"Yelken sporu öncelikle bana manevi anlamda çok şey kattı"

17 yaşında Avrupa Şampiyonu olan Yaşar Doğa Arıbaş, sponsorların desteğiyle yelkene olan ilginin gün geçtikçe arttığını dile getirdi.

Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
'Yelken sporu öncelikle bana manevi anlamda çok şey kattı'
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
20 Temmuz 2018 16:17
17 yaşında Avrupa Şampiyonu olan Yaşar Doğa Arıbaş, sponsorların desteğiyle yelkene olan ilginin gün geçtikçe arttığını ve Türkiye'yi ilerde daha büyük başarıların beklediğini söyledi. Eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde sürdüren şampiyon sporcu, derslerini bazen uçakta bazen de yarış günü çalışmak zorunda olduğunu fakat yelkenle eğitimin birlikte yürütülebileceğini ifade etti.

Yelkende Avrupa Şampiyonu bir sporcusunuz. Böyle bir başarı ne hissettirdi size?

17 yaşında Türkiye'ye bu sınıfta ilk Avrupa Şampiyonluğu'nu kazandırmak beni çok mutlu etmişti. Çünkü 5 sene boyunca sabah akşam bazen severek bazen de bıkkınlıkla yaptığım antrenmanlar sonuca ulaşmış ve podyumun en üst basamağına sırtımda Türkiye Bayrağı ile çıkmıştım. Yelken yarışları genelde 5 - 7 gün arasında süren bir maraton. Her gün 1 saatlik 2 veya 3 yarışa katılarak bir sonraki güne hazırlanıyoruz. Şampiyonada son 3 günü lider olarak götürmüştüm. Beni en çok mutlu eden noktalardan biri ise, her yarış gününün sonunda İstanbul'daki ailem, antrenörlerim ve takım arkadaşlarım ile konuşuyordum, onlar da benimle aynı heyecanı paylaşıyorlardı ve benimle gurur duyuyorlardı.Her ne kadar yelken Türkiye çapında bilinmeyen bir spor olsa da, kendi inandığım ve hedeflediğim şeyi başarmak ve gerek yelken camiası gerek başka insanlar tarafından saygı ile karşılanmak beni çok mutlu etmişti.

Yelken sporunun Türkiye'deki geleceği ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Yelken, çok eski zamanlardan beri yapılan bir spor/hobi. Zamanla hırslı ve rekabetçi insanlar sayesinde bir spora dönüşmüş. Son 5 yılda yelken sporunda yaşanan gelişmeler sayesinde görünürlüğü de hızla artıyor ve giderek popülerleşiyor.

Yelken sporu Türkiye'de çok fazla duyulmasa da Fransa, Yeni Zelanda, Amerika, İngiltere gibi denizci ülkelerde oldukça popüler. Bunun sebebini, bu ülkelerde yaşayan insanların deniz ile beraber yaşamalarına bağlayabiliriz. Aslına bakarsanız Türkiye'deki birçok büyük firma yelken sporunun içinde. Örneğin Enka, Eker, Borusan Holding, Logo Yazılım, Koç Grubu, Doğuş Holding. Ve gün geçtikçe hem bu firmalar sayesinde hem de Türkiye Yelken Federasyonu'nun desteği ile yelkene ilgi artıyor.

Yelken epey zaman isteyen bir spor dalı, okulla birlikte nasıl yürütebiliyorsunuz?

Kolay olduğunu söyleyemem; çünkü yarış sezonu başladığında 14 haftalık okul döneminin 8 haftaya yakın bir süresini şehir dışında geçirmem gerekebiliyor. Genelde insanların tatil yaptığı dönemlerde ben ders çalışıyor oluyorum veya yarıştan dönüp ertesi sabah sınava girdiğim dönemler de oluyor. Derslerime bazen uçakta çalışıyorum bazen yarış akşamları. Yelken ile okulu bir arada yürütebilmem için biraz sosyal hayatımdan feragat edip eksiklerimi kapatıyorum. Okul konusunda başta ailem ve sınıf arkadaşlarım bana fazlasıyla destek oluyorlar.

Okuduğunuz İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin size sportif açıdan katkısı nasıl oldu?

İstanbul Bilgi Üniversitesi'ni tercih etmemdeki ana sebeplerden biri de spora desteği idi. 2013 yılından itibaren sporcu bursu ile okuduğum BİLGİ'de başta Burak Mutçalıoğlu, Aslı Ertunç ve Efe Özbil bana hem sportif anlamda hem de okul anlamında çok destek oldular. Gerçekten başka okullarda bu desteği alabileceğimi düşünmüyorum. Gece gündüz yarışlardaki veya okuldaki sıkıntılarımızı çözmemizde yardımcı oldular.

2015 senesinde Bilgi Yelken ile Fransa'da düzenlenen EDHEC Yelken Şampiyonası'nı şampiyon olarak tamamlayarak üniversiteler arasında bu başarıyı elde eden ilk ve tek üniversite olma başarısını gösterdiniz. Ne düşünüyorsunuz?

Okulumuzun adını Fransa'da düzenlenen bu büyük yarışta zirveye çıkartarak çok mutlu olduk. Okulumuzun desteği bu yarışta bizim için çok önemliydi çünkü hem yelken pahalı bir spor hem de yarış Fransa'da. Yüksek bütçe olmasına rağmen bize inanıp bizi destekleyen Burak Mutçalıoğlu ve Aslı Ertunç'a tekrardan teşekkür etmek isterim. Sonuçta bu yarışa gidip böyle güzel bir dereceyle okula dönmek bizi çok mutlu etti çünkü hem kendi başarımızla gurur duyuyorduk hem de okul yönetimi spor bölümü ve yelken kulübü bizimle gurur duyuyordu. Her ne kadar bu yarışta 5 kişi olsak da arkamızdaki destek çok büyüktü ve onların bize verdiği desteği boşa çıkartmamış olduk.

Red Bull Foiling Generation organizasyonu sizlere neler kattı? Dünya Şampiyonası'na katılmaya hak kazanmıştınız.

Red Bull Foiling Generation bana hayatımda unutamayacağım bir tecrübe kattı. Ülkemizde ilk defa düzenlenen Foiling yani uçan tekneler sınıfı yarışını kazanıp Türkiye'deki en başarılı genç sporcu olduğumu kanıtladım ve dünyada bile çoğu insanın binmediği yüksek teknolojili bir teknede yarışmış oldum. 15 ülkeden 30 sporcunun katıldığı bu özel organizasyonun bir parçası olmak hem gurur hem de mutluluk vericiydi. Dünyadaki en iyi yelkenciler bizlere koçluk yaptı ve dünyadaki en yetenekli 28 sporcuyu tanıma fırsatına eriştim.

Bu yarış sayesinde heyecanını yaşadığım foiling teknelerin Türkiye'de olmaması beni üzmüştü ancak 2017'nin sonunda WASZP adındaki tek kişilik foiler teknesini Türkiye'ye getirerek bir ilki başardım. Amacım ise bize tanınan bu fırsat sayesinde yaşadığımız bu heyecanı başkalarına da yaşatmak ve dünyadaki son teknolojiyi yakalayıp Türkiye'deki yelkenciliği geliştirmek. Hem göze hitap eden hem de yüksek süratlere çıkmasıyla sporcuya hitap eden bir teknolojiyi Türkiye'ye getirmiş oldum.

2020 Tokyo Olimpiyatları ile ilgili hedefleriniz nelerdir? Hem kişisel hem de yelken sporu açısından?

Açıkçası 2020 Olimpiyatları için olimpik bir kampanya yürütmüyorum. Bunun sebepleri ise hem fiziksel açıdan olimpiyat oyunlarına katılabileceğim uygun bir tekne sınıfı yok hem de yelken gerçekten çok pahalı bir spor. 4 senelik bir kampanya yürütmek için büyük sponsorlara, büyük desteklere ihtiyacımız var. Ve 4 sene sonunda bu destekle birlikte olimpiyat kotasını alacağınızın garantisi yok. Çoğu rakibiniz ikinci veya üçüncü kampanyasını büyük bütçelerle yürütmekte ve deneyim olarak sizin çok önünüzde. Bu sebeplerden Olimpik kampanya yapmak yerine yelkenin olimpik olmayan One-Design diye adlandırdığımız tek tip tekneler sınıfında ve Foil yani uçan tekneler sınıflarında kendimi geliştiriyorum.

Yelkende Türkiye'de ve dünyada örnek aldığınız isimler kimler?

Türkiyeli sporcular arasında örnek aldığım kişi Levent Peynirci. 2014 senesinden itibaren onunla beraber yarışmaktayım ve onunla yarıştığım her an farklı bir şey öğrenebiliyorum. Bu da beni uzun vadeli hedeflerimden biri olan Türkiye'nin en iyi yelkencisi olmaya daha hızlı yaklaştırıyor. Çünkü en iyi olanla antreman yapmazsanız hiçbir zaman en iyisini geçemezsiniz. 2014'ten beri Türkiye'deki en büyük yarışlardan neredeyse hepsini Levent Peynirci ile kazandık ve bu yarışlardan edindiğim tecrübelerin bana ileride çok faydası olacağını düşünüyorum.
Dünya çapında ise Paul Goodison ve Ben Ainslie diyebilirim.

Spora başlamayı düşünenlere ne tavsiye edersiniz? Başlamadan önce ve sonrasında hayatınız nasıl değişti?

Yelken sporu öncelikle bana manevi anlamda çok şey kattı. Stres altında doğru karar verme, kriz yönetme, ekip yönetme, bir ekibin parçası olmak gibi daha sayamayacağım bir çok şey kattı. Bunun yanı sıra haftada 4-5 gün yaptığım spor ile fiziksel kondisyonum arttı. Yaptığım dereceler sayesinde okul hayatımın çoğunu burslu okudum ve aileme destek oldum. Ayrıca aldığım başarılar sayesinde özgüvenim arttı ve bu büyük camia sayesinde normal hayatta ulaşamayacağım insanlarla tanışma, iş, staj gibi imkanlara sahip oldum.Yarışırken Avrupa'nın neredeyse tamamını sponsorlar desteği ile yarışarak gezme ve arkadaş edinme fırsatım oldu.
Kendi imkanlarımla yapamayacağım birçok şeyi yaptım ve bunları yaparken de yaptığım hatalardan edindiğim tecrübeler sayesinde kendimi geliştirdim.
Önerim, herkesin yelken sporunu öğrenmesinden yana. Her ne kadar spor gözüyle bakılsa da aslında yelken kendi kişisel özelliklerinizi geliştirebileceğiniz bir hobi. İsterseniz performansa yönelebilir, rekabeti kazanıp kaybetmeyi ve rakiplerinizle yarışırken aynı zamanda doğaya karşı savaşmayı tercih edebilirsiniz.

Ama eğer ben rekabet istemiyorum derseniz de günbatımına doğru yelken yapmanın zevki paha biçilemez. Antrenörüm bu spora başladığımdan beri tek bir şeyi sorardı bana; karadan denize bakmak mı yoksa denizden karaya mı? Benim cevabim hep denizden karaya oldu.

 

GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam