Arama Logo

Fenerbahçe - Erzurumspor maçı için dikkat çeken sözler




13
FENERBAHÇE VE ERSUN YANAL SÖZLERİ!
Fenerbahçe'nin Ersun Yanal'ın ikinci döneminin ilk maçında Erzurumspor ile 2-2 berabere kalmasını Hürriyet Gazetesi'nin yazarları Uğur Meleke ve Rüştü Reçber değerlendirdi. İşte iki ismin görüşleri...
FENERBAHÇE VE ERSUN YANAL SÖZLERİ!
12
"İLK YARIDAKİ ERZURUM'U İZLEYİNCE..."
[Uğur Meleke] 3-4 yıl önceydi. Yakıt almak için Kızıltoprak’taki benzinciye girdim, takım elbiseli bir abi kan-ter içinde yanıma yaklaştı ve “Affedersiniz Uğur Bey” dedi. “Ben Akhisarspor takımını Saracoğlu Stadı’na götürmeye çalışıyorum ancak yolu bulamıyorum. Muhtemelen siz de stada gidiyorsunuzdur, rica etsek sizi takip edebilir miyiz?” Dün ilk devredeki Erzurumspor’u izleyince o Akhisar takımı geldi aklıma. Herhalde Erzurumlular Kadıköy’ün yolunu bulamadı ve yoldan çevirdikleri birkaç genç adama formaları giydirip maça çıkardılar dedim içimden(!).
\
11
"AZİZ YILDIRIM'IN BİTİRDİĞİ TRİBÜNLER..."
Dünkü maçın ilk yarım saatinde pas sayısı 253’e 33, Fenerbahçe’nin topla oynama oranı yüzde 79’du. İlk 30 dakikada Taylan 2, Sunu 4, Erhan 5 kez buluştular topla. Özdilek, devre arasında yaptığı oyuncu ve anlayış değişikliğiyle takımını maça ortak etti ve 1 puanı çıkardılar Kadıköy’den. Dünkü ilk 45 dakikayı Fenerbahçe’deki arzu değişimiyle de ilişkilendirebiliriz sanırım: Aziz Yıldırım’ın egosantrik uygulamalarıyla bitirdiği Fenerbahçe tribünleri, oyuna girmek için meğer Yanal’ı bekliyorlarmış. Dün basit paslarda bile oyuncularını öyle coşkuyla alkışladılar ki, Fenerbahçe’de bir özgüven değişimi oldu ilk devrede.
\
10
"F.BAHÇE'NİN KALİTESİ BU KADAR"

Erzurum takımının ikinci devrede stada gelmesiyle çıplak gerçek ortaya çıktı: Ersun Yanal’ın elinde sihirli değnek yok. Fenerbahçe’nin kalitesi bu kadar. Ama Yanal’ın şu değişimleri yapma niyeti var:

1)Daha az uzun vuran, daha çok kısa pas yapan bir takım.

2)Herkesin daha çok hücum düşündüğü bir anlayış. Isla’nın çıkışı dikkat çekici.

3)Herkesin daha fazla yer değiştirdiği bir takım, Ayew santrfor, Valbuena serbest oyuncu gibiydi.

Yanal’ın düşüncelerinin sahaya yansıyabilmesi için Ocak’ta en az 3-4 nokta atışı transfere ihtiyacı var. Biri muhakkak santrfor olmalı, biri sekiz numara, bir diğeri de santrfor arkası üç rol için yetenekli bir alternatif.

\
9
"OYUNCU DEĞİŞİKLİĞİ ÇAĞI"
Geçtiğimiz perşembe günü bu sütunda Wenger-Emery örneği üzerinden ele almıştım, “maçları artık ilk 11’ler değil, kulübeler kazanıyor” meselesini... Hafta sonu Süper Lig’de izlediğimiz 2 kritik maçta bu durumu çok net bir şekilde gözlemledik. Şenol Güneş 46’da Caner-Gökhan’ı, Mehmet Özdilek de Emrah-İbrahim’i soktu; maçların gidişatını ciddi biçimde değiştirdiler. Bu hem yeni neslin maçtan maça performans farkının büyüklüğünden; hem de artık futbolun yüksek dozda atletizm istemesinden... Devrede oyuna iki taze kan sokmak sıradanlaşıyor gitgide. Hatta önümüzdeki yıllarda bir takım ikinci devreye aynı 11’le çıktığında şaşıracağız belki hepimiz.
\
8
"ELJIF ALTERNATİFSİZ GİBİ"

Fenerbahçe’nin kadrosuna bakıyorum, eksikler döndüğünde defansif orta saha rolü için 4 ayrı adamı var (Mehmet, Jailson, Tolga, Oğuz). Oysa 8 numara (iki yönlü orta saha) için tek opsiyon Eljif. Sezon başı kadro mühendisliğindeki başarısızlığı gösteriyor tabii bu.

\
7
"SLIMANI ÖZGÜVENİNİ BÜYÜK ÖLÇÜDE..."

Maçın sayısı: Dünkü maçın ilk 45 dakikasında Fenerbahçeliler topa 484 kez dokundular ve 394 pas yaptılar. Bırakın bir devreyi, herhalde şu ilk 15 haftada herhangi bir maçın 90 dakikasında Fenerbahçe 400 pas girişimi yapmamıştı, yapamamıştı.

Maçın zayıf halkası: 45’te Valbuena takımını bir kontra atağa çıkarıyor. Topu solundaki Slimani’ye aktarıyor, Cezayirli’nin kötü pasına rağmen tekrar kazanıyor, yine ona aktarıyor. Slimani’den tekrar kötü bir pas! Slimani’nin dününün özeti böyleydi: Özgüvenini büyük ölçüde kaybetmiş.

\
6
"KOEMAN'IN 11'LERİNDEN FARKSIZDI"

Maçın karesi: Fenerbahçe’nin Skrtel’le attığı ikinci golden sonra takımın bütün olarak yaşadığı coşku dikkat çekiciydi. Kasımpaşa maçında golü atan Neustadter, neredeyse yanında kutlama yapacak arkadaş bulamamıştı! Sarı-lacivertlilerde bir takım duygusu gelişiyor gibi.

Maçın detayı: Esasında dün Ersun Yanal’ın sahaya sürdüğü 11, Koeman 11’lerinden farksızdı. Muhtemelen Koeman da görevde kalsa Erzurum maçına bu 11 ve bu dizilişle çıkacaktı. Yanal’ın şansı tabii onun gelmesiyle Valbuena-Ayew’in mucizevi iyileşmeleri!

\
5
"ERSUN YANAL'A SUNULAN KADRO..."

[Rüştü Reçber| Yazıma öncelikle hem Ersun Yanal ve ekibine hem de Volkan Ballı’ya ‘Hayırlı olsun, tekrardan Fenerbahçe’ye hoş geldiniz’ diyerek başlayayım. Evet malum Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum ortada. Bu noktada Ali Koç ve yönetimi geç de olsa bir şok dalgası yaratma adına Ersun hocayı getirdi. Bir kere şunun altını çizelim; Ersun hocanın elinde sihirli değnek yok. Kendisine sunulan kadro öyle üst düzey bir topluluk da değil. Moraller desen, o da zaten dip yapmış durumda. Anlayacağınız Ersun hocanın işi hiç de kolay değil. Tabii bunların yanında aslında en büyük avantajı, bu takımın daha kötü olma ihtimalinin olmamasıdır. Dolayısıyla Ersun hoca da takıma katacağı birikimleri ve hırsıyla hedefi ilk 8 olarak belirleyecektir.

\
4
"BU ŞARTLARDA İYİ FUTBOLCU BULMAK..."
Oldu ya 2-3 transferle belki hedef yükseltmesi de olabilir ama tabii hem bu mali şartlarda hem de bu dönemde iyi futbolcu bulmak zordur. Zaten bonservisi olmayan bir futbolcuyu bulmak, samanlıkta iğne bulmaya da eş değerdedir. Paralı bulsan, bu sefer de maliyetini nasıl karşılayacaksın? Paran olsa da harcayabilir misin? (UEFA Fair Play kuralları gereği o da izne tabi.)
\
3
"ERSUN HOCANIN TAKIMA VERECEKLERİNİ..."
Gelelim maça... İki takım için de çok önemliydi. Fenerbahçe kazandığı taktirde düşme potasının dışına çıkacaktı. Ersun hocanın takımlarında her zaman bariz bir şey göze batar. Takımın kalitesi ne olursa olsun, sahada topu kaybettiğin yerde kazanma düşüncesi. Bu düşünce hem defansı güçlendirir hem de golü bulmayı kolaylaştırır. Yapmak için tek şart fiziki kuvvettir. Ersun hocanın bunun dışında takıma vereceklerini ilerleyen haftalarda göreceğiz.
\
2
"10 DAKİKADA 2-0 OLACAKTI"

Maçın ilk yarısında topun değerini bilen ve az pas hatasıyla oynayan bir F.Bahçe vardı. Takımın isteği ve hırslı oluşu bir yana, taraftarın da coşkusu hakikaten güzeldi. Fenerbahçe o kadar hızlı başladı ki, 10. dakikada Slimani atsa, 2-0 olacaktı. Böyle zamanlarda golün veya gollerin gelmesi o kadar önemlidir ki, maçı daha başlamadan bitirmiş olursun.

\
1
"FENERBAHÇE'NİN SORUNLARI..."

İlk yarıda Fenerbahçe adına her şey o kadar mükemmeldi ki, rakibin gardı düşmüş ve morali bozulmuştu. Ama öyle bir ikinci yarı oynandı ki, herkes gibi ben de şaşırıp kaldım. Futbolun şakası ve acıması yoktur. İlk yarı bambaşka, ikinci yarı bambaşka bir takım. Sanki Ersun hocanın üzerinde durması ve çözmesi gerekenlerin ne olduğunu ortaya koyan ve temel sorunların ne olduğunu gösteren bir futbol. Bu sorunlar neler mi?

1-) İkinci yarıda erken yenen golden sonra skoru koruma düşüncesi.

2-) ‘Yine mi kaybedeceğiz?’ korkusunun hortlaması.

3-) Fizik olarak düşüş yaşamaları.

4-) Herkesin sorumluluktan uzaklaşması.

5-) Oyuna sonradan girenlerin hiçbir katkısının olmayışı.

Dolayısıyla böyle bir görünüme bürünürsen, rakip kim olursa olsun fark etmez; cezayı keser. Çünkü futbol böyle bir şeydir. Şunu da belirteyim Ersun Yanal tecrübesi tüm bu sorunları aşacak düzeydeydi.

\