Alexander Sörloth: "Türkiye'de 'sahaya çık, gol at' diyorlardı"

Avrupa'nın en iyi takımlarından birine transfer oldum. Türk futbolundan Alman futboluna geçiş yapmak büyük bir adımdı. Şimdi takıma yerleştiğimi hissetmeye başladım. Takım iyi yolda, ben de iyiyim ve bu beni mutlu ediyor.

Türkiye'de çok fazla taktik yok bu yüzden benim için büyük bir değişiklikti. Türkiye'de sahaya çıkıyordum ve aldığım taktiksel tek mesaj, 'Gol at' oluyordu, fazlası yoktu. Tamamen farklı bir futbol stili vardı. Bir futbolcu ve özellikle hücumcu olarak, sahaya çıktığımızda en iyisi fazla düşünmemek. Başlarda ben sistemde nasıl oynayacağımı çok düşünüyordum. Şimdi adapte oldum ve işler otomatik ilerlemye başladı. Bunu sahada da gösteriyorum.

Bana büyük destek var tabii ki. İdmanlar önemli, takım arkadaşlarım ne kadar iyi olduğumu görebiliyor. Maçta her şeyini vermediğinde her gün idmanda yaptıklarını görebiliyorlar. Antrenmanda çok gol atıyorum, bence benim için sabırlı olmalarının nedeni bu. Özgüvenini kazanmak ve zorlukların üstesinden gelmek insanın kendi elinde.

Nagelsmann'ın benim için yaptığı en önemli şey, sabırlı olmak. Bazı teknik adamlar en başından beri işleri doğru yapmadığında gerçekten sabırsız. Bana çok büyük sabır gösterdi ve ben bunu fark ettiğimde daha rahat oynamaya başladım. Başlarda olduğum gibi stresli değildim.

Şu anda ilk 11'de düzenli oynamak istiyorum, ilk amacım bu. Sonra takıma gollerim ve asistlerimle yardımcı olmalıyım. Özel bir rakam belirlemedim ancak son maçlarda olduğu gibi önemli goller atmak isterim.

Bundesliga'da yüksek tempoyla oynayan, hızlı ve kontra atak seven takımlar var. Premier Lig'de daha fazla geriye yaslanan ve baskı yapmayan takımlar var. Sadece büyük takımlar pres yapıyor. Almanya'da daha açık maçlar oynanıyor, izlemesi de daha zevkli. Ancak baktığımızda iki ligde de yüksek seviye var, çok büyük farklılıklar yok.

Bir hücum oyuncusu için gelinebilecek en iyi liglerden biri Bundesliga. Alt sıralardaki bir takımda bile oynasan çok fazla şans bulacaksın ve goller, asistler yapma şansın olacak çünkü açık oynanan bir lig.

Leipzig'e gelmeden önce Haaland ile konuştum. Milli Takım'da birlikteyken benimle ilgili transfer iddiaları vardı. Onun maçlarını izliyordum ve Bundesliga'nın gerçekten bana çok uygun olduğunu hissetmiştim. Transferle ilgili konuştuk. O, Bundesliga'da bir forvetin çok fazla gol atabileceğini de gösterdi.

Haaland ilham veriyor, bir şeylerin mümkün olduğunu gösteriyor. Norveç'teki kültürün de değişimini gösteriyor bu. 6-7 yıl öncesinde üst seviyede oyuncumuz yoktu. O ve Odegaard, genç Norveçlilerin bunu yapabileceğini gösterdi. Onunla birlikte çalışanlar da bunun mümkün olabildiğini gördü.

Küçükken sürat pateni yaptım. 6 yaşındayken futbol, buz pateni, hentbolla başladım. 13 yaşına kadar buz pateni, 16 yaşına kadar da hentbol oynadım. Günde 3 idman birden yapıyordum ve bu zorluydu ancak benim gelişimime faydası oldu. Ayrıca bazen futboldan uzak kalmak da iyi oluyordu.

Çok küçük yaşlarımdan beni futbolun bana en uygun spor olduğunu düşnüyordum. Rosenborg ile ilk sözleşmemi imzaladığımda, futbolculuk için mücadele vereceğimi de düşündüm. Hentbol oynamayı da seviyordum ve özlüyorum. Hentbolda da iyi yerlerde olurdum ancak sanırım futbolda yeteneklerim daha iyi.

Bundesliga şampiyonluğunu hayal ediyorum. Ancak yine de bunun yapmamız gerekenlerin öüne geçmesine izin vermem. Maç maç bakıyorum ve önemli bir oyuncu olup, goller atmak, asistler yapmak istiyorum. Kısa kısa hedefler koymak bence daha önemli.

Lewandowski'nin sırrını bence sadece o biliyor. Dışarıdan gördüğümüz hadarıyla hep aç, hiç tatmin olmuyor. Bazı oyuncular, hat-trick yaptıklarında bir sonraki maç biraz tıkanırlar ancak o hep gollerin peşinde. Bir forvet oyuncusundan da isteyebileceğin şey budur.

Bayern Münih maçlarını izlediğimde hep Lewandowski'nin hareketlerini takip ediyorum. Defans oyuncularından çok iyi kurtuluyor. Küçük hareketleri var ancak defans oyuncusunu şaşırtıyor. Ben de onun yaptıklarını oyunuma yansıtmaya çalışıyorum.