Futbolun Filozofu; Socrates

Hani Barcelona'nın mottosu var ya "Bir kulüpten daha fazlası" diye... İşte Socrates de bir futbolcudan daha fazlasıydı. Şimdi o sağ yumruğunu havaya kaldırarak yaptığı gol sevincini cennette, dostları ile beraber yapıyordur belki de...

Haber; Sporx.com, Fotoğraf; Reuters
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Futbolun Filozofu; Socrates
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
05 Aralık 2011 12:30
Beyaz Pele Zico'lu, Malatyaspor'a transfer olan ancak Malatya'nın İstanbul'da olmadığını öğrenince bir maç bile oynamadan kaçan Eder'li, Falcao'lu 1982 Dünya Kupası finalisti Brezilya'nın uzun boylu, ince bacaklı, tarak değmemiş saçları ve kara uzun sakallarıyla takımın orta sahasının beyni Socrates... “Savunmacılara çalım atmak diktatörlere çalım atmaktan daha kolay… Siz zoru başaracak, Brezilya’ya demokrasi şampiyonluğunu getireceksiniz.” sözlerinin sahibi Dr. Socrates, şimdi belki de cennette kendisinden bir kaç gün önce giden Gary Speed ve ruhdaşı George Best ile beraber yeteneklerini sergiliyordur. Onun ruhuna ithafen...

Serkan Akkoyun
twiter.com/akkoyunserkan
Brezilya'nın Para kentinin başkenti, aynı zamanda da çizgi roman kahramanı Mister No'nun Manaus'a doğru yolculuğa başlamadan önce kalkış yaptığı liman kenti olan Belem'de, Şubat ayının 19'unda, yıllardan da 1954'te dünyaya geldi Socrates. Tam adı bir çok Latin gibi twit atılamayacak uzunlukta, yani “Socrates Brasiliero Sampaio de Souza Vieira de Oliveira” olan futbol filozofunun ismindeki Socrates, babasının adeta imzası. Yoksulluk içinde ve bir kütüphanede yaşayan babasının kendisine bu ismi vermesinin yanı sıra diğer erkek kardeşlerine de Antik Yunan şairi Sofocles ve filozof Sostenes isimlerini koyması nasıl bir aileden yetiştiğinin kanıtı niteliğinde adeta. Ailenin futbolla ilgilenen bir başka üyesi de PSG forması ile hatırlayacağımız ve trajik bir şekilde kazandıkları 1994 Dünya Kupası'nda Brezilya kadrosunda bulunan Rai idi. Görüldüğü üzere Vieira de Oliveira ailesinin özeti iki kelime: Futbol ve Felsefe... Tıpkı Socrates'in hayatı gibi...

 

Profesyonel futbol hayatına 1974 yılında Botafogo'da başlayan Socrates, burada geçen dört sezonun ardından büyük işler yapacağı ve kendisiyle özdeşleşecek hareketlere girişeceği ekip olan Corinthians'a transfer oldu. Corinthians yıllarına yazının ilerleyen kısımlarında tekrardan değineceğimiz yetenekli orta saha, 1984-1985 sezonunu Fiorentina'da geçirdikten sonra 1986-1987'de de Flamengo forması giydi. 1988-1989 sezonunda Santos renklerinde izlediğimiz Socrates, aynı yılilk takımı Botafogo'ya transfer olup futbolu bıraktı. Ta ki 2004 yılına kadar.

2004 yılında İngiltere'nin bir kasaba takımı olan Garforth Town ile 1 aylık sözleşme imzaladığında tam 50 yaşındaydı. Sadece 10 dakika forma giymiş olsa da Socrates, kül tablalarında ardı ardına söndürdüğü sigaralarının aksine futbol ateşinin sönmediğini ispatlamıştı herkese. Hiç teknik direktörlük yapmayan Socrates, futbolculara teknik direktörlerin verebileceklerinden daha da fazlasını verdi. Futbolun siyasi ve düşünsel platformlarında bulunan, hatta ülkesinde bu platformların kurucusu niteliğinde olan ve kendi deyimiyle “kanına biraz siyahlık karışmış” beyaz Brezilyalı, hiçbir zaman da sosyalist olduğunu gizlemedi.

DOKTOR CHE'DEN DOKTOR SOCRATES ’E
Socrates futbolculuğunun yanında aynı zamanda bir tıp doktoruydu. Zaten futbolu bıraktıktan sonra bir süre gönüllü olarak hiçbir ücret almadan doktorluk yaptı, tıpkı Che Guevara gibi... "Ben futbol oynarken aynı zamanda tıp da okuyordum. Herkesten daha çok yenilikçi olmak zorundaydım. Eğer tıp okumamış olsaydım, yetenekleri daha sınırlı bir oyuncu olurdum. Kesinlikle"şeklinde konuşan Socrates bunun yanında felsefe doktorası da yaptı. Hayranı olduğu Che Guevara ve ismini taşıdığı Sokrates gibi hem doktor hem de felsefeciydi yani. Kendisinin belirttiği üzere duvarında sadece Che Guevara ve John Lennon posterleri bulunan Socrates'in en sevdiği filozoflar ise Hobbes, Platon ve Machievelli’ydi.

Brezilya’da meydana gelen 1964 askeri darbesi sırasında henüz 10 yaşında bir çocuk olan Socrates'in o dönem yaşadığı bir olay hem hayat görüşünü hem de Lâtin ve dünya futbolunun gündemine oturacak bir hareketin temellerini atacaktı.

 

YEŞİL SAHALARA DEMOKRASİ GETİRDİ
Darbe sırasında babasının Bolşevik iktidarını anlatan bir kitabı ortadan kaldırıp, yakarak yok etmesine şahit olan Socrates, bu olayın ardından dikta rejimine ve diktatörlüğe neden baş kaldırması gerektiğini içinde hissetmeye başladı. (Hayatın cilvesidir ki ben de bu yazıyı ülkemizin utanç günlerinden birisi olan 12 Eylül'de yazıyorum.) Corinthians forması giyerken kulüp yönetiminin tutumundan rahatsız olan Socrates yanına takım arkadaşı ve Rus Ekim Devrimi'nin lideri Lenin ile adaş olan Vladimir'i de alarak, “Corinthans Democrasy” hareketini başlattı. Bu hareket ilk başladığı dönemlerde topluca hareket etme esasına dayanıyordu. Socrates'in dillendirdiği üzere “ne zaman yemek yeneceği” gibi basit konuları içeriyor ancak ileri demokrasi (ülkemizdeki anlamından tamamen uzak) kurallarına dayalı olarak uygulanıyordu. 15 Kasım 1982 tarihinde Socrates ve arkadaşları, Brezilya'daki dikta rejiminin yıkılması umudunu taşıdıkları genel seçimler öncesi, sırtlarında “DİA 15 VOTE” yani “15'inde Seçime” yazılı formalarla sahaya çıktılar. Bu bir nevi başkaldırıydı. Brezilya hükümetinin ve doğal olarak hükümetin elinde olan Futbol Federasyonu'nun uyguladığı baskıya başkaldırıydı. Bu baskı futbolcuların neredeyse ahmak, kendi başlarına bir şeyler yapamaz statüsüne konulmasına neden olacak düzeydeydi. Buna açıklama olarak da gelişmemiş bölgelerden eğitimsiz olarak gelen futbolcuların kendi kendilerini yönetecek olgunluğa ulaşamadıkları gösteriliyordu. Fakat bu tanımın ikincisine uymayan bir isim vardı Brezilya topraklarında; Socrates. Türk sinemasının en “kahraman” karakterlerinden Tatar Ramazan edasıyla sahneye çıkan Socrates, “Ben bu oyunu bozarım arkadaş” dercesine Corinhtians Democrasy hareketini başlatmış ve hatta Corinhtians, 1982 yılında Sao Paolo eyalet şampiyonasında zafere ulaşırken Socrates ve arkadaşları sırtlarında çok manidar bir yazı taşımışlardı: DEMOCRACİA.

Socrates'in ülkeden ayrılmasına ramak kala 1984 yılında bir seçim oldu. Socrates, İtalya'nın iki ünlü kulübünden teklif almıştı. Ancak seçim döneminde, “Eğer tahsis edilen yeni anayasa değişikliği kabul edilir ve ülke yönetimi sivillere verilirse bu teklifleri geri çevireceğim” sözünü tutmak üzere izin istedi. Seçim sonrası işler istediği gibi gitmedi ve İtalya'nın Mor Menekşelerine, Fiorentina'ya transfer oldu.

