Arama Logo

(Güncellendi) Fatih Terim'den 20 yıl önceki Fatih Terim'e mektup

Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, UEFA Kupası zaferinin 20. yılında, 20 yıl önceki kendine bir mektup yazdı. 20 yılda yaşananları ve başarılarını anlatan Terim, o gece ne olacağını da nüktedan bir üslupla anlattı, eleştirilere cevap verdi.




28
FATİH TERİM'DEN MEKTUP (TAMAMI)
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, UEFA Kupası zaferinin 20. yılında, 20 yıl önceki kendine bir mektup yazdı. 20 yılda yaşananları ve başarılarını anlatan Terim, o gece ne olacağını da nüktedan bir üslupla anlattı, eleştirilere cevap verdi. Fatih Terim, 3 parçaya böldüğü mektubun tamamını yayınladı.
FATİH TERİM'DEN MEKTUP (TAMAMI)
27
"SİZE PEK ŞANS TANINMIYOR"

(I. BÖLÜM) Sevgili Fatih, Akşam saatlerinde hayallerinin takımı, vazgeçilmezlerinden biri olan Galatasaray'ın başında, bugüne kadar Türkiye futbol tarihindeki en büyük maça çıkacaksın. Rakibiniz Arsenal, İngiltere'nin en kuvvetli takımlarından biri ve açık konuşalım, dünyadaki birçok kişiye göre bu akşamın favorisi Arsenal. Size pek şans tanınmıyor. Bu mektubu sana, 66 yaşında, futbolun içinde kendisine 20 yıl daha tecrübe katmış ve birçok başarıda payı olan bir futbol insanı olarak yazıyorum fakat senin aklında tabii ki akşamki maçın sonucu var. 

\
26
"O KADAR HEYECANLISIN Kİ.."
(I. BÖLÜM) Biliyorum. O kadar merak ediyorsun, o kadar heyecanlısın ki, saat gece yarısını geçmiş olsa dahi, birazdan yerinden kalkıp, yardımcılarınla beraber muhtemel tüm senaryoları bir kaç kez daha konuşacak ve uyuyamayacaksın. Sana bir sır vereyim, oyuncuların da uyumuyor. Şu an, 10-12 kişi bir arada, onlar da aynı senin gibi biliyorlar ki, akşam sahada ne olursa olsun, inancını kaybetmeyen bir takım olacak.
\
25
"YÜREĞİNİ FERAH TUT"

(I. BÖLÜM) "Biraz eskiye gitmek istiyorum, 1974 yılına. Metin Oktay'ın Adana'daki baba ocağına gidip, el öptüğü geceye. Babanın çıkarken Metin ağabeyin kulağına eğilip, 'Evladım sana emanet. Allah utandırmasın, yolunuz açık olsun' diyerek ettiği duanın üzerinden tam 46 yıl geçti. Merak etme, Allah utandırmadı, yolunu da hep açık etti. Sen ise hayal kurdun, hedef koydun ve bunlar için çok çalıştın, vazgeçmedin. Hiç kolay olmadı ama emanet edildiğin yuvayı sen emanet aldın, ona her zaman gözün gibi baktın. Yüreğini ferah tut."

\
24
"O ZAMAN ANLAMIŞTIN"
(I. BÖLÜM) Galatasaray ile 1974 yılında başlayan ve 11 yıl süren futbolculuk kariyeri sonrasını hatırlıyor musun? Dinlenmek istiyorum, çok yoruldum demiştin kendi kendine. Sana bir haber vereyim, 2020 yılındayız, belki de o günler dinlendiğin son zamanlardı. 1986 Dünya Kupası, Güneş Gazetesine Dünya Kupası izlenimlerini yazacaktın. Ama 2 kişinin yan yana geldiği fotoğrafların gazetelerde röportaja çevrildiği o zamanlarda bile, 'Benim bu organizasyonu yerinde takip etmem gerek' diyerek gitmiştin Meksika'ya. O zaman anlamıştın, senin kaderinde futbol vardı ve bundan asla kopmayacaktın.
\
23
"KULÜP TARİHİNDEKİ EN İYİLERDEN"
(I. BÖLÜM) Ankaragücü, Göztepe, Milli Takım... Her biriyle her zaman bir üst seviyeyi yakalamak istedin. Hedeflerin hep yüksekti. İlk gittiğinde kümede kalma mücadelesi veren Ankaragücü'nde 2. sezonda topladığınız puan, hala kulüp tarihindeki en iyi sezonlardan birine karşılık geliyor. Türkiye Olimpik Milli Takımı ile 1993 yılında kazanılan Akdeniz Oyunlarındaki ilk altın madalya, 2020 yılında dahi, ülkenin futbol referanslarından beri.
\
22
"TA Kİ 1995 YILINA KADAR"

(I. BÖLÜM) Kurulan o kadro, sonra ülke futbolunun kaderini değiştirdi. Tüm bunlara rağmen, aklının hep bir köşesinde Galatasaray vardı. Hayallerinin takımı, babanın seni emanet ettiği camia. Futbolu bıraktığın 1985 yılından sonra kulüp tesislerine hiç gitmemiştin, ta ki 1995 yılında Galatasaray'a teknik direktör olana kadar.

\
21
"İKİNCİLİK BAŞARI DEĞİLDİR"
(I. BÖLÜM) Sevgili Fatih, biraz daha hafızamı tazelemem lazım, 2000'deki UEFA Kupası finaline kolay gelmediniz. İlk gün, Florya'daki kamp binasının alt katında yaptığım o toplantıyı hatırla, ne demiştim takıma? 'Burada hiçbir zaman ikincilik başarı değildir, birinci olamazsam, vedalaşırız.'
\
20
"ALLAH'A ŞÜKÜR, MAHÇUP OLMADINIZ"
(I. BÖLÜM) Türkiye Ligi'nde yerli teknik adamların pek şans bulduğu bir dönem değildi, açık konuşalım, yabancı teknik adamların yaptıkları hep bir başka görünüyordu. Evet, Galatasaray eski kaptanına tabii ki bir şans verecekti ama kabul edelim ki ilk başarısızlıkta hazırda bekleyenler de vardı. Tek kıstas şampiyonluktu. Allah'a çok şükür, ilk sene, ikinci sene derken mahçup olmadınız. Belki ilk tökezlemede verilen kararlar farklı olsa, 2020 yılında çok daha başka şeyler konuşuyor olurduk.
\
19
"TÜRKİYE'DE HOMURTULAR..."
(I. BÖLÜM) Biliyorum, 17 Mayıs 2000 gecesini ve maç sonucunu merak ediyorsun. 3 sene üst üste şampiyon olmuşsunuz ve 4. için birkaç gün sonra oynayacağınız son maçta 1 puan yetiyor. Bu bile uzun süre tekrarlanmayacak bir başarı ama Türkiye'deki homurtuların nedeni, Avrupa'da henüz bir kupa kazanılamamış olması.
\
18
"2000'DEN SONRA GELMEDİ"
(I. BÖLÜM) Tamam, 3 sene şampiyon oldular da Avrupa'da ne oldu sesleri, eleştiriler, yorumlarla birbirine girmiş durumda. O zamanlar Avrupa'da her sene Türkiye'den başka takım şampiyon oluyor ya, sesler ondan. Merak ediyorsan söyleyeyim, Galatasaray ile Şampiyonlar Ligi'nde çok yaklaşacak olsanız dahi, 2000'den sonra bir kupa gelmedi Türkiye'ye.
\
17
"ANLAM VEREMİYOR MUSUN?"

(I. BÖLÜM) Peki bu eleştirilerin nedeni ne? Anlam veremiyor musun, her kazandığında bitecek mi sanıyorsun? Hayır, bu baskı ve başarı için verilen mücadele asla sona ermeyecek ama içten içe biliyorsun ki, seni 20 yıl sonra da ayakta tutacak ve motive edecek en önemli unsurlardan biri bu.

\
16
"HATIRLATMAK İSTEDİĞİM BİR MAÇ VAR"
(II. BÖLÜM) Şimdi sana hatırlatmak istediğim bir maç var. Belki birçok kişinin unutmak isteyeceği bir akşam. İngiltere'de topun çizgiyi geçmesine rağmen lehinize gol kararı çıkmayan, kalecinin kırmızı kart görüp cezalı olduğu ve deplasmanda tek golle yenildiğiniz Chelsea ile İstanbul'da oynanan karşılaşma...
\
15
"FUTBOL BAZEN BÖYLE"
(II. BÖLÜM) Maç başlıyor, o zaman dünyanın her takımına, dünyanın her yerinde yaptığınız gibi rakip takımın 18'ine yerleşiyorsunuz. Takım moralli, tribünler heyecanlı ama 90 dakika sonunda skor rakip lehine ve 5-0. 2020 yılında dahi o günkü gibi üzüleceksin bu maça. Chelsea Teknik Direktörü Vialli, o gün maç sonu, basın toplantı odasında karşılaştığınızda sana şöyle demmişti: "Mister, futbol bazen böyle. Bugünün hakkı bu değildi. Gerçekten de o gün iki takımı tanımayan ve skoru bilmeyen biri, 'Bu takım, mavileri sahadan silmiş' derdi ama futbol bazen böyle." Biliyorum, çok yalnız hissettin, çoğu kayıplarında yalnız kalacaksın zaten. Her zaman etrafında olanlar, acısını senden uzakta, belki de seni sorumlu tutarak yaşayacak. Üzüntülerini o kadar derinden yaşayacaksın ki, gelecek mutlulukların habercisi olduğunu bazen göremeyeceksin.
\
14
"UNUTULMAYACAK BİR TOPLANTI DAHA"
(II. BÖLÜM) O gün stadyumdan çıktın, eve gitmek yerine takımla otobüse bindin ve oyunculara kampın devam ettiğini söyledin. Stadyumdan Florya'ya geçtiniz ve ilk günkü yerde kolay unutulmayacak bir toplantı daha yaptın oyuncularınla. Çok değil, 48 saat sonra Bursa'da Bursaspor ile oynayacaktınız ve ideal kadrodan 8-9 kişiyi götürmeyecektin o maça. Olay bu ya... O gün de yüzde 100 hakimiyete rağmen 90 dakika sonu 0-0, kaybedilen 2 puan... Biz demiştik diyenler, her zamanki gibi hazır.
\
13
"ALMANYA'DA 4-1 KOLAY DEĞİL"
(II. BÖLÜM) Döndünüz, 3 gün sonraki Hertha Berlin maçını planlamaya. UEFA Kupası'nda devam etmek için yapılması gereken şey, hiç de kolay değildi. Grup lideri Hertha Berlin'i deplasmanda yenmek ve grubun son maçında da Milan'ı Ali Sami Yen'de mağlup ederek 3. sırayı almak gerekiyordu. Berlin'deki penaltı golüyle yenik duruma düştükten sonra oynadığımız muhteşem futbol bize bazı şeyleri göstermişti. Almanya'da herhangi bir Alman takımını 4-1 yenmek hala kolay değil. Üstelik o takım, o akşam kazanması halinde Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura çıkıyorsa...
\
12
"MERAK ETMEYİN, MİLAN'I DA YENECEĞİZ"
(II. BÖLÜM) Tabii maçtan sonra basın toplantısında Almanlar'ın gündemi buydu. Onlara şöyle demiştim: "Merak etmeyin, son maçta da Milan'ı yeneceğiz ve siz yine Şampiyonlar Ligi'nde yolunuza devam edeceksiniz." Ne büyük söz değil mi? Yani söz verdim de, karşımızdaki takım da Milan... İkinci yarının başında 2-1 yapmışlar ve size 1 puan yetmiyor. Onlar kazanırsa Şampiyonlar Ligi'ne, bir puan alırlarsa da UEFA Kupası'na gidiyorlar. Sen ne yapıyorsun, ilk oyuncu değişikliğinde takımın en büyük yıldızını (Hagi) alıyorsun yanına. 4 dakika sonra da savunmanın bel kemiği geliyor kulübeye. O gün maçı yorumlayanlar, tribünde izleyenler, herkes şok içinde. Gole, belki de mucizeye ihtiyacın var. Hagi çıkar mı, çıkmaz. Bir vurur, ne olduğunu anlamazsın. Sana maç kazandırır. Pardon ama daha önce de yapmış bunu defalarca. Ya Popescu? Savunma liderin. Milan'a karşı defanstan bir oyuncu çıkarıp, ileri birini alıyorsun. Demek ki o gün, öyle okumuşsun maçı ve böyle bir karar vermişsin.
\
11
"GÖNLÜNDEKİ TAKIMLAR GELDİ KARŞINA"
(II. BÖLÜM) Biliyorum, diyeceksin ki "Oyun içinde inandığım ve gördüğüm ama yapmadığım cesaret etmediğim hiçbir şey olmadı bugüne kadar." Merak etme, 20 yıl sonra da aynısını söyleyeceksin. Aldığın riskler bazen kredinden gidiyor, bazen de yıllar geçiyor, unutulmuyor. Değil mi ki, 'kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde uzaklaşırsın kendinden'. Maçı kazanıyorsunuz 3-2. Hem de son 5 dakikada atılan 2 golle. Yeni bir yolculuk, hayalinin yeni bir aşaması başlıyor. UEFA Kupası'nda finale gelene kadar yapılan her kura çekimine bizzat gittin ve her defasında kimilerine göre en zor ama senin gönlündeki takımlar geldi karşına. Bologna, Dortmund, Mallorca, Leeds United ve Arsenal...
\