Russell Westbrook neden MVP olur / olamaz?

Sezon başından beri ligi adeta sallayan Oklahoma City Thunder süperstarı Russell Westbrook, normal sezonun bitmeye yaklaştığı bu dönemde MVP konuşmaları arasında farklı görüşlerle değerlendiriliyor. Peki kendisi bu ödülü alabilir mi, alamaz mı?

Haber; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Russell Westbrook neden MVP olur / olamaz?
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
08 Mart 2017 18:54
Normal sezonun sona ermesine 1.5 ay civarı bir zaman kala, MVP ödülünün kime gideceği tartışmaları da hafiften artmaya başladı. Sezon öncesinde bazı ön planda olan isimlerin takımlarında yaptıkları sistem ve kadro değişiklikleri, bu oyuncuların işine yaradı. Kimi de kendi oyununun üzerine koyarak, halihazırda iyi olan bir sistemin en etkili parçası olmayı sürdürdü.

Bu sezon başlamadan önce Kevin Durant'in Oklahoma City Thunder'dan gidişiyle, "Now I do what i want" (Artık istediğimi yaparım) isimli şarkıyı arabasında ettiği dans eşliğinde dinlediği bir videoyu Instagram hesabında paylaşmış olan Russell Westbrook, normal sezonda kağıt üzerine koyduklarıyla bu ödülün mutlak sahibi olarak görüldü.

Ligte tek etkili isim o değildi tabii ki. Mike D'Antoni'nin yörüngede şutörlerini çevirdiği hücum sisteminin merkezinde yer alan James Harden, hala pace and space'i oyunun diplerine kadar indirmeyen fakat dış şutlarda geçmiş sezonlara göre isabetlerini arttıran San Antonio Spurs'ün sessiz katili Kawhi Leonard, hatta her zamanki gibi takımının merkezinde top paylaşımına başka bir boyut kazandıran, bunu kağıda da yansıtan ve zayıf noktalarının üzerine gidip bu alanda rakiplerinden daha iyi olan LeBron James de var.

Dallas Mavericks'in sansasyonel ve eşsiz takım sahibi Mark Cuban, Westbrook'un geçtiğimiz günlerde bu MVP yarışında bulunmadığını iddia etmişti. Kendisinin Russ ile ilgili söylediği ilk negatif şey bu değil. Geçtiğimiz sezon, OKC takımındaki tek süperstarın Kevin Durant olduğunu ve Westbrook'un yalnızca bir 'All-Star' olduğunu söylemişliği de vardı.



YouTube videolarında, reddit'te, bilimum NBA fan sayfasındaki Facebook yorumlarında da Russ'ın MVP olup olmayacağı ile ilgili sürüyle izleyici ve takipçi ikiye ayrılıyor. Kimi Russ'ı 'triple-double ortalama yakalıyor, adam takımın her şeyi, o olmasa OKC buralarda olamaz.' yorumlarıyla savunurken, bir kesim de 'Tüm topları o kullanıyor, ribaundları ona bırakıyorlar, istatistik kasıyor, böyle MVP mi olur?' şeklinde kendisinin bu ödülü haketmediğini savunuyor.

Peki Russell bu ödülü (şimdiye kadarki performansıyla) hakediyor mu? İki tarafın da kendine göre haklı noktaları var. Bunları birer birer değerlendirebiliriz.

NEDEN MVP OLUR?

MVP neden olur demeden önce, MVP'nin tam olarak nasıl bir anlamı olduğunu idrak etmemiz gerekiyor. En Değerli Oyuncu, yani ligin en iyi oyuncusu değil, takımı için en değerli oyuncu. Takım, o sahadayken nasıl oynuyor, o yokken nasıl oynuyor, (bunların rakam karşılığı tabii ki) galibiyete olan katkısı nedir (Win shares), takımını sezonda hangi sıralamaya taşımış gibi soruların yanıt bulduğu bir ödül MVP.

Bu noktalarda Westbrook'u değerlendirmemiz için OKC kadrosunu açıp bakmak yeterli oluyor. İlk 5'inde sahada oynadığında olumlu katkılar veren, enerjik, fakat tek başına bu kadar etki yaratması mümkün olmayan Victor Oladipo, hücum yönünde oldukça kısıtlı olmasına rağmen savunmada, özellikle dış savunmada etkili olan Andre Roberson, pota altında oldukça sağlam duran fakat geçen seneki çıkışı aynı ivmede göremediğimiz Steven Adams ve sahada henüz neler yapabildiğini istikrarlı bir şekilde ortaya koyamamış olan çaylak Domantas Sabonis var.

Bench kısmına ise kısaca şöyle girelim, OKC benchi skor olarak katkı verme konusunda ligin tam ortasında, 35.7 sayıyla 15. sırada yer alıyor. Bu rakam, ortalama olarak kullandıkları 30 şuttan geliyor ve Batı'da şampiyonluk için mücadele edebilecek bir takım için bu sıralama biraz aşağıda.

Buradan sonra çıkacak soru da tabii ki, 'Russ atmayacak da kim atacak?' şeklinde gelişecektir. Doğru, fakat öbür türlü denenen yolun da ne kadar başarılı olduğunu, OKC'nin Batı'da 7. sırada olduğunu görerek anlayabiliriz. OKC, sezonda forvet ve pivotlarından, yani 'frontcourt' oyuncularından sezonda 51.1 ile en az sayı bulan 5. takım. Ama 'backcourt' yani guard ikilileri kısmında da bu sıralama ilk 5. sırada. Ortalama olarak buradan da 55.3 sayı geliyor. Bu sayıların 30'u Russell'dan, kalanı da diğer guardlardan geliyor.



Boyalı alanda 38.2 sayıyla en az sayı bulan 10. takım olan OKC için ilk bakınca düşünülen 'Demek ki burada bu kadar düşükse dış şutlara ağırlık veriyorlar ve orada iyiler.' olacaktır. Ama yanlış. Kendileri ligin en çok üçlük deneyen 16.-17. takımı (Utah ile aynı) fakat bu atışlardan buldukları isabet sadece 8.4. (26 denemede) Bu da ligin en kötü 5. sıralamasına sahip.

Buradan çıkarılabilecek sonuç, Russell'ın bu alanlarda yeterli verimliliğe sahip olmayan takım arkadaşlarına sahip olduğu, onun dışında skor üretme opsiyonu olmadığı ve triple-double istatistikleri yaptığı sürece, kazanma yüzdesinin de yüksek oluşuyla bu yola girdiği.

Takımdaki tek opsiyonun kendisi olduğu doğru. Hatta, takımdaki neredeyse tek kişi de o gibi. Russell, OKC'nin sezonda sayı (32.1), ribaund (10.5), asist (10.0) ve top çalma (1.6) lideri. Bu gibi istatistiklerin gerektirdiği görevlerin dağılımının normalde kısa-uzun forvetler veya pivotlar arasında dağıtılması gerekiyordu. Fakat Russell bunları tek başına başarıyor, bunları da yaparken, böyle bir takımı playoff resminin içine tek başına sokabiliyor. Ama 7. sıradan sokabiliyor.

Hatırlatma yapmak lazım ki, bundan önceki son 30 senede kendi konferansında takımının ilk 2 sıralama aşağısında olan ve buna rağmen MVP ödülü kazanan tek isim Michael Jordan. Jordan'ın efsanevi 1988 sezonunu anlatmaya kelimeler yetmediği için, bunu burada kısa kesmek durumundayız.

İşte bu nokta, neden MVP olamayacağını da anlatan nedenlerden biri oluyor.

NEDEN MVP OLAMAZ?

Doğrudan konuya girmek lazım. Russell çok şut kullanıyor. Bu başlıca nedeni değil tabii ki fakat bir şekilde konuya girmek lazım.

Russell Westbrook 2016-17 sezonunda maç başına 24.5 şut kullanıyor. NBA PER istatistiklerinde sahip olduğu 42.8 usage rate yani takımın yüzde kaç pozisyonunu kullandığını gösteren rakam da, NBA tarihinin en yüksek rakamı.

Maç başına 87 şut kullanan OKC'nin 24'ü kendisinde. Takım arkadaşlarına kalan ise 62.5 şut (14 adam daha var). Pozisyonların büyük bir çoğunluğunun Russell tarafından kullanıldığı OKC'de, önceki paragraflarda bahsi geçen üçlük yüzdesinin büyük sorumlusu da kendisi. Westbrook takım arkadaşlarının da (Oladipo dışında) verimli üçlük isabeti bulamadığı takımda, %33 ile üçlük atıyor. Yani 6.8 denemeden yalnızca 2.3'ünü sokabiliyor. Ve bu rakam takımdaki en fazla rakam.

'Takım arkadaşları ile topu paylaşmasa nasıl asist yapacak?' soruları tabii ki burada yükseliyor. İşte bu noktada, istatistiklerin gerçekten mini etek etkisi yaptığını görebiliyoruz. OKC maçlarını seyrettiğimizde, Russell'ın paylaştığı bazı topların momentum bozan paslar üzerine olduğu, asist istatistiğini alması için bazı pozisyonlarda bunu aradığını ve bunun da ligin en çok 2. rakamı olan maç başına 5.5 top kaybına sonuç verdiğini görüyoruz.

Ne yazık ki, 'istatistik zorlamasını' tutan bir istatistik yok. Russell'ın asist ortalamasını bu kadar yüksek tutmasını küçümsemek çok yanlış olur, fakat asistlerinin hatrı sayılır bir bölümünün hızlı hücumlardan gelmesi ve oyun şemalarının catch-and-shoot'a (topu alır almaz şuta kalkmak) dayalı olması, bu denemelerin başarıyla sonuçlanması halinde Westbrook'un hanesine asistlerin gittiğini zaten gösteriyor. Bu sayede kendisi üçüncü çeyrekler sonuçlanmadan kolayca 10 asisti görebiliyor ve 14, 17 gibi asist rakamlarına çok zorlanmadan ulaşıyor.



Ayrıca Westbrook, maç başına 7.0 ile ligin en çok hızlı hücumda sayı bulan oyuncusu. Bu fırsatların kaçını asiste dönüştürebileceğini de izleyenler tahmin edebilecektir.

Ribaundlar ise başka bir konu. Ama bu tarafta bunu destekleyen bir istatistik bulunuyor.

"Uncontested rebounds" yani mücadele içine girmeden alınan ribaundlar sıralamasında Westbrook'u 7.7 ile ligin zirvesinde görüyoruz. Yani, Russell sezonda aldığı 10.5 ribaundın 7.7'sini kimse kendisini box out etmeden yani vücut koymadan rahatlıkla sıçrayarak alıyor.

Bu alanda da en tepede ligin iyi ribaundçı uzunları Hassan Whiteside (lig lideri), DeAndre Jordan, Anthony Davis ve Andre Drummond gibi isimler yer alıyor. Ama Westbrook bu isimlerin de üstünde en tepede yer alıyor!

Bu yöntem, oyunu en baştan topu getirerek kurması için daha verimli bir yöntem olarak gözükebilir fakat rakip takımın kullandığı serbest atışlar sonrası, Adams ve diğer uzunların rakip uzunları box out ile tutarak Westbrook'a bu ribaundları verdiği çok açık. Bu tam tersi bir şekilde olsaydı, yani uzunlar ribaundı alıp Westbrook'a verseydi ve oradan hücum başlasaydı, arada değişen saniyeler takım için çok bir şey ifade etmeyecekti bu pivotlar da Russell'dan önce sahanın öbür tarafına gidemez.

Kısacası Russell, takımın gerçekten her anlamda her şeyi, fakat bu takımı iyi bir yere malesef getirmiyor. En azından playoff yarışına girebiliyor, fakat bundan fazlasının playoff maratonunda gerçekleşmesi hiç umut verici değil. Zaten bu oyunu ile birlikte OKC'yi Batı'da ilk 2 sıranın birinde görseydik, kendisi Steph Curry'den sonra ilk tüm oyları toplayan MVP olabilecekti.

Bütün bunların hiçbiri, kendisinin ligin izlemesi en zevkli ve harika oyuncularından biri olduğu gerçeğini tabii ki değiştirmiyor...

YAZI: DOĞUŞ ÇİFTÇİ

GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam