Bayern Münih'in yıldızı ve Alman futbolunun en çok kupa kazanan oyunculardan biri olan Thomas Müller kariyerini, motivasyonunu ve futbola bakışını anlattı.
"Futbolda bazı sinyalleri anlamalısınız. Mesela, top soldadır. Sol kanat oyuncusu topla gidiyordur. Gitmesi ve çalım atması için ihtimal yoktur. Geriye doğru pas verecektir. Belki orta saha oyuncusuna veya belki de sol beke. Rakip savunmacılar ise bir zombi gibi topu istiyordur. Sıkışan oyuncuyu gören rakipler ona daha fazla baskı kuracak, üstüne daha çok rakip oyuncusu gidecektir. Yani şu açık, bir boşluk lazım. Belki uzun bir pas atacak, belki bir orta deneyecek. O yüzden sahanın sağ tarafına doğru hareketlenmek lazım, orası belli ki boşalacak. Sağ tarafa, yani boş alana doğru kaçarım ve ofsaytta olmamaya dikkat ederim. Bu çok açıktır. Sol bek veya 6 numara topu alırsa ve beni görürse iş biter. O an gole en yakın oyuncu ben olurum."
"Takım arkadaşlarınızla birlikte, böyle bir pozisyon olduğunda, sizin nereye koşacağınızı bilmeleri ve sizin o an önemli bir seçenek olduğunuzu anlamaları gerekiyor. Bazen göründüğünden daha kolay gerçekleşir. Elbette bunun için doğru zamanlama ve koşu sırasında çapraz koşu için teknik bir zamanlamaya ihtiyacınız vardır."
"İyi bir orta için yapmanız gereken, oyuncunuzun kafasını düşünerek oraya orta yapmamaktır. Daha çok boşluğa doğru ortalamalısınız. Çünkü forvetiniz, sizin düşündüğünüzden daha fazla zamana sahip olabilir. Kafasına veya o oyuncuya doğru orta yaparsanız, rakip savunmacı çok daha kolay işini yapar ve gol atma şansı kalmaz."
Cristiano Ronaldo'nun hızı, Lionel Messi'nin doğuştan yetenekleri ve Zlatan Ibrahimovic fiziği olmamasına rağmen 11 yılda nasıl olup da 27 kupa kazandığı sorulan Thomas Müller: "İnsanlar, kendilerine ya da futbolseverlere, 'Özel bir fiziksel gücü veya yeteneği, doğuştan becerileri, hızı, çalım atma yeteneği olmayan bir oyuncunun nasıl bu kadar verimli' olabildiğini soruyorlardır. Belki çok daha genç olanlar, bir maçta attığım iki golü görüp bunları nasıl başardığımı düşünüyordur. Bunun nasıl mümkün olduğunu sorguluyorlardır. Bu kadar verimli olmamın arkasında efsanevi bir şeyler arıyorlar ve bunu mantık çerçevesine oturtmaya çalışıyorlardır. Belki de en güçlü yönlerimden biri, her hareketi maç boyunca bıkmadan denememdir. Herkes boşa kaçmayı dener ve bunu maç içinde 49 kez yapar ama bıkar. Ben 50. kez yaparım. Futbol hatalardan oluşan bir oyundur. Bıkmadan denemeniz gerekiyor. Belki defans 50. kez yaptığınızda hata yapacak ve siz gol atacaksınız. Doğuştan yeteneklerim yok ama bence bıkmadan deniyor olmak benim en büyük özelliğim."
"Jamal Musiala'yı İngiltere'den çaldık mı bilmiyorum. Onun soyağacına baktım ve hiç İngiliz kanı yoktu. Almanya'nın kazancı ve İngiltere'nin kaybı. Jamal, Almanya için oynamaya karar verdi. Biz Almanya olarak bu kadardan ötürü çok mutluyuz. Şimdi hem Bayern Münih'te hem Almanya'da onu mutlu günler bekliyor."
"Genç oyuncular, beni zinde ve formda tutuyorlar. Diğer türlü söylemek gerekirse, ben de onları daha iyi olmaya zorluyorum. Ben de onlara 'Acele etmeyin. Tecrübeli oyuncuları izleyin, onlardan öğrenin. 1-2 yıl içerisinde siz de ilk 11'de olursunuz.' diyorum. Bu gelişim sürecinin bir parçası. İzlemeleri, öğrenmeleri, tecrübe edinmeleri gerekiyor. Ben hala oynarken kazanmak için her şeyi yapmak zorundayım."
"Bir Pep Guardiola takımı, her zaman kazanmak için oynar. Şampiyonlar Ligi'ni uzun süredir kazanamıyor olması, eleme turlarında her şeyin iki maçta belli olmasıyla alakalı. Geçen sezon Lyon'a karşı tek maçları vardı. İki maç olsaydı, belki de tur atlayacaklardı. Sorun şu ki; Şampiyonlar Ligi'nde 38 maçlık bir lige göre çok daha rastgele olaylar ve tesadüfler var."
