"Hepinizin bildiği pozisyonlar bunlar ama bütünüyle baktığınızda başka bir resim çıkıyor ortaya. 4. hafta Alanyaspor maçıyla başladı, sizinle paylaştığımız pozisyonlar bize göre yoruma açık olmayan pozisyonlar. 2 kusurlu gol yedik, kural hatası için başvurduk. Bizi üzen bunun ele alınma şekliydi. Başvuru yapılmadan kural hatası yoktur açıklaması yapıldı. Az kalsın WhatsApp üstünden karar alınacaktı. IFAB kararı okunmadı. Antalyaspor maçında pek çok maçta verilen, bize gelince verilmeyen Jailson'la aynı şekilde olan bir el var."
"4 dakika 17 saniye Göztepe maçında bizim golümüz hakkında istişare edildi. Ne edildi bilmiyorum. Aut atışına korner verildi, döndü gol oldu. Bir derbi deplasmanında yanlış bir taç kararı verilmiş gol olunca ortalık yangın yeriydi. Trabzonspor maçında Max Kruse'nin hiçbir temasının olmamasına rağmen golümüzün verilmemesini de gördünüz. Bizim lehimize olsa ne Fenerasyon kalmıştı, ne Zorlu toplantısı, ne bir şey..."
"20. haftada orta hakem ısrarla kendisini çağırmasını istediğini ancak VAR hakeminin çağırmadığını söylüyor. Ankaragücü maçı... O maç oynanırken fark etmedik. Kadrosunu oturtmayan, henüz hazır olmayan Ankaragücü'nü bizi yendikleri için tebrik ediyorum. Golden önce el var. Vedat'a bir hareket var ama %50 - %50. Bizim lehimize ne yapılıyor diye baktık, Ankaragücü'nün 2-1 yendiğimiz maçta Zanka'nın ilk golünde aut verilmesi gerekiyordu, ancak korner verdiler. 'Haksız 2 puan almışsınız' denebilir. Burada 14-15 puandan bahsediyoruz. Yarısını hesabımıza saysanız, tablonun nasıl değişeceğini göreceksiniz. Antalyaspor ve Alanyaspor maçları bizler için bardağı taşırdı."
Burada 14-15 puandan bahsediyoruz. Bunun sadece yarısını saysanız, tablonun ne kadar fark ettiğini göreceksiniz. Tabii bunlar saha içinde yaşananlar, bunun bir de saha dışında yaşananları var. TFF, aldığı kararlarla sadece bizi zayıflatmakla kalmamış, tüm yarışın tamamını kökünden etkilemiştir. Sezon ilerledikçe etki daha da artacak, göreceksiniz. Teknolojik nimet iyi niyetle kullanılmadığı zaman bu nimet iyi bir sonuç vermiyor.
Kazandığımız 11 maçın 9'unda hakemler bir sonraki hafta maç alamamışlar. Bu dünyayı bilenler bilir, hakemler ne ister? Hakemler yeni ortamda bol bol maç yönetmek, para kazanmak ister. Hakemlere mesaj nasıl verilir? Her hafta açıklanan hakem hatalarıyla. Bu aslında ödül ve ceza sistemidir. Futbol camiasında şöyle denir, "Hakemler cin gibidir, atamalarına bakarlar ve mesajı alırlar. Bir takımı katlettikten sonra maç alırsa, mesajı da net şekilde alır."
Kayserispor maçında müthiş kötü bir yönetim sergileyen Arda Kardeşler ve Turgay Kaan Numanoğlu ikilisi, bir sonraki hafta Göztepe-Malatya maçına atandılar. Bundan daha iyi mesaj veremezsiniz. Hakemler, söz konusu Fenerbahçe olunca takıntıkları son derece cüretkar tavırları, ürkütücü boyutta olan cüretkar tavırlarını nasıl yorumlayacağımızı, ölçeceğimizi size bırakıyorum.
VAR protokolünü tamamen hiçe sayan uygulamalar... Hakemler bu cesareti nereden buluyor? Kime güveniyorlar. Kariyerlerini risk altına alacak şekilde kasıtlı kararlarda kime güveniyorlar? Görüyorum ki teknolojiyi de doğru düzgün kullanmıyoruz. Kenara gidip bazı pozisyonları izlememeleri akıl alabilir gibi değil.
Kayserispor maçında bir diyalog oluyor. Emre'ye ceza vermek için gazetelerde 'Şöyle dedi, böyle dedi' diye haberler çıkartılıyor. Mevzuata göre o olayla ilgili ceza verilemez. Ancak hakemden ek rapor isteniyor. Soruyoruz neden? Dosya sağlam olsunmuş... Sen ceza veremeyeceğin olaya neden rapor istiyorsun? Çünkü hakemlere mesaj veriliyor. Vedat Muriqi'nin sevki de meydan okumadır, zorlamayla yapılan hamledir.
