Aysal'dan Mancini: "Öyle bir para yok..."

Ünal Aysal, pazar günü yapılacak mali genel kurul öncesi; "Eğer yönetim olarak kıl payı bir sonuçla, örneğin yüzde 60’a yüzde 40 gibi bir oranla ibra edilirsek bir daha aday olmam. Bana güvenilmeyen bir ortamda durmam." dedi.

Haber; Fanatik
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Aysal'dan Mancini: 'Öyle bir para yok...'
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
12 Nisan 2014 10:07
Sarı-Kırmızılılar’ın başkanı, yarın yapılacak olan Mali Genel Kurul öncesi üyelere son mesajlarını  verdi. Birbirinden önemli ve çok ses getirecek açıklamalar yaptı. Ünal Aysal, mali konular dışında futbol takımına da değindi.

Fanatik'e konuşan Aysal; Roberto Mancini, transferler, Burak ile Selçuk’un durumu ve Didier Drogba konusunda merak edilenleri açık yüreklilikle cevapladı...

Genel Kurulda üyelere sunulacak olan mali rakamlara güveniyor musunuz?

Hep söylediğim bir şey var. Galatasaray Türkiye’nin Dünya’ya açılan penceresi. Bugün Avrupa’nın en büyük kulüplerinden birisiyiz. Avrupa’nın 16 büyük kulübünden biriyiz ve ilk 10’a girmeye çalışıyoruz. Bu çalışmamızın ana temeli şeffaflıktır. Doğruluktur, dürüstlüktür. Eğer bu ilkede en ufak bir sapma yaparsak anında kırmızı kart görürüz. Ben böyle bir riski hiçbir zaman almam. Almam içinde hiçbir sebep yok. Yani benim genel kurula eksik ya da yanlış bilgi vermem için hiçbir sebebim yok. Ben burada tamamen bir sosyal hizmet görüyorum. Biz bu camiaya gönül birliği içerisinde hizmet etmek için varız. Karşılığında da hiçbir şey almıyoruz. Sadece risk alıyoruz. Bu riski sırtımızda sadece görev süremizce değil, görev süremizden sonra da taşıyoruz. Mesela bugün (dün) bir gazetede bir köşe yazarının açıkladığı bilgiler yukarıdan aşağıya düzmece, gerçek dışı. Bu rakamlar sadece bizim tarafımızdan değil, sadece bizim denetçilerimiz tarafından da değil, bağımsız denetçilerce de, SPK tarafından denetlenmiş hatta UEFA tarafından denetlenmiştir. Ayrıca birde vergi dairesince 24 saat denetlenmiş rakamlardır. Bunların yanlış olması mümkün değil. Eğer onlar yanıldıysa o zaman ben de yanılırım. Onun için taraftarımızı, kulüp üyelerimizi yanıltmaya dönük bu tip teşebbüslere sadece gülüp geçiyorum.

Kulüp üyelerinin şöyle bir düşüncesi var: Türk Lirası ile yapılan borçların Dolar’a çevrilmesiyle, Dolar’daki kur farkının artışı sebebiyle Dolar borcumuzun düşük olduğu yönünde...

Bu konuda üyelerin yanıldığı çok ciddi bir temel nokta var. Bizim futbolcu giderlerimizin, basketbolcu giderlerimizin yüzde 92’si döviz bazında. Bunlar bilançolara girerken döviz bazında olan rakamlar o günün kurundan hesaplanır ve Türk Lirası olarak girer. Ama bu borcumuzun döviz olduğu gerçeğini değiştirmez. Benim için temel olan döviz olan rakamıdır. 2011 Mayıs ayında 1.59 olan Dolar kuru o günün dövizini çarptığınız vakit 520 milyon lirayı gösterebilir. Ama bugün aynı döviz rakamını sen 2.13’le çarparsan borcunuz düştüğü halde aynı rakam Türk Lirası olarak daha yüksek bir rakamı gösterir. Ama bu bizim gerçek borcumuzun o döviz miktarının üzerinden olduğunu değiştirmez. Biz öderken döviz ödüyoruz. Yani şöyle özetliyim benim 328 milyon Dolar borç alacak farkım Mayıs 2011’de eğer karşılığı 520 milyon lira tutuyorsa 1.59’dan çarpıldığı için tutmuştur. Bugün aynı rakamı bugünün kuru 2.13’le çarptığın vakit bunun karşılığı 700 milyonliradır. Ve ben bugün 550 milyon liraysa demek ki borcumu 150 milyon lira düşürmüşüm. Olayı bu gözle görmüyorlar. Zannediyorlar ki yukarıdaki bütün rakamlar Türk Lirası’dır, ben bunları dövize çeviriyorum. Hayır. Rakamlar dövizdir, Türk Lirası’na çevriliyor. Ama ödenirken döviz olarak ödeniyor. Olay budur.

Giderlerin yüzde 92’si dövizle dediniz. Peki gelirlerin kaçta kaçı dövizle?

Gelirlerin %60 kısmı Türk Lİrası’dır. Zaten sıkıntımız burada. Bundan dolayıdır ki bütün kulüplerin zararları her sene Türk Lirası bazında artmaktadır. Bizim eskiden 248 milyon lira olan eksi öz kaynağımız zaman içerisinde sermaye artırımı ile düşünülerek bugünkü rakamlara getirilmiştir. Bugün en son şubat ayı sonunda hazırladığımız rakamlara baktığımda 4 büyük kulüp içerisinde en düşük eksi sermaye Galatasaray’dadır. Galatasaray sermaye artırımı düşünüp zamanında tedbirini almıştır çünkü. Bu idari bir hünerdir.

Fenerbahçe tahvil çıkarttı...

O borçtur. Tahvil çıkartmak nakit sıkıntısını yönetmek içindir. Ama borcu kapatmak için bir çözüm değildir.

Maliye bakanlığı bir vergi ve bir vergi cezası çıkarttı. Kamuoyunda şöyle bir algı var. Galatasaray uzlaşmaktan vazgeçti. Bu doğru mu?

Galatasaray çok şeffaf olduğu için mali konular sadece Galatasaray’da konuşuluyor. Hiçbir yerde siz diğer takımların mali konularını pek öyle sıklıkla görmüyorsunuz. Burada iki şeyi bir birinden ayırmak gerekiyor. Vergi olayı ilk defa karşımıza çıkan bir olay değil. Vergi olayı kulüplerin senelerdir devamlı yaşadığı bir güncel sorundur. Kulüpler zaman zaman vergi denetimi konusunda çağrılırlar ve devlet buradan kendi tahmin ettiği, tespit ettiği eksiklikleri çıkartır ve bunlara cezayı yükler, hepsine bir vergi salar. Bundan sonra biz kulüpler oturup, bakın; burada haklısınız, burada haksızsınız deriz. İşte buna uzlaşma diyorlar. Sistemin daha süratli yürümesi için birinci uzlaşmadan vazgeçtik. Esas uzlaşma masasına büyük ihtimalle hep beraber kulüplerle oturacağız. Biz nerede haklı nerede haksız olduğumuzu uzlaşma masasında çözeceğiz. Vazgeçmiş değiliz. Diğer kulüpler için bir şey diyemem ama bütün büyük takımların vergi borcu hemen hemen aynı değerde.

Genel kuruldan yetki isteme durumunuz var. Bunu biraz açıklayabilir misiniz?

Bir yönetimin yetkisi varsa yönetir. Yetkisi yoksa yönetemez. Eğer 2016’ya devam ediyorsak bu genel kurulda benim yetkilerimin muhakkak onanması lazım. Eğer seçime gidiliyorsa yeni heyetin yetkilerinin de bu genel kurulda açıklanması lazım. Çünkü Galatasaray camiası güveneceği bir ekibi seçmek zorunda. Ama seçtikten sonra adama yetki için bir kez daha genel kurulu toplatırsan bir ay kaybettirirsin. Bu sürede her şey duracak. O yüzden bizi 2016’ya kadar tutuyorlarsa yetkiyi vermek zorundalar. Eğer tutmuyorlarsa yeni gelecek genel kurula şimdiden yetkileri verilmeli. İnsanlar ona göre aday olsun. Bizim olmazsa olmaz şartımız yetkilerin verilmesi maddesidir. Yetki verilmezse bana devam et deseler dahi ben devam etmem. Adaylığımı koymam. Seçime giderim ve çekilirim. Galatasaray yetkisiz yönetilmez. Ayağımız sürekli gazın üzerinde gidiyor. Bu felakete sebep olur ben bunu üstlenmem.

Yetki verilirse gayrimenkulleri ve hisse senetlerini satacak mısınız ?

Bir kere hisse senetlerini benim 1 sene ile satmam mümkün değil. SPK yasakladı. İkincisi hisse senedi fiyatı yükseldiğinde satılır, düştüğü vakit alınır. Galatasaray bundan para kazanacaksa yönetimler bunu isterse yapar istemezse yapmaz. Biz hisse senetlerimizi en yüksekteyken sattık ve yarısını en düşükken aldık. Demek ki işlem Galatasaray’ın lehine bir işlemdir. SPK’dan dolayı zaten hiçbir hisse senedini satamam. Gayrimenkulleri satsaydık Galatasaray’ın en sıkışık olduğu geçen 3 senede satardık. Budan sonraki programımızda da gayrimenkulü satıp borcu ödemek yok. Ben projeciyim. Mesleğim de bu. Dolayısıyla gayrimenkulu bir proje haline dönüştürüp, 200 liralık gayrimenkulümüzün 100 lirasıyla yeni bir gayrimenkul alıp portföyümüze koymayı ve ettiğimiz karla borçlarımızı kapatmayı planlıyoruz. Mülkümüzün yenisini yerine koymadan parayı başka yere kullanmayı düşünmüyoruz.

İbra etmeyenlerin sayısı beklediğinizden fazla olursa seçim kararı alır mısınız?

Çok ciddi bir sonuç çıkarsa yani kıl payı ibra olursam katiyetle bir daha aday olamam. Biz gönül işi yapıyoruz yüzde 60’la ibra olursam devam etmek doğru olmaz. Hukuken ibra olsak da güvenin azaldığını hissederiz bu ortamda da durmak doğru olmaz.

‘Eğer yönetimde sorun varsa...’

Mali genel kurulda ada ve hisse senetlerinin alımı ile yetki verilmesi gündemin yoğunluğu nedeniyle çıkarılmak istenecek. Ne düşünüyorsunuz?

Biz bu dökümanları internette yayınladık. Ve üyelere dağıttık. Bir önerge vererek isterseniz bunun özetini verelim diyeceğiz. Bundan önceki mali genel kurullarda da böyle olmuş. Bu sefer de böyle olacak. Genel kuruldaki asıl önemli maddelerden biri seçim konusu. Ana hedefim Galatasaray’da bölünmüşlükleri bitirmek. Bunun temeli de anlaşmazlıkların genel kurulda çözülmesi ile olabilir. Bundan bir tanesi şu, ‘Efendim siz geçen sene baskın seçim yaptınız. Biz hazırlanamadık’ dediler. Geçen sene biz baskın seçim yapmadık. Tüzüğe uymak için o tarihleri belirledik. Ama diyeceksin ki istifa edeceğini neden 3 ay önceden açıklamadın? 3 ay önce bir istifa ortamı yoktu. Olsaydı
söylerdik. Lig bittikten sonraki ilk yönetim kurulu toplantısında kararlaştırdık.

‘Görev sürem uzar’

2014’te tekrar seçim yapılsın diye özellkle eski başkanımız Faruk Süren’in bir tezi oldu. Bu tezin ardından giden bir çok kişi oldu. Ben genel kurula bunu getirdim. Dedim ki bizim bütün hukuk kurullarından aldığımız tüm raporlar bu seçimin 2016’da yapılmasını söylüyor. Ama ben genel kurula soruyorum. 2014 diyorsanız bu sene seçim yapayım. Başkan olarak ana görevim sürekliliği sağlamak. Seçime gitsem büyük ihtimalle yeniden seçilirim ama görev sürem 2017’ye uzar. Bunu tercih etmiyorum. Benim tercihim Galatasaray zarar görmesin diye 2016’da seçim yapılması. Yönetim kurulunda sorunlar varsa ben çözerim. Bu benim görevimdir. Yeni yönetim kurulu iyi çalışmıyor diye
yazılıyor. Ben şimdi yepyeni bir yönetim kuruluyla gelsem onun garantisi mi var? Ben bu yönetim kuruluyla 2016 yılına kadar giderim. 2016’da da zaten aday olmam. Ama bugün diyorlarsa ‘bizim güvenimiz sarsıldı’, 2014’te de seçim yapabilirim. Ona da açığım. Oylamaya sunarım. Karar verilir. Benim 5. maddem bu. Bu konuşulacak.

‘Drogba’nın durumu ay sonunda belli olacak’

“Didier Drogba’yla görüştük. Drogba gayet tabi yaş sınırında bir isim. Fiziki kapasitesinde düşme olması normal. Bu negatif tarafı. Ama geçtiğimiz 1.5 senede Drogba’nın bir yönetim kabiliyeti olduğu görüldü. Bir ağabey oldu. Ve önemli prestiji var. Bu takımın onun gibi bir ağabeye ihtiyacı olduğu için onunla 1 sene daha devam etmek istediğimi söyledim. Şartları oturup konuşacağız. Şartlar değişebilir. O da çocuklarının Amerika’da tahsiline devam
etmek istediğini söyledi. İngilizce eğitim görmek istediklerini belirterek ay sonuna kadar süre talep etti. Ben de Mayıs’a kadar transfer dönemine girmeyeceğimiz için rahatça düşünmesini söyledim. Drogba paradan ziyade futbolculuk sonrası kariyerini planlıyor. Çok tedbirli biri. Galatasaray’da aldığı paranın altında da yoluna bizle devam edebilir. Yani Drogba için para ön planda değil. Belki ilerleyen dönemde Galatasaray’da, Emilio Butragueno’nun Real Madrid’de yaptığı göreve üstlenebilir. Çünkü bütün büyük kulüplerin hepsinde bir kişi imaj yaratıyor. Kulübün imajıyla kişinin imajı örtüşebilir. Galatasaray’da bugün böyle bir adam yok. Drogba neden olmasın?”

Burak ve Selçuk’a yeni sözleşme

“Burak Yılmaz ve Selçuk İnan, çok önemli, temel oyuncularımız. Burak’la konuştum, kontratını 3 sene daha uzattık. 2 yılı kalmıştı, 3 sene daha yaptık. Kontratı 5 seneye uzadı. Selçuk’la 2 gün önce görüştüm, aynı öneriyi ona da yaptım. Selçuk da Sivas maçı sonrası menaceri vasıtasıyla cevabını verecektir. Ona da artı 3 sene önerdik. Selçuk, Galatasaray’ın kaptanı. Galatasaray, kaptanlık pozisyonuna getirdiği oyuncusunun her zaman arkasında durur. Ve ona sahip çıkar. Ama o pozisyona gelen oyuncunun da artık nerede durduğunu çok iyi bilmesi lazım. Yani kaptanlık pozisyonuna gelen bir oyuncunun kendini zorlayarak maksimum olgunluğa ulaşması gerekiyor. Selçuk çok hassas bir çocuk. Ama artık o da olgunluk evresine girdi. Selçuk’un alınmasının sebebi ne Fatih hoca, ne Mancini ne biziz. Sadece çok iyi oynadığı Fenerbahçe maçında taraftarlarca takdir edilmeyip, reaksiyon görmesi. Onun moralini düşürdü. Muslera ile Hakan Balta’nın da sözleşmelerini uzatacağız.”

‘Kurumsallaşma Moso Ağacı gibidir!’

Son divan kurulunda kurumsallaşma ile konferans veren profösör Haluk Erkut’un söylediği gibi... Kurumsallaşmanın bir değişim süreci olduğunu ve değişimi yönetmek olduğunu vurguladı kendisi. Ve örnek olarak Moso Ağacı’nı gösterdi. Afrika’da yetişen bu ağaç 5 yıl süreyle toprak altında büyüyor ve ancak 5 yıl sonra aniden günde 40 santimetre büyüyerek görüntü vermeye başlıyor. Ne demek istediğimi okuyucularımız anlayacaktır. Bunun için acele etmemek ve sabırlı olmak gerekiyor. Kurumsallaşmada beraber yürüdüğünüz adamlar çok önemli. Kişilerde yanılgıya düştüğünüz vakit hemen değişimi yapmanız gerekiyor. Yoksa başarısız olursunuz. Biz bu değişimi yaşıyoruz. Sistemi oturttuk. Bu süreci yönetecek profesyonelleri kadromuzda barındırmamız gerekiyor. Uymayanları değiştiriryoruz. Bu değişim bittikten sonra en geç 2016’da hedefimize ulaşacağız. Değişim sürekli olmak zorunda.

‘Mancini kendi bütçesini yaratacak’

“Roberto Mancini’ye en aşağıya 1 sene süre vermek gerekir. Mancini için birçok dedikodu çıkıyor gazetelerde. 45 milyon Euro bütçe istediği yazılıyor. Böyle bir isteği yok. Böyle bir bütçe istese de veremem. Peşinen söyleyeyim, yanılgı olur. Ligler hafifledikten sonra kendisiyle görüşeceğiz, Galatasaray’ın gerçeklerini söyleyeceğiz. Onun gerçekleri de Galatasaray’ın gerçeklerine uyuyorsa Mancini’nin devam etmesi gerekir. Ama iki tarafın gerçekleri uyuşmazsa Mancini başka karar alabilir. Ben takıma gerekli yatırımı yaptım. Önemli bir kadromuz var. Artık bu takım kendi bütçesini üretmek zorunda. Giden oyuncuların yerine o parayla yeni isimler takıma katılabilir.”

Taraftarın baskısı sizi seçime götürür mü?

Taraftarın tepkisini doğal görüyorum. Olympiakos’un başkanı 10 sene takımı şampiyon yaptı. 11. sene 2. yapınca adamın evininin önünde meşale yaktılar istifaya çağırdılar. Adam kulübü sattı. Benim için de öyle 2 sene şampiyonluk yaşadık bir sürü başarı aldık. Evimizde bir maç kaybettik taraftar istifaya çağırdı. Taraftarın tepkisi normaldir. Doğal karşılıyorum. Ben ne orada gol atabilirim ne de adamın 95 dakikada atacağı golü engelleyebilirim.”

Tümü
 Reklam