Yüzen, koşan, bisiklete binen yani triatlon yapanlara ‘Ironman’ deniyor. Peki bu sporu yapanlara ‘Ironwoman’ı mı diyoruz?
- Keşke. Ironman denince ben de dahil olmak uzere herkesin kafasında güçlü, kuvvetli, kaslı, herkül gibi adamlar akla geliyor. Bir de bakıyorlar ki ben...
Ufak, tefek bir kızsınız. Hiç ironman gibi bir havanız yok...
- Aslında vücudumuzu kullanıyor gibi gözüksek de psikolojik fırtınaların uçuştuğu bir yarış. Zihnimizle vücudumuzu yönetmeye çalışıyoruz.
Triatlonla nasıl tanıştınız?
- Herkes gibi acıklı bir başlangıç hikâyesi anlatmayacağım. Hiperaktivitemi kontrol etmem için öncelikle ailem yönlendirdi. Sonra antrenörüm yetenek gördü ve başladım. İlk yarışımdan önce yorgunluktan bayıldığımı hatırlıyorum. 14 yaşında Safinaz kılıklı bir kız 1500 metre yüzüyor, 40 km bisiklete biniyor, 10 km koşuyor daha ortada triatlon federasyonu yoktu. Bitiminde işte benim sporum dedim. 14 yıl geçmis aradan.