Spor yazarları, Fenerbahçe'nin Çaykur Rizespor'u 2-1 mağlup ettiği maçları gazetelerindeki köşelerinde değerlendirdiler. (Burada alıntılanan bölümler, yazıların sadece bir kısmıdır. Tamamı için gazeteleri okuyabilirsiniz.)
Fenerbahçe kazanmayı hak edecek bir futbol oynamadı ama harika goller attı. Aslında Fenerbahçe deplasmanlarda nasıl oynayacağını da tam bilmiyor. Mesela, kontratak oynaması gereken anlar, deplasmanlarda çok oluyor. Peki Fenerbahçe'yi ileri götürecek, çabuk çıkartacak Rodrigues niye oynamaz, anlayamıyorum. (SABAH)
İkinci yarıda maç rölantideyken sahneye Jailson çıktı. 35 metreden öyle bir vurdu ki topu ancak filelerde gördük. Yılın en güzel gollerinden biri. Belki de Jailson'un hayatında attığı en güzel gol. Ama şurası mutlak ki Jailson'un bu golü, Fenerbahçe için eğer şampiyonlukta sonuna kadar gidecekse çok önemli bir kilometre taşı. Sonuçta Fenerbahçe şampiyonluk yarışındaki diğer rakipleri gibi puan kaybetmeden haftayı kapattı. İyi oynamasalar da Rize deplasmanları hep zordur. Dolayısıyla da 3 puan ilerisi için çok değerli. (SABAH)
Hakem Halil Umut Meler, oyun genelinde dört dörtlük maç yönetti ama öyle bir pozisyon var ki eğer Fenerbahçe puan kaybetseydi büyük problem olurdu. İlk yarıda Vedat Muriqi'e yapılan mutlak bir penaltı var. Arkadan omuzlarına basılarak açık bir şekilde yere düşürülüyor. Ama hakem çalmadı, VAR daveti de gelmedi. (SABAH)
Maçın ne başında ne de devamında ne olabileceğine dair fikir yoktu. İki takım da birbirinin pususunda, kendine fırsat doğması için kaosun içindeydi. Oyundan çok mücadelenin, koşmanın ve yapılacak hatanın peşinden koşulduğu görüntü vardı. Ersun Yanal, Beşiktaş derbisinden zaferle çıkanlara dokunmadı. Rakipten önce, kendi oyununun peşine düştü. Kulübedekilerin (Rodrigues, Emre, Ferdi) yarattığı beklentinin, sahadakilerden daha fazla olduğu bir liste vardı başta. Orta sahada sakin ve dikkatli kalarak, topun da kontrolünü ele geçirdiler. (SABAH)
Ç.Rizespor'un kendi sahasında beklemede kalıp, skoru savunduğu bir görüntü oluştu ister istemez. Buna rağmen goller paslaşarak değil, duran top ve şuttan geldi. Kazanmanın parola olduğu bir karşılaşmada, ikinci en önemli test bu baskıyı, Ozan-Gustavo ikilisinin nasıl yöneteceğiydi. Emre varken, topu ona atıp ne yapacak diye kenara çekiliyorlardı. Şimdi "karar noktasında" kendileri var. Maçı ne yöne, hangi taktikle sürükleyeceklerine akıl koymaları gerekti. Oyun verimine baktığımızda hâlâ "yönetici" performansında değiller. Kalesine gelen ilk isabetli şutun gol olması geleneğinin devam etmesi de maçı daha zor hale getiren faktör. Ersun Yanal'ın çağ dışı "adam, adama" duran top savunmasında devam etmesi, neredeyse her organizasyonda, topa rakibin değmesi ile devam ediyor. Bu kadar analiz ve rakam meraklısı teknik adam için enteresan seçim aslında. (SABAH)
Jailson'un maça damga vurması, sadece attığı muazzam gol nedeniyle değil. Çok eleştirildiği ve hata yaptığı stoperde, bu kez büyüdü. Hayat öpücüğü verdi takımına. Bir hafta önceki derbinin karar tartışmalarında ezilen bir hakemdi Halil Umut Meler. Oğulcan'ın sarıları, Muriqi'e yapılan penaltı, hepsi gözünün önündeydi, çalamadı, çaldığına da doğru yorum yapamadı. Jailson golüyle Meler'i de, MHK'yı da kurtardı aslında. (SABAH)
Fenerbahçe’nin klasik sıkıntısı Rize deplasmanında da devam etti. Derbi maçlarında başka bir takım, diğerlerinde başka bir takım oynuyor sanki. Kazan veya kaybet. Buradaki sorun kaç puan aldığın değil. Derbilerde sahanın her yerinde savaşan takım, diğer maçlarda sabit tempoda gidiyor. “Şampiyonluğun yolu derbilerden geçer” lafını kim çıkarmış bilmiyorum ama tamamıyla yanlış. Sezon 34 hafta ve 3 ezeli rakibinle toplamda 6 kez karşılaşıyorsun. 34-6=28! Kalan 28 karşılaşmada, şampiyonlukta çekiştiğin rakiplerinin gerisinde kalırsan, kaybedersin. Bu kadar basit! (AKŞAM)
Jailson’un inanılmaz golü olmasa, Rize deplasmanında da takılacaktı Fenerbahçe. Attığın ilk gol frikik. İkincisi çooook uzaklardan. “Hücum seti” gibi konulardan bahsedemiyorum bile. İyisiyle kötüsüyle sezonun ilk yarısı kapandı. Lider Sivas’ın 6 puan gerisinde bitti ilk devre. Artık ikinci yarı nasıl bir takımla karşılaşacağız, onu da yaşayıp göreceğiz. Teknik Direktör Ersun Yanal’dan mevcut rakip yapısına göre kadro çıkarmasını bekliyorum. Kötü veya vasat oynarken kazanabilmek bir meziyet ancak ilerleyen haftalar için bu meziyete fazla da güvenmemek gerekiyor. Alınan 3 puan elbette sevindirici.. Ama Çaykur Rizespor galibiyeti, “Güldürürken düşündüren” bir karşılaşma olarak akıllarda yer etmeli. (AKŞAM)
Rize’de konuşulması gereken epey bir nokta var tabii. Mesela Zanka’dan başlayalım. Neden ilk 11’den kesildiğini bir kez daha herkese gösterdi. Rakip oyuncuyu yine kaçırdı ve top ağlara gitti. Serdar Aziz’in cezası, aynı zamanda Fenerbahçe’nin de cezası oldu. Mesela hakem Halil Umut Meler var. Muriqi’ye ilk yarıda yapılan hareket penaltı. Kart tercihleri gerçek dışı. (AKŞAM)
Bütün rakiplerinin kazandığı haftada Fenerbahçe'nin Rize'den mutlaka 3 puanla dönmesi gerekiyordu. Oyunun ikinci planda kalacağı, skorun önemli olduğu maçta Sarı-Lacivertliler hata yapmadı ve üzerine düşeni yerine getirdi. Oyun üzün süresi sıkıntılı gitti. Tempo bir türlü yükselmedi. Kanatlar işlemeyince oyunun merkezini de Rize çok iyi kapatınca beklenen gol de ancak duran toplar ya da şutlara kalmıştı. (TAKVİM)
Açıkçası nasıl gol olacak diye beklerken Jailson'un 35 metreden müthiş golüne şahit olduk. Fenerbahçe yine mücadele etti, yine koştu, ama istediği tempoyu bir türlü bulamadı. Bu tarz maçlarda beklenen Kruse'nin öne çıkmasıdır. Ama dün gece Kruse yine Fenerbahçe'nin en etkisiz oyuncularındandı. Bu yüzden Rodrigues hamlesi biraz gecikti. Vedat'a yapılan hareketin penaltı olduğunu söyleyerek maçı noktalayabiliriz. F.Bahçe kazanarak devreye moralli girdi. (TAKVİM)
Fenerbahçe rakiplerinin kazandığı haftada sahadan 3 puanla ayrılmak zorundaydı. Ancak maça temposuz bir giriş yaptılar. Buna rağmen Deniz Türüç ile golü buldular. Fenerbahçe'nin golden sonra oyuna daha fazla hükmedeceğini düşünüyordum ama olmadı. Fenerbahçe savunma hatasından kalesinde gol gördü. Ve oyuna eşitlik geldi. Şu bir gerçek ki Fenerbahçe, deplasmanlarda istediği futbolu bir türlü sergileyemiyor. Bunun nedenleri iyice araştırılmalı. (TAKVİM)
Fenerbahçe 2. yarıda da tempoyu yükseltemedi. Jailson imdada yetişti. 70. dakikada attığı muhteşem golle galibiyeti getirdi. Tabii bu golde ilkinde olduğu gbi kaleci Gökhan'ın büyük hatası vardı. Fenerbahçe rakiplerinin kazandığı haftada 3 puanı kaptı. Ersun Yanal ve yardımcıları devrede dersini iyi çalışmalı. Takımda takviye de şart! Beşiktaş maçındaki tempo daha iyiydi. Ama dün bundan eser yoktu. (TAKVİM)
Sonunda bir deplasman galibiyeti geldi. Şampiyonluk yarışındaki rakiplerin hemen hepsinin kazanmasıyla Rize maçının önemi daha da artmıştı. Neyse ki ilk yarının kapanışı galibiyetle oldu. Kruse hayalet gibiydi ve Ersun Yanal ona uzun bir süre dayandı. Ön taraftaki bir oyuncu eksikliği Fenerbahçe'nin olgun atak yapamamasına sebep oldu. Hal böyle olunca gol atmak için sadece iki seçenek kaldı. Duran toplar ve ceza sahası dışından şutlar... (FOTOMAÇ)
Nitekim Fenerbahçe'nin iki golü de bu şekilde oldu. Rizespor Fenerbahçe'nin üzerine neredeyse hiç gelmedi. Maça 1,5 stoperle başlayan Ersun Yanal geçte olsa bunu görerek 2 yama stoperle oyuna devam etti. Hakem Halil Umut Meler, henüz ilk yarıda Vedat'a yapılan penaltıyı verseydi maç çok daha önce kopabilirdi. Nedense hakemler özellikle deplasman maçlarında Fenerbahçe'nin penaltılarını pek göremiyor! Ne onlar ne de VAR'daki zatı muhteremler! (FOTOMAÇ)
F.Bahçe'nin geçen hafta kazandığı Beşiktaş derbisinden sonra, bu haftada tüm şampiyonluk adaylarının maçlarını kazanması itibariyle Rize deplasmanı daha da önem kazandı. Rize topu F.Bahçe'ye bırakarak böyle bir anlayışla maça başladı. Sarı lacivertliler, Tolga'nın hücumda sol çizgide dar alan beceri eksikliği, Kruse'nin hareketsizliği ve hücum organizasyonlarına katkısının çok olmadığından, özellikle rakip ceza sahası içinde problemi çözmekte zorlanan bir görüntü verdi. F.Bahçe'nin iç saha oyunlarında oyunu domine eden bir görüntüsü var. Dış sahada da bu görüntüyü verememesinin en temel nedenlerinden biri; bu oyunlardaki oyuncu tercihlerinden kaynaklanıyor. (FOTOMAÇ)
Futbolda yaptığınız seçimler sonucu sahaya bir oyun çıkar. Özellikle bu oyunda, oyuncu profilleri üzerinden oyun planı kurgularsınız. F.Bahçe'nin deplasmandaki, sezonun ilk yarısında görülen en net sıkıntısı bundan kaynaklanıyor. İç saha oyunuyla tabi ki deplasman oyunu farklıdır. F.Bahçe'nin bu anlamda iki yüzü var; iç sahada güçlü, dominant bir oyun oynayan bir takım, deplasmandaysa oyun içinde çok gel-git yaşayan, hücumda problemi çok fazla çözemeyen oyun görüntüsü var. Bunu da tabi ki çözecek olan Ersun Yanal. (FOTOMAÇ)