Futbolu bıraktıktan sonra da mücadelesine devam etti. Brezilya'nın fakir ve gelişmemiş kasabalarını dolaşıp hastaların tedavi ve bakım sürecine katkıda bulundu. Kendi sağlığını ise hiçbir zaman düşünmüyordu. Tam bir sigara ve içki düşkünüydü. Hatta maç günleri bile iki pakete yakın sigara içtiğini iddia edenler var. "13 yaşımdan beri sigara içiyorum. Benim için tek felsefi mesele var o da şu; neden olmadığım biri gibi görünmeye çalışayım? Sigara içiyorum. Akciğer kanserinden ya da amfizemden gideceğim. Sigara içmeden duramıyorum."

 

KADDAFİ’DEN GELEN İLGİNÇ TEKLİF
Hayatı sadece futboldan ibaret görmeyen Socrates felsefe, ekonomi ve siyasetle de yakından ilgiliydi. Zaten futbolculuk dönemlerinde yaptıklarına bakınca da bunu net olarak görebiliyoruz. Futbol hayatının ardından da bir çok gazete ve dergide yazarlık yaptı. Bu sayede de dünyanın bir çok önemli isimleriyle tanıştı.

1996 yılında Socrates’in Mısır ve Libya’ya düzenlenen bir tura katıldığını öğrenen Kaddafi, Brezilyalı oyuncuyla tanışmak istediğini dile getirmiş. Bir Arap diktatörüne ulaşabilmek için geçilecek ne kadar zorlu yol varsa geçilip ulaşılan Kaddafi, kendisine ileride Brezilya Başkanlığına aday olması gerektiğini, seçim süresinde de her türlü parasal kaynağı sağlayacağını belirtmiş. Ancak Doktor Socrates bu teklifi geri çevirmiş.

Brezilya Devlet Başkanlığına aday olmamasına rağmen Pele ve Ricardo Teixeira'ya karşı Futbol Federasyonu Başkanlığına adaylığını açıkladı. Tabi ki bu Socrates'in ruhuna uygun olarak bir “karşı adaylık"tı. Bir çok kesime ilginç gelecek önerileri vardı ve nitekim seçilemedi. Eğer seçim halk tarafından yapılsaydı yüzde 95 gibi ezici bir oyla seçileceğini belirten Socrates, bu tarz işlerde kapı arkasından çevrilen oyunların farkında olduğunu da dile getiriyordu. Halka o kadar bağlı ve güvenen bir adamdı ki, Başkan seçilseydi yapacağı köklü değişikliklerinden birisi de Brezilya Milli Takımı'nın teknik direktörünün de halk tarafından seçilmesi olacaktı.

 

SOCRATES GİTSE DE ALİ ECE ONU YAŞATACAKTIR!
“Futbolun 9'a 9 oynanması gerekiyor. Teori şu: Futbolun kalitesini yükseltmek için, daha az sakatlık olması ve oyuncuların teknik kapasitelerini daha iyi sergileyebilmeleri için, oyuncuların fiziksel evrimine uygun düzenlemeler yapılması gerekir" gibi bir fikre sahip Socrates, şu sıralar sindirim sisteminde meydana gelen kanama nedeniyle yoğun bakımda. Sao Paolo'da bir hastaneye kaldırılan ve ben bu satırları yazarken hâlâ durumunda bir netleşme olmayan Socrates için futbol sonrası yardımına koştuğu Brezilya'nın yoksul kasabalarından binlerce insan organlarını bağışlamak için başvuruda bulundu.

Socrates hayranları bugün onu sadece bir futbol ilahı olarak zihinlerinde taşımazlar. Kimileri (benim de dâhil olduğum) üzerinde fotoğrafı bulunan, Brezilya renklerinde tişörtlerini giyer, kimileri de Türk spor medyasının Socrates'i, Socrates'i dedesinden miras alan Ali Ece gibi kafasına ondan esinlenerek bant takar. Socrates'in bandı çok önemli bir banttır. Çünkü o bantta kendi görüşlerini aktaran, demokrasiyi ve sosyalizmi dile getiren mesajlar yazılıdır. Ali Ece de kendi deyimiyle sosyalizm denince aklına gelen iki isimden birisi olan Socrates gibi işte bu yüzden sürekli bant takar. (Diğer ismi de biraz araştırmayla öğrenebilirsiniz).

GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam