Onlar oynuyor, o yorumluyor: Farklı adam, Stephen A. Smith!

Stephen A. Smith, spor dünyasındaki en pahalı yorumcu. Bir ESPN gazetecisi olan Smith, geçtiğimiz hafta, yılda 8 milyon dolar kazanacağı yeni bir sözleşme imzalamıştı.

Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Onlar oynuyor, o yorumluyor: Farklı adam, Stephen A. Smith!
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
18 Kasım 2019 17:41
Stephen A. Smith, spor dünyasındaki en pahalı yorumcu. Bir ESPN gazetecisi olan Smith, geçtiğimiz hafta, yılda 8 milyon dolar kazanacağı yeni bir sözleşme imzalamıştı.

Spor gazeteciliğinde daha fazla maaşı alan tek kişi, radyo sunucusu Jim Rome (yaklaşık 30 milyon).


NBA OYUNCULARIYLA ZAMANLA İLİŞKİ KURDU

Yeni sözleşmesi duyurulduğunda, Stephen A. Smith, bir Shaq, LeBron veya diğer oyunculardan ziyade, Afro-amerikan rüyasının somut örneği olarak kabul edilebileceğini söyledi.

Babası bir inşaat malzemeleri mağazasında çalışıyordu, ancak sağlık nedeniyle erken emekli olmak zorunda kalmıştı. Beş çocuklu bir aile (Dört kız kardeşi var) ile, tek başına olan hemşire annesi tarafından büyütüldü.

Smith de basketbol oynamış ve Winston-Salem Üniversitesi'nden spor bursu almıştı. Profesyonel bir kariyere ulaşamayacağı, - kendisinin de dediği gibi sürekli sakatlanmasından ötürü kendini belli etmişti.

Fakat basketbol sayesinde başka bir mesleğe yöneldi.

Okul gazetesinin sayfalarında Smith, sağlık nedenleriyle görevlerini yerine getiremeyen okul koçu Clarence Gaines'i istifaya çağırmıştı.

Eğitim kurumunun rektörü onu cezalandırmak istediğinde, Gaines Smith'e kin duymamıştı.

Smith, gazeteci diplomasını almış ve kolaylıkla iş bulmuştu - o dönemde neredeyse hiç Afro-amerikalı spor gazetecisi yoktu, ancak onlara ihtiyaç vardı.

1994'te lokal gazete Philadelphia Inquirer'da muhabirlik yapmış ve 76ers takımının haberlerine yoğunlaşmıştı.

Yükselmesi, 1999 lokavtı sırasında gerçekleşmişti. Smith, birçok NBA oyuncusuyla yakın ilişki kurmuş ve içeriden biri olarak ün kazanmıştı. O zamanlar bu durum olağandışıydı: Smith birçok kulübün yönetimi ile atışmış ve hak ettiği kadarıyla, onları taşıyan basketbolcularla daha da yakınlaşmıştı.

Bir yıl sonra Sports Illustrated'te işe giren Smith, üç sene sonra ESPN'de yorumcu olarak görünmüştü. Süper ünü, Smith'in kanaldan ayrılıp sonra geri dönme zamanının ardından gelmişti. 2012'de, efsanevi program First Take ile ortaya çıkmıştı.

Smith, iş için gazeteciliğin getirdiği duygusal olan "bunalma süreçlerini" yaşamadığı için olağanüstü bir kapasiteye ve yeteneğe sahip. Hiçbir gelir kaynağını küçük görmüyor ve coşkusunu kaybetmiyor. Kendisi hem makale yazıp, çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılan az sayıdaki gazeteciden biri.

SPOR GAZETECLİĞİNİN MALCOLM X'İ, STEPHEN A.

"Ben Afro-Amerikalı kadınlarla çıkıyorum. Sadece onlarla. Ailem böyle konuları tartışmazdı, ama ben sadece siyahi kadınları severim. Hiçbir şey siyahi bir abladan daha iyi olamaz. Aynı zamanda, Jennifer Lopez gibi birisini de gördüğünüzde, birçok güzel Latin'in de olduğunu yadsıyamazsınız. "

Smith çok nadiren ırksal meseleleri ele alsa da, bunları konuştuğu zaman, her zaman söylediklerinin altyapısı bulunuyor. Smith'in yaptığı her şey farklı bir kültürel çağrışıma sahip.

Kendisi hiç aşırı dürüst davrandığını ya da fazla ileri gittiğini düşünmüyor. Örneğin, genellikle karikatürize edilmiş bir tavırla konuşuyor. Birçok kişinin gözünde, tipik bir "öfkeli siyahi adam" gibi davranyor. Smith her zaman tartıştığı kişiyi bağırarak alt etmeye çalışıyor ve kasıtlı olarak bir ırkçılık haritası ortaya koyuyor.

STEPHEN A. VE "MEME" KÜLTÜRÜ

Smith aynı zamanda bir aktör. Birkaç kez "Main Hospital" dizisinde rol almıştı ve ünlü komedyen Chris Rock'ın bir filminde gözükmüşlüğü bulunuyor.

Yeteneklerini, asıl işinde daha çok kullanan Smith, geçtiğimiz yaz döneminin New York Knicks başarısızlığını ele alış şeklini neredeyse bir tirada çevirmişti. Smith, tüm Knicks taraftarları adına konuşup, onların genel duyduğu acıyı mantıklı ama abartılı bir şekilde TV ekranlarına taşımıştı.

Bu gibi klasik anlardan bulunan onlarca görüntüsü ve "This is blasphemous!" gibi dile pelesenk olan lafları, uzun zamandan beri popüler kültürün ayrılmaz bir parçası olmuştu, olmaya da devam ediyor.

ÇATIŞMALARDAN ASLA KAÇINMIYOR

Bulunduğu okulun koçunu görevden alma önerisinde açıkça anlaşıldığı gibi, Smith çatışmalardan asla kaçınmıyor.

Smith, saldırı suçlarına karşı savaşmıştı: örneğin, La Salle Üniversitesi'nden birkaç oyuncunun tecavüzle suçlanması sonrası, okul, Smith'in "Çocuklarınızı asla oraya göndermeyin" ifadesinden sonra köşe yazarı ile ilgilenmesini istemişti.

Smith, Inquirer'e karşı yalnız başına savaşmıştı. İşine son verildikten sonra, birkaç yıl mahkemede bunun yasadışı olarak yapıldığını savunmuştu. Sonunda mahkemeyi kazanmış ve aklanmıştı.

Smith, NBA'yi eleştiren Ayesha Curry (Steph Curry'nin eşi) ile atıştı ve uygun örnek olarak LeBron'un eşi Savannah'yı göstermişti.

Smith, "bir süperstardan gördüğümüz en utanç verici geçiş" sözlerinden sonra Kevin Durant ile atışmıştı. (Geçiş öylesine utanç vericiydi ki, Durant özgeçmişine karşı Smith'in sözlerini kolayca affetti ve Smith söylediklerini hemen unutmuştu, ve şimdi birlikte çalışıyorlar).

Smith, Mark Cuban (Dallas Mavericks sahibi) ile çeşitli konularda çatışmıştı. Cuban bizzat First Take'e gelmişti ve 2 yaşındaki çocuğunun basketbolu daha yetkin bir şekilde analiz ettiğini vurgulamıştı.

Smith bile uzaklaştırma cezası almıştı. Eski bir Baltimore running-back'i Ray Rice, bir geline şiddet uygulamakla suçlanmıştı ve Smith, bu tür bir davranışın bazen bir kadın tarafından tetiklenebileceğini öne sürmüştü. Beklendiği gibi, ESPN Smith'e bir haftalık uzaklaştırma cezası vermişti. Smith, hiçbir şey olmamış gibi toplumda bu konuda ahlak adına çatışmıştı.

Smith, abartmaktan korkmayan bir isim. Ve 2009'da ESPN'den ayrılmaya karar verdiğinde çok az kişi şaşırmıştı. Resmi bir açıklama yapılmasa da, şirket içinden gelen yorumlar, bağırmaların, saçmalıkların, inanılmaz baskıların artık havasını kaybettiği konusunda hemfikir olmuştu ve onsuz devam etmeye karar vermişlerdi.

ESPN bu konuda yanılmıştı. Smith, yüksek reytinglerle eşanlamlı olmuştu.

SMITH'İN SİLAHLARINDAN BİRİ: NEFRETİ KIŞKIRTMAK

Spor Gazeteciliğinin Sırrı: Sıradan gazetecilerin popülerlik derecesi, sevildikleri dereceye, spor gazetecilerinin popülerlik derecesi ise nefret edilme derecelerine bağlı.

Spor gazeteciliği en saldırgan kitleyi hedeflemektedir - 15 ila 40 yaş arasındaki, çoğu zaman konuyla ilgili bilgisiz kitleyi. Kendisini spikerin karşısında görmekten çok daha hoşnut olan bir izleyici kitlesi için, kaynağı belirsiz ve uydurma söylentiler konusunda onlara meydan okuyor ve onların da sporu az çok bildiğini gösteriyor.

Smith'in, çoğu spor gazetecisinde bulunduğu gibi, evinde bir silahı bulunuyor - düzenli olarak nefret üzerine tehditler almasından ötürü...

Smith'in en önemli becerilerinden biri, ideal bir provokatör olarak hareket etmesi. Aynı zamanda, hemfikir olduğunuz bir görüşü ifade edebiliyor ve derhal delice bir anlatıyla sonlandırabiliyor.

Agresif bir şekilde bir şeyler anlatan birini, unutmak zor oluyor.

LAFINI ASLA SAKINMIYOR!

İki yıl önce, ESPN onlarca muhabirin işine son verdiği, çok büyük bir işten çıkarma serisi gerçekleştirmişti. Spor kitaplarının en ünlü yazarlarından biri olan Jeff Perlman, spor gazeteciliğinin bozulması konusunu gündeme getirmişti. Ona göre saygın muhabirlerden ayrılan ve Smith'in maaşını artıran şirketi (ve Smith'i) şöyle eleştirmişti:

"Smith, muhabir işinin para getirmediğini keşfetti, kendisine ihanet etti ve geniş çaplı bir palyaçoluk yapmaya başladı".

Smith bunlara uzun ve kapsamlı bir cevap vermişti. Kendisi, kariyerini sistematik bir yukarı doğru ilerleyiş olarak görüyor.

Smith, şu ifadeleri kullandı:

"Bizim için başarının nasıl ölçüleceğini siz belirlediniz. Ve ben de bu tarafa gittim. Bazen süründüm. Ama ayakta kaldım.

Canlı yayında tek bağıran ben miyim? Ben de çığlık atan birçok beyaz adam tanıyorum. Ama onlara 'tutkulu' denirken, bana 'gürültülü' deniyor.

Kim oluyorsun da bana bunu söyleyebiliyorsun? Hiç kendin muhabirlik yaptın mı? Hiç satmamış olan kitaplar yazmana karşı değilim, ama sen hiç muhabirlik yapmadın. İçeriden tanıdığım adamları tanımadın. Özgeçmişlerimizi karşılaştırmak istiyorsan, devam et, saati ve yeri belirle. Geleyim."

Diğer gazeteciler, Smith'i - bir köşe yazarı olarak bile - modern dünyanın sadeleştirilmesinin bir örneği olarak göstermişlerdir. Muhabirler ilgi çekici birkaç ifade için antrenmanların etrafında gezinirken, uzun yıllar boyunca, içerdekiler ve kaynaklarla ince bir ilişki zinciri oluşturdular. Yazarlar kelimeleri dikkatlice seçerken, şiirsel bir ritim oluşturur ve bir hikaye için mükemmel bir form arar. Smith baltasını her zamanki jestiyle kaldırıp, gösterişsizce keser - ama sonra belirgin duygularını göstererek, daha geniş bir izleyici kitlesine zarar verir. Bu, onu tehditlere ve acı verici tepkilere daha açık hale getirir.

Ama bu daha çok rağbet görüyor.

Smith, tepki görmesiyle ilgili, "Bana 'Hey Stephen, neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrin yok, b*ktan bir köşe yazarısın' dediklerinde, genellikle 'S*ktir git. Ben kim olduğumu biliyorum. Hakkımda ne düşündüğün umrumda değil.' diyorum. Benim düşüncem gördüğüm gerçeklere dayanıyor. Hiçbir şey için özür dilemeye niyetli değilim. Ben fikrimi belirtiyorum - bu da talep görüyor. Benden nefret ediyorlarsa ne olmuş? Beni seviyorlarsa ne olmuş?" diyor.

GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam