriyle top kapabilen, ince yapılı ve yetenekli bir oyuncu. 10 numara pozisyonunda ise Lampard'ın topla rakip kaleye sokuluşunu ve attığı şutları beğeniyorum."

"Teknik adamların iki yönlü bir oyuncu olduğum için beni beğendiğini düşünüyorum. Bir de koşu mesafemin fazla olmasını beğeniyor hocalarım. 10 numaralar genellikle çok fazla mücadele etmeyen, koşmayan ve top kazanmayan oyuncu tipleri olur. Aykut Hoca ise benim çok fazla mesafe kat etmemi ve top kazanmamı beğendiğini söylüyor. Oyunu okuyabilmem ve isabetli uzun paslar atabilmem de hocalarım tarafından beğeniliyor. Bunları da özgüvenime borçlu olduğumu düşünüyorum."

"NASIL OLSA SALİH TOPU KAPTIRMAZ"

"Özgüven açısından çok rahat bir oyuncuyum. Hatta bana "Fazla rahatsın" diyen hocalarım bile oldu. Ancak bu rahatlık benim oyun stilim, üzerime oturan bir kostüm gibi. Bu rahatlık takım arkadaşlarımdan da kaynaklanıyor. Abilerim "Bu küçük bir çocuk" diye düşünüp de pas atmamazlık yapmıyor. Tam aksine, "Nasıl olsa Salih topu kaptırmaz" güvenini bana hissettiriyorlar ve ben de bu rahatlıkla oynuyorum. Geçtiğimiz sezon Bucaspor'da takımın lideri gibi oynadığım doğru. Ama dediğim gibi, hocamın verdiği bu rolü takımdaki abilerimin de benimsemesi bana çok yardımcı oldu."

"İNÖNÜ'DE DİZLERİM TİTREDİ"

"Fenerbahçe'ye gelene kadar Samet Aybaba ve Sait Karafırtınılar'la çalıştım. 16 yaşındayken beni A takım kadrosuna alan hoca Samet Aybaba'dır. Hatta o sezon Ziraat Türkiye Kupası gruplarında Yeni Malatyaspor'a karşı ilk on birde çıkmış ve 90 dakika oynamıştım. İstanbul'da Fenerbahçe'yi 3-2 yenerek büyük bir sürpriz yaptığımız maçta da son 3 dakikada Manucho'nun yerine oyuna girmiştim. Samet Hoca döneminde müthiş bir tecrübe kazandığımı söyleyebilirim. Mesela İnönü'deki Beşiktaş maçında oynamasam da 18 kişilik kadroda yer almış ve o atmosferi solumuştum. İnönü'ye çıktığımda Beşiktaş da Quaresma, Fernandes, Guti, Simao, Almeida'lı kadrosuyla sahadaydı ve o gün ilk defa dizlerim titremişti. Oysa dediğim gibi çok rahat bir oyuncuyum. O gün dizlerimin titremesi de benim için bir tecrübe oldu ve 16 yaşından beri bu havayı yaşayan bir oyuncu olarak bugün çok daha özgüvenli hissediyorum kendimi. Sait Hocaya gelirsek, onunla aynı zamanda abi-kardeş gibiydim. Geçen sezon zaman zaman kötü maçlar çıkarsam bile bana güvenini hiç kaybetmedi ve sürekli oynatarak beni kazandı. En çok katkı yapan ise beni Bucaspor'a götüren ve ikinci yılımda evini açan Murat abidir (Dizdar)."

"TRABZON BENİ İSTEDİ"

"Evet. Trabzonspor beni Bucaspor'un 1. Lig'de yer aldığı sezondan beri istiyordu. O dönemde 16 yaşındaydım. Sezonun son maçını Trabzonspor'la oynamıştık ve Sercan Kaya'yla birlikte beni de istediler. Ama yönetim "Salih bize 1. Lig'de lâzım olacak. İsterseniz sözleşmeyi yapalım ama Salih bizde 1 yıl daha oynasın" teklifinde bulundu. Bunun üzerine transfer askıya alındı. Geçen sezon sonunda ise beni isteyen kulüpler Fenerbahçe, Trabzonspor, Beşiktaş ve Rubin Kazan'dı. Ancak Bucaspor'un istediği bonservis bedeli karşısında Beşiktaş ve Trabzonspor çekildi. Sonuçta Fenerbahçe'nin teklifi Rubin Kazan'dan daha iyi olunca Bucaspor beni Fenerbahçe'ye verdi. Benim açımda da Aykut Hocanın beni bir çok kez izlemesi ve ısrarla istemesi de tercihimde etkili oldu."

"KÖTÜ OYNASAYDIM F.BAHÇE'NİN PARASI BOŞA GİDECEKTİ"

"Menajerim Ömer abiyle bu konuyu başlangıçta sık sık konuştuk. Çünkü eğer kötü oynasaydım Fenerbahçe adına 2 milyon euro civarında bir para boşa gidecekti. Bu da benim açımdan zor bir durumdu ama şans bulduğumda iyi oynayarak bu endişeleri geride bıraktım."

"Aykut Hocanın benden beklentisi bu sezon takıma ısınmam ve önümüzdeki sezondan itibaren şans bulmamdı. Ama dediğim gibi kampı iyi geçirdim. Ziraat Türkiye Kupası statüsü de işime yaradı. Çünkü Aykut Hocanın kafasında beni kupa maçlarında oynatmak vardı. Kupada maç sayısı arttığı için de sık sık oynama şansı buldum. Eğer iki-üç maç olsaydı belki kendimi gösteremeyebilirdim."

"BURADA KÖTÜ OYNARSAM HAYATIM BİTER DEDİM"

"Fenerbahçe sezonun ilk maçını Vaslui ile oynadı. Ben kadroda yoktum ve bir taraftar gibi maçı tribünden izledim. Stada girdim, o atmosferi gördüm ve "Burada nasıl oynayacağım? Eğer kötü oynarsam ve taraftar beni protesto ederse hayatım biter" diye düşündüm. Ama sonrasında abilerimle antrenmanlara çıktığımda yetenek ve oyun bilgisi açısından aramızda büyük farklar olmadığını gördüm. "Onlar oynuyorsa ben neden oynamayayım?" diye geçirdim içimden. Dolayısıyla Medical Park Antalyaspor maçına çıkarken hiçbir heyecan hissetmedim. O talihsiz an da ilk pozisyonda başıma geldi. Kornerden gelen top vuruş açımda değildi. Sağıma ya da soluma yatırarak vurmam imkânsızdı. Rastgele bir vuruş yapmaktansa kontrol etmeyi tercih ettim. Ama keşke vursaymışım ve top isterse taca gitseymiş. O anda üç kişi bastırınca topu kaptırdım, şöyle bir baktım, hiç kimse yok. Koştum ama yetişmem mümkün değildi. Son anda kendimi topa fırlattım ama nafile... Bir kaç saniye yerde yattım ve içimden "Ben şimdi ne yapacağım?" diye geçirdim. Ama yine özgüvenim yıkılmadı. Sonrasında hiçbir şey olmamış gibi devam ettim ve ayakta kaldım. Eğer devam etmeseydim dibe vurabilirdim. Bence o gün takım olarak çok kötüydük ve hiç kimse "Salih senin yüzünden yenildik" diyemezdi. Zaten kimse böyle bir şey söylemedi. Soyunma odasına giderken içimde "Acaba bana bir şey söylerler mi?" diye bir korku vardı. Fakat Kuyt ve Cristian yanıma gelip, "Olur böyle şeyler" diye beni teselli etti."

"F.BAHÇE OYUNCUSU OLMAK FARKLI"

"Fenerbahçe taraftarının özel ilgisini hissediyorum. Sahaya çıktığımda bütün stat alkışlıyor, tribünlere çağırıyor. Elbette ben henüz o genç oyuncu hasretini tam anlamıyla karşılamış değilim ama geleceğimden ümitli oldukları için özel bir ilgi gösteriyorlar ve bu da benim çok hoşuma gidiyor."

"Fenerbahçe oyuncusu olmak çok farklı. İnanılmaz bir şey. Güzel yönleri var ama kötü yönleri de var, dışarı çıkıp gezemiyorsunuz (gülüyor). Bir kafeye bile gitseniz adınız "geziyor"a çıkıyor. Ama ben bu konuda çok dikkatli davranıyorum. Zaten tesislerde yaşıyorum."

"SON PASLARIMA ÇOK GÜVENİYORUM"

"Aslında vuruşlarım iyi. Ceza sahasında yakaladığım zaman iyi plaseler yapabiliyorum. Ama benim kafamdaki düşünce "Kendim gitmeyeyim, gol attırayım" şeklinde. Çünkü son paslarıma çok güveniyorum. O nedenle kaleye fazla yakın olamıyorum."

