Milliyet gazetesi köşe yazarı Şansal Büyüka, Türk futbolunda gündemi değerlendirdi. İşte Şansal Büyüka'nın yorumları...
Fenerbahçe, Konya’da “Lig Pazarı”ndan değil, adeta “Can Pazarı”dan çıktı. Yenilgi dörtte dört olsaydı, bugün “kabus” sadece takımı değil, kulübün bütününü sarıp sarmalamıştı. Bu bakımdan Konya’da alınan 3 puan, aslında 3 puanın çok ötesinde anlam taşıyor. Ancak galibiyete rağmen bu futbolun maç kazanmaya, şampiyonluğu kucaklamaya yetmeyeceği çok açık ortada... Bize göre;
Fenerbahçe orta alanı rakibi karşılayamadığı için geri dörtlüye, taşıyabileceğinin çok üstünde yük bindi ve Fenerbahçe çok da rastlanmayan bir baskı yedi. Şaşırtıcı olan, göbekteki iki kule Skrtel ile Neustadter nasıl oldu da her hava topuna rakibin vurmasına izin verdi? Çalışkan ama...
Rüştü Reçber de maç yazısında yazmış. Fenerbahçe’nin orta alanda kenar adamları yok. Ayew’in kalitesi elbette tartışılmaz... Ama klasik bir kenar oyuncusu değil... Aldığı her topla içeri giriyor, driplingi seviyor ve bunun sonucu ayağında çok top tuttuğu için takımın hızlı hücuma kalkmasını engelliyor. Sol kenarda derseniz kimse yok.
Kenarlardan klasik pas gelmiyor. Yani çizgiye kadar girip geriye top çıkartmak... Fenerbahçe bunu bir defa yaptı ve o pozisyonda da maçın tek golü geldi.
Slimani çok çalışkan, tamam... Slimani’ye kenarlardan top gelmiyor, tamam... Ancak Slimani de artık gelenleri ağlarla buluşturmak zorunda... Bu kadar gol kaçırması şanssızlık değilse gerçekten çok garip...
Yenilerden Benzia’nın çok iyi bir kalitesi olduğu ilk maçta ortaya çıktı. Forvet arkası için süper... Ancak biraz daha güce, biraz daha dinamizme ihtiyacı var.
Fenerbahçe formasını ilk kez giyen Jailson için “susma hakkımı” kullanıyorum. Nedir, ne değildir, Konya maçındaki görüntüsü ile yanıltıcı olabilir. Konya maçı için son sözüm şudur: Yetmez ama evet...
Ali Koç ile Fikret Orman iki yakın arkadaş... Uygar bir ilişkilerinin olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe Yönetimi, Beşiktaş Başkanı ve yönetimini öyle sanıyorum ki ev sahibi oldukları bir maçta son derece iyi karşılayacaktır. Ancak yıllardır kötüden beslenenler gene boş durmazlar. Maç saatine kadar ortalığı germek, iki camiayı ayağa kaldırmak, gerilimi zirve yaptırmak için adeta fazla mesai yapacaklardır. Umarım bu defa başarılı olamazlar.
Beşiktaş’ta Fikret Orman yeniden başkan oldu. Kendisine bol şans ve başarılar diliyoruz. Fikret Orman ile yola çıkan ikinci başkan Ahmet Nur Çebi, Başkan Orman’ın ifadesine göre kendi isteği ile yönetime girmedi. Başkan Fikret Orman, ikinci başkanından her yerde “Ahmet Abi” diye söz etti. Ahmet Çebi her yerde “Başkanım” ifadesini kullandı. Ancak Çebi, başkandan değil, başkanın çevresindeki genç yöneticilerden dertliydi. Sonuçta yollar ayrılsa da hedef aynı: O da Beşiktaş’ın başarısı... Üstelik Ahmet Çebi bugün gitti ama Beşiktaş’ın yarınlarında her zaman gündemde olacağı çok açık ortada...
TFF ile Digitürk’ün düzenlediği “Futbolun süperleri” gecesinde Beşiktaş’ın iki oyuncusu Pepe ile Quaresma kılık kıyafetleri ile “jilet” gibiydiler. Sahaya ne kadar yakışıyorlarsa, ödül almak için çıktıkları sahneye de o kadar yakıştılar.
Süper Lig’in kayıtsız şartsız en hızlı oyuncusu... Adam eksiltmeyi ve önünü çalımlarla açıp boşaltmayı son derece iyi beceriyor. Özellikle ayak içi ile ve kalenin uzak köşesine kalecileri “çaresiz” bırakan vuruşlar yapabiliyor.
Bu Rodrigues, kabul edelim ki bizim Süper Lig’in “sıra dışı” oyuncusu... Son Kasımpaşa maçındaki görüntüsü bu sezon çift haneli gol sayısını yakalayacağını, Galatasaray’ın zirve yarışında “başrol” oyuncusu olacağını çok açık ortaya koydu. Peki nedir bu Rodrigues’i “sıra dışı” yapan özellikleri... Bana göre;
Süper Lig’in kayıtsız şartsız en hızlı oyuncusu... Top ayağındayken ya da topsuz geçemeyeceği, fark atamayacağı oyuncu yok. Gerçekten çok hızlı...
Bir hücum oyuncusu için en önemli özelliklerden biri, çalımla rakibini geçebilmesi ve önünü açabilmesi... Rodrigues, çok hızlı ve hareketli oyununa, adam eksiltmeyi ve önünü çalımlarla açıp boşaltmayı son derece iyi beceriyor.
Rodrigues önünü bu kadar rahat açtıktan sonra son derece etkili ve kaliteli vuruşlar yapabiliyor. Özellikle ayak içi ile ve kalenin uzak köşesine kalecileri “çaresiz” bırakan vuruşlar yapabiliyor.
Rodrigues’in futbol kitabında “yan pas” denen illet yok. Sanki gözleri sağa-sola kapalı gibi... Sadece önünü görüyor, sadece rakip kaleye odaklanıyor. Bu dikine ve çabuk oyunu doğal olarak rakip savunmaların toparlanmasına, boş ve geniş alanlarını kapatmasına zaman tanımıyor.
Bir hücumcu için bu kadar özelliği bir araya toplamak kolay iş değil... Çabuk ama dağınık değil... Bazen bireysel ama becerikli... Genellikle pas vermek yerine vuruyor ama beceriyor. Bir de Fatih Terim’in elinde... Daha ne olsun.