Mahmut Uslu: "Devlete sesleniyorum..."

Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi, Genel Sekreteri ve Basın Sözcüsü Sayın Mahmut Uslu, Fenerbahçe Dergisi'ne röportaj verdi.

Haber; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Mahmut Uslu: 'Devlete sesleniyorum...'
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
01 Nisan 2015 13:17
Son güncelleme 01 Nisan 2015 16:07
Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi, Genel Sekreteri ve Basın Sözcüsü Mahmut Uslu, Fenerbahçe Dergisi'ne röportaj verdi. Röportajında birbirinden dikkat çekici konular hakkında açıklamalar yapan Uslu, Galatasaray ile olan ilişkilerin 3 Temmuz sürecinde yapılan bildirilerden dolayı bittiğini söyledi. İşte Uslu'nun Fenerbahçe Dergisi'ne verdiği çarpıcı röportajdan önemli pasajlar:

10 MADDEDE USLU'DAN DİKKAT ÇEKENLER

1-3 Temmuz kumpası sürecinde yapılan birkaç bildiri, özellikle “Bu yangın üfleyerek sönmez” söylemleri ve ardından bizim varlığımızı, geleneklerimizi anlatan “Ölü evinde düğün olmaz” atasözümüzü bilmeyenler Galatasaray ile olan ilişkileri bitirdi.

2-3 Temmuz sürecinde ve sonrasında her sene yine zirveye oynadık. 16 yıldır biz yöneticiyiz, arada 3 sene bölsek de, 16 yıldır her sene zirveye oynamak herkesin harcı değil. Bugün Bayern Münih bile 16 senede 3 ya da 4 kere zirveye oynayamadı.

3-Sabıka kaydıyla Kulübe üye olabiliyorsunuz. Burada kimseye kapıyı kapatmıyoruz. 2000 TL olmasının başka bir nedeni ise insanlar taraftarken çok konuşuyor. Yönetimlere girmek istiyorlar, konuşuyorlar, eleştiriyorlar. Hepsi doğrudur.

4-Başkanımız bu kulübü derleyen toplayan bir insandır. Tabiî ki daha evvelki başkanlarımız, rahmetli olanlar, şu anda sağ olanlar, hepsinden Allah razı olsun. Ama Aziz Yıldırım bütün bu yapılanların üzerine çok çok önemli katkılar sağlamış ve toparlamıştır.

5-Mühim olan; Avrupa’da her zaman ilk 8’e, ilk 4’e girebilecek takımımızın olmasıydı. Bunu da yakalamıştık. 3 Temmuz bütün bu aşkı, bütün bu hayallerin hepsini bitirdi. Hani var ya kışlaları dağıttılar, silahın topunu aldılar, aynı o hale getirdiler Fenerbahçe’yi.

6-Fenerbahçe’nin gelmesiyle şu anda reklamlarını yapan Eczacıbaşı, Vakıfbank, Halkbank -ki bunlar hep devlet yani kamu takımları- bunların hepsinin Fenerbahçe’ye minnettar olmaları lazım. Çünkü Fenerbahçe büyüttü bu olayı. Fenerbahçe verdi bu imajı.

7-Fenerbahçe’nin 3 Temmuz olayında yaşadığı ağır travmaların yaraları sarılıyor. Onun için böyle günlük yenildik, yenilmedik, üzüldük gibi olaylarda kulüp dimdik ayakta. Fenerbahçe artık bunları bitirdi. Artık böyle şeyler yok.

8-Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray gibi kulüpler futbol takımlarından elde ettikleri gelir nedeniyle vergi ödüyorlar. Bu vergileri ödemesinler. Siz sporu nasıl teşvik edeceksiniz? Olimpiyatlara talip oluyoruz. Olimpiyata soyunsak kaç tane oyuncumuz var? Yok,

9-Eğer radikal tedbirler almazsanız bu amatör sporlar ölür. Fenerbahçe’de 10 sene evvel rahmetli Özhan Canaydın Galatasaray, Serdar Bilgili Beşiktaş başkanlığı döneminde bırakılıyordu amatör sporlar. Tek futbol kulübü kalacaktı. Bitiyordu bu işler.