"Son 2 sezonda Liverpool harikaydı. Normalde Pep Guardiola'nın iyi bir takımı varsa ligi Guardiola kazanır. O takımını, küçük rakiplere karşı çok iyi hazırlar. Bu konuda çok iyidir. Ancak, iyi bir takım yine iyi bir takıma karşı oynadığında rastgele olaylar çok fazladır. Bir teknik direktör ne kadar iyi olursa olsun bu rastgele olayları ortadan kaldıracak kadar fark yaratamaz."
"En büyük avantajımız, 2013'te Şampiyonlar Ligi'ni kazandıktan sonra Pep Guardiola'nın gelmesiydi. Jupp Heynckes emekli olmuştu. Pep başarılı olmak için her şeyi denedi. Bir an önce başarının gelmesini istiyordu. Her antrenmanda bizi mahvetti. Çünkü, yeniden Şampiyonlar Ligi'ni kazanacak kadar iyi olduğumuzu göstermek istiyordu. Ligi sürekli kazanmamız önemliydi. Pep'ten sonra 2-3 sezonumuz daha geçti. Diğer takımların da şansı vardı. Bizim de zayıf anlarımız ve hatalarımız vardı. Ancak, rakiplerimiz bu anları kullanamadı. Belki de birazcık şanslıydık. Nasıl açıklarım bilemiyorum. Belki de geçen sezon, Pep Guardiolalı dönemimize göre daha iyiydik."
"Pep Guardiola'nın sürekli bir planı vardır. Bir maç için ilk 10 dakikayı içeren bir plan hazırlar. Sonraki bölüm için 4-5 farklı planı vardır. Rakibi izler ve ona göre sonraki bölümü planlar. Antrenörler artık bu şekilde daha sistematik olmaya çalışıyor. Takımlarını sürekli daha iyi hale getirmeye çalışır. Bence futbol dünyasında işler her geçen gün bu şekilde daha sistematik hale geliyor."
"Manchester City'de şu an nasıl bir teknik direktörlük yapıyor bilemiyorum. Ancak, bizim zamanımızda şöyleydi; 'Seni ceza alanı içine sokacağım, topla buluşacaksın ve yeteneklerini bana göstereceksin.' derdi. Yani, ceza sahası içinde gol vuruşuna kadar her şeyi planlardı. Franck Ribery, Arjen Robben, Mario Gomez, Mario Mandzukic, Mario Götze, Douglas Costa ve ben gibi oyuncular vardı. Bana derdi ki, 'Ceza sahası içinde topla buluşacaksın. Sonrasını kendin yapmak zorundasın."
"Premier Lig'deki yoğunluğun hayranıyım. Çünkü, çok daha fazla büyük takım var. Kulüplerin ve takımların ortalama kalitesinin daha iyi veya daha kötü olduğunu bilemem. Çünkü, İngiliz takımlarına karşı oynarken genelde daha iyi olan tarafız. Premier Lig takımları süper süper güçlü takımlar değil bence. Ancak, elbette rekabetleri harika. Her hafta prestijli maçlar oynanıyor."
"Bence Premier Lig dünyanın en iyi ligi. Ancak bu durum, Premier Lig'in ilk beşinin uluslararası turnuvalarda her şeyi kazanacağı anlamına gelmiyor. Premier Lig'in dördüncüsünü ve Almanya Ligi'nin dördüncüsünü karşılaştırın. Bence ikisinin de kazanma şansları eşittir."
Thomas Müller, Joachim Löw takımı gençleştirdikten sonra Hummels, Boateng ile birlikte dışarıda kalanlardan biri oldu: "Umarım Joachim Löw, beni EURO 2020'de oynatır."
"Normalde Bayern Münih gibi bir kulüpte 1 sezon, diğer kulüplerdeki 3 sezona bedeldir. Medya yoğunluğu yüksektir. Hazırlık maçlarınız bile TV'lerde yayınlanır. Rahatlama zamanınız yoktur. Yanlış bir pas ya da kötü bir şut attığınızda bile 'Kötü oyuncu' derler. Stresi çok ama Bayern'de oynamayı seviyorum."
"Futbolun içinde bu kadar uzun süre yer aldığınızda baskıya biraz bağımlı hale gelirsiniz. En zor şeylerden biri de bu adrenalin hissidir ve bu hissi sürekli yaşamak istersiniz. Başka bir iş yapıyor olsan ömrünün sonuna kadar o hissi yaşarsın. Ancak, biz futbolcular için belki paraşütle atlamak yeniden o adrenalini yaşatır. Bilmiyorum. Birçok oyuncu geçmişte bu nedenle sorun yaşadı, gelecekte de sorun yaşayanlar olacak."