Harcama limitleri konusunda çok uğraştık. Çok ihtiyacımız olan transferleri yapmamızın önü kesildi, engellendi. Yerel Finansal Fair-Play konu 2+2=4 değil. Birçok subjektif konu var. Transferin son iki gününe kadar eksi harcama limitinde tutulduk. Tam sınırda tutulduk. Sadık Çiftpınar kardeşime teşekkür ederim, bu seneki maaşında fedakarlık yaptı ve Simon Falette'nin lisansını çıkardık. Başka takımlara da son iki gün çıktı ama onlar bunun çıkacağını biliyordu, biz bilmiyorduk. Koskoca Süper Lig'de pek çok takım transfer yaptı, pek çok takımın finansal durumları ortadayken onlar transfer yaptı ama tek transfer yapması sakıncalı takım Fenerbahçe oldu.
Sezon başından beri Fenerbahçe'nin golünü nasıl vermeyiz, nasıl transfer yaptırmayız, futbolcularına nasıl ceza veririz, maçı yöneten hakemlere nasıl mesaj veririz gibi bir tabloyla karşı karşıyayız. Kamuoyu da bize karşı yapılanlar hakkında yorum yapmaktadır. Peki Ali Koç, Ersun Yanal, kaptanlar, oyuncular, yabancı oyuncular, Yönetim Kurulu bunları nasıl yorumlamalı?
'Bunlar basit hatası' diyebilirsiniz. Bunu diyecekler. Resmin bütününe baktığınızda, basit hata, futbolun doğal akışı ile bunlar açıklanamaz. Sadece hakem hataları değil, diğer şeylere de bakmalısınız. Hakem hataları bir standardı geçmiştir. En çok Fenerbahçe'nin canı yandı ama sıkıntı yaşayan sadece biz değiliz. Futbol dışı ve futbolcu içi unsurlarda birçok kulüp bizim olduğumuz noktaya gelecek. Şikayet edenlerin sayısı artacak. Bu gidişatın değişmesini beklerken, her hafta yeni bir şeyle karşılaşıyoruz. Bu hafta bakalım menüde ne var? İnşallah bir şey yoktur!
"Türk futbolu bugüne kadar görülmemiş bir futbol mühendisliği ile karşı karşıyadır. VAR odasından haberlerin medyaya işlenmesine kadar organize mühendislik! Buna fikstürü de ekleyebilirsiniz. 4-5 hafta geçti, sezonun geri kalan fikstürü belirlenmedi. Neden fikstür 25. haftaya kadar belli? Bunu bir inceleyin, zahmet edip bakarsanız iyi olur."
"Türk futbolunda adil bir rekabet ortamı var diyebilir miyiz? Dün de bugün de. Bu eksiklik herkesin en büyük eksikliği durumuna gelmelidir. Masa başı olaylara çok fazla vakit harcıyoruz ama yapısal sorunlara bu kadar vakit harcamıyoruz."
Haziran 2019'da TFF seçimleri yapıldı, biz çok ümitliydik. Türk futbolunun yapısal sorunlarını gidermek ve sürdürülebilir rekabetçi hale getirmek adına, özellikle de hasret kaldığımız adil rekabet ortamı için umutluyduk. TFF kurullarına isim vermeyeceğimizi söyledik. Zaten gördük ki versek de liste hazırmış. 8 aylık sürede yaşadıklarımız ve öğrendiklerimizden sonra ne kadar naif beklentiler içinde olduğumuzu kabullenmek zorunda kaldık. Ümitsizliğe kapılmamıza sebebiyet veren başka unsurlar da var. TFF başkanının nasıl belirlendiğini, yönetim kurullarının nasıl oluşturduğunu, kurallara kimin nasıl adam soktuğunu daha iyi anladık.
Kabullendikçe gördük ki bu kafayla, bu zihniyetle bundan sonraki yönetimler için de böyle davranıldıkça çok fazla yol kat edilemeyecek. Türk futbolu, bürokratlardan, belediyeden yöneticilik yapmış kişilerden, futbolla ilgisi olmayan kamu ihaleleriyle ilgilenenlerle ilerleyemez. TFF'deki iki kişiden bahsedecektim de arkadaşlarımla konuştuk, şu an için söylemiyorum. Birinin Fenerbahçe'ye karşı tutumundan... Birinin de futbolla alakası olmayan, hiçbirinizin TFF'ye gelene kadar daha önce tanımadığı ve asıl görevinin ne olduğunu anlatacaktım. Ancak arkadaşların ricası üzerine bu konuya girmeyeceğim.