10-Ben şimdi göğüs reklamı alacağım, reklamın % 25’ini istiyor, yan kollara alırsam % 7’sini istiyor devlet. Senin bunlara ihtiyacın mı var devlet? Günah değil mi Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor gibi kulüplere.

DEVLETE, YÖNETENLERE SESLENİYORUM

Önerimiz şuydu; Dersiniz ki yıl sonu itibari ile ödeyeceğiniz vergiden Amatörlere harcadığınız parayı mahsup edin, gerisini ödeyin. Bu kadar basit. O zaman ben daha çok yatırım yapabilirim. Getirdiği şampiyonluklar nispetinde de branşlaştırır, her şehre, her kulübe bir görev verirsiniz. Birine güreş, ikisine yüzme. Başkasına kayak vs. Bu şekilde sporcu da yetiştirme imkanı yaratılacak. Peki bunu suistimal eden olmaz mı? Her teşvikte suistimal eden olabilir ama % 10 olur, % 5 olur. Fakat şunu düşüneceksiniz; bu spor kulüplerinden aldığın para çok büyük bir para mı? Türkiye’nin büyümüş bütçesinde çok az bir para.
Sen bu aldığın parayı spora doğru dürüst yaratabiliyor musun? Yapmıyorsun. Yapsan zaten sporcu yetişir. Şu an yine sesleniyorum; Sporu seven Sayın Cumhurbaşkanına, Başbakan, Maliye bakanı, Spor bakanı kim varsa. Federasyon’dan sonra Fenerbahçe’ye geldiğimde, aynı şeyleri Aziz Yıldırım defalarca, ben defalarca anlattım. Çünkü ben amatör branşlardan, basketboldan gelen, milli takım seviyesinde antrenörlük yapmış, genç milli oyuncusu olan bir insan olarak bunları görüyorum. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi kulüplere bu imkanları sağlamalısın. Bakın bugün komünizm öldü. Komünizm döneminde devlet yoluyla oyuncu yetiştiriliyordu. Bugün Türkiye’de hala o zihniyet var. Bu zihniyetlerin değişmesi lazım. Bunları spor kulüplerine vermeniz lazım.



AMATÖRLERE HARCAYALIM; VERGİDEN DÜŞÜLSÜN

-Mahmut Bey, Fenerbahçe ve diğer kulüpler Amatörler’den çekilirse tam olarak ne olur?

Ülke çok şey kaybeder. Eğer radikal tedbirler almazsanız bu amatör sporlar ölür. Fenerbahçe’de 10 sene evvel rahmetli Özhan Canaydın Galatasaray, Serdar Bilgili Beşiktaş başkanlığı döneminde bırakılıyordu amatör sporlar. Tek futbol kulübü kalacaktı. Bitiyordu bu işler. Bittiği zaman insanlar daha iyi anlayabilirdi ama biz direndik. Biz bırakırsak bu sporlar biter. Bu kadar amatörler için yapılan tesisler var. Biliyorsunuz, her branş için salonumuz var. Bakın; 20 milyonluk İstanbul’da 3 tane tartan pist var. 1 tanesi bizde. O atlet çocuklar o pistlerde yetişiyor. Şimdi yabancı sporcular da geliyor. Masa Tenisi’nde Avrupa’da 4. kez final oynuyoruz. Bütçesi 10 Bin Liraydı, şimdi 1 Milyon TL oldu. Bunu nasıl finanse edeceğiz biz? Bu taraftan da ben 90 Milyon TL vergi veriyorum. Ticari olanları ayır. Biz demiyoruz ki Fenerium çok para kazandı vergisini iade edelim ama kulübün verdiği vergi var. Bu vergileri en azından şu amatörlere mahsup edelim. O zaman sen devlet olarak benden hesap sor. “Amatörler için ben sana 20 Milyon TL para harcadım. 10 yılda 200 Milyon TL harcadım. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, sen ne yaptın amatör branşlarda atlet mi yetiştirdin, yüzücü mü yetiştirdin, niye Olimpiyatlarda yokuz?” diye hesap sor bana.



