ALS hastası eski futbolcu ve eşinin dev aşkı!

Eski futbolcu İsmail Gökçek ve eşi Adalet Gökçek 30 yıldır evli. 18 yıldır da ALS ile mücadele ediyorlar. Çiftin ettiği evlilik yemininin sözde kalmayışını, "hastalıkta ve sağlıkta" değişmeyen aşkları anlatıldı.

Haber; Milliyet
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
ALS hastası eski futbolcu ve eşinin dev aşkı!
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
12 Şubat 2017 14:51
Son güncelleme 12 Şubat 2017 14:54
lk görüşte aşkla başlıyor Adalet Gökçek ve eski futbolcu İsmail Gökçek'in hikayesi. 12 yıllık mutlu evliliğin ardından, İsmail Gökçek'e ALS hastalığı tanısı konuyor. Yıllar içinde ilerleyen sinir sistemi hastalığı, sonunda İsmail beyin tüm hareket kabiliyetini yitirmesine sebep oluyor. Şu an tekerlekli sandalyede, insanlarla sadece gözleriyle iletişim kurabiliyor. Ne elini kıpırdatabiliyor ne ayağını. Taktığı çipli bir gözlük sayesinde başını oynatarak, bilgisayar ekranından söylemek istediklerini yazıyor. Sonra da sistem yazdıklarını seslendiriyor. Mideye takılı bir cihaz aracılığıyla besleniyor ve trake sayesinde nefes alıyor. Minyon bir kadın olan Adalet hanımın İsmail beyi tek başına kucaklayıp sandalyesinden kaldırabilmesine herkes hayret ediyor.

Adalet Gökçek, bu durumu "Sevgi her şeyin üstüsinden gelir" diye özetlerken İsmail bey, bir an olsun onu yalnız bırakmayan eşine "Tüm uzuvlarım beni terk ettiğinde elim ayağım oldun. Seni karşıma çıkardığı için Allah' şükrediyorum" diyor... Milliyet Gazetesi'nden Gizem Coşkunarda da de aşkın en güzel temsilcileriyle ALS-MNH Derneği'nde buluştu, aşka dair hakiki bir sohbet için. İşte o röportajın tamamı...


İsmail beyle ilk nasıl tanıştınız?

Adalet Gökçek: Ben ailemle Gebze'de yaşıyordum. Liseye giderken, İsmailler Karabük'ten bizim mahallemize taşındı. İsmail'in kız kardeşi de benim okuluma kaydoldu ve Ece'yle tanıştık. Bir gün Ece'ye gittiğimde gördüm İsmail'i. İlk bakışta aşk derler ya hani, gerçekten öyleydi.

İsmail Gökçek: Yeni bir şehirdi Gebze bizim için ve kimseyi tanımıyorduk. Yeni taşındığımız için evde ufak tefek tamir işleri yapıyordum. Salona üç kız girdi. Hafifçe başımı kaldırıp "Hoşgeldiniz" dedim. O an gözüme çok güzel bir kız çarptı. İlk hoşlanmam böyle oldu. Sonraki her görüşmemiz sevgimi artırdı. Aileme Karabük'ten taşınmak için çok baskı yapmıştım. Kaderime gelmişim meğer Gebze'ye. Adalet'imi bulmaya.

Ya sonra?

Adalet G.: İsmail askere gitti o dönem. Askerden geldikten sonra görüşmeye başladık ve evlilik teklifi etti bana.

"Evlilik teklifi çok komikti"

Nasıl etti?

Adalet G.: Çok zorlandı. Birgün kurs çıkışı yanıma geldi. Bir şeyler söylemeye çalışıyor ama zorlanıyordu. Ben de ona "İsmail, ben senin ne demek istediğini biliyorum ama senden duymak istiyorum" dedim. "Benimle evlenir misin?" diye sordu. Bir sene kendi aramızda sözlü kaldık ama sonra babam vermedi beni.

Aa, futbolcu diye mi?

Adalet G.: Evet, o zamanlar öyleydi. Babam da istemedi. "Futbolcuya kız verilmez" dedi. Sonra amcamlar babamı ikna ettiler.

Kaç yılında evlendiniz?

Adalet G.: 1987'de evlendik. Tam 30 yıl oldu, çok çabuk geldi geçti. 30 yıl boyunca hep sevdik birbirimizi. İsmail çok iyi bir baba, çok iyi bir eş, çok iyi bir dost. Birbirimizi hala deli gibi seviyoruz.

Evlendikten sonra Trabzonspor'a transfer oldu o halde...

Adalet G.: Evet, arada Bakırköyspor'da oynadı. Bakırköyspor - Trabzonspor maçında görüp transfer ettiler İsmail'i. O maç günü ben doğum yaptım. İsmail maçta olduğu için yalnız doğum yaptım. Ben 21 yaşındaydım, İsmail 25. 1990'da da Trabzon'da ikinci oğlumuz doğdu.

Nasıldı futbolcu eşi olmak?

Adalet G.: Hem çok güzel hem zorlukları var. Futbolcu eşi olunca herkesin ilgi alakası oluyor. Deplasmanlara, kamplara gittiğinde özlüyorsunuz. İsmail'i özleyerek geçti benim evliliğim ama o özlem aşkınızı diri tutuyor.

ALS hastalığıyla ne zaman karşılaştınız?

1999'da. Düşününce şimdi, zor günlerdi.

12 yıllık evlilik, iki çocuk, güzel bir hayat derken eşinizin ALS olduğunu öğreniyorsunuz. Kabullenmesi zor olmuştur.

Adalet G.: Futbolculuk döneminde yaşam kalitemiz daha yüksek olduğu için müreffeh bir hayatımız vardı, her yere gidebiliyorduk. Çocuklarımızla gezdik, dolaştık. Prensesler gibi yaşıyordum. Sonra hastalığını öğrendik ve hayatım 180 derece döndü. Birden tepetaklak oldu her şey. Küçük oğlum 8, büyük oğlum 11 yaşındaydı. Tarif edemeyeceğim kadar zor günlerdi. İsmail çok çabuk kabullenmişti ama ben zorlandım, iki sene sürdü. Camiada hemen duyuldu, arıyorlardı, "Yok öyle bir şey" diyordum. Uzun zaman inkar etmiştim.



Korkularınız olmuştur muhakkak...

Adalet G.: Çok korkmuştum, "Ben bakamam" demiştim. "Benden kaynaklı bir şey olur ve ölürse ben ne yaparım" demiştim. Çok ağır bir sorumluluktu. Çok ağladım. O psikolojiyi yenmem çok zor oldu. Ancak iş başa düşünce yapamayacağınız hiçbir şey yok. Sevdiğim insanın hayat kalitesini yükseltmek ve onu en iyi şekilde yaşatmak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Bu gibi hastalıklar çıkınca eşinden, evinden vazgeçen insanlar görüyoruz. Sizinki büyük aşk ve sadakat...

Adalet G.: Bir gün aklımdan öyle bir şey geçirmedim. Onun yerinde ben de olabilirdim.

İsmail bey de aynısını yapar mıydı?

Adalet G.: Kesinlikle. Çok iyi bakardı. Tabii ki çalışacaktı, bir kadın tutardı ama onun üstüne atmaz, denetlerdi. Bundan çok eminim.

"Birbirimize hala aşığız"

Sevgi her şeyin üstesinden geliyor...

Adalet G.: Kesinlikle, sevgi gerçekten her şeyin üstesinden geliyor. Ben her zaman söylerim, yeter ki İsmail yanımızda olsun, ne yaşadığımızın bir önemi yok. Her Sabah çok şükür biz bir aileyiz diye uyanıyorum. Her sabah kalkıp ona dokunabildiğim için şükrediyorum. Biz birbirimize hala çok aşığız.

İsmail G.: Size şimdi sevginin gücünü ve sevgiyle bakan bir çift gözün benim yaşama tutunmamı nasıl sağladığını anlatacağım. Hastalık teşhisi konulduktan sonra beni nelerin beklediğini çok iyi biliyordum. Rahmetli arkadaşım Sedat önümde bir örnekti. Ben de hayata hep dolu dolu bakardım ama düşünün hayatınızı en iyi şekilde yaşarken, ailenizin geçimini sağlarken ve koruyup kollarken birden tamamen başkasına bağımlı hale geliyorsunuz. Tüm uzuvlarınız zamanla sizi terk ediyor ve onların yerini en yakınınız, eşiniz doldurmaya çalışıyor. Sevgili eşim Adalet, bugüne kadar her türlü zorluğa karşı gelerek ayağım elim olduğun için, bunları yaparken bir gün bile olsa suratını asmayarak içinde olduğum durumu kabullenmeme yardımcı olduğun için çok teşekkür ederim. Allah'a şükrediyorum seni karşıma çıkardığı için.

"Bizim evimizde hasta yok, hastalık var"

Neden bizi buldu bu hastalık diyor muydunuz?

Adalet G.: Sevdiğim insana İsmail'e yakıştıramıyordum.

İsmail G.: Herkes bize baktığı için dışarı gitmek istemiyordu o zamanlar. Restorana gidince beni o yediriyordu. Rahatsız oluyordu bakışlardan. Ben de ona "Sevdiğim kadının elinden yemek yiyorum, bundan güzel bir şey olabilir mi? Ben çok mutluyum" diyordum.

İsmail bey de bir hasta olarak hayata pozitif yaklaşmaya devam etmiş.

Adalet G.: Evet, hiç olumsuz tavırları olmadı. Biz ALS ile çocuklarımızı okuttuk, askere gönderdik. Yemin törenine bile gittik. Şimdi hayalimiz torun sevmek. İsmail'in sadece hareket kabiliyeti yok. Biz onu ALS'li hasta olarak bile görmüyoruz artık. Evimizde hasta yok, hastalık var.

"En büyük şiddetin dilde olduğuna inanırım"

Romantik midir İsmail bey?

Adalet G.: Romantiktir ama çok ifade edemez. Özel günleri asla unutmaz; çiçeğini, hediyesini alır mutlaka. Ben de unutmam ama o unutursa başının etini yerim.

İsmail G.: Ben sevgimi söyleyemem ama hareketlerimle belli ederim.

Uzun ömürlü evliliğin sırrı nedir? Bizimle paylaşır mısınız?

İsmail G.: 30 yıllık evliliğimiz boyunca iki şeye dikkat ettik. Birincisi iki aileyi de işlerimize karıştırmamak, ikincisi tartışmalarımızda geri dönülmez noktaya gelmemek. Ben çok sinirlendiğim zaman hemen evden çıkar, biraz sakinleştikten sonra geri gelirdim. En büyük şiddetin dilde olduğuna inanırım.

Tartışmalar evliliğin tuzu biberi derler.

Adalet G.: Elbette canım. Biz hala tartışıyoruz. Ben ona söyleniyorum, o bilgisayardan yazarak bana cevap veriyor.

Birlikte neler yaparsınız?

Adalet G.: Biz geç yatıyoruz. Geceleri birlikte film keyfimiz var. Bizi keyiflendirecek şeyler seyretmeyi seviyoruz. Yazları tatillere gidiyoruz. Gün içinde de arabamıza atlayıp her yere gidiyoruz. Derneğe geliyoruz her gün zaten. Maraton koşusuna katıldık bu yıl. Ben İsmail'in hem şoförü hem arkadaşı hem eşiyim. Hani bir Reklam vardı, küçük bir çocuk "Annem hem doktor hem ayakkabı bağlayıcı" diye mesleğini sıralıyordu. Durumumuz aynen öyle, beraber her şeyiz.

GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam