Sivassporlu Erdoğan Yeşilyurt, Alman basınına konuştu

Liverpool'un maçlarını izliyorum ve bizim takımı da onunla karşılaştırmayı seviyorum. Yine de şu andaki oyunları düşünürsek, stiller benzer olsa da büyük farklılık olduğunu söyleyebiliriz.

Biz de Liverpool gibi pres oyunu oynuyoruz ve Türkiye'de bu pek görülen bir şey değil. İstanbul'un 3 büyük takımı dışındaki takımlar bekleyip, reaksiyon almayı seviyor.

Rıza Çalımbay tecrübeli bir adam, Beşiktaş'ta 500'den fazla maça çıktı ve teknik direktörlükte 20 yıl çalıştı. Takım ruhunun iyi bir taktikten önemli olduğunu biliyor. Tüm oyunuclara aynı yaklaşıyor. Düzenli oynayan oyunculara da, 5. sıradaki yedeğe de aynı davranıyor. Bu Türkiye'de sıradışı bir durum.

Ben teknik direktörlerin sadece ilk 11 ile ilgilenip, diğerlerini umursamadığı hocalarla da çalıştım. Sivasspor'da böyle bir durum yok. Takımda üst düzey bir yıldızın olmaması da bir avantaj diyebiliriz.

Falcao'nun bonuslarla, yan ödemelerle aldığı parayı muhtemelen bizim takımın tamamı bir araya geldiğinde kazanıyor.

İstanbul kulüplerinin çok büyük gelirleri olsa da, çok büyük borçları ve yaşadıkları zorluklar var. Sivasspor bu takımlara göre daha kontrollü. Sivasspor sanırım Süper Lig'de borcu olmayan 3-4 takımdan biri.

Süper Lig'in 3 büyük takımı, büyük isimlere büyük yatırımlar yapıyor. Geri kalanlar ise 3 büyük takıma kendini atabilmek için zorluyor. Bizim ümidimiz daha fazla Türk oyuncunun oynaması.

Türk taraftarların hepsinin İstanbul'dan bir favori takımı vardır. Benim ailem Gaziantepli ve Gaziantepspor taraftarı. Babam ayrıca Beşiktaşlı, annem ise Galatasaraylı. Ben çocukken Beşiktaş taraftarıydım ancak profesyonel olduktan sonra bu duygum öldü diyebilirim.

Sivasspor geleneği olan bir kulüp, ancakkabul etmem gerekir ki, tüm Türk oyuncularda olduğu gibi ben de bir gün 3 büyük İstanbul takımından birinde oynamayı hayal ediyorum.

Gençken Leverkusen'de denemeye gittim ancak reddedildim. 17 yaşına kadar Almanya'da yerel takımlarda oynadım. Arminia Bielefeld'de profesyonel oldum ve sonra Eintracht Trier ile Duisburg formaları da giydim ama Bundesliga 2'nin ötesine geçemedim.

Açıkçası 20'li yaşlarımın ortasına kadar Türkiye'ye gitmeyi düşnmüyordum ama bir gün bir gözlemci maçını izlemeye geldi. Bazı Türk kulüplerinin Almanya'da gözlemcileri var. Altınordu'nun da var. Türkiye'de 2. ligde oynamak bana çok sıcak gelmemişti ancak sonrasında çok sevdim.

Altınordu forması giyerken 2 İstanbul kulübünün talebi oldu ancak transfer bedeli çok yüksek geldi. Şu anda da belki isteyenler vardır ancak menajerime bu noktada duymak istemediğimi söyledim. Sivas'ın değişimini görmek de güzel. Önceden 10 bin taraftardan biraz fazlası geliyordu ancak şu anda tribünler doluyor. Soğuk havaya rağmen insanlar bize destek veriyor.

Sivasspor, 2009 yılında şampiyonluğa çok yaklaştı ancak Beşiktaş 2 puan farkla şampiyon oldu. Yanlış bir şey demek istemiyorum ama bazen İstanbul'un büyük takımlarının lehine bir tutum var hissine kapılıyoruz. Çok fazla kart gösteriliyor bize. Yine de endişe edecek bir şey yok, eğer şutlarımız girerse, bize kimse bir şey yapamaz.