"10 numara mevkiinde oynayan oyuncunun kesinlikle daha çok gol atması gerekiyor. Bu konuda bir eksiklik var ama bunu giderilebilir bir eksiklik olarak görüyorum. Golden uzak kalmam biraz da çok koşmam ve mücadele etmemden kaynaklanıyor. 10 numara pozisyonunda da oynasam savunmanın önüne kadar gelip top kazanmaya çalışıyorum. Önde beklesem ve kazanılan toplar bana atılsa ben de gole daha yakın olabilirim ama ben öncelikle takımın gol yememesi için çalışıyorum."

"HAYALİM İNGİLTERE VE İSPANYA"

"Bucaspor'dayken hayalim büyük takımlarda oynamaktı ve bunu gerçekleştirdim. Başlangıçta "Acaba 1 yıl erken mi geldim?" diye düşünmüştüm ama hiç de erken değilmiş. Avrupa'nın büyük takımlarında 17-18 yaşında pek çok oyuncu oynayabiliyor. Bana "Yedek kaldığın zaman üzülüyor musun?" diye soruyorlar. Hayır üzülmüyorum. Çünkü yedek de olsa kadroda bulunmak, her an oyuna girecek oyuncu olmak anlamına geliyor. Zaten zaman zaman oynama fırsatı da buluyorum. Buca'dayken Avrupa hayalleri de kuruyordum ama direkt gitmek erken olurdu. Çünkü insanlar, hayat, ortam her şey çok farklı orada. Fenerbahçe ile 5 yıllık kontratım var. 5 yılın sonunda 23 yaşında olacağım ve önümde uzun bir gelecek bulunacak. Dilerim Fenerbahçe'de devam eder ve şampiyonluklar yaşarım. Ama Avrupa hayalim de benimle birlikte hep yaşayacak. İspanya ve İngiltere liginde oynamak isterim."

"TESİSLERDEN DIŞARI ÇIKMIYORUM"

"Eğlenceli bir kişiliğim var. Rahatlığım ve dış görünüşümden dolayı şımarık, gezen-tozan bir oyuncu gibi görünebilirim. Bunun birinci nedeni de saçlarım sanıyorum. Ama ben tam tersi bir yoldayım. Tesislerde kalıyorum ve neredeyse hiç dışarı çıkmıyorum. Bazen kendi kendime "Neden hiç dışarı çıkmıyorum?" diye sorduğum oluyor. Tesislerde uyuyorum, televizyon seyrediyorum ya da bilgisayar oyunları oynuyorum. Çocukluk arkadaşım Can Kaymakoğlu İstanbul'da yaşıyor ve dışarı çıkarsam onun evine gidiyorum. Birlikte yemeğe çıkıyoruz ya da film izliyoruz. Menajerim Ömer abiyle vakit geçiriyorum."

"Çok fazla kitap okumam ama gazeteleri yakından takip ederim. Dünyada ve ülkemizde neler olup bittiğini anlamaya çalışırım. "Ferrarim olsun" gibi heveslerim yok ama otomobil dergilerini okumayı seviyorum. Arabaların özelliklerini merak ediyorum."

Tümü
 Reklam 
  • PUAN DURUMU
  • FİKSTÜR
  • STSL
  • 1.Lig
  • İng
  • Alm
  • İsp
  • İta
  • ŞL
  • AL
  • KL
TakımlarOGBMAYP
1 Galatasaray 15 11 3 1 32 11 36
2 Fenerbahçe 15 9 6 0 32 14 33
3 Trabzonspor 14 9 4 1 25 12 31
4 Samsunspor 15 6 7 2 22 16 25
5 Göztepe 14 7 5 2 17 7 26
6 Beşiktaş 14 7 3 4 24 17 24
7 Gaziantep FK 14 6 4 4 21 22 22
8 Kocaelispor 14 5 3 6 12 15 18
9 Başakşehir 15 4 5 6 20 17 17
10 Alanyaspor 14 3 7 4 14 14 16
11 Konyaspor 15 4 4 7 20 24 16
12 Rizespor 15 3 6 6 17 23 15
13 Gençlerbirliği 15 4 2 9 17 21 14
14 Antalyaspor 14 4 2 8 14 25 14
15 Kasımpaşa 14 3 4 7 14 21 13
16 Eyüpspor 15 3 3 8 10 18 13
17 Kayserispor 15 2 7 6 15 32 13
18 Karagümrük 15 2 2 11 13 29 8