Bizim devlete söylediğimiz şu; futboldan vergini alıyorsan ve biz bu kadar cebimizden, krediden bu ahalinin emeğiyle oluşan gelirlerle, kulüpten, iyi kötü hiç olmazsa % 40 civarında olimpiyatlara oyuncu yetiştiriyorsam, sen bana ne veriyorsun diye. Hiçbir şey vermiyorsun. Ben şimdi göğüs reklamı alacağım, reklamın % 25’ini istiyor, yan kollara alırsam % 7’sini istiyor. Senin bunlara ihtiyacın mı var devlet? Günah değil mi Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor gibi kulüplere. Bugüne kadar almıyorlardı, 5 sene sonra zaman aşımına uğruyordu. Şimdi mahkeme kararı ile takır takır alıyorlar. Kim ödeyecek bunları, nasıl ödeyeceğiz? Bunların hepsinin değişmesi lazım diyoruz. Spor Bakanı da dahil “Haklısınız” diyor. Genel Müdür ile 10 kere konuştuk; “Haklısınız” diyor. O halde bunları hükümete, devletimizi yönetenlere aktarmanız gerekiyor. İnanıyoruz ki; çok kısa sürede talimatları doğrultusunda bu sorunlar aşılacaktır. Ülke sporu için büyük bir teveccüh ile “Evet” diyeceklerdir. Bu sorun 3-5 ayda çözülür. Sadece bir talimata ve düzenlenecek bir torba kanunun içine koyarsınız halledilir. Tabii ki maliyeci bunun vergilerini her zaman almak isteyecek ama bunun yolu var. Siz sporu teşvik etmek istiyorsanız böyle teşvik edebilirsiniz. Ben demiyorum ki “Siz bana parayı verin ben yapayım.” Biz vereceğimiz vergileri vermeyelim ama onun oranına da siz karar verin. Bir de bu Gençlik Spor Müdürlüğü kesintileri var. Avrupa’da yok böyle kuruluşlar. Komünist dönemlerde vardı. Münih’e gidin, bakın. Şaşırırsınız. Orada amatör branşlar, amatör sporcular var. Nasıl yapıyorlar öğrenin…



“SIRITMA” DEMEK KÜFÜR MÜ?

-Sayın Mahmut Uslu, siz kulübün Genel Sekreteri ve Basın sözcüsüsünüz ancak Fenerbahçe’nin haklarını korumak için yaptığınız konuşmalar sonucunda hak mahrumiyeti cezaları alıyorsunuz. Bu trajikomik değil mi?

Trajikomik tabii ki, onlar şunu istiyor, konuşmayın, susun oturun. Bu hale gelmemizi istiyorlar. Biz bu hale gelmeyiz. Ama önemli olan bu değil. Bizim konuşmamızda suç unsuru varsa ceza ver. Bakın geçen sene ben yönetime yeni geldim, adımımı attım, Sivas’ta bir maça gittik. Meşhur 2-1 yenildiğimiz maç. Sivas’ta adam resmen voleybolda smaç yapar gibi topa elle vurdu, penaltımız verilmedi. Diğer ikinci konuda adam bizim stadımızdaki maçta Gökhan Gönül’e faul yaptı, hakem oyunu durdurup faul vereceğine avantaj verdi. Birinci devre tam tersine avantaj vermesi gerekirken vermedi. O hakemin ismini vermeyeceğim. Ben de aşağıda bizim soyunma odasına inerken, solda hakemlerin sağda ise bizim soyunma odamız var. Kimseyi rencide etmek için gelmedik. Biz oraya kendi çocuklarımıza, “Rahat olun, hoca yanlış görmüştür ama bu işleri çözersiniz siz” demek için indik. Fakat hakem gülerek karşımıza çıktı. “Hem penaltıyı vermiyorsun hem de sırıtıyorsun” dedim. 30 gün ceza aldım. “Sırıtma” demek, küfür mü? Hakaret mi? Görmeme ihtimali olmayan penaltıyı vermiyorsun, hem kendisi hem de 5. hakem açısından. Sonunda ne olduğunu bilemem. Bir sene 3-5 ay onu öylesine onu dinlendirdiler falan. Çok da iyi insan olduğunu biliyorum hakemin. Penaltıyı vereceksin, veremiyorsan bir idareci de karşına çıkar takımının hakkını arar. Biz köle miyiz? Köle Isaura mı bizim adımız. Bizim adımız Aziz Yıldırım, Mahmut Uslu.



AZİZ YILDIRIM’IN KATKISI BÜYÜK

-Sayın Genel Sekreter, Kulüpler Birliği ile Futbol Federasyonu yayın ihalesinin 2017’de ele alınacağını mevcut şartların devam edeceğini açıkladı. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

Yayın ihalesi gelirleri, 5 yıl evvel Başkanımız Aziz Yıldırım’ın Kulüpler Birliği Başkanı iken dile getirdiği ‘’Gelirler 400 milyon dolar’ olmalı sözünden sonra arttı ve nitekim başkanımızın girişimleri ile o dönemde gelirler 400 milyon dolara yükseldi. Şimdi Kulüpler Birliği “İhaleyi biz yapacağız’’ diyor, Federasyon destekliyor ama 2017’ye kadar sözleşmemiz var ve altı doldurulmalı şeklinde görüş bildiriyor. Yani bu projenin altını dolduracaklarmış, bunun altı 2-3 ayda doldurulur. 2017’ye kadar beklemeye ne gerek var. Digiturk biliyorsunuz artık devletin. TRT’den bir farkı yok. Ayrıca neyin altı dolu ki, mesela sen Passolig’i niye altını doldurmadan çıkarttın? Bin tane aksaklık var. Vatandaş ne ümit ediyordu Passolig’ten? O kameraları koyduk, orada küfür edenleri, terbiyesizlik yapanları tespit edecek. Onları alacak 6 ay, 3 ay ceza. Masuma bir şey olmayacak. 12 bin kişi arasında bin kişi, 300 kişi 500 kişi kaç kişiyse, babalar bakıyorlar; küfür var, kaç dakika. Tak yazıyorlar. Hepsine ceza. Üstelik bir dahaki maça da gelemiyor taraftar, oradaki 10 bin kişi. 9 bin kişi masum. Böyle adaletsizlik olmaz. Sonra benim locam var, kartlarım var, kombinelerim var. Ben sorumlu değilim, ben satın almışım kulübe hizmet vermek için. Adam “Kullanamazsın” diyor. Benim aldığım kombinelerin geçerli olması lazım. Kim alırsa alsın sorumluluğu da ona verilmesi lazım. Bunların yeniden tartışılıp düzeltilmesi lazım. Yönetmelik mi değişir ne yapılacaksa yapılması lazım. Şimdi stadı hizmete girdiği zaman Beşiktaş’ta aynı problemlerle karşılaşacak. Galatasaray’da aynı problem var. Her zaman seyirci azalacak. Bize günah değil mi? Bize karşı bunlar, sizin yolunuzu biz keseriz diye uğraşmaya çalışıyorlar. İşte bunun için de Hedef 1 Milyon Üye Projesi çok çok önemli

-Sayın Mahmut Uslu, kulübümüz son derece ağır bir kumpasa maruz kaldı. 3 Temmuz süreci manevi olarak tüm Fenerbahçelileri yaraladı, üzdü, peki maddi olarak ve sportif başarı olarak neleri aldı götürdü?

Bizim önümüz çok acımasızca kesildi. Ben yönetimde değildim o dönem, dışarıdan bakan gözle çok rahat söylüyorum; çok muazzam bir takım kurulmuştu. Santoslu, Nianglı, Luganolu. Alex’le ilgili problem falan da yoktu. Stoperleri ile, sağ bek ve sol bek bunların hepsi hazır ve çok önemli bir takım oluşmuştu. Aziz Yıldırım bunu başarmıştı. Ondan 2 sene evvel biliyorsunuz Şampiyonlar Ligi’nde ilk 8’e girmiş bir takımdı. Bu takımın üzerine takviyeler yapılacak ve çok önemli yerlere gelebilecekti. Nerelere gelecekti? Belki ilk 4’e girecekti, belki final oynayacaktı, belki de şampiyon olacaktı. Ama bunlar da önemli değil. Mühim olan; Avrupa’da her zaman ilk 8’e, ilk 4’e girebilecek takımımızın olmasıydı. Bunu da yakalamıştık. 3 Temmuz bütün bu aşkı, bütün bu hayallerin hepsini bitirdi. Hani var ya kışlaları dağıttılar, silahın topunu aldılar, aynı o hale getirdiler Fenerbahçe’yi. Bazı oyuncular satıldı. Oyuncular gitmek istememelerine rağmen mecburen gittiler. Çünkü kapıda 400 milyon borç var ama onun karşılığında Şampiyonlar Ligi vs. gelecek gelirleri var. Bunların hepsi kesildi.



SPONSORLUK MÜESSESİNİ FENERBAHÇE BAŞLATTI

Bakın o dönemlerde takımı dağılmış, her türlü kötülük yapılmış bir kulüpte yine zirveye oynamışız. Kız voleybolunda daha evvel dünya şampiyonu olmuştuk, yine aynı başarıyı elde etmişiz. Erkeklerde çok önemli başarıları gerçekleştirmişler. Şimdi herkes hor gördü. Eskiden Türkiye de kimse Avrupa şampiyonluğu değil, finaline çıkamazdı. Fenerbahçe’nin gelmesiyle bu makus talih değişti, büyüdü. Fenerbahçe’nin gelmesiyle şu anda reklamlarını yapan Eczacıbaşı, Vakıfbank, Halkbank -ki bunlar hep devlet yani kamu takımları- bunların hepsinin Fenerbahçe’ye minnettar olmaları lazım. Çünkü Fenerbahçe büyüttü bu olayı. Fenerbahçe verdi bu imajı. Daha evvel biliyorsunuz sponsorluk yoktu. Fenerbahçe sponsorluk müessesesini getirdi. Sponsorlarımız oldu. Ülker Grubu erkek takımızın sponsoru. Artık sponsor olmazsa amatör branşlarda hiçbir şey yapamayız veya devlet yardım edecek. Çünkü olay oraya gidiyor. Futbol takımından ne bir para verebilirsiniz ne bir para alabilirsiniz, şirketleşmiş çünkü. Gelirlerin hepsini halka açtığınız zaman onların üzerine vermişsiniz. Durum böyle.

-Sayın Mahmut Uslu son olarak sormak isterim: Özellikle 3 Temmuz sürecinde Kulübümüze karşı son derece acımasızca saldırılar olmuştu. Ancak, Galatasaray’ın yeni başkanı sık sık “Barış ve Dostluğu” yeniden tesis etmek yönünde söylemlerde bulunuyor. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Biz bütün kulüplere aynı mesafedeyiz. Allah’a şükür kimsenin aleyhine de bugüne kadar tek bir adımımız olmamıştır. Geçmişe bakarsanız 15- 20 yıldır Fenerbahçe camiası, Başkanı ve yöneticileri olarak; Faruk Süren, Mehmet Cansun, Özhan Ağabeyi, Alp Ağabeyi ile çok iyi ilişkiler içindeydik. Ağabeylerimiz, arkadaşlarımız ile diyaloglarımız çok iyiydi. Elbette rekabet büyüktü ancak mücadelemiz sahalarda sürdü ve bu rekabet hiçbir zaman eksik olmadı. Fakat, 3 Temmuz kumpası sürecinde yapılan birkaç bildiri, özellikle “Bu yangın üfleyerek sönmez” söylemleri ve ardından bizim varlığımızı, geleneklerimizi anlatan “Ölü evinde düğün olmaz” atasözümüzü bilmeyenler bu ilişkileri bitirdi. Şu anda da zaten 3 Temmuz sürecinin nasıl bir kumpas olduğu art arda gelen itiraflarla ortaya çıkıyor. Ayrıca stadımızda oynanan Süper Final öncesinde yenen yemekte, kupa töreninin yapılmaması yönünde mutabakata varılmasına rağmen, sonradan ısrarla kupanın sahada verilmesiyle ilgili girişimler, bunun sonucunda çıkan olaylar, ve de çocuklarımızın, kadınlarımızın, taraftarlarımızın gaza ve sert müdahalelere maruz kalması dostlukları bitirdi. Elbette, bu yaşananları ve yaşatanları ne Fenerbahçe camiası ne de Kulübümüz unutmuyor. Hiçbir zaman da unutmayacak. Ancak yeni Başkan Yarsuvat’ın bu tür gerginliklerin bitmesi yönünde gösterdiği gayret son derece sevindirici. Elbette rekabet halinde olan iki kulübün 100 yılı aşan dostluğu bir başkan döneminde bitmez. Çünkü dertlerimiz, problemlerimiz ortak. Umarız bu olumlu yaklaşımlar devam eder.

GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam