Haber Tarihi: 21 Kasım 2020 09:54 - Güncelleme Tarihi: 21 Kasım 2020 09:54

Koronavirüs belirtisi baş ağrısı mı? Baş ağrısı koronavirüs demek mi?

Dünya Sağlık Örgütü'nün paylaştığı bilgilere göre, kişiler herhangi bir semptom göstermeye başlamadan 1 – 14 gün öncesinden hastalığa yakalanmış olabilirler. Corona virüsü hastalığının (COVID-19) en yaygın semptomları ateş, yorgunluk ve kuru öksürüktür. Çoğu kişi (yaklaşık %80) özel bir tedaviye ihtiyaç duymadan iyileşmektedir.

Koronavirüs belirtisi baş ağrısı mı? Baş ağrısı koronavirüs demek mi?
Abone Ol
Her an risk altında olduğumuz koronavirüs nedeniyle yapılan araştırmalarda baş ağrısı şikayetleri dikkat çekebiliyor. Her baş ağrısı koronavirüs demek değil ancak koronavirüsun belirtilerinden birisi de baş ağrısı  olduğu biliniyor. Peki baş ağrısı nasıl geçer, baş ağrısına ne iyi gelir? Onbinlerce kişinin ölümüne neden olan corona virüsünün belirtileri merak konusu. Corona virüsü salgının belirtileri merak ediliyor. Özellikle, ateş, baş ve boğaz ağrısı corona virüsü belirtisi mi? sorularının yanıtları araştırılıyor.
BAŞ AĞRISI KORONAVİRÜS BELİRTİLERİ NELER?

Sağlık Bakanlığı'nda yer alan bilgilere göre, belirtisiz olgular olabileceği bildirilmekle birlikte, bunların oranı bilinmemektedir. En çok karşılaşılan belirtiler ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Şiddetli olgularda zatürre, ağır solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilmektedir.



Nadir olarak bu hastalık ağır seyredebilir ve hatta ölümcül olabilir. Yaşlılar ve başka sağlık sorunları (astım, diyabet veya kalp hastalığı gibi) olan kişilerin corona virüsü hastalığını ağır geçirme olasılığı daha yüksek olabilir.

Çin'de ortaya çıkan corona virüsü dünya çapına yayıldı. Dünya corona virüsü salgını ile mücadele etmek için çalışıyor. Hacettepe Üniversitesi , corona virüs ile ilgili hazırladığı belirti takvimini paylaştı. Corona virüsün gün gün belirtileri merak ediliyor. Peki corona virüsü gün gün belirtileri nedir? Nasıl korunulur?

BAŞ AĞRISI NASIL GEÇER?

1-Uyku Düzeni Oluşturun

Elbetteki uykunun baş ağrıları ile ilişkisi açık ve nettir. Uykusuzluğun baş ağrılarını tetikleyebileceği gibi çok uyumak da hem baş hem de vücut ağrılarını tetikleyecektir. Toplam uyku saati yeterli gibi görünse de kesintili uykular da tam bir dinlenme yapamayacağından baş ağrılarını artırabilir. Sık sık başınız ağrıyorsa uykunuzu mutlaka düzene sokmanız ve yeterli miktarda uyumanız gerekir. Özellikle karantina sürecinde gece saatlerinde uyumadan oturmak ve gündüz çok geç saatte kalkmak baş ağrılarını tetikleyecektir. Önerimiz; düzensizleşen uyku saatlerinizi düzene sokarak, gündüz uykusunu çok uzatmadan, çok bastırması durumunda ise sadece 20 dk kadar tazelenme uykusu yapın ve daha fazla gündüz uykusuna izin vermeyin.

2-Yeterli Miktarda Su İçin 
Yetersiz su tüketimi dehidratasyon da denilen vücudun susuz kalması olayına neden olur, bu durum da baş ağrılarını tetikler. Özellikle havaların sıcak olduğu dönemlerde vücudumuz ciltten buharlaşma ve solunum yolu ile 500-700 mililitre arasında su kaybına neden olur. İdrar ile de en az 1 litre su kaybedecek olan bir kişinin günde en az 2-2.5 litre su tüketmesi gerekir. Su içmekte zorlanan kişilere suyu aromalandırarak içmesi önerilebilir. Her gün sabah taze olarak hazırlanmak üzere 1.5 litre suyun içine tatlı ve güçlü aroması olan elma, armut, ayva gibi meyvelerin veya limonun kabuğunu koyup bekletin. Bu suyu da sürekli yanınızda bulundurarak bir içecek gibi yavaş yavaş tüketin.

3-Aromatik Yağlar Kullanın 
Lavanta, okaliptüs veya nane yağı gibi güçlü aromatik yağlar rahatlatıcı etkileri nedeniyle baş ağrılarını azaltmak veya geçirmek için kullanılabilir. Bu yağlar oldukça güçlü aromalara ve etkilere sahip olabileceğinden ağız yoluyla alınmamalı. 1 damla yağ, şakaklara sürülerek veya 1 kase kaynamış suya birkaç damla damlatıp buharını koklamak şeklinde kullanılabilir. Rahatlatıcı özellikleri ve solunum yollarını açıcı özellikleri nedeni ile hem ruha hem de bedene iyi gelirler.


4-Bitki Çaylarından Faydalanın 
Çok eskiden beri kullanılan ve yararlı etkileri bilinen bazı bitki çayları baş ağrılarını geçirmek için de kullanılabilirler. Rahatlatıcı etkileri yanında antioksidan özellikleri de ek olarak yarar sağlar. Özellikle papatya, zencefil, ada çayı ve yeşil çay ağrı kesici olarak oldukça işe yarayacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu bitki çaylarının mutlaka tek başlarına hazırlanmaları ve taze olarak tüketilmeleridir. Bitkileri karıştırmak ve/veya uzun süre bekletmek bazı zararlı aktif maddelerin oluşmasına neden olabileceğinden zararlı da olabilir. Bitki çayları, kaynadıktan sonra bir süre bekletilerek yaklaşık 85-90 dereceye hafifçe soğutulan suya yeterli miktarda konularak ve 2-3 dk bekletilerek hazırlanmalı ve tamamı tüketilmeli. Artan miktar ise dökülmeli.



5-Soğuk veya Sıcak Su Torbası Uygulayın 
Soğuk su torbası uygulamasının başın tepe bölgesine, şakaklara ve alın bölgesine uygulanması baş ağrılarına iyi gelecektir, özelikle migrende daha etkilidir. Ancak bu uygulama sırasında hastanın genel vücut sıcaklığının normal olması ve üşümüyor olması gerekir. Zaten eli ayağı soğuk ve üşümekte olan kişilere soğuk su torbası uygulaması baş ağrısını artırabilir. Sıcak su torbası uygulamasının ise ense ve üst sırt kaslarına uygulanması ağrıları azaltabilir veya geçirebilir, bu uygulama da daha çok gerilim tipi baş ağrılarında etkili olacaktır. Her iki uygulama için de önemli nokta soğuk veya sıcağın cilde zarar vermeyecek ve yakmayacak derecede olmasıdır. Soğuk da sıcak gibi cildi yakabilir ve zarar verebilir.

6-Masaj Yapın
Baş ağrıları sırasında masajın iyi geldiği zaten çoğu kişi tarafından deneyimlenmiştir. Ancak dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Bazı kişiler ağrı sırasında "allodini" denilen ve yüz bölgesinde veya saçlı deriye dokunmakla ağrı/acı duyusu hisseder. Allodinisi olan kişilere masaj yapılmaması gerekir çünkü ağrıları daha da artırabilir. Allodini yok ise şakaklara, iki kaş arasına, saçlı deriye ve ense üst kısımlarına çok bastırmadan yapılan tatlı-sert dokunuşlar ve sıvazlamalar ağrıyı azaltabilir veya geçirebilir. Ancak çok sert bastırmalar, ovalamalar veya sıkmalar o an için rahatlatıcı gibi görünse de daha sonra kasların sertleşmesine neden olacağından ağrıyı daha da artırabilir.

