Spor yazarları Fenerbahçe'nin milli ara öncesinde Aytemiz Alanyaspor karşısında aldığı 2-0'lık galibiyeti değerlendirdiler. İşte o çarpıcı yorumlar...
Uğur Meleke (Hürriyet): 2016 Haziran’ında, Aykut Hoca Fenerbahçe’ye imza attıktan birkaç gün sonra kendisiyle Valbuena hakkında konuşma fırsatı bulmuştum. Kelimenin tam anlamıyla aşıktı Valbuena’ya! Fenerbahçe’nin sorununun “vazgeçmek” olduğunu söylüyor, o yüzden isyankar oyuncu bulmaları gerektiğinin altını çiziyordu. Ve ona göre Valbuena, yenilgiyi kabullenmeyen, takım düştüğünde düşmeyen özel bir oyuncuydu. O yüzden de sezon planlamasında ilk sırayı Valbuena transferine vermişti.
Uğur Meleke (Hürriyet): İki buçuk yıl sonra bugün, Aykut Hoca’nın bir açıdan haklı olduğunu söyleyebiliriz sanırım! Çünkü şu iki buçuk sene içinde Kocaman ondan vazgeçti, Cocu vazgeçti, Fenerbahçe vazgeçti ama Valbuena vazgeçmedi. Futbolu hala 13 yaşında bir mahalle çocuğu gibi seviyor. Şu son 10 günde Koeman’ın, Koç’un, camiasının ruh halini değiştirdi tek başına. Eğri oturup doğru konuşalım; Fenerbahçe’deki değişimin altındaki 1 numaralı unsur, Valbuena’nın futbol sevgisi...
Uğur Meleke (Hürriyet): Alanya cephesine gelince... Mustafa Denizli Galatasaray’la Madrid deplasmanına çıkmadığında da eleştirmiştim. Bugün de aynı hisleri Sergen Yalçın için taşıyorum. İmza atıp aktif göreve başlamamak biraz bencilce geliyor bana, affedin.
Erman Toroğlu (Sabah): Atılan ilk gole bir bakın! Valbuena inanılmaz derecede bir mücadeleyle topu geriden çıkarıyor. Ona bariz faul yapıyorlar, hakem "avantaj" diyor. Aynı hakem rakip takımın mükemmel bir avantaj pozisyonunu kesmişti ama burada o hatayı yapmadı. Hakemin avantajı, sonra tekrar Valbuena, sonra Ayew, sonra gol... Yani daha 70 metreden gol olacağı belli ve gol oluyor. İkinci golde yine Valbuena var. Yani her pozisyonda Valbuena var.
Erman Toroğlu (Sabah): Frey mi? İyi mücadele ediyor, stoperleri alıp götürüyor, orta sahaya geliyor, iki kişilik koşuyor ama Fenerbahçe'nin santrforu mu? Hayır... Neden? F.Bahçe'nin santrforu, 2 pozisyona girip 2'sini atacak, 3 pozisyona girip 3'ünü atacak, 4 fırsatın 4'ünü değerlendirecek. 5 pozisyona girip 1 atıyorsan, F.Bahçe'nin forveti olamazsın. Hoş, Alanyaspor da Fenerbahçe'nin istediği gibi oynadı. Oyunu kilitlemediler, açık alanda oynadılar.
İlker Yağcıoğlu (Takvim): Valbuena oynamaya başlamadan 10 maçta 7 gol atabilmiş bir Fenerbahçe vardı. Son 3 maçta Fransız yıldızın oynamaya başlamasıyla Fenerbahçe 6 gol attı. Fenerbahçe'nin ön tarafta yaşadığı sıkıntıları şu an için Valbuena çözmüş gözüküyor. Koeman'ın takımı, iki forvetle sahaya çıkıp, orta sahada bir kişi eksilmelesine rağmen defansif yönden de bir sıkıntı yaşamadı. Anderlecht ve Alanya maçlarında defansif kurgu da doğruydu. Daha enteresan tarafı da Fenerbahçe de her maçta yeni kahramanlar ortaya çıkıyor. Dün geceki maçta da Frey ve Isla ikilisi karşılaşmanın en başarılı isimleri oldular.
İlker Yağcıoğlu (Takvim): Koeman'ın ön liberoda Eljif'in yanında Isla'yı oynatmasını maçtan önce yadırgasak da Şili'li oyuncu, ön liberoda sağ bekten çok daha iyi bir performans gösterdi ve maçın yıldızlarından biri oldu. Frey'in de maçlarda ortaya koyduğu performans gözardı edilecek gibi değil. Bir orta saha oyuncusu kadar çok koşuyor, takım savunmasına katkı sağlıyor ve golünü de atarak artık skora da katkı yapıyor. İlk devreyi çok başarılı oynayan ve taraftara umut veren bir F.Bahçe seyrettik. İkinci yarıda ise perşembe akşamı oynanan maçın da etkisi ile skoru koruyup 3 puanı almak isteyen bir Fenerbahçe vardı sahada. Şu görüldü ki; bu takım birkaç maç seri yakalarsa yukarılara çıkacaktır.
Engin Verel (Akşam): F.Bahçe, yeni hocası ve kadroda bulunmasına rağmen yeni bir transfermiş gibi oynayan Valbuena’yla çıkışa geçti. Buradaki önemli ayrıntılardan biri atılan gollerden sonra yaşanan sevinçlerdi. Takım kaçıncı olursa olsun Alanya’ya Kadıköy’de atılan ilk golün ardından Ayew’in kulübeye koşması, yaşanan özgüven eksikliğini gösteriyordu. Ayew bu golü adeta Alanya’ya değil, Şampiyonlar Ligi fi nalinde Real Madrid’e atmış gibi sevindi. Frey ise kutlamasını bireysel yapmayı tercih etti. Bu da futbolcuların kafa olarak birbirlerinden ne kadar farklı olduğunu gösteriyordu.
Engin Verel (Akşam): İkinci yarıda rollerin değişmesinin en önemli sebebi de “Özgüven” konusuydu. Fenerbahçe, ligde haftalardır kötü gidiyordu. 2 farklı öne geçtikten sonra daha çok skoru korumaya çalıştı. Çünkü galibiyete gerçekten ihtiyaçları vardı. Teknik Direktör ne kadar, “Geriye çekilmeyin” dese de futbolcular, önceki maçları unutamaz. Zihinlerde skoru riske atmamak vardı. Alanyaspor bu bölümde daha net pozisyonlara girdi. Ancak onlarda da büyük bir son vuruş sıkıntısı yaşanıyordu. Kaleci Harun da üzerine düşeni yaptı. Yüzde yüzlük fırsatları teptiler. Fenerbahçe sonuç olarak kazandı. 3 puan her zaman iyidir. Ancak sadece ilk yarıdaki futbola bakarak yorum yaparsak, eskik ve yanlış olur. Çünkü ortada hala büyük bir “Fiziksel yetersizlik” bulunuyor. Dakikalar ilerledikçe bu sıkıntı iyice ortaya çıktı.
Engin Verel (Akşam): Milli arada Koeman tabii takımda kalabilirse bu soruna bir el atmalı. Özgüven mi? Onu ancak seri galibiyetlerle çözebilirsiniz. Konuyla alakalı başka bir çözüm bulunmuyor. Fenerbahçe’nin bundan sonra özellikle deplasmanlarda ne yapacağı da büyük merak konusu. Çünkü takımın kredisi yok. Herkesin puan kaybettiği ligde üst üste kazanabilirlerse toplarlar... Aksi halde mi? Düşünmek bile istemiyorum.