Ense kaslarına masaj ise biraz daha dikkatli olunması gereken bir durumdur. Mümkünse profesyonel masaj yaptırmak en doğrusudur. Duruş ve oturuş bozukluklarının çok sık olması nedeniyle ense kaslarında spazm veya boyun düzleşmesi çok sık görülen bir durumdur ve bu bölgeye yanlış masaj spazmları artırabileceğinden ağrıları da artırabilir. Boyun ve üst sırt kaslarına da çok sert bastırmalar, ovalamalar veya sıkmalar kesinlikle yapılmamalı.

7-Nefes Egzersizlerine Başvurun
Düzgün nefes almak ve nefes egzersizleri yapmak hem baş ağrılarını azaltıp geçirmek de hem de uykuya kolay dalmak için işe yarayacaktır. Çok farklı şekilde tanımlanmış nefes egzersizi teknikleri vardır ancak ben size çok basit bir egzersiz önereceğim:

Yaklaşık 5 dakika boyunca mümkünse sessiz, havadar ve ferah bir ortamda normal bir şekilde oturup dinlendikten sonra yine 5 dakika boyunca 7 saniyede yavaş ve derin bir nefes alıp, 4 saniye bu nefesi tutup, 8-9 saniyede nefesi yavaşça ve tamamen vererek yapılan nefes egzersizi rahatlatıcı olacaktır.

8-Ilık Duş Alın
Eğer şartlarınız uygunsa çok sıcak olmayan bir duş kaslarınızı gevşeteceğinden vücudunuzu rahatlatacak ve ağrılarınızın geçmesine yardımcı olacaktır.

Eğer migren hastasıysanız duşun sonunda çok soğuk olmayan suyla kısa süreyle başınızı yıkamanız da iyi gelecektir. Gerilim tipi baş ağrılarında bunu yapmanız iyi gelmeyebilir.

9-Ortam Işığını Düzenleyin
Eğer bulunduğunuz ortam çok güçlü beyaz ışık ile aydınlanıyorsa bunu sarı ışık ile değiştirmeniz sizi rahatlatabilir. Ayrıca özellikle migren hastalarında loş veya karanlık bir ortamda dinlenmek de ağrıların azalmasına yardımcı olacaktır, en azından ağrıların artmamasını sağlayacaktır.

10-Gürültüyü Azaltın
Gürültü baş ağrısını başlatan veya artıran bir neden olabilir. Eğer mümkün ise ortamınızın gürültü seviyesini azaltmanız veya tamamen sessizleştirebilmeniz ağrılarınızın azalmasını veya geçmesini sağlayabilir.

Özellikle migrenli hastalarda gürültü ağrıları artıracağından ve tahammül edilemez olduğundan sessiz ortam daha da önem kazanır.

11-Yemek Seçimlerinize Dikkat Edin
Baş ağrılarını tetikleyen en önemli faktörlerden biri de açlıktır. Açlığın baş ağrılarını tetiklemesini azaltmak için beslenme büyük önem taşır. Özellikle vücutta hızla şekere dönüştürülen yiyecekler veya direkt şekerli gıdalar hızlı ve yoğun bir insülin salgısına neden olur ve yemekten yaklaşık 1-2 saat sonra kan şekerinin daha da düşmesine neden olarak hipoglisemi denen durumu tetikler. Hipoglisemi de baş ağrısını tetikler. Bu nedenle özellikle sahurda hızlı karbonhidratlar (beyaz unlu gıdalar, beyaz pirinç, şekerli tatlılar, yoğun tatlı meyveler, patates ve diğer nişastalı yiyecekler) yerine hızla şekere dönüştürülemeyen kompleks karbonhidratlı yiyeceklerin (işlenmemiş ve kepeksiz un haline getirilmemiş tahıllar, kuru baklagiller, kuru yemişler, yeşil yapraksız sebzeler) tercih edilmesi, şekerin kana yavaş yavaş geçmesini sağlar ve hipoglisemiyi engeller.

Ayrıca kompleks karbonhidrat tüketimi kilo almayı da engeller. Elbette sahurda proteinli gıdaların ve yeşil yapraklı sebzelerin de tüketilmesi hipoglisemiyi engelleyerek tok tutulmasını sağlayacaktır.

12-Açık Hava, Gün Işığı ve Egzersizi İhmal Etmeyin 
Sürekli hareketsiz kalan bir vücutta hem kan dolaşımı yavaşlayacağından hem de hareket sırasında salgılanan ve vücudumuza yapıcı, onarıcı ve enerji verici verici endorfin, enkefalin ve adrenalin gibi bazı maddeler salgılanamayacağından kişiler kendilerini daha da yorgun, enerjisiz ve mutsuz hisseder. Hem yorgunluk hissi hem de mutsuzluk ağrıları tetikleyebileceğinden yorucu olmayan günlük egzersizler ve hareket baş ağrılarınızı azaltacak veya hiç ortaya çıkmamasını sağlayacaktır.

Egzersiz yapmak için spor salonu veya büyük parklar, açık alanlar gibi mükemmel şartlara sahip olmanız gerekmez. Varsa balkonunuzda veya balkon yoksa en büyük odanızda camları açarak gün ışığının ve temiz havanın girmesini sağlayarak yapabileceğiniz germe ve esneme egzersizlerini her ortamda yapabilirsiniz.



13-Stresle Baş Etmeye Çalışın 
Baş ağrılarının en önde gelen tetikleyicisi olarak stres tabii ki ağrıların azaltılması için baş edilmesi gereken en önemli durumdur. Stressiz bir yaşamın mümkün olmadığı ve hatta bir miktar stresin yaşam için gerekli olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurarak stresin bir kısmını kabullenmek, sadece gereksiz ve yoğun stresle baş etmeyi öğrenmek yeterli olacaktır.

Stres ile baş etmede formül çok karışık değildir; bir stres faktörü karşısında yapabileceğiniz bir şeyler varsa yapın, çözüm için yapabileceğiniz bir şey yoksa kabullenin veya en güzeli mümkün ise kurtulun.

İŞTE HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ'NİN HAZIRLADIĞI CORONA VİRÜS BELİRTİLERİ TAKVİMİ

1-3. gün

Soğuk algınlığı ve gribe benzeyen belirtiler ortaya çıkar.

Hafif ateş ve boğaz ağrısı görülebilir.

Bağışıklık zayıfsa mide bulantısı ve ishal görülebilir.

4. gün

Boğaz ağrısı şiddetlenir.

Ses boğuklaşır.

Yeme ve içmede zorluk yaşanabilir.

Hafif baş ağrısı ile birlikte ishal başlar.

5. gün

Boğaz ağrısı şiddetlenir.

Yeme ve içme oldukça ağrılı bir hale gelir.

Vücudu ve uzuvları hareket ettirmek sancılı olur.

Eklem ağrıları görülür.



6. gün

Kuru öksürük başlar.

Konuşurken yutkunurken boğaz ağrısı şiddetlenir.

Şiddetli bitkinlik başlar. Mide bulantısı artar.

Zaman zaman nefes almada zorluk yaşanır.

İshal ve kusma şiddetlenir.

7. gün

Ateş 38 dereceye yükselir.

Öksürük ve balgam çok şiddetlenir.

Vücut ve baş ağrılarıyla birlikte kusma çok şiddetli bir hale gelir.

8. gün

Soluk alıp vermek çok güç bir hale gelir.

Göğüs bölgesi çok ağır olarak hissedilir.

Öksürükle birlikte baş ve eklem ağrıları son derece artar.

Vücut sıcaklığı 38 derecenin üzerine çıkar.

9. gün

Tüm belirtiler şiddetle artar.

Yüz veya dudaklarda mavileşme görülür.

Öksürük ve balgam çok şiddetlenir.

Vücut ve baş ağrılarıyla birlikte kusma çok şiddetli bir hale gelir.

Bu belirtilere sahipseniz hemen tıbbi yardım alın.

CORONA VİRÜSTEN NASIL KORUNULUR?

WHO virüsten korunmak için şu tavsiyelerde bulunuyor: Ellerinizi yıkayın - sabun veya el temizlik jelleri virüsü öldürebilir Öksürürken veya hapşırırken ağzınızı ve burnunuzu mendille kapatın ve sonrasında virüsün yayılmasına engel olmak için ellerinizi yıkayın Gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçının - elleriniz virüsün değdiği bir yere dokunursa virüs vücudunuza bulaşabilir Öksüren, hapşıran veya ateşi yüksek kişilerden uzak durun - 1 metre uzak durmak havaya bulaşabilecek virüsten korunmanızı sağlar.



CORONA VİRÜSÜ NASIL BULAŞIR?

Dünya Sağlık Örgütü'nün bildirilerine göre MERS'in develer arasında, SARS'ın ise misk kedileri arasında yayıldığını düşünülüyordu. Covid-19 (Korona) virüsünün ise direkt olarak insandan insana bulaşması, genellikle sağlıklı bir insanın enfekte bir insanın vücut salgılarıyla temas etmesi sonucu mümkün olduğu görülmüştür. Corona Virüsü enfekte olmuş yani hasta insanlardan öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklarla ve hastaların temas ettiği yüzeylerden göz, ağız, burun mukozası ve herhangi bir şekilde dokunması ile bulaşabilir. Corona virüsler (koronavirüs) genel olarak dış ortamda dayanıklılığı olmayan bir virüs olması ile birlikte bugün için COVID-19'un bulaşıcılık süresi ve dış ortama dayanma süresi henüz net olarak bilinmemektedir.

CORONA VİRÜSÜ TEDAVİ YÖNTEMLERİ

COVID-19 ön tanısı ile başvuran pnömoni ve ağır pnömonisi olan hastalarda, bakteriler ve diğer virüsler dikkate alınarak ampirik tedavi planlanır. Ampirik tedavide kullanılacak antibiyotiğin seçimi hastanın klinik durumuna (toplum kökenli pnömoni, sağlık bakımı ilişkili pnömoni, sepsis durumu, komorbiditeler, immünsüpresyon, son 3 ayda sağlık bakımı için başvuru, önceden antibiyotik kullanımı) lokal epidemiyolojik verilere ve tedavi rehberlerine göre yapılır. Antibiyotik tedavisi atipik pnömoniyi de içerecek şekilde (beta-laktam antibiyotik+makrolid veya solunum kinolonu) planlanmalıdır. COVID-19 tanısı kesinleşen hastalarda, ek bakteriyel bir patojenin varlığına ilişkin klinik veya laboratuvar bulgusu olmadığı sürece, azitromisin dışındaki antibakteriyeller kesilmelidir. Viral pnömoni düşünülen hastalarda oseltamivir de tedaviye eklenmelidir.

Günümüzde COVID-19 için güvenilirliği ve etkinliği kanıtlanmış spesifik bir antiviral tedavi bulunmamaktadır. Bu hastalığa etkili bir antiviral tedavi bulabilmek amacıyla şu anda çok sayıda ilaçla 100'den fazla randomize kontrollü çalışma yapılmakta, bir kısmının önümüzdeki aylar içinde sonuçlarının açıklanması beklenmektedir. Antivirallerin randomize kontrollü çalışmalar çerçevesinde kullanımının daha akılcı olduğu bildirilmekle birlikte, içinde bulunulan durumun aciliyeti nedeniyle etkili olabileceği yönünde sınırlı da olsa kanıt bulunan antiviraller tüm dünyada yaygın bir şekilde bu hastaların tedavisi amacıyla kullanılmaktadır.



SARS'tan ve influenzadan elde edilen veriler, antiviral tedavinin erken başlanmasının daha yararlı olduğunu düşündürmektedir. Bu nedenle olası COVID- 19 tanısı konulan semptomatik hastalardan akciğer grafisi veya toraks BT görüntülemesinde viral pnömoniyle uyumlu tutulum saptananlara ve kesin COVID-19 tanısı konulan en az ateş semptomu olan semptomatik hastaların tümüne antiviral tedavinin hemen başlanması önerilmiştir.

COVID-19 hastalarında antivirallerin kombine kullanımı, hasta bazında ve var olan ilgili literatürün tümü değerlendirilerek düşünülmeli, kullanılan ilaçların etkileşimleri ve istenmeyen etkileri konusunda tedbirli olunmalıdır. Burada COVID-19'un antiviral tedavisi konusunda yapılan öneriler, mevcut tüm kanıtların ve devam eden klinik çalışma protokollerinin değerlendirilmesiyle, kanıt olmayan durumlarda konunun uzmanlarının görüşleri doğrultusunda oluşturulmuştur. COVID-19'un antiviral tedavisi konusunda yayımlanacak çalışmaların sonuçlarına göre bu önerilerin güncellenmesine devam edilecektir.



Ağır Seyirli Olgu: Takipnesi olup (≥ 30/dakika), oda havasında SpO2 düzeyi % 90 altında olan, akciğer grafisinde veya tomografisinde bilateral yaygın pnömoni bulgusu saptanan veya akut organ disfonksiyonu gelişen hasta.

2 x 1000mg yükleme dozu, 2 x 400 mg idame dozu 5- 7 gün (gebe, lohusa veya emziren anne için)

Hidroksiklorokinin, COVID-19 profilaksisinde etkili olduğunu gösteren veri yoktur. Bu nedenle, hidroksiklorokinin mevcut bilgilerle temas öncesi profilakside kullanımı uygun ve akılcı bulunmamıştır.

Kortikosteroid tedavisi 20.03.2020'de yayınlanan COVID-19'a uyarlanmış Avrupa Yoğun Bakım Derneği Sepsis Kılavuzunda sadece mekanik ventilasyondaki ARDS olgularında 1-2 mg/kg/gün, metilprednizolon 5-7 gün olarak zayıf kanıt düzeyi ile önerilmektedir. ARDS olmayan pnömonide önerilmemektedir.

KORUNMA YOLLARI

Mümkün olduğu kadar yurtdışına yolculuk yapılmaması önerilmektedir. Yurtdışına çıkışın zorunlu olduğu durumlarda aşağıdaki kurallara dikkat edilmelidir:

Akut solunum yolu enfeksiyonlarının genel bulaşma riskini azaltmak için önerilen temel ilkeler Yeni Koronavirüs (COVID-19) için de geçerlidir. Bunlar;

El temizliğine dikkat edilmelidir. Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalıdır. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir.

Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir.
Hasta insanlarla temastan kaçınmalıdır (mümkün ise en az 1 m uzakta bulunulmalı).
Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık temizlenmelidir.

Hastaların yoğun olarak bulunması nedeniyle mümkün ise sağlık merkezlerine gidilmemeli, sağlık kuruluşuna gidilmesi gereken durumlarda diğer hastalarla temas en aza indirilmelidir.

Öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağız tek kullanımlık kağıt mendil ile örtülmeli, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içi kullanılmalı, mümkünse kalabalık yerlere girilmemeli, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burun kapatılmalı, tıbbi maske kullanılmalıdır.

Çiğ veya az pişmiş hayvan ürünleri yemekten kaçınılmalıdır. İyi pişmiş yiyecekler tercih edilmelidir.

Çiftlikler, canlı hayvan pazarları ve hayvanların kesilebileceği alanlar gibi genel enfeksiyonlar açısından yüksek riskli alanlardan kaçınılmalıdır.

Seyahat sonrası 14 gün içinde herhangi bir solunum yolu semptomu olursa maske takılarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı, doktora seyahat öyküsü hakkında bilgi verilmelidir.

Haber ile daha fazlasına ulaşın:
Gündem
Daha fazla göster
 Reklam 

SON HABERLER

yukarı ok